Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

HZ.Ebubekir'in Hz. Ömer'e Vasiyyeti

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ben, seni kendimden sonra Halife olarak bırakıyor ve sana takvayı vasiyet ediyorum.

Allah için gece eda edilmesi gereken öyle ameller var ki, bunları gündüz kabul etmez. Yine O’nun için gündüz eda edilmesi gereken öyle ameller var ki onları da gece kabul etmez.

Bil ki Allah, farz olan ibadet eda edilmeden nafileyi kabul etmez. Kıyamet günü mizanı ağır gelenlerin mizanı, ancak dünyada Hakka ittiba’ ettikleri için ağır gelmiştir. Kendisine Hak’tan başka bir şey konmayan mizanın ağır gelmesi hakkıdır.

Kıyamet günü, Mizanları hafif gelenlerin de mizanları; Bâtıla ittiba’ ettikleri için kendilerine hafif gelmiştir. Kendisine Bâtıldan başka bir şeyin konmadığı terazinin de hafif gelmesi haktır.

Allah, cennet ehlini; amellerindeki ihsan sebebiyle zikretmiş ve onların günahlarını bağışlamıştır. Onları hatırladığında; “ben onlardan olamayacağımdan korkuyorum” dersin.

Allah, cehennem ehlini de en kötü amelleriyle anmış ve onların güzel olan hiçbir amelinden söz etmemiştir.

Bunları da hatırladığın da, “Umarım ki ben onlardan olmam dersin! ”

Allah, rahmet ayetini azap ayetiyle beraber zikretmiştir ki, kul hem arzu etsin ve hem de korksun ve Allah’tan hak etmediğini temenni etmesin ve elini tehlikeye atmasın.

Eğer bu vasiyetimi korursan, ölümden daha çok sevdiğin bir gaybî husus olmayacaktır. Bil ki o, sana bir gün mutlaka gelecek.

Eğer vasiyetimi korumaz da zayi edersen, ölümden daha çok sana buğzdeceğin bir şey olmayacaktır.

Ve biliyorsun ki, ben de sana gelecek olan için asla Allah’ı aciz bırakabilecek değilim.
 

anonim

New member
Katılım
11 Eki 2011
Mesajlar
137
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Konum
daha bulunmadi...
Ben, seni kendimden sonra Halife olarak bırakıyor ve sana takvayı vasiyet ediyorum.

Allah için gece eda edilmesi gereken öyle ameller var ki, bunları gündüz kabul etmez. Yine O’nun için gündüz eda edilmesi gereken öyle ameller var ki onları da gece kabul etmez.

Bil ki Allah, farz olan ibadet eda edilmeden nafileyi kabul etmez. Kıyamet günü mizanı ağır gelenlerin mizanı, ancak dünyada Hakka ittiba’ ettikleri için ağır gelmiştir. Kendisine Hak’tan başka bir şey konmayan mizanın ağır gelmesi hakkıdır.

Kıyamet günü, Mizanları hafif gelenlerin de mizanları; Bâtıla ittiba’ ettikleri için kendilerine hafif gelmiştir. Kendisine Bâtıldan başka bir şeyin konmadığı terazinin de hafif gelmesi haktır.

Allah, cennet ehlini; amellerindeki ihsan sebebiyle zikretmiş ve onların günahlarını bağışlamıştır. Onları hatırladığında; “ben onlardan olamayacağımdan korkuyorum” dersin.

Allah, cehennem ehlini de en kötü amelleriyle anmış ve onların güzel olan hiçbir amelinden söz etmemiştir.

Bunları da hatırladığın da, “Umarım ki ben onlardan olmam dersin! ”

Allah, rahmet ayetini azap ayetiyle beraber zikretmiştir ki, kul hem arzu etsin ve hem de korksun ve Allah’tan hak etmediğini temenni etmesin ve elini tehlikeye atmasın.

Eğer bu vasiyetimi korursan, ölümden daha çok sevdiğin bir gaybî husus olmayacaktır. Bil ki o, sana bir gün mutlaka gelecek.

Eğer vasiyetimi korumaz da zayi edersen, ölümden daha çok sana buğzdeceğin bir şey olmayacaktır.

Ve biliyorsun ki, ben de sana gelecek olan için asla Allah’ı aciz bırakabilecek değilim.

Sağ ol hacı, biz de Hilafetin tayin ile olduğunu diyoruz ....ama işte şia`nın her dediğine itiraz etmek, karşı çıkmak alışkanlığı olanlar şura ile olmuş derler .
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara
Ben islam tarihinde ilk dört halifenin mekkenin ileri gelenlerinden oluşan bir şura tarafından
seçildiğini biliyordum...Hz. Ebubekirin , Hz. Ömeri halife tayin ettiğini ilk defa duyuyorum.
Başlıktaki vasiyetin gerçek olduğuna pek inanmadım...

Eğer böyle birşey olduysa...
Ebubekir , Hz. Ömeri halife tayin etmiş ide çok büyük bir yanlış yapmıştır.
Çünkü Ebubekirin böyle bir yetkisi yoktur.....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ben islam tarihinde ilk dört halifenin mekkenin ileri gelenlerinden oluşan bir şura tarafından
seçildiğini biliyordum...Hz. Ebubekirin , Hz. Ömeri halife tayin ettiğini ilk defa duyuyorum.
Başlıktaki vasiyetin gerçek olduğuna pek inanmadım...

Eğer böyle birşey olduysa...
Ebubekir , Hz. Ömeri halife tayin etmiş ide çok büyük bir yanlış yapmıştır.
Çünkü Ebubekirin böyle bir yetkisi yoktur.....

Doğrudur, o zamanlar yetkileri Siz dağıtıyordunuz CENGİZHAN Bey.
 

CENGÝZHAN

New member
Katılım
15 Ara 2011
Mesajlar
297
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Konum
Ankara

Doğrudur, o zamanlar yetkileri Siz dağıtıyordunuz CENGİZHAN Bey.



Forumda yazan üye kişilerle alay etmek forum kurallarına aykırı değil miydi...??
bekir bey....

Haaa...Pardon unttum siz yöneticiydiniz...Siz alay edebilirsiniz.....
Şüphesiz size kimse birşey diyemez......(!)

Ebubekir kendisi mekke halkı ileri gelenlerince seçilmişken...
Kendisinin bir başkasını varis ve halife olarak seçebilmesi şüphesiz ki yetkisi olmadan
yapılmış yanlış bir harekettir.....

Ayrıca Ebubekir'e kendisinden sonra gelecek halifeyi seçme yetkisini kimin
verdiğini, Ebubekirin bu yetkiyi kimden aldığını da merak ederim....?
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Forumda yazan üye kişilerle alay etmek forum kurallarına aykırı değil miydi...??
bekir bey....

Haaa...Pardon unttum siz yöneticiydiniz...Siz alay edebilirsiniz.....
Şüphesiz size kimse birşey diyemez......(!)

Ebubekir kendisi mekke halkı ileri gelenlerince seçilmişken...
Kendisinin bir başkasını varis ve halife olarak seçebilmesi şüphesiz ki yetkisi olmadan
yapılmış yanlış bir harekettir.....

Ayrıca Ebubekir'e kendisinden sonra gelecek halifeyi seçme yetkisini kimin
verdiğini, Ebubekirin bu yetkiyi kimden aldığını da merak ederim....?


Sizin tavrınızla mukabele ediyorum. Siz saygılı, Ben saygılı.

Çok yanlış etmiş dediğiniz kişi, Hz. Ebu Bekir. Eğer imzanızda ki "İnsanla hayvan arasındaki fark, edeptir." sözüne sadık ve saygılı iseniz kimi eleştirdiğinize bir bakın...

Ayrıca, Hz. Ebu Bekir Peygamberiniz'in (sav) işareti ile halife olmuştur. Konuyu daha detaylı aşağı da ilmi bir araştırm aile aktarıyorum.


Hz. Ebu Bekir'in Halife Seçilmesi:

Hz. Ebu Bekir (r.a)'in Sahabiler arasındaki yeri son derece üstündü. Sahabilerin kendileri bile aralarında en faziletli kişinin Hz. Ebu Bekir olduğunu çeşitli vesilelerle ifade etmişlerdir. İbn Ömer (r.a), Hz. Peygamber (s.a.s) zamanında Hz. Ebu Bekir'i bütün sahabilerden üstün gördüklerini ifade ediyor (Buhârî, Fedâilu's- Ashâbi'n-Nebiyy, 4). Bunda da onun Hz. Peygambere olan yakınlığı, İslâm için yapmış olduğu fedakârlıklar ve üstün meziyetleri rol oynamıştır.
Hz. Ebu Bekir'in üstünlüğünü ortaya koyan pek çok hadis tesbit etmek mümkündür (bk. Buhârî, el-Amel fî's-Salah, 3, 6; Ezan 38, 46, 47, 68, 70; Salat 80; Fedailu's-Ashabi'n-Nebiyy, 3, 5, 6; Sehiv 9; Sulh 1; Müslim Fedailu's-Sahabe, 10; Ebu Davut, Sünne,11; Tirmizî, Menâkıb,14, 16,17; Nesâî, İmâmet, l, 7,15; Kudât 24; İbn Mace, İkame 142).
Ashâb-ı Kiram, Hz. Peygamber'in Hz. Ebu Bekir'e karşı işaret edilen tavrı ve onun hakkındaki sözlerini onun halîfe olması gerektiğine dairen azından- bir işâret olarak kabul etmişlerdi. Bunda da her bakımdan elbette ki haklı idiler. Çünkü Hz. Peygamberin halifesi olmak için gereken her türlü nitelikler, öncelikle onda toplanmış bulunuyordu. Müslümanlar için ondan daha hayırlı bir halife adayı bulunamazdı. Rasûlullah şöyle buyurmuştu; "Siz şu emirlik (devlet başkanlığı) hususunda insanların en hayırlılarını, emir olmazdan evvel emir olmayı pek fena gören ve onu arzu etmeyen kimseler bulursunuz" (Tecrid-i Sarih Tercümesi, IX, 216, 1421-2). Hz. Ebu Bekir de halife olduktan sonra: "emirliği hiçbir zaman düşünmediğini, Allah'tan onu dilemediğini hutbelerinin birinde hazır olanlara açıkca söylemiştir (İbn Kuteybe, a.g.e., I, 19; Kandehlevî, a.g.e., II, 614).
Rasûlullah'ın vefatından hemen sonra Ensâr, Saideoğulları Sakifesi denilen yerde toplanmış ve Sa'd b. Ubâde'yi halife seçmek istemişlerdi. Ancak bu konuda onlar arasında da görüş ayrılığı bulunuyordu. Bu konuda tartışmaların devam ettiği sırada Hz. Ömer ve Ebu Ubeyde ile berâber gelmiş olan Hz. Ebu Bekir söz alarak, Kur'ân'da Ensâr kadar muhâcirûn'dan da övgüyle söz edildiğini ifade etti. Ancak bu işte Arapların kureyşten başkalarına itaat etmeyeceklerini anlattı ve bu nedenle Ebu Ubeyde ile Ömer'den birisine bey'at edilmesini istediyse de, ikisi de bu teklifi reddettiler ve bu işe Hz. Ebu Bekir'in seçilmesi gerektiğini bildirdiler. Başta Beşir b. Sa'd, Ebu Ubeyde ve Hz. Ömer (r.a) olmak üzere hazır bulunanların tümü ona bey'at ettiler. O anda bey'at etmeyen Sa'd b. Ubade ve hazır bulunmayan Hz. Ali ile diğer bazı Hâşimîler sonraları teker teker bey'at ettiler. Böylece Hz. Ebu Bekir aralıklarla üç defa minbere çıkıp her gün bu görevi kabul etmediğini bildirdi ve yerine başka birisini seçmelerini müslümanlardan istediyse de, onlar kendisinin halifeliğinde ısrar ettiler. Böylelikle Hz. Ebu Bekir (r.a)'in halifeliği kesinleşmiş oldu. (İbn Sa'd Tabakat, III, 178 vd.; İbnü'l-Esîr, el-Kamil, Beyrut,1400/1980; 220 vd; İbn Kutaybe a.g.e I, 7-20; Kandehlevi, a.g.e II, 606, 616; Hamidullah, İslâm Peygamberi, çev. s. Tuğ, İstanbul 1969; II, 315-319; Ashab-ı Kiram, I, 177-184; Şibli, Asr-ı Saadet, IV, 33-40 vd.).
b-Hz. Ömer'in halife seçilmesi:
Hz. Ebu Bekir (r.a.)'ın vefatı ile sonuçlanan hastalığı sırasında müslümanlar kendisinden sonraki halife adayını belirlemek istemişlerdi. Hz. Ebu Bekir, işi Ensâr ve Muhâcirlerin ileri gelenleri ile istişâre etmiş, onların, katılığından çekinmekle birlikte Hz. Ömer (r.a)'den başkasını bu makama layık görmediklerini anlamıştı. Kendisi de aynı görüşü paylaşıyordu. Hz. Osman (r.a)'ı çağırtıp bu konuyu yazı ile belgelemek istedi. Bazı kaynaklarda hafife adayının adım yazdırmadan bayıldığı ve Hz. Osman'ın müslümanların ihtilafını önlemek amacıyla Hz. Ömer'in adını yazdığı bildirilmektedir. Baygınlığı geçtikten sonra yazdığını okumasını Hz. Osman'dan isteyen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer'in adının okunmasından memnun olmuş ve bu davranışını övmüştür. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer'i istihlaf etmeden önce de müslümanlara, kendileri için bir halife adayı belirlemesini isteyip istemediklerini sorunca, onlar bu konuda durumu en iyi kendisinin değerlendireceğini belirterek ondan aday belirlemesini istemişlerdi. Hz. Ebu Bekir de onlara Hz. Ömer'i tavsiye etmiş idi.
Hz. Ebu Bekir, bu tavsiyesini yan ile de belgeledikten sonra, halkın toplanmasını emretti ve onlara şu sözleri söyledi:
"Sizin başınıza geçecek, size namaz kıldıracak, düşmanlarınızla savaşacak birisinin varlığı kaçınılmazdır. Arzu ederseniz, toplanır, dilediğimizi seçer, başınıza getirirsiniz. Dilerseniz görüşümü sizin için açıklarım. Allah'a and olsun ki sizin hakkınızda hayırdan başka bir şey istemem."
Halk kendilerine bir aday belirlemesini istedi.
Bundan sonra Hz. Ebû Bekir, yazdırmış olduğu mektubu onlara gönderip, orada adı yazılı olan kişiye bey'at edip etmeyeceklerini sordu. Onlar da mektupta adı yazılı olanın Ömer (r.a) olduğunu bildirdiklerini açıklayarak bey'atte bulundular (İbn Sa'd a.g.e., III, 199 v.d., İbnü'l-Esîr, a.g.e., IV,128-131; Şiblî Bütün Yönleriyle Hz. Ömer, I,117-8). Bundan sonra İslâm Devletinin diğer bölgeleri de vali veya temsilcileri aracılığıyla bey'atte bulundular.
Devlet idaresindeki tecrübeleriyle Hz. Ebu Bekir bu işi Hz. Ömer'den başkasının başan ile yürütemeyeceğini anlamıştı. ileri gelen müslümanlar da aynı kanâati paylaşıyorlardı. Bununla birlikte onun kanaatlerinden faydalanmayı da ihmal etmek istemediler. Fakat herşeye rağmen Hz. Ebû Bekir'in aday göstermesi onlar için bağlayıcı değildi. Sahâbe bey'at edip etmemekte serbest idiler.
İslâm hukukçuları bu olaydan, görevi sona eren ya da vefat etmek üzere bulunan devlet başkanının, müslümanlara kendisinden sonraki adayı gösterebileceği sonucunu çıkarmışlardır.

c- Hz. Osman'ın Halife Seçilmesi:
Hz. Osman (r.a)'ın seçimi, kendisinden önceki iki halîfenin de seçiminden farklı bir biçimde olmuştur.
1-Hz.Ömer'in suikast sonucu yaralanmasından sonra, etrafındakiler ondan yerine bir halîfe adayı göstermeseni istediler. O da: "Eğer istihlâf etmeyecek olursam, benden daha hayırh olan (Rasûlullah) de istihlâfı terk etmişti. Edecek olursam, benden hayırlı olan (Ebû Bekir) de istihlâf etmişti" diye cevaplandırdı. Bundân sonra:
"Bu işe, Rasûlullah'ın kendilerinden hoşnut olarak ayrıldığı şu altı kişiden daha lâyık kimse bulamıyorum" diyerek onların isimlerini şöylece sıralamıştır: Ali, Osman, Zübeyr, Talha, Sa'd b. Ebî Vakkas, Abdurrahman b. Avf (r. anhum).
Bu altı kişiden kendi aralarından halîfeyi seçmeleri için kendilerine üç günlük bir süre tanıdı. Ayrıca görüşmelerine katılmak, fakat oy kullanmamak şartıyla, ensârın yaşlılarını; Hz. Hasan'ı, Abdullah b. Abbâs'ı ve kendi oğlu Abdullah'ı da aralarına almalarını istedi.
Hz. Ömer'in vefat ve defninden sonra toplanan bu şûrâ heyeti, Abdurrahman b. Avf'ın ihtilâfı azaltacak bir teklifini kabul ederek, üçü kendi istekleriyle reylerini, şu şekilde kullandılar: Zübeyr, Hz. Ali'ye; Talha, Osman'a; Sa'd de Abdurrahman b. Avf'a, Bundan sonra Abdurrahman b. Avf, Hz. Osman ile Hz. Ali'ye "Arkadaşlar, hangimiz adaylıktan vazgeçerse seçme işini ona bırakalım" dedi. Hz. Ali ile Hz. Osman'ın sustuklarım gören Abdurruhman, onlara: "Öyle ise bununla uğraşmayı bana bırakıyor musunuz? Çünkü ben size rakiplik etmiyorum. Allah şahittir ki ben ikinizden bu işe daha lâyık olanınızı seçmeye çalışacağım" dedi. Onlar da: "Evet" dediler. Üç gün üç gece bütün halk tabakalarıyla ilişki kuran, hatta Medîne'ye girip çıkan kervanlara da bu konuda sorular soran Hz. Abdurrahman, umumî arzuyu anladı ve son olarak toplantısını yaptı. Bu toplantıda önce Hz. Ali'ye: "Yâ Ali, eğer ben seni emîr seçersem, İslâm ümmetine muhakkak âdil davranırsın. Eğer Osman'ı seçersem, muhakkak onun da sözünü dinler, emirlerine itaat edersin" dedi. Sonra Hz. Osman'a da aynı sözleri söyledikten ve bu şekilde her ikisinden de söz aldıktan sonra, Hz. Osman'a: "Ey Osman, elini uzat" dedi ve ona bey'at etti. Hz. Ali de, bey'at ettikten sonra kapılar açıldı ve halk da bey'at etti (İbn Sa'd, a.g.e., III, 61-2; İbnü'l-Esîr, a.g.e, III, 34 vd; İbn Kuteybe, a.g.e.,. I, 26-30; Tecrîd-i Sarih Tercümesi, IX, 360-I; Kandehlevî, II, 627-9; Şiblî, Asr-ı Saadet, V, 10-1; el-Mâverdî, a.g.e., 14).
d-Hz. Ali'nin Halife Seçilmesi:
Medine'de toplanan isyancılar arasından bir kaç kişi tarafından Hz. Osman (r.a)'ın şehid edilmesi, İslâm Devleti'nin başkasının kalması sonucunu doğurmuştu. Hz. Osman (r.a)'ın şehid edilmesinden sonra isyancılar, bir kısmı Hz. Ali'ye, bir kısmı Sahâbe'nin daha başka ileri gelenlerine, başkanlık için bey'at etmek üzere başvurmuşlar ve hepsinden red cevabı almışlardı. Bir çıkmaza düşen isyancılar sonunda, bir günlük süre içerisinde bir halîfe adayına bey'at edilmeyecek olursa Hz. Ali'yi bir kaç ileri gelen sahabî ile birlikte öldüreceklerini bildirdiler. Bunun üzerine Sahâbenin ısrarı karşısında Hz. Ali, halifeliği kabul etmek zorunda kaldı.
İsyancıların halîfeliği kabul etmesi için Hz. Ali'ye başvurmalarının birinde, Hz. Ali onlara bu işe kendilerinin değil, Bedir Ashabı ile Şûrâ ehlinin yetkili olduğunu bildirdi.
Hz. Ali'ye çoğunluk bey'at etmekle birlikte, bey'at etmeyenler de vardı. Bu bey'at etmeyenler arasında sahâbeden olan kimseler de bulunuyordu. Hatta Şam halkı, başta Muâviye olmak üzere, toptan bey'at etmemişti. Böylelikle, Hz. Ali'nin halifeliği çoğunluğunun bey'atı ile gerçekleşmiş oluyordu (İbn Sa'd a.g.e, III, 31-2; İbnu'l-Esir a.g.e, III 98; İbn Kuteybe a.g.e, I, 47-52; Şiblî Asr-ı Saadet, V, 76; Ashâb-ı Kiram, I; 307).

 

anonim

New member
Katılım
11 Eki 2011
Mesajlar
137
Tepkime puanı
22
Puanları
0
Konum
daha bulunmadi...
Ben islam tarihinde ilk dört halifenin mekkenin ileri gelenlerinden oluşan bir şura tarafından
seçildiğini biliyordum...Hz. Ebubekirin , Hz. Ömeri halife tayin ettiğini ilk defa duyuyorum.
Başlıktaki vasiyetin gerçek olduğuna pek inanmadım...

Eğer böyle birşey olduysa...
Ebubekir , Hz. Ömeri halife tayin etmiş ide çok büyük bir yanlış yapmıştır.
Çünkü Ebubekirin böyle bir yetkisi yoktur.....

İşin ilginc yanı o ki, birinci halife seçilirken şurada Hz. İmam Ali (a.s) yoktu (!) ve Halife Ebubekir`e 6 ay sonra biat etdi, sonra birinci halife ikinciyi tayin eder, sonra üçüncü halife seçilirken Halife Osman`a ve Hz. İmam Ali`ye (a.s) Ebubekir ve Ömer'in içtihadına göre hareket edecekleri sorulmuş Hz. İmam Ali (a.s) kabul etmediğine göre üçüncü Halife Osman olmuş. Bununla da sünni kardeşlerimiz Hz. İmam Aliye (a.s) Haksızlık olmadığını iddia ederler, biz göre Hz. İmam Aliye karşı (a.s) büyük haksızlık olmuş. Hilafetin nassla olduğunu da iddia ederler ki, biz bunun İmamet için geçerli olduğunu diyoruz. Aslında Hilafetin nassla olduğunu iddia etmek ve Halife Ebubekirin de Hz. Peygamberimizin( a.s) tayini ile olduğunu söylemek mantığa sığmıyor, çünkü bu halde bizi Hz. İmam Ali hakkında (a.s) 6 ay boyunca Allah`ın emri ve Peygamberin hükmünü hiçe saydığı düşüncesine getirir ki, asla Hz. İmam Ali ( a.s) hakkında böyle bir şey düşünelemez, eğer Hilafet nassla ve Hz. Peygamberimizin (a.s) tayini ile olmuş olsaydı İmam Ali (a.s) ilk biat ederdi son değil.
 

özüm36

New member
Katılım
9 Ara 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kars
sakife toplantısı yapıldıgın'da hz ali a.s hz. peygamber s.a.v aziz naaşıyla meşguldü defin işlerine bakıp fatima anamızı teskin ediyordu diger sahabeler hz peygamberi ne kadar seviyormuşki sakife toplantısını defin işleri olmadan başlattılar. ve halifeyi seçtiler peygamber efendimiz bana bir kagıt kalem getirin vasiyetimi yazayım dediğinde ikinci halife bu adam sayıklıyor ne dediğini bilmiyor dedi ( buhari ) kaldiki bizler hz ali yi gadir hum 'dan sonra velayet olarak kabul ederiz halifelik cok üstün bir mertebe değidir olsaydi inanın hz ali olurdu. osmanlıda bile halifelik vardı son osmanlı halifelerinin yaptıkları belli. üçüüncü halifede gaflete düşmüştür, kaldiki sizde beyan etmişsiniz vasiyetle halifelik gelmiş diğer halifelere ne kudret ne erdemlik kendisinin yerine halife tayin etmek !peyganber efendimiz buyurmuşlar ey ali harun peygamberin musa a.s olan yakınlıgıdır senin bana olan yakınlıgın ama benden sonra peyganber gelmeyecek( bu ne demek !benden sonra peyganber gelmeyecek fakat benden sonra gelseydi bu sen olurdun demek değilmi !) velayet var gadir hum red etmek kabul etmemek peygamber efendimizin sözlerini hiçe saymak , nereye kadar gidecek ben kimin mevlası isem alide onun mevlasıdır demedimi peyganber efendimiz bizim diğer halifelerle ( muaviye ve yezit hariç ) sorunumuz yok islam devletini yönetmişler yanlışları olmuş dogruları olmuş hilafet sevdasına düşmüşler neticede sıradan insanlar fakat unutmayın gadir humdan bugüne hz ali velayetdir hz ali imametin lideridir abdullah bin sebe gibiler bizim sevgimize gölge düşüremez bizim imamlarımız var onların nakletdikleriyle yaşıyoruz allah herkesi öbür dünyada sevdikleriyle meşgul etsin bizi peygamber s.a.v ve ehli beyitiyle muaviyeye hz diyenleri yez!ite mahsumdu kahramandı diyenleri ebusufyan hindu muaviye ve yez'itle meşgul etsin.ALLAH 'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun saygılarımla.
 

özüm36

New member
Katılım
9 Ara 2012
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
kars
[h=2]Hz ebubekirin oğlu muhammed'in muaviyeye yazdiği mektup[/h]
HZ EBUBEKİRİN OĞLU MUHAMMED'İN MUAVİYEYE YAZDIĞI MEKTUP

Büyük alim MUHAMMED Cerir et Taberi,Büyük tarihinde MUHAMMED bin Ebubekirin Muaviyeye yazdığı mektupla alakalı şunları sözylüyor:

_"Bu mektup bizim elimize ulaştı ma biz bu mektubu kitabımıza koymadık,çünkü bu mektup halktan insanlara çok ağır gelirdi."

Büyük alim İbni Kesir El Bidaye Ven nihaye adlı kitabından şöyle diyor.

_"Bizde bu konuda Cerir et Taberi gibi bu mektup elimizde olsada bunu kitabımıza koymadık aavam halk bu mektubu kaldıramazdı."

Evet iki büyük tarihçi bu mektup ellerinde olmasına rağmen bu mektubu tarih kitaplarına koymamışlardır,Gerekçeleri ise bu metubun halka ağır gelebileceğidir.

Neyse bu iki tarihçinin bu tutumunun yorumunu size bırakarak,Bu mektubu tarih kitaplarında aktaran 3 tarihçiden biri olan Mesudi tarihinden bu mektubu sizlerle paylaşıyorum.


«MUHAMMED b. Ebubekir'den yoldan sapmış olan Muaviye b. Sahr'a…

ALLAH'ın emirlerine uyan ve evliyalarına teslim olan kimselere selam olsun!

ALLAH, bütün yüceliği ile insanları yaratmaya ihtiyacı olmadığı halde yaratmış ve bunu boşuna yapmamıştır. İnsanları ona kul olsunlar diye yaratmıştır. Bazıları yoldan saptı, bazıları ise doğru yolu buldu. Bazıları bedbaht oldu, bazıları ise mutlu… Sonra ilim üzere birilerini peygamber olarak seçti. Sonra da o peygamberlerin içinden MUHAMMED'i (s.a.a) seçti. Kendi risaletinin özelliklerini ona verdi. Onu vahiy mesajını iletmesi için seçip kendi işine layık gördü. Onu önceki kitapları onaylaması ve dinin hükümlerini göstermesi için müjdeci ve kurtarıcı bir peygamber olarak seçti.

O, ilim ve nasihat ile insanları ALLAH'ın yoluna davet etti. Ona ilk cevap veren, iman eden, İslam'ı kabul edip kendisini ALLAH'a teslim eden amcasının oğlu ve kardeşi Ali b. Ebu Talib (a.s) idi. O, görülmeyen şeye iman etti ve Peygamber'i sevdiği her şeyden üstün tuttu. Canını onun için siper etti. Her korku ve dehşet ânında onun yanında oldu. Onun yanında savaştı, onun yanında barıştı. Tehlikeli ve zor anlarda hep kendini öne attı. Öyle ki, cihatta kimse ona yetişemedi. Onun güzel amellerine yakınlaşan dahi olmadı.

Gördüğüm kadarıyla sen kendini Ali'den üstün sayıyorsun. Ama ben seni de, bütün güzelliklerin kaynağı olan Ali'yi de tanıyorum. O, ilk iman edendi. İnsanlar arasında niyeti en temiz olandı. Evlatları, eşi ve amcasının oğlu herkesten üstün kimselerdi. Kardeşi Mute Savaşı'nda kahramanlık göstermiş, amcası Uhud Savaşı'nda şehitlerin efendisi unvanını almıştı. Babası, her zaman Resulullah'ı ve ailesini savunurdu.

Sana gelince; sen, melun oğlu melunsun! Sen ve baban her zaman ALLAH'ın dininde fitne çıkarıyor, ALLAH'ın nurunu söndürmeye çalışıyor, insanları bu iş için topluyor, bunun için para harcıyor ve Arap kabilelerini tahrik ediyordunuz. Baban bu sünnet üzere öldü, sen de aynı işleri yürütmek üzere onun yerine geçtin. Etrafında topladığın kimseler bunun en açık göstergesidir. Hiziplerden geri kalanlar, nifaklarıyla tanınanlar ve Peygamber'e düşman olanlar hep sana sığınıyorlar.

Oysa derin geçmişi ve etrafında toplanan yareniyle Ali'nin fazileti ortadadır. ALLAH-u Taâla Kurân'da onlardan haber vermiş, onları övmüş ve diğerlerine üstün kılmıştır. Muhacirler ve ensar gruplar hâlinde kılıçlarıyla Ali'nin etrafında toplanmışlar. Kanlarını onun yolunda döküyorlar. Hakkı ona itaatte görüyorlar. Bedbahtlığı da ona muhalefet etmekte biliyorlar.

Yazıklar olsun sana! Nasıl olur da kendini Ali ile eş tutarsın? Oysaki o, ALLAH resulünün varisi, vasisi ve onun evlatlarının babasıdır. Peygamber'e ilk itaat eden ve onunla en son görüşen odur. Sırrını daima ona açar, yapacaklarını daima ona haber verirdi. Sense onun düşmanı ve düşmanının oğlusun!

Dünyada, elinden geldiğince batıllığından faydalan. As'ın oğlu da sapıklıkta sana yardım etsin. Er ya da geç ölecek ve hilelerin son bulacaktır. Akıbeti hayırla son bulanın kimler olduğunu çok yakında anlayacaksın.

Bilesin ki sen sadece Rabbine karşı hile yapıyor, onun hilesinden (belasından) güvende olduğunu sanıyorsun. ALLAH'ın nimetinden (cennetten) ümidin yok. Oysaki ALLAH, senin için pusudadır. Selam olsun hidayete tabi olana!»


Cemheret-u Resaili'l-Arab, c.1, s.475; Murucu'z-Zeheb, Mesudî, c.3, s.11;
 
Üst Alt