Hz.Peygamber'in Büyülenmesi Konusu

Buhariyi müslimi bir köşeye bırakında şu sorulara cevap verin.

Allah peygamberini büyüden sihirden korumaktan aciz mi HAŞA?

Müşrikler peygamber için büyülenmiştir veya sihir yapıyor iddalarını doğrular bir nitelikte, evet peygamber büyülenmiştir şeklindeki rivayetler ne derece Kuran'a uygundur?

Eğer peygamber büyülenmişse, büyülenmiş birisinin ben peygamberim iddaası ne kadar doğrudur ?


Benim peygamberim büyülenmemiştir arkadaşlar


Caferi Abi, niye, şöyle bir muhayyileni yokla, Peygamberler hep en ağır bela ve müsibetlerle imtihan olmadılar mı, öldürülenler oldu, açlık çekenler oldu, yokluk çekenler oldu, hastalık çekenler oldu, nice nice haller oldu. Senin aşina olduğuın bir konudan yazalım. Hz. Hüseyin (r.a) gibi O iki cihan serverinin torunu, O İslam'ın güneşlerinden birisi, ne şekilde katledildi, normal bir insana bile reva değil, Allah, Hz. Hüseyin'i koruyamaz mıydı?
 
Metin Kardeş, ben de sana ısrarla sihirin (büyü) var olduğunu anlatmaya çalışıyorum, adresde veriyorum ama niyeyse bir türlü elin Bakara Suresine gitmiyor. Hadi ben sana destek vereyim bu konuda, ben alıntısını yapayım. Sen Kur'an'ı iyi araştıran ve irdeleyensin, bir bakıver bu ayete ve deki sihir yoktur. Yok dersen bu ayetin ne anlattığını söyle bize, rahat edelim.


وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُو الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيَاطِينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولَا إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُمْ بِضَارِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

102 Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysaki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezler. Onlar kendilerine zarar vereni, yarar vermeyeni öğreniyorlardı. Yemin olsun ki, onu satın alanın âhirette hiçbir nasibi olmayacağını açıkça bilmişlerdir. Öz benliklerini sattıkları şey ne kötüdür! Bir bilebilselerdi!


Derin hürmet ve baki selam ile



Bende israrla Allahin bunu red ettigini anlatmaya calisiyorum...


Caferi;

[QUOTEBenim peygamberim büyülenmemiştir arkadaşlar ][/QUOTE]


Tebrikler Caferi,,,,,
 
metin mete, şunu mu demek istiyorsun, büyü vardır, Allah yapana lanet etmiştir. Doğru mu anlıyorum?
 
Caferi Abi, niye, şöyle bir muhayyileni yokla, Peygamberler hep en ağır bela ve müsibetlerle imtihan olmadılar mı, öldürülenler oldu, açlık çekenler oldu, yokluk çekenler oldu, hastalık çekenler oldu, nice nice haller oldu. Senin aşina olduğuın bir konudan yazalım. Hz. Hüseyin (r.a) gibi O iki cihan serverinin torunu, O İslam'ın güneşlerinden birisi, ne şekilde katledildi, normal bir insana bile reva değil, Allah, Hz. Hüseyin'i koruyamaz mıydı?

Eğer Hz.Huseyin(a.s.) o kıyamı yapmamış olsa idi, Yezid denilen kafir islamiyeti tamamiyle yokedecek belkide şu an Hristiyanlardan yahudilerden daha çok tahrif edilmiş bir din olacaktı islam. Kerbela kıyamı bir katliam değildi. Kerbela bir mekteb' idi.

Peygamberin büyülenme konusuna gelelim. Konu peygamberin büyülenip büyülenmemesi meselesidir.

Hani Kuran ve sünnet der sünneti savunursunuz birde. Bu soruyu metin mete size neden sormadı hayretler içindeyim. Kuran'ı kerim' i Allah biz indirdik biz koruruz dedi.

Peygamber efendimizin büyülenmesi Kuran'ı etkilememiş oldugu kesindir sizin varsayımınızla.

Peki ya siz Büyülenmiş birinin mi sünneti üzerinesiniz?

Hadi diyelim peygambere bir büyü tutturdular, böyle bir şey olmuş olsa idi, Kafirler işi gücü bırakıp sürekli peygambere büyü yapmazmıydı ?

Buharide müslim de o peygambere iftira nice rivayetler var, hepsine mi iman ediyorsunuz?

iyi ile kötüyü ayırt edemiyormusunuz?

Bu din akıl dini değil nakil dini midir? öyle ise neden bir çok ayette Allah(c.c.) insanlara düşünmezmisiniz, akıl etmezmisiniz diye soruyor? Sorusu okumadınız mı ayetlerimi şeklinde olması gerekmezmiydi ?
 
Eğer Hz.Huseyin(a.s.) o kıyamı yapmamış olsa idi, Yezid denilen kafir islamiyeti tamamiyle yokedecek belkide şu an Hristiyanlardan yahudilerden daha çok tahrif edilmiş bir din olacaktı islam. Kerbela kıyamı bir katliam değildi. Kerbela bir mekteb' idi.

Peygamberin büyülenme konusuna gelelim. Konu peygamberin büyülenip büyülenmemesi meselesidir.

Hani Kuran ve sünnet der sünneti savunursunuz birde. Bu soruyu metin mete size neden sormadı hayretler içindeyim. Kuran'ı kerim' i Allah biz indirdik biz koruruz dedi.

Peygamber efendimizin büyülenmesi Kuran'ı etkilememiş oldugu kesindir sizin varsayımınızla.

Peki ya siz Büyülenmiş birinin mi sünneti üzerinesiniz?

Hadi diyelim peygambere bir büyü tutturdular, böyle bir şey olmuş olsa idi, Kafirler işi gücü bırakıp sürekli peygambere büyü yapmazmıydı ?

Buharide müslim de o peygambere iftira nice rivayetler var, hepsine mi iman ediyorsunuz?

iyi ile kötüyü ayırt edemiyormusunuz?

Bu din akıl dini değil nakil dini midir? öyle ise neden bir çok ayette Allah(c.c.) insanlara düşünmezmisiniz, akıl etmezmisiniz diye soruyor? Sorusu okumadınız mı ayetlerimi şeklinde olması gerekmezmiydi ?

Bravo, varol, nurol Caferi.

Gerçekten ileriyi gören bir insansın. Bunu samimiyetle söylüyorum, konunun gelecek yazısına parmak bastın erkenden. Ama bir ayrıntı, bir nüans var, onu göremedin. Şu:
Büyünün varlığı Bakara 102. ayete göre hakikat. Ayrıca bizim biat edip, bazılarının inkar ettiği hadis ve sünnetle de sabit. Ancak Allah'u Taaala burada insanlığa İslamiyetle birlikte büyücülüğünde bazı ayetler marifeti ile gücünü, tesirini bitirdiğini anlatıyor. Çünkü, Peygamberimize inanmayanlar O'nu, (ki o dönemlerde büyü ve büyücülük çok meşhurdu) büyülenmekle suçlayarak inanmak istemiyor ve reddediyorlardı. İşte Allah'u Taala Peygamberimizin, buraya dikkat (kısa bir süre) büyülenmesini bu nedenle müsade etmiş ve ayetlerle de bunun çözümünü halketmiştir ki, büyücülük artık panzehiri olan bir iştir diye.
 
Tam tersi?Büyü yoktur ugrasana ise Allah lanet etmistir...Inandim Bekir kardesim senin anlaman gercekten kit...Özür dilerim senin anlaman icin zorladigim icin...

Metin Abi, Allah aşkına , büyü nasıl yok olur. Büyü elbette vardır. Şunu desen anlarım , desen ki " Peygamber Efendimize büyük yapılmamıştır, " evet bunu anlayabilirim. Fakat toptan büyü yoktur demek de neyin nesi. Her şeyden önce Kuran-ı Kerim'de " Büyü yoktur " mealinde bir ayet yoktur. Bakara suresinin 102. ayet-i kerimesiyle büyünün varlığı deklare edilmiştir.Yoksa sen büyüyü Allah'ın gücüne alternatif güç olarak mı anlıyorsun, haşa . Böyle bir şey olamaz. Nasıl şeytanın varlığı dahi Allah'ın izniyle ise, büyünün varlığı da gücü de Allah'ın iznine bağlıdır, Allah'ın izniyle olur.
 
Metin Abi, Allah aşkına , büyü nasıl yok olur. Büyü elbette vardır. Şunu desen anlarım , desen ki " Peygamber Efendimize büyük yapılmamıştır, " evet bunu anlayabilirim. Fakat toptan büyü yoktur demek de neyin nesi. Her şeyden önce Kuran-ı Kerim'de " Büyü yoktur " mealinde bir ayet yoktur. Bakara suresinin 102. ayet-i kerimesiyle büyünün varlığı deklare edilmiştir.Yoksa sen büyüyü Allah'ın gücüne alternatif güç olarak mı anlıyorsun, haşa . Böyle bir şey olamaz. Nasıl şeytanın varlığı dahi Allah'ın izniyle ise, büyünün varlığı da gücü de Allah'ın iznine bağlıdır, Allah'ın izniyle olur.



Kusura bakma Rusen simdi tekrardan basa dönmeyelim.Sen bütün yazdigim yazilari bu baslikdakileri bir oku ben orada verdim Beyyinelerimi.Sonra ben demiyorum asla benim sözüm olamaz;Allah diyor ayetlerle...
 
YA öylemi asilnur kardesim,Hangileri desem neden yazmadiniz?Lütfen yazilari bastan okuyunuz...
Siz neden bu kadar agresif yazıyorsunuz anlamadım sadece soru sordum ben var biliyorum sihir bozan ayetler ve dualar da dahil.Sinirli yazmanıza gerek yok açıklıyorsanız medeni çerçevede açıklayın.İsterseniz yazardımda sormadınızki?Bence sizde büyü var!!!!!!!:rolleyes:
 
Siz neden bu kadar agresif yazıyorsunuz anlamadım sadece soru sordum ben var biliyorum sihir bozan ayetler ve dualar da dahil.Sinirli yazmanıza gerek yok açıklıyorsanız medeni çerçevede açıklayın.İsterseniz yazardımda sormadınızki?Bence sizde büyü var!!!!!!!:rolleyes:



Önce özür dilerim kabaligimdan dolayi.Dediginiz gibi cok sinirlimi görünüyorum gercekten ama aksine bugün oldukca sakinim.Yalnizca su son bir saattir cok hizli hareket etmek zorunda kaliyorum bir türlü kahvemi icemedim sogudu iki kez sadece bu forumda degil baska yerlerde bu gün oldukca bereketli bir kac yere kosturunca demekki size karsi oldukca kaba olmusum.Rica etsem bu sefer su ayetleri yazsaniz.


Bence sizde büyü var!!!!!!!


Cok tesekkür ederim böyle söylediginiz icin cünki her zaman derim Eger sizler olmasaniz biz gercekten kendi Hanifligimizden süpheye düserizde kahrederiz kendimizi.Hani hatirliyormusunuz Allahin Tebligcilerinide hep böyle suclamislardi.Yani büyülenmis diye iste bu aksamin en büyük kari bu Suclandigimiz sey Allahin Resulününde suclandigi seyle ayni demekki Tebyin görevimi yapmak icin cani gönülden calisiyorum.Allahim bu aciz kulunu bagislarda Dinindé sabit kilar(Cümlenizide Insallahu Teala)
 
Cok tesekkür ederim böyle söylediginiz icin cünki her zaman derim Eger sizler olmasaniz biz gercekten kendi Hanifligimizden süpheye düserizde kahrederiz kendimizi.Hani hatirliyormusunuz Allahin Tebligcilerinide hep böyle suclamislardi.Yani büyülenmis diye iste bu aksamin en büyük kari bu Suclandigimiz sey Allahin Resulününde suclandigi seyle ayni demekki Tebyin görevimi yapmak icin cani gönülden calisiyorum.Allahim bu aciz kulunu bagislarda Dinindé sabit kilar(Cümlenizide Insallahu Teala)
Birincisi ben latife yaptım siniriniz yatışsın diye alınmayın lütfen ve bu kadar ağır şuçlamada bulunmayın zira kalbim çok temiz.Sadece latife idi.Özrünüz için teşekkür derim bence siz bir ara verin kahvenizi için (afiyet olsun)kahvedeki kafein sizi rahatlatır...Sonra konusuruz....
 
(BAKARA suresi 102. ayet)
Diyanet Çevirisi"Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!
 
Cok tesekkür ederim böyle söylediginiz icin cünki her zaman derim Eger sizler olmasaniz biz gercekten kendi Hanifligimizden süpheye düserizde kahrederiz kendimizi.Hani hatirliyormusunuz Allahin Tebligcilerinide hep böyle suclamislardi.Yani büyülenmis diye iste bu aksamin en büyük kari bu Suclandigimiz sey Allahin Resulününde suclandigi seyle ayni demekki Tebyin görevimi yapmak icin cani gönülden calisiyorum.Allahim bu aciz kulunu bagislarda Dinindé sabit kilar(Cümlenizide Insallahu Teala)
Birincisi ben latife yaptım siniriniz yatışsın diye alınmayın lütfen ve bu kadar ağır şuçlamada bulunmayın zira kalbim çok temiz.Sadece latife idi.Özrünüz için teşekkür derim bence siz bir ara verin kahvenizi için (afiyet olsun)kahvedeki kafein sizi rahatlatır...Sonra konusuruz....



Tekrar ÖZÜR dilerim.Latifenize gelince o kadar hosuma gittiki anlatamam bu son bir ayda ikinci oldu.Biri yilbasinda Türkiyedeydim ve simdi latife olsada hosuma gitti.Ellerine saglik kahvemi ictim,Nargilemden cekiyorum ve inan keyfim yerinde Simdi birde söyle Bilgisayarim biraz iyi olsada söyle canli sohbetle konusarak mülazada bulunsak ama benimki olmuyorda..
 
simdi latife olsada hosuma gitti


Şimdi değil kardeşim gerçekten latife idi.Allah size iyi son model teknolojik fırsatlar versin sizde hizmet edin kardeşim.
 



102-Yahudiler Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurduğu sözlere uydular. Oysa Süleyman kâfir olmadı, fakat insanlara büyücülük öğreten o şeytanlar kâfir oldular. Babil'de yaşayan Harut ile Marut adındaki iki meleğe böyle birşey indirilmiş değildi.

Oysa bu iki melek "Biz bir imtihan vesilesiyiz, sakın kâfir olma" demedikçe hiç kimseye bildiklerini öğretmiyorlardı. Fakat bunlar o iki melekten karı ile kocasının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Ama onlar Allah'ın izni olmadıkça bu büyü ile hiç kimseye zarar veremezler.

Onlar kendilerine yararlı olacak olanı değil, zararlı olanı öğreniyorlardı. Oysa onlar büyüyü satın alanın Ahirette hiçbir nasibi olamayacağını biliyorlardı. Karşılığında benliklerini sattıkları şeyin ne kadar fena olduğunu keşke bilselerdi?

103-Eğer onlar iman edip Allah'ın yasaklarından sakınsalardı, Allah katında elde edecekleri sevap daha hayırlı idi. Keşke bunu bilselerdi. BAKARA SÛRESİ


Yahudiler, yüce Allah'ın ellerindeki Tevrat'ı onaylayıcı olarak indirmiş olduğu Kur'an'a arka dönerek şeytanlar tarafından Hz. Süleyman'ın hükümranlık gücü hakkında anlatılan hikâyelerin ve yine onlar tarafından Süleyman., hakkında düzülen halkı yanıltıcı söylentilerin peşine takılmışlardı. Bu şeytanların halk arasında yaymaya çalıştıkları söylentilerin özü şuydu: Hz. Süleyman bir büyücü idi. O iradesine boyun eğdirdiği hayvanları ve doğal güçleri, bildiği ve kullandığı büyü yolu ile emri altına almıştı.

Kur'an-ı Kerim Hz. Süleyman'ın (selâm üzerine olsun) bir büyücü olduğunu şu ifade ile reddediyor:


"Süleyman kâfir olmadı"

Bu ayet, Hz. Süleyman'a yakıştıramadığı fakat şeytanlarda varid gördüğü büyüyü ve onun kullanımını kâfirlik sayar gibidir:

"Fakat o şeytanlar kâfir oldular. Onlar insanlara büyücülüğü öğretiyorlardı"

Bu ayet, daha sonra büyücülüğün, yüce Allah -c.c- tarafından Babil kentinde yaşayan iki meleğe, yani Harut ile Marut'a indirilmiş olduğunu reddediyor:

"Babil'de yaşayan Harut ve Marut adındaki iki meleğe böyle birşey indirilmiş değildi."

Anlaşılan ortada bu iki melekle ilgili bir hikâye vardı. Yahudiler ya da şeytan bu iki meleğin büyücülüğü bildiklerini, onu halka öğrettiklerini iddia ediyor ve bu sanatla ilgili bilginin onlara Allah tarafından indirildiğini yayıyorlardı. İşte Kur'an-ı Kerim bu iftirayı, yani büyücülüğün bu iki meleğe indirildiği iftirasını da yalanlıyor.

Ayette daha sonra bu işin içyüzü anlatılıyor. Buna göre bu iki melek bizim bilgimizin dışında kalan bir hikmetin sonucu olarak insanlar için bir imtihan, bir deneme vesilesi olarak bulunuyorlar ve büyücülüğü öğrenmek amacı ile kendilerine başvuran herkesi peşinen uyarıyorlardı:


"Oysa bu iki melek `Bizler bir imtihan vesilesiyiz, sakın kâfir olma' demedikçe hiç kimseye bildiklerini öğretmiyorlardı."

Bir kere daha görülüyor ki, Kur'an-ı Kerim büyücülüğü, bunun öğretilmesini ve kullanılmasını kâfirlik sebebi sayıyor ve bu hükmü Harut ve Marut adlı meleklerin ağzından dile getiriyor.

Fakat bu yoldaki uyarıya ve yol göstermeye rağmen bazı kimseler bu iki melekten büyücülük öğrenmekte ısrar ederler. O zaman böylelerinin bir kısmı, kendilerini bekleyen fitneye uğramaktan yakayı kurtaramıyor:


"Fakat onlar iki melekten karı ile kocasının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı."

Burada Kur'an-ı Kerim'in hemen öne atılarak İslâm düşüncesinin temel ilkelerinden birini belirlediğini görürüz. Sözkonusu temel ilkeye göre şu gördüğümüz evrende yüce Allah'ın izin vermediği hiçbir gelişme meydana gelmez:

"Ama onlar Allah'ın izni olmadıkça bu büyü ile hiç kimseye zarar veremezler."

Demek ki, ancak yüce Allah'ın izni ile sebepler etkilerini meydana getirebilir, ürünlerini ortaya çıkarabilir ve sonuçlarını gerçekleştirebilirler. Bu ilke müminin vicdanında son derece belirgin hale gelmesi gereken genel bir İslâm düşüncesi kuralıdır. Bu kuralın ilk bakışta akla gelen ilk uygulama örnekleri şunlardır:

Eğer elini ateşe uzatırsan elin yanar. Fakat bu yanma eylemi ancak yüce Allah'ın izni ile gerçekleşir. Sebebine gelince, gerek ateşe yakma ve gerekse eline yanma yeteneği sunan Allah'tır. Buna göre yüce Allah yalnız kendi dileğine bağlı özel bir hikmetin sonucu olarak bu yakma ve yanma eylemlerine izin vermeyeceği zaman bunların bu özelliklerini gidermeye kadirdir; tıpkı Hz. İbrahim (selâm üzerine olsun) olayında olduğu gibi.

Karı ile kocanın arasını açan büyücülük işinde de durum aynıdır. Büyücülük sanatı sözkonusu etkisini, ancak yüce Allah'ın izni ile meydana getirebilir. Eğer Allah kendi dileğine bağlı özel bir hikmetin sonucu olarak bu işe izin vermek istemezse büyücülüğün sözkonusu etkisine engel olabilir.

Bizim etki ve sonuç olarak algıladığımız, bu nitelikleri ile bilgi alanımızda yer tutan diğer bütün olaylarda da aynı kural geçerlidir. Her faktör, etkileme yeteneğini yüce Allah'ın izni ile sağlamıştır ve sözkonusu etkiyi bu izne bağlı olarak gösterebilir. Yüce Allah -c.c- dilediğinde ona etkileme fırsatı verebileceği gibi isterse bu etkiyi durdurabilir de.

Kur'an-ı Kerim, daha sonra yahudilerin ya da şeytanların karı ile koca arasını bozmak için öğrendikleri bilgilerin niteliğini belirliyor. Bu bilgiler, onların kendileri hakkında iyi değil, kötü şeylerdir:


"Onlar kendilerine yararlı olacak olanı değil, zararlı olanı öğreniyorlardı.

Sözkonusu kötülüğün hiçbir yarar içermeyen katıksız bir zarar olması için kâfirlik sebebi olması yeterlidir

"Oysa onlar büyücülüğü satın alanın Ahirette hiçbir nasibi olmayacağını biliyorlardı."

Bu sözler, Babil'deki iki melekten büyücülük öğrenen ve şeytan tarafından Hz. Süleyman'ın hükümdarlık yeteneği hakkında uydurulan söylentilere kapılanlar için geçerlidir. Bu kimseler yüce Allah'ın kitabını arkalarına atarak bu tür batıl ve zararlı bilgilere kendilerini kaptırmış olan yahudilerdir.


S İ H İ R



Sözlerimizin burasında büyücülükten, karı ile kocasının arasını açan ve yahudileri peşinden sürükleyerek yüce Allah'ın kitabını arkalarına atmalarına yolaçan sanat hakkında bir kaç söz söylememiz gerekir.

Ötedenberi bazı kimselerin bilimsel olarak mahiyetleri henüz ortaya çıkarılamamış birtakım yeteneklere sahip oldukları, birtakım özellikler taşıdıkları hep müşahede edile gelmiştir. Sözkonusu yeteneklerin bazılarına birtakım adlar verilmiş, fakat ne mahiyetleri ve ne de metodları belirlenememiştir.

Meselâ şu "Telepati" dediğimiz zihinler arası uzaktan etkilenme olayının özü nedir? Nasıl meydana gelir? Herhangi bir insan, normal olarak sesin ve bakışların ulaşamayacağı kadar uzak bir mesafede bulunan başka bir insanı nasıl çağırabilir ve aralarındaki uzaklıklar ve fizikî engeller ortadan kalkmadan karşı taraftan nasıl cevap alabilir?

Peki şu "hipnotizma" olayı nedir? Nasıl meydana geliyor? Nasıl oluyor da bir irade başka bir iradeye egemen oluyor, bir düşünce başka bir düşünce ile ilişki kuruyor, bu sırada taraflardan biri diğerine mesaj gönderiyor ve karşı taraf sanki bir kitabın sayfalarını okuyormuş gibi kendisine gönderilen mesaja cevap veriyor?

Pozitif bilimin günümüze kadar varlıklarını kabul ettiği bu esrarengiz güçler hakkında söyleyebildiği tek söz bunlara birtakım isimler takması olmuştur. Fakat bu güçlerin ne olduğu ve bu olayların nasıl meydana geldiği hususunda hiçbir şey söyleyememiştir.

Pozitif bilimin kuşku ile karşıladığı dàha pekçok olay var. Bu kuşku ya sözkonusu olaylar hakkında yeterince gözlem verisi sağlayamadığı için onları kabul etmemesinden ya da bu olayları deney alanına sokacak uygun metodlar bulamamış olmasından ileri geliyor.

Meselâ şu geleceği haber veren rüyalar olayını düşünelim. Her türlü ruhî gücü inkâr etmeye kalkışan S.Freud bile bu tür rüyaları inkâr edememiştir. Nasıl oluyor da meçhul bir gelecek ile ilgili bir rüya görüyorum da bir süre sonra bu ileriye dönük rüyam aynen gerçekleşiyor. Ya şu gizli ve henüz adı bile konulamamış duygular olayına ne demeli? Nasıl oluyor da bir süre sonra belirli bir olayın olacağını ya da belirli bir şahsın az sonra geleceğini hissediyorum da beklediğim şey bir süre sonra şu ya da bu şekilde sahiden gerçekleşiyor.

Sırf pozitif bilim henüz bu tür güçleri deney alanına aktaracak uygun metodlar geliştiremedi diye insan denen varlıkta bulunan bu tür meçhul yetenekleri, güçleri bir kalemde reddetmek, aslında bilimsel kılıflı bir egoizmden, bir şımarıklıktan başka birşey değildir.

Bu demek değil ki, her türlü hurafeye teslim olalım ve karşımıza çıkan her çeşit masalın peşinden gidelim. Bu konuda tutulacak en sağlıklı ve en ihtiyatlı yol insan aklının bu tür bilinmezler hakkında esnek bir tutum benimsemesidir. Yani bu tür esrarengiz güçleri ne mutlak olarak reddetmeli ve ne de gözü kapalı bir şekilde kabul etmeliyiz. Böylece insan aklı elindeki metodlarla bu metodları geliştirerek şimdi kavrayamadığı bu tür güçleri kavramayı başarmalı ya da sözkonusu meselelerin, kapasitesini aştığını itiraf ederek yeteneklerinin sınırlarını tanımalı ve şu evrendeki bilinmez güçlerin ve olayların varlığını kesinlikle onaylayarak tutumunu ona göre ayarlamalıdır.

İşte büyücülük bu tür olaylardandır. Şeytanların insanlara öğrettiği belirtilen esrarengiz bilgilerde bu tür olaylardandır. Uzaklardaki başka insanlara mesaj ulaştırma ve gerek duygu ve düşünceleri gerekse cansız maddeler ile canlı organizmaları etkileme olayları da büyücülüğün değişik bir biçimi olabilir.

Gerçi Kur'an-ı Kerim'in; "Attıkları ipler ve sopalar onların büyülerinin sonucu olarak kendisine yürüyorlarmış gibi göründü" (Taha Suresi, 66) ayetinde, Firavun'un büyücüleri tarafından yapıldığı anlatılan gösteriler hiçbir gerçek tarafı olmayan bir hayal oyunundan ibaretti. Fakat bunun öyle olması bu tür bir etkinin karı ile kocanın ya da iki samimi dostun arasının bozulmasına yolaçmasına engel değildir. Çünkü daha önce belirttiğimiz gibi her ne kadar metodlar, araçlar, etkiler, sebepler ve sonuçlar yüce Allah'ın izni olmaksızın meydana gelmez ise de tepkilerin etkilerden doğduğu da bir gerçektir.

Bu arada acaba Harut ile Marut adındaki bu iki melek kimlerdi ve hangi dönemde Babil kentinde yaşadılar? Bir defa bunların hikâyesi yahudiler tarafından biliniyordu. Çünkü bu olaya işaret eden yukardaki ayeti ne yalanladılar ve ne de ona itiraz ettiler. Kur'an-ı Kerim'de bu şekilde kısaca değinilerek geçilen daha başka olaylar da vardır. Sözkonusu olaylar muhatapları tarafından bilindiği için, bu olaylara kısaca değinmek, gözetilen amacı gerçekleştirmek için yeterli sayılmıştır. Bu tür olaylar hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi gerektiren bir sebep yoktur. Çünkü amaç, olayın ayrıntıları değildir.

Ben de elinizdeki bu tefsir kitabında bu iki melek hakkında bize ulaşan çok sayıdaki rivayete dalmak istemiyorum. Çünkü bunlar içinde hiçbir araştırma ürünü ve güvenilir rivayet yoktur.

İnsanlık tarihi boyunca her dönemde insanoğlunun durumuna ve idrak düzeyine uygun birçok ibret verici ve imtihan vesilesi niteliği taşıyan olaylar yaşanmıştır. Buna göre insanın iki melek -ya da iki iyi insan- şekline bürünmüş bir imtihan vesilesiyle karşılaşması şaşılacak kadar olağanüstü bir durum değildir. Zira buna benzer daha nice ibret verici olaylar, harikuladelikler ve çeşitli imtihan türüyle karşılaşmıştır insanoğlu bugüne kadar. O insanoğlu ki simsiyah bir gecenin koyu karanlıkları arasında sürekli biçimde ilâhi meşalenin parıldayan ışınları peşinde emeklemekte, yürümekte ve koşmaktadır.

Uzun bir geçmişin gerisinde kaldıkları için bize göre belirsiz olan meselelerin peşine takılacağımıza bu ayetlerde yeralan açık hükümlü ve belirli anlamlı kavramlar üzerinde durmamız daha yerindedir. Burada, yahudilerin, yüce Allah'ın kesin doğruları içeren kitabını arkalarına atarak masalların peşine düşmekle sapıklığa düştüklerini, bunun yanında, büyücülüğün bir tür şeytan işi olması yüzünden insanın kınanmasına ve Ahiretteki tüm nasibini ve birikimini kaybetmesine yolaçan bir kâfirlik sebebi olduğunu bilmemiz bizim için yeterlidir.
Dua ile .

Kaynak:Fizilal il Kur'an
 
Ravi: Hz. Ebu Ümame(r.a.)
Hz. Peygamber (sav)'i işittim, diyordu ki: "Kur'an-ı Kerim'i okuyun. Zira Kur'an, kendini okuyanlara kıyamet günü şefaatçi olarak gelecektir." Zehraveyn'i yani Bakara ve Al-i İmran surelerini okuyun! Çünkü onlar kıyamet günü, iki bulut veya iki gölge veya saf tutmuş iki grup kuş gibi gelecek, okuyucularını müdafaa edeceklerdir. Bakara suresini okuyun! Zira onu okumak berekettir. Terki ise pişmanlıktır. Onu tahsil etmeye sihirbazlar muktedir olamazlar." (Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: Bir rekatta, secdeden önce, bir kul onu okur, sonra da Allah'tan birşey isterse Allah istediğini mutlaka verir.")
Kaynak: Müslim, Müsafirin, 252, (804)
 
Ravi: Hz. Saffan İbnu Assal(r.a.)
İki Yahudi konuşuyorlardı, biri arkadaşına: "Gel seninle şu Peygamber (sav)'e gidelim ve birşeyler soralım" dedi. Arkadaşı: "Ona peygamber deme" diye müdahale edip ekledi: "Şayet o, kendisinden "peygamber" diye bahsettiğini duyacak olursa sevincinden gözleri dört olur." Beraberce gidip Resulullah (sav)'ı imtihan niyetiyle dokuz açık ayetten soru sordular. Resulullah (sav) onlara "Allah'a hiç bir şeyi ortak kılmayın, hırsızlık yapmayın, zina fazihasını işlemeyin. Allah'ın haram kıldığı cana kıymayın, masum kişiyi öldürtmek için sultana gammazlamayın, sihir yapmayın, faiz yemeyin, günahsız kadına zina iftirası atmayın, savaş sırasında cepheyi koyup kaçmayın, ey Yahudiler, bilhassa sizin için söylüyorum, cumartesi günü yasağını ihlal etmeyin" dedi. Saffan der ki: "Bu cevap üzerine Yahudiler, Resulullah (sav)'ın el ve ayaklarını öptüler ve: "Şehddet ederiz ki, sen peygambersin" dediler. Saffan diyor ki: Resulullah (sav) onlara: "Öyleyse niye bana uymuyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Davud (a.s.), neslinden peygamber kesilmesin diye dua etti. Biz, sana uyduğumuz takdirde Yahudilerin bizi öldürmesinden korkuyoruz" cevabını verdiler.
Kaynak: Tirmizi, İsti'zan 33, (2734), Tefsir, Benu İsrail (3143); Nesai, Tahrim 18, (7, 111); İbnu Mace, Ede
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks