Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz.Ali ve gercegi

Volkan75

New member
Katılım
3 Eyl 2004
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bismillahirrahmanirrahim...

Bütün övgüler Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur, onun salat ve selamı da onun yarattıklarının en hayırlısı olan Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine olsun.....

YETMİŞ ÜÇ FIRKA HADİSİ HAKKINDA AÇIKLAMA



KURTULMUŞ FIRKA HZ. ALİ’YE UYANLARDIR....(Kuran ve Sünnet Işığında)

1- Resulullah (saa) şöyle buyurdu:
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecek, bunlardan biri kurtulacak, diğerleri helak olacak"
(Sünen-i Ebi Davud Bab: 1, Hadis No: 4596)




2- “İman edip de salih ameller işleyenler yaratılmışların en hayırlısıdır.” (Beyyine Süresi 7. Ayet) ayeti indiğinde Resulullah (saa) Hz. Ali (as)’ye hitaben şöyle buyurdu: “Onlar sen ve senin yandaşlarındır ey Ali. Kıyamet Günü’nde razı olmuş ve rıza görmüş olarak geleceksiniz, senin düşmanların ise gazap ve suç yüklü olarak gelecekler.”

(İbn-i Hacer el-Heytemi'nin "Sevaik'ul Muhrika" s.154 / eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.105 / Tabari’nin “Cami’ül Beyan” tefsiri, c.30, s.335 / ez-Zerendi’nin “Nazım Dürer es-Simtayn” s.92 / el-Haskani' nin "Şevahid' üt Tenzil" c.2, s.356 Hadis No: 1126 / Ebu Naim' in "Nur'ül Müşteal" s.274 / el-Kunduzi'nin "Yenabi’ul Mevedde" s.301 / el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.6, s.379 / el-Heysemi'nin "Mecma'üz Zevaid" c.9, s.131 / el-Şevkani’nin “Feth’ül Kadir” tefsiri c.5, s.464 / İbn-i Sabbağ el-Maliki' nin "Füsul el-Mühimme" s.122 / İbni Asakir' in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.344 / Tefsir-i Alusi c.3, s.171 / el-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz' ul Ummal" c.13, s.156 / el-Münavi' nin "Künuz el-Hakaik" s.92 )


3- İbn-i Asakir, Cabir bin Abdullah’ tan şöyle tahric etti: Resulullah (saa)’ın yanındaydık. Ali (as) geldi. Resulullah şöyle buyurdu: Nefsim elinde olana yemin olsun ki bu gelen ve şiası (yandaşları) Kıyâmet gününde kurtulanlardır. Sonra şu ayeti şerife indi: “İman edip de salih ameller işleyenler yaratılmışların en hayırlısıdır.” Yine bir ara Resulullah (saa)’ ın ashabı olduğu bir anda Hz. Ali (as) gelince ashab: “İşte yaratılmışların en hayırlısı geliyor” dediler.

(el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.6, s.379 / İbni Asakir'in "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.442 Hadis No: 958 / Münteheb Fedail'ün Nebi ve Ehli Beytihi s.177 / es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.2, s.94 / Hasan Ali el-Kassam'ın "Fedail'ül İmam Ali ind'il Ferikayn" s.58 / el-Emini’nin “el-Gadir” c.2, s.58)


4- İbn-i Abbas dedi ki: Resulullah (saa)’a Allah’ın bu buyruğu “Önde geçenler, önegeçmişlerdir” hakkında sordum. Buyurdu ki: “Onlar Ali ve şiasıdır (yandaşlarıdır), onlardır Cennet’e önde gidenler ve Allah’ın kerametinden dolayı yakınlaştırılanlar.”

(Suyuti’nin “Derr’ül Mensur” tefsiri c.6, s.154 / eş-Şevkani’nin “Feth’ül Kadir” tefsiri c.5, s.184 / el-Alusi’nin “Ruh’ul Meani” tefsiri c.27, s.114 / Menakib-i Meğazeli s.116 / Menakib-i İbn-i Merdeveyh / et-Tüsteri’nin “İhkak’ul Hak” c.3, s.114; c.14, s.190 / Muhammed Miri el-Antaki'nin "Limaze ahtertü Mezhebe Ehlilbeyt" s.394)




5- Ümmü Seleme ve Ebi Said el-Hudri’den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: "Ali ve şiası (yandaşları) Kıyamet Günü’nde kurtulmuş olanlardır"

Kaynak :

1) İbn-i Asakir eş-Şafii’nin "Tarih-i Dimaşk" c.3, s.328 Hadis No: 848
2) el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.180, 237
3) el-Münavi'nin "Künüz el-Hakaik" s.92
4) ed-Deylemi'nin "Firdevs bi-Mesur el-Hitab" c.3, s.61 Hadis No: 4371
5) Abdullah eş-Şafii’nin “el-Menakib” s.204
6) el-Bedhaşi’nin “Miftah’ün Neca” s.61
7) Sıbt İbn-i Cevzi’nin “Tezkiret’ül Havas” s.59
8) et-Tüsteri’nin “İhkak’ul Hak” c.7, s.299 Ümmü Seleme’den ve c.7, s.301 Ebi Said el-Hudri’den.
9) Muhammed Miri el-Antaki'nin "Limaze ahtertü Mezhebe Ehl’il Beyt" s.393-394
10) Münteheb Fedail'ün Nebi ve Ehli Beytihi s.137
11) es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.2, s.94

6- İmam Ali’den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Ey Ali, sen ve şian Cennet’tesiniz.

(El-Bağdadi' nin "Tarih-i Bağdat" c.12, s.358 / Ebu Naim'in "Hilyet'il Evliya" c.4, s.329
El-Heysemi' nin "Mecma' üz Zevaid" c.1, s.21 / Es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.3, s.119 / El-Tabarani' nin "Mucem'ül Avsat")


7- Hz. Ali şöyle buyurdu: "Bu ümmet yetmiş üç fırkaya bölündü, yetmiş ikisi ateşin içinde ve biri -Ki Allah haklarında şöyle buyurmuş 'Yarattıklarımızdan hakka hidayet eden ve adaleti yerine getiren bir ümmet vardır' (Araf 181. Ayet)- onlar ben ve benim tabilerim (yandaşlarım)' dir, Cennet’teyiz"

(el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.3, s.617 / el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s.109 / el-Haskani'nin "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.204 / Menakıb-ı Hüvarezmi s.331 / Emrutesri’nin “Ercah’ul Metalib” s.83 / Tevdih ed-Delail s.158 / el-Hilli’nin “Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk” s.213)

8- Hz.Ali'den naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: "Allahu Teala her peygambere bir Vasi kıldı: Şit'i Adem'in vasisi kıldı, Yuşa'yı Musa'nın vasisi kıldı, Şem'un'u İsa'nın vasisi kıldı, benim vasim de Ali'dir. Benim vasim, vasilerin en hayırlısıdır, ben davet edici, Ali de aydınlatıcıdır."

Kaynak:

1) es-Seyyid Muhammed Salih et-Tirmizi'nin "el-Kevkeb üd-Dürri" s.118
2) Süleyman el-Kunduzi’nin "Yenabi'ül Mevedde" s.248
3) es-Seyyid Ali eş-Şafii el-Hamadani “Meveddet’ül Kurba”
4) Enis Emir'in "Fazilet-i Ehl-i Beyt-i Resulullah" s.351
5) Yunus Ramadan’ın “Buğyet’üt Talib” s.101, Beyrut Bas.



9- Hz. Ali, Yahudilerin reisine sordu: “Kaç fırkaya ayrıldınız?” Adam dedi ki: “Keza ve keza fırkaya.” Hz. Ali ona: “Yalan söyledin, dedi. Sonra insanlara doğru gelip buyurdu ki: Allah’a ant olsun ki, eğer fetva kürsüsünde oturursam Tevrat ehli arasında Tevrat’ın hükmü ile, İncil ehli arasında İncil ile Kur’ân ehli arasında Kur’ân’la fetva verirdim. Yahudiler yetmişbir fırkaya bölündüler, yetmiş fırkası Cehennem’de bir fırkası da Cennet’tedir –Ki o da Musa’nın Vasi’sine (Yuşa bin Nun) uyanlardır. Hristiyanlar da yetmiş iki fırkaya bölündüler, yetmiş bir fırkası Cehennem’de, bir fırkası da Cennet’tedir – Ki o da İsa’nın vasisi (Şemun)’ne uyanlardır. Bu ümmet de yetmiş üç fırkaya bölünecektir, yetmiş iki fırkası Cehennem’e gidecek, bir fırkası da Cennet’e gidecektir- Ki o da Muhammed’in vasisi (kendi nefsi)’ne uyanlardır. Sonra elini göğsüne vurup şöyle buyurdu: Bu yetmiş üç fırkanın içinde on üç fırka vardır ki, hepsinin bana yakın olduğunu ve beni sevdiklerini iddia ederler, ancak onların biri sadece Cennet’e gidecek, diğerleri de Cehennem’e gidecektir –Ki o da orta tabakadır”

(El-Behrani’nin “Gayet’ül Meram” s.578 / Kitab Selim bin Kays s.214 / El-Meclisi'nin "Bihar'ül Envar" c.8, s.3 / Tıbrisi’nin “el-İhticac” kitabı)

10 -Abdullah bin Abbas dedi ki: “Sen ancak ve ancak bir uyarıcı korkutucusun ve her kavmin bir hidayete eriştiricisi vardır” (Rad Süresi 7. Ayet) ayeti indiği zaman,
Resulullah (saa) şöyle buyurdu: "Uyarıcı-Korkutucu benim, Hadi (Hidayete Eriştiren) de
Ali'dir, ey Ali, hidayete varmak isteyenler, ancak seninle hidayeti bulurlar"

Kaynak :

1) el-Suyuti'nin "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.4, s.45
2) Tefsir-i İbn-i Kesir c.3, s.502
3) Tefsir-i Tabari c.13, s.108 Hadis no : 20161
4) el-Fahrettin Razi' nin "Tefsir-i Kebir" c.19, s.14
5) el-Hakim'in "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.129
6) el-Alusi'nin "Ruh'ul Meani" c.13, s.97
7) ez-Zerendi'nin "Nazım Dürer es-Simtayn" s.90
8) el-Haskani'nin "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.293
9) el-Sabbağ el-Maliki'nin "Füsul el-Mühimme" s.107
10) eş-Şeblenci'nin "Nur'ül Absar" s.71
11) el-Hamvinieş-Şafii'nin "Feraid es-Simtayn" c.1, s.148
12) el-Müttaki el-Hindi'nin "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.34
13) İbn-i el-Cevzi'nin "Zad'ül Mesir" c.4, s.307
14) el-Künci eş-Şafii'nin "Kifayet üt-Talip" s.233
15) İbn-i Asakir eş-Şafii'nin "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.416
Hadis no : 923
16) el-Zehebi'nin "Mizan'ül İtidal" c.1, s. 482
17) el-Askalani'nin "Lisan'ül Mizan" c.2, s.199
18) el-Kunduzi el-Hanefi'nin "Yenabi'ül Mevedde" s. 238
19) Ebu Naim'in "Nur'ül Müşteal" s.119
20) Nehc'ül Hak ve Keşf'üs Sıdk s.181
21) es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.1, s.267

Doğru söyledin ey Resulullah, hidayet bulacaklar ancak İmam Ali ile hidayet buldular....
 

Askin_Bedeli

New member
Katılım
26 Tem 2004
Mesajlar
182
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
38
Volkan75' Alıntı:
Bismillahirrahmanirrahim...



KURTULMUŞ FIRKA HZ. ALİ’YE UYANLARDIR....(Kuran ve Sünnet Işığında)

Selamun Aleyküm...

bütün yaziyi okuyamadim zamanimin kisitli oldugundan... ya aklima bu söz takildi... bir aciklamada bulunur musunuz lütfen... yani hangi kaynaktan alindi bu söz tam olarak... vesselam....
 

ebuzer

New member
Katılım
9 Eki 2004
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Volkan kardeşim,

boşu boşuna o kadar kaynak göstererek Hz.Ali ve şiasının kurtuluşa erenlerden olduğunu yazmışsın.birde bunu Hz.Ali gerçeği diye belirtmişsin.Senin dediklerinin 180 derece zıddınız gösteren hadislerde sayfalarca örnek verilebilir.İslam tarihinde her fırka kendisini kurtuluşa eren fırka olarak göstermek için hadis imalatına girişmişlerdir.Mezhepler akide ile ilgili meselelerden çok o dönemin, siyasi ve sosyal etkileri ile oluşmuşlardır.Şia,şiilik gibi gulattan sayılan akımlarda aynı şekilde halifeliğin Hz.Ali ve onun taraftarlına verilmesi gerektiğini savunan kişilerce ortaya çıkmıştır.Bu yolda da bir sürü hadis uydurulmuştur.
 

ahmet76

New member
Katılım
10 Eki 2004
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
dogrusun ebuzer kardeim

dogrusun ebuzer kardeim

evet özellikle sialar binlerce uydurma hadis cikardilar ve bunlarin cogu alimler tarafindan imha edildi
 

Nihat

New member
Katılım
13 Eki 2004
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
@volkan75

@volkan75

Siilerin hicbir zaman anlamak istemedigi ve hicbir zamanda anlayamayacagi bir ESAS GERCEk var oda Ehli Sünnet hicbir zaman Hz.Aliye düsman degildir olmamistir ve olmiyacaktir, sanki bana öyle geliyorki bazi siiler Ehli sünnetle Hz.Alinin arasini acmak icin elinden gelen her gayreti gösteriyorlar, allah bilir belki bu konuda dua bile ediyorlardir.Rasulullahin ASHABINA olan düsmanliklarini Ehli Sünnet üzerine Projekte ederek bir Hz.Ali düsmanligini kendileri üretiyorlar.Rasulun ashabina dil uzatacak kadar cüretkar ve hadini asan insanlarin EHLI NECAT olamiyacaklarina bu tutumlari adeta sahitlik ediyor.Bizimle Hz.Ali arasinda herhangi bir fikir ayriligimizda yoktur.Siyaseten Hz.Aliye rakip olanlarin tarihte sünni olmus olmasi ehli sünneti Hz.Aliye rakip kilmaz.1300 sene önceki bazi kendini bilmezlerin yaptiklarindan bugünkü Müslümanlar sorumlu tutulamazlar biraz insaf Hz.Aliye düsman oldugunu söyliyen bir insan eger cikacak olursa emin olun Sunni Müslümanlar herkesten önce hadini bildiriler.Hz.Aliyi sizden daha fazla severiz sadece siz kendinize Alinin Siasi derken Biz RASULULLAHIN SIASIYIZ deriz.Allah hepimize hidayet bahsetsin Ama hidayeti bulabilmek icin önyargisiz temiz bir niyetle önce istemesini bilmek lazim.Selam hakka tabi olanadir.
 

Muhammed_Ruhullah

New member
Katılım
6 Ağu 2004
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
selam
ben füruda hanefiyim.
Yüce İmam Humeyni (24 mezhebi olan) Şia mektebinde 2 mezhep (Caferi ve Zeydi mezhepleri) haktır demiş (diğer 22 şia mezhebine batıldır demiş). dolayısıyla bütün şiayım diyenler doğru yolda değil
Ehl-i Sünnet mektebinde 4 mezhep (Hanefi, şafi, Maliki ve Hanbeli mezhepleri) haktır denmiş. demek ki, her Ehl-i Sünnetim diyen de doğru yolda değil.


merak ettim: Şia'ya dair müjdeleyici hadisleri ben de okudum.
ve şu sonuca vardım;

Ehl-i Sünnet, Şia ve Alevî kelimeleri üzerine lügavi olarak kısaca değinmeyi gerekli görüyorum;
“Ehl-i Sünnet”: Sünnet ehli; “Resulullah’ın izinden giden”; “onun sünnetine uyan” manasındadır. Ki o zaman "Size en iyi örnek Allah Resulüdür" ayetinin gereğince Sunniyiz.
“Şia” ise; “Tarafdar” manasındadır ki Hz Ali’nin tarafdarları ve Ehl-i Beyt’i sevenler için kullanılır. Şia sonradan türetilmiş bir kelime değildir. Kur’an’da; Musa’nın Şiası, Firavun’un şiası olduğu belirtilmiştir.

“Müjde, ya Ali! Şüphesiz, sen ve senin şianın yeri cennet olacaktır.”
Ahmed İbn Hanbel, Feza'il es-Sahaba, (Beyrut) 2/655
El-Hatıb el-Bağdadî , Tarih Bağdad, (Beyrut) 12/289
Taberani, Mu'cem el-Kebir, 1/319
Heytami, Mecmua el-Zeva'id, 10/21-22
İbn Hacer el-Heytami, El-Seva'ık el-Muhrika, (Kahire) 11/.247

“İman edip sâlih ameller işleyenlere gelince, halkın en hayırlısı da onlardır.” (Beyyine 7)
Hz. Peygamber (s) Ali’ye yönelerek: “Bu senin için ve senin şian içindir.” demiştir.
Ayrıca dedi ki: “Canımı elinde tutanın adına yemin ederim ki, bu adam (Ali) ve onun şiası hesap gününe kadar kurtuluşun teminatı olacaklardır."
Celâl ed-Din el-Suyuti, Tefsir ed-Durr ul-Mensur, (Kahire) 6/379
İbn Cerir el-Taberi, Tefsir Cami' el-Beyan, (Kahire) 33/146
İbn Esâkir, Tarih Dimeşk, 42/333, 371
İbn Hacer el-Heytami, El-Seva'ık el-Muhrika, (Kahire) 11/246-247

Hadîslerinde İmam Ali (a.s)'nin şîası hakkında tebşir vardır.
O zaman tanımlar dikkatimizi çekmektedir. Lügavi olarak Sunni miyiz? Şia mıyız?
Aslında her ikisiyiz. Şöyle ki; Sunnî Resulullah’ın izinden giden manasındadır ki; biz Sunnî’yiz. Şia ise Ali tarafdarı ve Ehl-i Beyt’i seven manasındadır ki (onları sevmek farzdır) aynı zamanda Şiî’yiz.
“ –î ” edatı mensubiyet belirttiğinden dolayı; (her ne kadar günümüzde başka bir taife bu terimi kendilerine ait kabul etseler de) “Alevî”: “Ali’nin soyundan olan” ve/veya “Ali ile ilgili olan”. Birinci manasında ele alırsak; Alevi’nin Ehl-i Beyt’ten farkı vardır. Ehl-i Beyt; Resulullah’ın (Hz Ali ve Fatıma’dan devam eden) pak soyu için kullanılırken; Alevî hem Ehl-i Beyt’i kapsamakta hem de Hz Ali’nin diğer hanımlarından gelen soyunu içermektedir. İkinci manasında ele alırsak her Müslüman Alevidir. Zira Maide 55’te ve Gadir-i Hum’da Ali’nin her mü’minin mevlası olduğu belirtilmiştir; kendisi Şah-ı Velayet ünvanını almıştır.



“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, gayb-aşina nazarıyla görmüş ki: Âl-i Beyti, Âlem-i İslâm içinde bir şecere-i nuraniye hükmüne geçecek. Âlem-i İslâmın bütün tabakatında kemalât-ı insaniye dersinde rehberlik ve mürşidlik vazifesini görecek zâtlar, ekseriyet-i mutlaka ile Âl-i Beytten çıkacak. Teşehhüddeki ümmetin "Âl" hakkındaki duası ki, “Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala âli seyyidina Muhammedin kema salleyte ala İbrahime va ala âl-i İbrahime fil-âlemine inneke hamidun mecîd” dir. Makbul olacağını keşfetmiş, yani nasıl ki millet-i İbrahimiye'de ekseriyet-i mutlaka ile nuranî rehberler Hazret-i İbrahim'in (A.S.) âlinden, neslinden olan enbiya olduğu gibi; ümmet-i Muhammediyede de (A.S.M.) vezaif-i azîme-i İslâmiyette ve ekser turuk ve mesalikinde Enbiya-i Benî-İsrail gibi, Aktab-ı Âl-i Beyt-i Muhammediyeyi (A.S.M.) görmüş. Onun için: “sizden akrabama meveddetten başka bir ücret istemiyorum” (Şura 23) demesiyle emrolunarak, Âl-i Beyte karşı ümmetin meveddetini istemiş. Bu hakikatı te’yid eden diğer rivayetlerde ferman etmiş: "Size iki şey bırakıyorum. Onlara temessük etseniz, necat bulursunuz. Biri: Kitabullah, biri: Âl-i Beytim." Çünki Sünnet-i Seniyyenin menbaı ve muhafızı ve her cihetle iltizam etmesiyle mükellef olan Âl-i Beyttir.
İşte bu sırra binaendir ki; Kitap ve Sünnete ittiba ünvanıyla bu hakikat-ı hadîsiye bildirilmiştir. Demek Âl-i Beytten, vazife-i risaletçe muradı: Sünnet-i Seniyyesidir. Sünnet-i Seniyeye ittibaı terkeden, hakikî Âl-i Beytten olmadığı gibi, Âl-i Beyte hakikî dost da olamaz.” (Üstad Said Nursi, Lem'alar; Dördüncü Lem'a)


“Ehl-i Beyt’im Nuh’un gemisine benzer; ona binen kurtulur, binmeyen boğulur.”
Hakim-Müstedrek 3/343
Kenzul-Ummal; 1/186

“Nasıl ki yıldızlar gökyüzünün emanı ise, Ehl-i Beyt’im de yeryüzünün emanıdır; insanlar onunla yollarını görebilir.”
Camius-Sağir (terc.); 2/58
Hakim-Müstedrek; 3/149
Es-Savaik; 134, 150

“İyi de İslam kalıtımsal mıdır ki Nesl-i Nebi’ye (Resulullah’ın soyuna) temessük etmemiz, onları ısrarla takip etmemiz isteniyor?” gibi muhtemel bir soruya; (Üstad'ın) “Sünnet-i Seniyeye ittibaı terkeden, hakikî Âl-i Beytten olmadığı gibi, Âl-i Beyte hakikî dost da olamaz.” cevabı verilir. Ve biliyoruz ki; Hz Nuh’un öz oğlu kendi sulbünden sayılmamıştır. Zira; Allah (c.c) Hz Nuh’un ailesini kurtarma va’dinde bulunmuştur ama Hz Nuh’un oğlu tufanda boğulmuştur. “Oğlum da ailemdendir” diyen Hz Nuh (a.s)’u, Allahu Teala azarlamış; “O senin ailenden değildir.” buyurmuştur;

“(Nuh) dedi ki: "Gemiye binin! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki Rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir." Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nuh, gemiden uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum! (Sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi. Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım, dedi. (Nuh): "Bugün Allah'ın emrinden (azabından), merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur" dedi. Aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. (Nihayet) "Ey yer suyunu yut! Ve ey gök (suyunu) tut!" denildi. Su çekildi; iş bitirildi; (gemi de) Cûdî (dağının) üzerine yerleşti. Ve: "O zalimler topluluğunun canı cehenneme!" denildi. Nuh Rabbine dua edip dedi ki: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin vâdin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin." Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim. Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!” (Hud: 41-47)
Dolayısıyla; Resulullah (s.a.v)’ın izinden gitmeyenler ne Ehl-i Beyt olarak ne de Ehl-i Beyt'i seven (şii) olarak kabul edilir.

“Size paha biçilmez iki ağır emanet (Sekaleyn) bırakıyorum; ki bunlara sarıldığınız müddetçe asla dalalete düşmezsiniz. Bunların ikisi de birbirlerinden büyüktürler (azamdır). Bunlardan biri; Gökten yere uzanan bir ip olan Kitabullah (Kur’an-ı Kerim); diğeri ise itretim ve Ehl-i Beytimdir. Bu ikisi (Kur’an ve Ehl-i Beyt) havuz başında bana kavuşuncaya kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır. Bunlar hakkında bana nasıl halef olacağınıza (benden sonra bunlara nasıl muamelede bulunacağınıza) dikkat edin!”
Tirmizi 6/313-316
Müslim; 10/252
Müsned-i Ahmed; 3/14

“..Hem (Resulullah’ın) ümmetini Âl-i Beytin etrafında toplamak arzusunun sırrı şudur ki: Zaman geçtikçe Âl-i Beyt çok tekessür edeceğini izn-i İlahî ile bilmiş ve İslâmiyet za'fa düşeceğini anlamış. O halde gayet kuvvetli ve kesretli bir cemaat-ı mütesanide lâzım ki, Âlem-i İslâmın terakkiyat-ı maneviyesinde medar ve merkez olabilsin. İzn-i İlahî ile düşünmüş ve ümmetini Âl-i Beyti etrafına toplamasını arzu etmiş. Evet Âl-i Beytin efradı ise, itikad ve iman hususunda sairlerden çok ileri olmasa da, yine teslim, iltizam ve tarafgirlikte çok ileridedirler. Çünki İslâmiyete fıtraten, neslen ve cibilliyeten tarafdardırlar. Cibillî tarafdarlık zaîf ve şansız, hattâ haksız da olsa bırakılmaz. Nerede kaldı ki, gayet kuvvetli, gayet hakikatlı, gayet şanlı, bütün silsile-i ecdadı bağlandığı ve şeref kazandığı ve canlarını feda ettikleri bir hakikata tarafdarlık, ne kadar esaslı ve fıtrî olduğunu bilbedahe hisseden bir zât, hiç tarafdarlığı bırakır mı? Ehl-i Beyt, işte bu şiddet-i iltizam ve fıtrî İslâmiyet cihetiyle Din-i İslâm lehinde edna bir emareyi, kuvvetli bir bürhan gibi kabul eder. Çünki fıtrî tarafdardır. Başkası ise, kuvvetli bir bürhan ile sonra iltizam eder.” (Üstad Bediüzzaman Said Nursi; dördüncü lem’a)


internete fazla bağlanamıyorum. eğer yazım iyice okunur ve delillerle mantıklı yazılar yazılırsa; okuyacak ve değerlendirme yapacağım inşaAllah...

selam ile
 

Muhammed_Ruhullah

New member
Katılım
6 Ağu 2004
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ahmet76 ve Volakan75; birbirlerine zıt kendi Mekteplerini dahi anlamayan kişiler.

Volkan75; demişsin;

9- Hz. Ali, Yahudilerin reisine sordu: “Kaç fırkaya ayrıldınız?” Adam dedi ki: “Keza ve keza fırkaya.” Hz. Ali ona: “Yalan söyledin, dedi. Sonra insanlara doğru gelip buyurdu ki: Allah’a ant olsun ki, eğer fetva kürsüsünde oturursam Tevrat ehli arasında Tevrat’ın hükmü ile, İncil ehli arasında İncil ile Kur’ân ehli arasında Kur’ân’la fetva verirdim. Yahudiler yetmişbir fırkaya bölündüler, yetmiş fırkası Cehennem’de bir fırkası da Cennet’tedir –Ki o da Musa’nın Vasi’sine (Yuşa bin Nun) uyanlardır. Hristiyanlar da yetmiş iki fırkaya bölündüler, yetmiş bir fırkası Cehennem’de, bir fırkası da Cennet’tedir – Ki o da İsa’nın vasisi (Şemun)’ne uyanlardır. Bu ümmet de yetmiş üç fırkaya bölünecektir, yetmiş iki fırkası Cehennem’e gidecek, bir fırkası da Cennet’e gidecektir- Ki o da Muhammed’in vasisi (kendi nefsi)’ne uyanlardır. Sonra elini göğsüne vurup şöyle buyurdu: Bu yetmiş üç fırkanın içinde on üç fırka vardır ki, hepsinin bana yakın olduğunu ve beni sevdiklerini iddia ederler, ancak onların biri sadece Cennet’e gidecek, diğerleri de Cehennem’e gidecektir –Ki o da orta tabakadır”

(El-Behrani’nin “Gayet’ül Meram” s.578 / Kitab Selim bin Kays s.214 / El-Meclisi'nin "Bihar'ül Envar" c.8, s.3 / Tıbrisi’nin “el-İhticac” kitabı)

Ehl-i Sünnet biz orta tabakayız diyor. siz de öyle diyrsunuz. ama yazılarınızdan hiç böyle dediğiniz anlaşılmıyor. Cidal, cidal, cidal...
 

zikir

New member
Katılım
6 Kas 2004
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ne güzel de çekişiyorsunuz.Kime ne faydası olacaksa. :(

Hanginizin doğru yol üzerinde yürüdüğünü ve hakka yöneldiğini size yanınızdaki kaynaklar ve o kaynakları beyninize işlemeye çalışan ulema rasidinler mi söylüyor.?

Muminun Suresi 53. Ayet Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir

Bırakın bu şialığı,sünniliği,aleviliği bilmem neyi.Çoğunluğa uymaktansa hidayete erdiren Allah'ın kitabına sarılın.Muhammed'de ona uymakla mükellef değilmiydi.?

Enam Suresi 117. Ayet Yeryüzündeki insanların Kendi yolundan kimin saptığını en iyi senin Rabbin bilir.Hidayete ermiş olanları en iyi bilen de O'dur. çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
 

phpcooker

New member
Katılım
9 Mar 2005
Mesajlar
64
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Hocam cidal veya çekişme bizi sonuca götürmez. Ama birileri kalkarda Hz.Ali(a.s) gibi bir insana da laf atarsa artık Allah(c.c)onlar hakkında azabını esirgemesin. kusura bakmayın ama biran hiddetlendim.

Hz.Ali'nin fırkası demek müslümanlar demektir kardeşlerim.
ÖZ MUHAMMEDİ İSLAMI ANLAMIŞ ve yaşayan müslümanlardır. şiilere veya alevi denen insanlara Hz.Ali yi bırakmayız bırakmayacağız da. Ama şunu ŞİDDETLE VURGULUYORUM. Muhammed Ruhullah kardeşimin dediği gibi deliller okunsun ve mantıklı bir şekilde incelensin.

Soruyorum size eğer şii-sünni ayrımı Hz.Ali muaviye zamanında başladıysa ki o zaman başladı eğer Hz.Ali taraftarları şii ise Ehlisünnet kimin taraftarı vallahi ben Hanefiyim ama o ortamda 1 numaralı şii olurdum .

LÜTFEN MANTIKLI DÜŞÜNÜN VE ANLAYIN KARDEŞLERİM SİZLERE CEHENNEM AZABBINI VE BU KADAR FIRKAYA AYRILMIŞ OLAN ORTAMDA ÖZ MUHAMMEDİ İSLAMI TAVSİYE EDERİM
 

phpcooker

New member
Katılım
9 Mar 2005
Mesajlar
64
Tepkime puanı
2
Puanları
0
EBUZER adın gibi keşke Ebu Zerr Gıffari gibi olabilseydin ama sen
İmam Ali'nin sağ kolunu adını koymuşsun ama neden koyduğundan haberin yok lütfen dikkat et...
 

delepson

New member
Katılım
8 Mar 2005
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Heidelberg
selamin aleykum,


benim daha pek bilgim yok ama bu yazilanlar baya kafami karistiryor.

ayrimciliga bende karsiyim, ama dogru yolu bulmak hepimizin vazifesi degilmi???

yani biri aciklamalrda bulunursa ondan yararlanabilirsek cok güzel

maalesef kendi dinimi ögrenmeden hiristiyanligi ögrenedim diye bilirim, ve bu bilgi ile islamin gercek din oldugunu su an adim gibi bilyorum, ama kenilerimiz icerisinde bu kadar fikir ayrimi oldugunu bilmiyordum acikcasi
 

E R H A N

New member
Katılım
14 Ocak 2005
Mesajlar
555
Tepkime puanı
14
Puanları
0
Yaş
45
Konum
istanbul
Web sitesi
www.hidayetcagý.com
sevgili delepson kardeş
sakın kafan karışmasın
peygamberimiz hangi mezhebtendi

iblis ilk tuzağını insanları mezheplere ayırarak
kurdu sonrada fırkalara ayırdı
ebu hanife olsun imamı şafi olsun yada hz ali vs
hiç biri nin amacı mezheb kurmak değildi
onların tek amacı
peygamber efendimiz s.a.v min yaşadığını
ondan sonra da insanlara öğretmek yaşatmaktı
ama nefs sahibi insanlar iblisin de tesiriyle bu zaatların vefatından sonra peygamberimizin varislerinin izini bırakıp dağıldıkça dağıldılar
bu gün alevi olduğunu iddia edenlerde
şafi olduğunu iddia edenlerde hanefi olduğunu iddia edenlerde
şunu bilsinler ki
sura 13

ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a yönelmek, ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ulaştırır).

sevgili kardeşlerim ayetler bu kadar açıkken
sanki hz Ali veya imamı şafi veya ebu hanife başka şeyleri yaşamışlar gibi fırkalara ayrılmayın
hepsi hak mürşitti
ve aynı şeyi yaşadılar
mezhebini bilen bunu böyle bilmeli
fırkalara ayrılıp sonrada en doğru biziz iddia sı nefstendir
 

delepson

New member
Katılım
8 Mar 2005
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Heidelberg
Cok tessekürler

Allah senden razi olsun, gercekten bir kac kelime ile bütün durumu aydinlatin!

Tekrar tekrar diyorum Allah senden razi olsun

tessekürler
 

hassan-(woofer)

New member
Katılım
8 Mar 2005
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
sağolasın erhan olayı tüm çıplaklığı ile aydınlatmışın.

günümüzde gerçekten sayıldiği zaman(dallanmalar hariç) tamı tamına 73 tane fırka bulunmaktadır.peygamber efendimiz bunların 72 tanesinin cehennemde 1 inin cennette olduğunu bildirmektedir.saygılar
 

hassan-(woofer)

New member
Katılım
8 Mar 2005
Mesajlar
4
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tabiki geçen sene arkadaşlarla yapmış olduğumuz bir çalışma idi,ve bu belgerle kanıtlanmıştır.şuan liste elimde yok ama en yakın zamanda yazacam.
 

berr

New member
Katılım
25 Mar 2005
Mesajlar
113
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
50
Selamün aleyküm

Sizin Hz.Ali için söylediklerinizle çelişiyormu bir bakın isterseniz.

Resulullah(S.A.V) efendimiz hadisi şeriflerinde;

“Ebu Bekir’in kapısından başka, mescide açılan bütün kapıları kapatınız.” buyurmuştur. (Buhari)

Şeyh Es’ad Efendi -kuddise sırruh- Hazretleri bu Hadis-i şerif’e:

“Ebu Bekir’in yolunu kıyamete kadar baki kıl.” manasını vermiştir.

İmam-ı Rabbani -kuddise sırruh- Hazretleri buyururlar ki:

“Bu yüksek yol, Sıddık-ı Ekber -radiyallahu anh-den gelmektedir. Kendisi Peygamberlerden sonra bütün insanların en üstünüdür.” (221. Mektup)

“Ashab-ı kiram, kendileri arasında en üstün olarak Ebu Bekir -radiyallahu anh- üzerinde ittifak etmişlerdir.

Ashab-ı kiram üzerindeki bilgisi en kuvvetli olan İmam-ı Şafii -rahmetullahi aleyh- der ki: ‘Fahr-i alem -sallallahu aleyhi ve sellem- ahireti şereflendirdiği zaman Ashab-ı kiram pek muzdar kaldı. Sema altında Ebu Bekir -radiyallahu anh-den daha üstün birisini bulamadılar. Onu halife yapıp emrine girdiler.’

Bu söz onun Ashab-ı kiram’ın en üstünü olduğunda icma-ı ümmet bulunduğunu göstermektedir. İcma-ı ümmet ise senettir, şüphe edilmemesi gerekir.” (59. Mektup)
 
Üst Alt