Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Hz.Ali Hakkindaki Hadisler

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
Biz bunların hepsini Hz.Muhammed(s.a.a)'dan öğrendik. Bu sıfatları onlara yüklemedik. Zira bu dünyada yaşamış teslimiyeti, adaleti, hayası en yüksek olan insan Hz.Muhammed(s.a.a) idi.
.
eğer işin kökenine inersek o vasıfları resule verende alemlerin rabbidir..

.
Doğdugu günden beri Hz.Muhammed'in kucağında evinde yetişmiş bir insandan bahsediyoruz. Hiç bir savaşta Peygamber efendimizi yanlız bırakmamış Allah'ın aslanından bahsediyoruz.
yani sadece hz ali resulun kucağında büyümedi, daha bir çok sahabe sayabilirimki, mesela enes bin malik var 7 yaşında resulun mahrem işlerine baktı bu sebeple bir sani ayrı kalmadı hayatını resulun hizmetine adadı gecesi ile gündüzü ile beraber oldu amaç beraber olmaksa enes bin malik var onu hafife almayın bu sebeple en fazla hadis rivayet eden sahabelerdendir.. bir araştırsın isterseniz..

Hanefilikte Kısas vardır, şimdi sizin mantığınıza göre bir kısas yapacak olursam
Peygamberler hayatlarının hiç bir döneminde müşriklik yapmamıştır.

dediğim gibi hayatı boyunca müşriklik yapmayan tek sahabe hz ali zannediliyor ama değil, peygamberlik geldiğinde hz ali küçük olduğu için yani buluğda olmadığı için bu nedenle şirke girmemiştir tıpkı enes bin malik gibi ve diğer bir çok sahabe gibi...

Aynı şekilde peygamberin vazifesinin devamı olan onun hilafeti de hayatının hiç bir döneminde müşriklik yapmayan birisinin olmalıydı..
bu sizin yorumunuz böyle bir şart yok, bu şart ne kurana nede sünnete dayalıdır unutmayınki resul için ayette , Duha suresinde ".. seni delalette bulup da hidayet etmedi mi?" onun için müslümanın geçmişi olmaz.. günahları affeden rabbim birçok ayette günahları bağışlıyan diyor bakıyorumki Allah affetmiş ama siz affedemiyorsunuz... neyseki hz ebubekir şirke girmiyenler arasında...

Hz.Alinin Hilafeti ile ilgili Ehli-sünnet'in sahih kaynaklarından onlarca hadis, rivayet yazabilirim. (Yorumla kanaat getirilebilir ) Şii kaynaklı yüzlerce hadis, rivayet (Yorumsuz anlaşılır).
no yazıcağınız hadislerin teki hz ali nin hilafetine işaret değildir, ama ben resulde sonra hz ebubekirin hilafetine dair işaret eden ayet te yazarım... ama anlamak için düşünmek lazım..

Aramızdaki fark ne biliyor musun?

Biz islamı Kuran-ı kerim, Peygamber Efendimiz ve onun mübarek soyundan öğreniyoruz.
Ehli-Sünnet, Kuran-ı kerim, Peygamber Efendimiz ve onun sahabeleri.

PM'den msn adresinizi yazarsanız, bu konularda kaynaklar sunabilirim.
bizlerde islamı resulun soyundan öğredik, hamdaolsun hepsi ehli sünnet.. kaynakları ilk verdiğinzi hadisteki gibi cevaplarımızla size biliririz inşallah..
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Sadece Hz.Aliden şu hadisi yazıyorum.

Razı Olmak!
“Bir toplumun yaptığına razı olan, o işe katkısı olanlardan sayılır; Batıl işte bizzat bulunan kimsenin iki suçu vardır, o işi işlemek suçu ve o işe razı olmak suçu.”
Nehc’ul- Belağa, (Suphi Salih), s. 499.

Şahit olsun Allah(c.c.) Biz razı olmadık Hilafetin Gasp edilmesine, Biz razı olmadık Ümmetin parçalara bölünmesine, Biz razı olmadık İmam Hüseyin ve yoldaşlarının şehadetine, Biz razı olmadık Muaviyenin ve kölelerinin kan dökmesine, Biz razı olmadık Emevilerin ve Abbasilerin zulmüne...

Şunu bilmenizi isterim, Ehli Sünnet'e göre sahih sayılan, yada sayılmadan hadis ve rivayetler için söyleyecek tek söz mürekkebine kan ve altın karıştığı.

Selametle.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Sadece Hz.Aliden şu hadisi yazıyorum.

Razı Olmak!
“Bir toplumun yaptığına razı olan, o işe katkısı olanlardan sayılır; Batıl işte bizzat bulunan kimsenin iki suçu vardır, o işi işlemek suçu ve o işe razı olmak suçu.”
Nehc’ul- Belağa, (Suphi Salih), s. 499.

Şahit olsun Allah(c.c.) Biz razı olmadık Hilafetin Gasp edilmesine, Biz razı olmadık Ümmetin parçalara bölünmesine, Biz razı olmadık İmam Hüseyin ve yoldaşlarının şehadetine, Biz razı olmadık Muaviyenin ve kölelerinin kan dökmesine, Biz razı olmadık Emevilerin ve Abbasilerin zulmüne...

Şunu bilmenizi isterim, Ehli Sünnet'e göre sahih sayılan, yada sayılmadan hadis ve rivayetler için söyleyecek tek söz mürekkebine kan ve altın karıştığı.

Selametle.

Hz Ali ye sizden fazla muhabbet ettiğimi isbata hazırım.

Sizleri sizden ne kadar varsa hepinizi tek başıma İlm-i bir münazaraya davet ediyorum.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Birisini sevmek onu seviyorum demekle olmuyor arkadaşlar.

Sevdiğin insanı örnek alırsın. Onun sevdiği davranışları yapar, sevmediği davranışlardan kaçınırsın.

Onu seveni sever, sevmediklerini sevmezsin.

Ona dostluk edene dost olur, düşmanlık edene düşman olursun.

Peygamber efendimiz bir çok hadisinde ehl-i beytini sevmesini söylemiştir.

ve yine yüce Allah(c.c.)
Şura süresi 23. Ayette
"De ki: Elçilik görevini yerine getirmeme karşı yakınlarımı sevmenizden dışında sizden bir ücret istemiyorum"
buyurmuştur. Allah(c.c.)'in emiri Farzı ortadadır.

Bu yüzden Hz.Ali'yi sevmek, Resulullah'ı sevmektir. Resulullahı sevmek Allah'ı sevmektir. (Bu sevgiyi anlamayarak, Haşa Hz.Ali'yi ilahla neredeyse bir tutanlar cahil kimselerdir ve Şia'nın imamiye fırkasının ne de Caferiliğin hiç bir kesiminde böyle bir tutum bulunmamaktadır. Biz Allah'ın Farzını, Resulullah'ın sünnetini yerine getiriyoruz.)

Selametle.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Birisini sevmek onu seviyorum demekle olmuyor arkadaşlar.

Sevdiğin insanı örnek alırsın. Onun sevdiği davranışları yapar, sevmediği davranışlardan kaçınırsın.

Onu seveni sever, sevmediklerini sevmezsin.

Ona dostluk edene dost olur, düşmanlık edene düşman olursun.

Peygamber efendimiz bir çok hadisinde ehl-i beytini sevmesini söylemiştir.

ve yine yüce Allah(c.c.)
Şura süresi 23. Ayette
"De ki: Elçilik görevini yerine getirmeme karşı yakınlarımı sevmenizden dışında sizden bir ücret istemiyorum"
buyurmuştur. Allah(c.c.)'in emiri Farzı ortadadır.

Bu yüzden Hz.Ali'yi sevmek, Resulullah'ı sevmektir. Resulullahı sevmek Allah'ı sevmektir. (Bu sevgiyi anlamayarak, Haşa Hz.Ali'yi ilahla neredeyse bir tutanlar cahil kimselerdir ve Şia'nın imamiye fırkasının ne de Caferiliğin hiç bir kesiminde böyle bir tutum bulunmamaktadır. Biz Allah'ın Farzını, Resulullah'ın sünnetini yerine getiriyoruz.)

Selametle.

Bu konuda hem fikirizde sorumun cevabı bu değil.
Ehl-i sünettin Hz.Ali yi sevmediğine dair bir kanaatiniz varsa aksini isbata her zaman hazırım.
 

Caferi

Forum Þairi
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
574
Tepkime puanı
59
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Web sitesi
www.websitetasarim.com
Birisini sever isen dostuna dost olursun düşmanına düşman,
sevdiğini seversin, sevmediğini sevmezsin.

Hz.Ali' muaviyeyi sevmiyordu.

Sevmediğine dair, sana Hz.alinin mektuplarını hutbelerini kaynak gösterebilirim.
Ne varki Ehli-sünnet kaynaklarda Hz.ali hakkında sadece ve sadece yalan hadis ve rivayetler bulunmakta.

Sende dersin ki, senin getirdiklerin sahih değildir. Benim getirdiğim kaynaklar Babadan oğula nakil edilerek gelmiştir. Nec-ül belaga isimli bir kitaptır. okuyun derim.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
o zaman şöyle deyim.

herkes hz.Ali yi "Perde-i gayb açılsa yakînim ziyadeleşmeyecek" sözüyle ulvi makamda görürken...

biz hz.Ali yi o sözü çok gerilerde bırakmış bir makamda biliriz.

bahsettiğiniz babadan oğula ifadesi delilsizdir.madem delilsizdir ittiba edilmez.

babalardan yada dedelerden biri yanıldıysa ne olacak?
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Yanıldı dediğin kişiler peygamber efendimizin sevdiği ehli beyt'i
Kuranı kerimde sevilmeleri emredilmiş, Pisliklerden temizlenmiş ehlibeyti khan efendi.

Seyyid Abdulkadir-i Geylani Şeceresine bir bakın...


ŞEYH SEYYİD, ŞERİF ABDÜLKADİR GEYLANİ (KSA) HZ.LERİ'NİN BABA TARAFI SOY ŞECERESİ

01. Hz İmam-ı Ali [Necef]
02. Oğlu Seyyıd İmam-ı Hasan [Medine]
03. Oğlu Şerif Hasan-ül Müsenna (Şeyh Hasan Şazili ceddi)
04. Oğlu Şerif Abdullah Muhid
05. Oğlu Şerıf Musa El Cevni
06. Oğlu Şerif Abdullah Sani
07. Oğlu Musa Sani
08. Oğlu Şerif Davud
09. Oğlu Şerif Muhammed
10. Oğlu Şerif Yahya
11. Oğlu Şerif Ebu Salih Cengi
12. Oğlu Şerif Abdülkadir-i Geylani [Bağdat] (Kadriyye Tarikatı Piri)

ŞEYH SEYYİD, ŞERİF ABDÜLKADİR-İ GEYLANİ (KSA) HZ.LERİ'NİN ANNE TARAFI SOY ŞECERESİ

01. Hz İmam-ı Ali [Necef]
02. Oğlu Seyyid İmam-ı Hüseyin [Kerbela]
03. Oğlu Seyyid İmam-ı Zeynelabidin [Medine]
04. Oğlu Seyyid İmam-ı Muhammed Bakır [Medıne]
05. Oğlu Seyyid İmam-ı Cafer-i Sadık [Medine]
06. Oğlu Seyyid İmam-ı Musa-i Kazım [Bağdat]
07. Oğlu Seyyid İmam-ı Ali Rıza [Meşhed]
08. Oğlu Şeyh Seyyıd Ca’fer-i Sani
09. Oğlu Şeyh Seyyid Musa
10. Oğlu Şeyh Seyyid Kemaleddin
11. Oğlu Şeyh Seyyid Abdullah
12. Oğlu Şeyh Seyyid Mahmud
13. Oğlu Şeyh Seyyıd Cemaleddin
14. Oğlu Şeyh Şeyyid Abdullah
15. Kızı Seyyide Fatıma
16. Oğlu Şeyh Seyyid Abdülkadir-i Geylani
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Siyasi önderlik anlamındaki halifeliğin Ehl-i Beyt'te kalmayacağı hususunun Hz. Hasan'a malum olduğunu Hz. Hasan'ın vefat edeceği esnada kardeşi Hz. Hüseyin'e yaptığı tavsiyesinden anlıyoruz. Bu tavsiyesinde, Allah'ın nübüvvetle hilafeti, kendilerinde (Ehl-i Beyt'te) bir araya getirmeyeceğine dair düşüncesini ona söyleyerek, kendi barışının izahını yapmak istemiş, hem de kendisinden sonra kardeşinin herhangi bir harekete girişmesine engel olmak istemiştir.

Bu sebepten de Seyyid Abdulkadir-i Geylani nazarını hiç bir zaman hilafete çevirmemiştir.

Hilafete en fazla layık olanlar onlar (Ehl-i Beyt) olduğu halde neden maddi kuvvet ve yetki anlamındaki hilafet ve saltanatın onlarda kalmadığı sorusuna Bediüzzaman tarafından verilen cevap son derece anlamlıdır.

"Dünya saltanatı aldatıcıdır. Al-i Beyt ise, İslam hakikatlerini ve Kur'an'ın hükümlerini muhafazaya memur idiler. Hilafet ve saltanata geçen, ya nebi gibi masum olmalı veyahut Hülefa-i Raşidin ve Ömer İbn-i Abdulaziz'i Emevi ve Mehdi-i Abbasi gibi çok mükemmel bir zühd-ü kalbi olmalı ki aldanmasın. Daha sonra Fatımi Hilafeti, Muvahhidin Hükümeti ve Safevi Devleti'ni örnek göstererek dünyevi saltanatın Al-i Beyt'e yaramadığını ve asıl vazifeleri olan, dini muhafaza ve İslamiyet'e hizmeti onlara unutturduğunu, saltanatı terk ettikleri zaman, parlak ve mükemmel bir şekilde İslamiyet'e ve Kur'an'a hizmet ettiklerini şöylece misallendirir: "Hz. Hasan'ın neslinden gelen aktablar; hususan aktab-ı Erbaa ve bilhassa Gavs-ı Azam olan Şeyh Abdulkadir-i Geylani ve Hz. Hüseyin'in neslinden gelen imamlar, hususan Zeynelabidin ve Cafer-i Sadık ki her biri birer manevi mehdi hükmüne geçmiş, manevi zulmü ve zulümatı dağıtıp envar-ı Kur'aniyeyi ve hakaik-i imaniyeyi neşretmişler. Ceddi emcedlerinin birer varisi olduklarını göstermişler."

Eğer gerçek ehl-i beyti görmek isterseniz nazarında hilafet olmayanlara bakmalısınız.Zira ehl-i beyt dünya hilafeti gibi basit bir şey için tenezzül edip kafa yormazlar.Gerçek ehl-i beytin nazarı Rabbi Rahime çevrilmiştir.
 

khan19556

New member
Katılım
11 Ocak 2007
Mesajlar
992
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Sancaðýn düþtüðü yerden
Mutasavvıflardan İbrahim b. Edhem bizzat sahip olduğu saltanatı terk ederek yüzyıllar sonrasında bile milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuştur.

İmam-ı Gazzali'yi "Hüccetü'l-İslam" yapan husus meşhur Nizamiye Medresesi'nin başına geçmesi değil; bu görevi bırakarak yaşadığı uzlet sonrasında memleketine gidip zamanın idarecilerinden uzak durmasıdır. Başta "İhya-i Ulumi'd-Din" olmak üzere "Kimyâ-yı Saadet, Eyyuhe'l Veled" vb. onlarca eseri bu inziva döneminde yazmıştır. İnzivadan sonraki hayatında, tedris faaliyeti esnasında söylediği rivayet edilen, "Eskiden mevki kazandıran ilmi öğretiyordum, şimdi ise mevki terk ettiren ilme çağırıyorum" sözü meşhur olmuştur.

Anadolu Selçukluları'nın başkenti olan Konya'da yaşamış olan Mevlana'ya ait hatıralar içinde onun sultanla sıkı bir ilişkisinin varlığına işaret eden kayıtlara rastlanmayışı da bu mevzuya örnek gösterilebilir.

Velhasıl bu kadar allemeyi cihan siyaset meselesini nazara dahi almazken bazılarının 1300 yıl evvelinin dünya saltanatına sarılmaları düşündürücüdür.
 

y oglu

New member
Katılım
18 Kas 2005
Mesajlar
94
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
74
nasıl olsa işinize gelmedimi siliyorsunuz bu konuyuda okumanız için ben size laik görmüyorum
 

ebu_hureyre

New member
Katılım
14 Nis 2008
Mesajlar
25
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Düþman-ûl Hayat
Selamun aleykum

Ben buradaki çoğu hadis ile daha önce karşılaşmamıştım ve Hz.Ali'yi fazlaca ve sakıncalı derecede yüceltici betimlemeler görüyorum. Hatalı isem Allah'a sığınırım, en doğrusunu Allah bilir fakat şüphelerim var.

Lütfen KAYNAK gösteriniz. Buhari, Muslim veya sahih bir kitap.

Sevgi ve dualarımla...
 

ebu_hureyre

New member
Katılım
14 Nis 2008
Mesajlar
25
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
37
Konum
Düþman-ûl Hayat
Mutasavvıflardan İbrahim b. Edhem bizzat sahip olduğu saltanatı terk ederek yüzyıllar sonrasında bile milyonlarca insanın gönlünde taht kurmuştur.

İmam-ı Gazzali'yi "Hüccetü'l-İslam" yapan husus meşhur Nizamiye Medresesi'nin başına geçmesi değil; bu görevi bırakarak yaşadığı uzlet sonrasında memleketine gidip zamanın idarecilerinden uzak durmasıdır. Başta "İhya-i Ulumi'd-Din" olmak üzere "Kimyâ-yı Saadet, Eyyuhe'l Veled" vb. onlarca eseri bu inziva döneminde yazmıştır. İnzivadan sonraki hayatında, tedris faaliyeti esnasında söylediği rivayet edilen, "Eskiden mevki kazandıran ilmi öğretiyordum, şimdi ise mevki terk ettiren ilme çağırıyorum" sözü meşhur olmuştur.

Anadolu Selçukluları'nın başkenti olan Konya'da yaşamış olan Mevlana'ya ait hatıralar içinde onun sultanla sıkı bir ilişkisinin varlığına işaret eden kayıtlara rastlanmayışı da bu mevzuya örnek gösterilebilir.

Velhasıl bu kadar allemeyi cihan siyaset meselesini nazara dahi almazken bazılarının 1300 yıl evvelinin dünya saltanatına sarılmaları düşündürücüdür.

Selamun aleykum

Gazalî onlarcadan öte, yaklaşık 1000 eser bırakmıştır. İslam ve insanlık tarihinin en çok yazarak ömür geçiren kişisi olduğu söylenir. Hayatı ve eserleri orantılandığında, günde 18 sayfa yazmış olduğu ortaya çıkar. (Eserlerinin nasıl titiz ve ağır içerikli olduğunu düşünürsek kıytırık bir roman yazarken 300 sayfaya ayıracağınız zaman gibi düşünebilirsiniz - zaman olarak sevgili dostlar, içerik olarak asla değil)

Sevgi ve dualarımla...
 

MOLLA

New member
Katılım
24 Haz 2008
Mesajlar
111
Tepkime puanı
48
Puanları
0
Yaş
46
Birisini sever isen dostuna dost olursun düşmanına düşman,
sevdiğini seversin, sevmediğini sevmezsin.

Hz.Ali' muaviyeyi sevmiyordu.

Sevmediğine dair, sana Hz.alinin mektuplarını hutbelerini kaynak gösterebilirim.
Ne varki Ehli-sünnet kaynaklarda Hz.ali hakkında sadece ve sadece yalan hadis ve rivayetler bulunmakta.

Sende dersin ki, senin getirdiklerin sahih değildir. Benim getirdiğim kaynaklar Babadan oğula nakil edilerek gelmiştir. Nec-ül belaga isimli bir kitaptır. okuyun derim.

ilgili eserde hz.ali r.a adına uydurulmuş onlarca hadis vardır.muteber değildir.
 

hksozer

New member
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
97
Tepkime puanı
41
Puanları
0
Yaş
53
Nehcül Belaga'nın birden fazla çevirisi vardır.Bunların içinde en muteber olanı Abdülbaki Gölpınarlı'nın çevirisidir.Birçok kaynakta yazdığı gibi Hz.Ali'nin o zalim diktatör adına yazdığı onlarca mektubu ve söylemi Nehcül Belaga'da da belirtilmiştir.
 
K

Konya

Guest
Amr İbnu'l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a sordum:
"(Ey Allah'ın Resulü!) İnsanların hangisi size daha sevgilidir?"
"Aişe!" buyurdular.
"Ya erkeklerden?" dedim.
"Babası!" buyurdular.
"Sonra kim?" dedim.
"Ömer!" buyurdular ve başka bazı erkekler saydılar."
Buhari, Meğazi 63; Müslim, Fezailu's-Sahabe 8, (2384); Tirmizi, Menakıb, (3879).
....

"Ey Allah'ın Resûlü! Ehlinden hangisi sana daha sevgili? Sormaya geldik!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:
"Fatıma Bintu Muhammed" buyurdular.
"(Kan bağı) olan ailenden kimi sevdiğinizi sormuyoruz. (Yakınlarından kimi sevdiğini) soruyoruz" dediler.
"Ehlimin bana en sevgili olanı, kendisine (hidayet ederek) Allah'ın nimetlendirdiği, (azad edip evlat edinmemle de) kendimin ikram etmiş olduğu kimsedir!" buyurdu ve Üsâme İbnu Zeyd radıyallahu anhümâ'yı zikretti.
"Pekalâ sonra kim?" dediler.
"Sonra Ali İbnu Ebi Talib!" buyurdular. Bunun üzerine amcası Abbas radıyallahu anh:
"Ey Allah'ın Resûlü! Amcanı en sona bıraktın!" dedi.
"Ali hicrette senden önce davrandı!" cevabını verdiler."
Tirmizi, Menakıb, (3821).

.....


İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Biz Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm zamanında insanları derecelendirir ve şöyle sıralardık: (Ümmet-i Muhammed'in, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'dan sonra en efdali) Ebu Bekr, sonra Ömer, sonra Osman, (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bu sıralamayı işitir) bize itiraz etmezdi (Radıyallahu anhüm ecmain)."
 
Son düzenleme:

þiatun ali

New member
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
121
Tepkime puanı
36
Puanları
0
Yaş
41
Amr bin asın naklettıgı hadis nasıl delil olabilir ki.O kişi Hz.Aliye karşı savaşmıştır ve bir hile ile hilafeti onun elinden alıp muaviyeye vermiştir.Bakın asagıda yazacagım hadislerin hepsi sunni kaynaklarındandır ve hepsını sunniler saglam olarak kabul eder.musned i ahmed hanbel gibi...

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Ali'yi çirkin bir şekilde anıyorsunuz; oysa o benden, ben de ondanım. O benden sonra sizin emirinizdir. O bendendir ve ben de ondanım ve o benden sonra sizin emirinizdir.

Müsned-i Ahmed, c.5, s.356; Hasais-i Neseî, s.24, biraz farkla; Müstedreku's- Sahihayn, c.3, s.110, sözcük farkıyla; Mecmau'z-Zevaid, c.9, s.127; Kenzü'l- Ummal, c.12, s.207 İbn Ebî Şeybe'den özetle ve c.12, s.210 Deylemî'den; Kunuzu'l-Hakaiki, Menavî, s.186.

Resul-i Ekrem (s.a.a) öfkesi yüzünden okunduğu hâlde onlara dönerek şöyle buyurdu: Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz, Ali'den ne istiyorsunuz?! Ali bendendir ve ben de Ali'denim, Ali bendendir ve ben de Ali'denim. Ve o benden sonra her müminin velisidir

Sahih-i Tirmizî, c.13, s.165, "Menakıbu Ali b. Ebu Talib" babı; Müsned-i Ahmed, c.4, s.437; Müsned-i Tayalesî, c.3, s.111, 829. hadis; Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.110; el-Hasais, Neseî, s.19 ve 16; Hilyetu'l-Evliyâ, Ebu Nuaym, c.6, s.294; Riyazu'n-Nazira, c.2, s.171; Kenzü'l-Ummal, c.12, s.207 ve c.15, s.125.

Haskanî, Abdullah b. Ebu Evfa'dan da Gadir-i Hum'da Resulullah'ın (s.a.a), "Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayetini okuduğunu ve sonra da koltuğunun altındaki beyazlık görününceye kadar ellerini kaldırarak şöyle buyurduğunu duydum: Ey insanlar! Bilin ki ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır.[330] Vahidî, Esbabu'n-Nüzul adlı kitabında ve Suyûtî ise ed-Dürrü'l-Mensûr adlı kitabında Ebu Said Hudrî'den şöyle nakleder: "Ey Elçi, Rabbinden sana indirileni tebliğ et..." ayeti Ali b. Ebu Talib hakkında nazil olmuştur.[331] Suyûtî'nin Tefsir'inde İbn Mes'ud'dan, Resulullah'ın (s.a.a) döneminde bu ayeti şöyle okuyorduk diye rivayet edilmiştir: "Ey Elçi, Rabbinden sana -doğrusu Ali müminlerin velisidir diye- indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevi) yapmayacak olursan..."[332] Elbette İbn Mes'ud, söz konusu ayeti Resulullah'ın (s.a.a) hayatında böyle tefsir ettiklerini kastediyor.

Müsned-i Ahmed, c.1, s.118, 119, c.4, s.281, 370, 372, 373, c.5, s.347, 370; Müstedrek-i Hâkim, c.3, s.109; Sünen-i İbn Mâce, "Fazlu Ali" babı; Hâkim Haskanî, c.1, s.190, 191; Tarih-i İbn Kesir, c.5, s.209, 210-213. Bu kitapta c.5, s.209'da şöyle geçer: Zeyd'e, "Sen bunu Resulullah'tan (s.a.a) duydun mu?" diye sordum. Zeyd, "O çölde bunu gözleriyle görmeyen ve kulaklarıyla duymayan kimse yoktur." dedi. İbn Kesir daha sonra, "Bu hadisi şeyhimiz Ebu Abdullah Zehebî sahih bilmiştir." der.


Müslim b. Haccac Nişaburi kendi Sahih'inde Zeyd b. Erkam'dan şöyle rivayet ediyor:

Resulullah (s.a.a) Mekke ile Medine arasındaki Gadiri Hum'da konuşmak için ayağa kalktı ve ALLAH'a hamd ve senadan sonra halka nasihatta bulunup şöyle buyurdu:

"Ey insanlar ben ancak bir beşerim; yakında Rabbimin elçisi (Azrail) gelecek ben de davetine icabet edeceğim. Aranızda iki değerli şey bırakıyorum; Birincisi hidayet ve nurun bulunduğu ALLAH'ın Kitabı'dır. Öyleyse ALLAH'ın Kitabı'na sıkıca sarılın." Daha sonra da şöyle buyurdu: "Ikincisiyse Ehli Beytimdir. Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum Ehli Beytim hakkında sizlere ALLAH'ı hatırlatıyorum." Sahihi Müslim c.4 s.1873.

Hakim Nişaburi Zeyd b. Erkam'dan şu hadisi nakleder : Resulullah (s.a.a) Veda Haccı'ndan dönerken Gadiri Hum'da konakladığında orada bulunan ağaçların altını temizlemerini emredip sonra da şöyle buyurdu:

"ALLAH'ın çağrısına icabet etmeme az kaldı. Ben aranızda biri diğerinden daha büyük olan iki büyük ve değerli şey bırakıyorum: ALLAH'ın Kitabı ve Ehli Beytim. Bu ikisi hakkında nasıl davranacağınıza dikkat edin. Çünkü Kur'an ve Ehli Beytim Havuz başında bana kavuşuncaya kadar birbirinden ayrılmazlar. ALLAH benim mevlam ben de her mü'minin mevlasıyım." O anda Ali'nin (a.s) elini tutarak şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır. ALLAH'ım onu seveni sev ona düşman olana düşman ol." El Müstedrek Alas Sahiheyn c.3 s.109.

Anlamak ısteyene hersey cok acık.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ehli Sünnet itikadına mensup kişiler Rabb olarak Allah'ı (cc) ve son Rasul olarak da Hz. Muhammed'i (sav) bilir ve kabul eder.

Ehli Sünnet itikadına mensup kişiler Cehariyari Güzini de, Ehli Beyti de, Aşereyi Mübeşşireyi de canları gibi sever.

Ehli Sünnet itikadına mensup kişiler sahabeyi, tabiini, tabe tabiini de, evliyayı, ulemayı da çok sever.

Ama kimseyi Rabb'lık veya Risalet makamına da koymaz, yaklaştırmaz ve tekfir de etmez.

Siz el altından Şia parlatması yapmaya çalışıyorsunuz ama bu Forum Ehli Sünnet itikadı çerçevesindedir, biz Şia fikirlerine karışmayız, kabul etmeyiz, enformasyonuna da müsade etmeyiz.
 
Üst Alt