HİCRET
Cüneyd mahan
Hicret, peygamber efendimizin(as), İslamiyetin yayılması ve inkişaf etmesi ve daha bir çok hikmetlerden dolayı, sadık arkadaşı Hz.Ebu Bekir(ra) efendimizle 622 senesinde Mekkeden Medineye olan seyahatleridir. Hicret ile alakalı olarak siyer-i nebevide detaylı bir şekilde konu tahlil edilebilir. Hicretin zahiri sebeplerinden başka birde hakiki sebepleride vardı hiç şüphesiz.
Sayısız hikmetlerle dolu olan hicret-i nebevinin, şu zamanımızda bize bakan, bize bir şeyler anlatmak isteyen hal lisanına kulak vermek gerektiğini düşünüyorum. Nedir peki hicret-i nebevinin bize anlatmak istediği sayısız hikmetlerden biri.
Malumunuz, hicret dünyamızın manevi yapısının değişmesine, nizam ve intizama, ictimayi hayatta insanlar arasında manevi sorumluluğu, kardeşliği, en önemlisi Allah’ın(cc) bir kulu olduğumuzu ve binlerce hususta insanları kıyamete kadar bir çizgi üstünde olmalarını sağlayan bir nokta-i mihrakiyeyi temsil etmiştir. Kısacası dünyanın bir dönüm noktasıdır hicret. Başkalaşmasıdır. Libasını değiştirmesidir.
Bu mana ile yola çıkarsak şayet, biz insanlarında geçmişimizde işlemiş olduğumuz günahlardan tut, islamiyetin gerektirdiği ve yapmamız gereken sorumluluklarımızın belli başlı sebeblerden dolayı geciktirilmesi yada yapılamaması, maneviyatımızda, hatta maddiyatımızda da bir çok karanlıklar meydana getirmesi hiç şüphesizdir.
Maneviyatımızın maddiyatımızla da çok büyük bir bağlantısı vardır. Bir elma yediğimizde, almış olduğumuz lezzet ruha aittir. Yani lezzeti alan ruhtur. Ama dilimizinde ondan bir hissesi vardır. Onun için manevi karanlıklarımızın, maddiyatımızada tesir edeceğini unutmamamız gerekir.
Bu durumda, bizlerinde geçmişden gelen günahlarımızdan ve hasıl olan karanlıklarımızdan bir an evvel kurtulmamız gerekmektedir. Yani, bizlerin manevi bir hicrete şiddetle ihtiyacımız var.
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe(Nasuh) ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter..Tahrim 8
Bu ayet-i kerime, insanın manevi hicretinin başlangıcı, güvenebileceği sadık arkadaşıdır. Ayet-i kerimenin, şayet gerçekten pişmanlık hissi ile yapılması durumunda tüm günahlarımızın affına vesile olması, ferd ve ferdler bazında bir kurtuluşa, felaha çıkartmaya sebeb olduğu hiç şüphesizdir.
Dünya ve ahiretimizin saadeti, muhakkak yapmamız gerekli olan manevi bir hicrete bağlıdır. Hepimiz muhakkak günahlarımızdan, hatalarımızdan hicret yapmalıyız. İnsanların değişmemesi mümkün değildir. Eğer istersek, azmedersek, gayret gösterirsek manevi hicretimizi başarıyla gerçekleştirmiş, dönüşümümüzü yapmış oluruz biiznillah.