seyfullah putkýran
New member
- Katılım
- 30 Eyl 2005
- Mesajlar
- 5,807
- Tepkime puanı
- 205
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
- Konum
- Ruhlar Aleminden
- Web sitesi
- www.tevhidyolu.net
HASAN-I BASRİ'DEN İKİ SÖZ ve HATIRLATTIKLARI
Hasan-ı Basri der ki: "İlimce diğer insanlardan üstün olan kimseye yakışan, amelce de onlara üstün olmasıdır." Vatana-millete hizmet ederken önde görünenler normal insanlardan daha çok, çok daha çok evrad u ezkar yapmalı: 1. Sorumluluğu ağır olan insanlar duaya, evrad u ezkara ve inayet eli istemeye daha çok muhtaçtır. 2. Kendi konumunda derince inanmanın gereği olarak ibadet u taat artmalıdır. Yani inanmadaki derinliği zaten onu daha çok zikre sevk eder. 3. "Efelâ ekûne abden şekûrâ" sırrına göre o şükreden bir kul olmak için sürekli ibadete yönelmeli. Ayrıca böyle insanlar harem dairesinde bulunmaktadır. Orada bulunan kimseler koridorda duranlar gibi davranamazlar.
Hasan-ı Basri'ye izafe edilen bir başka sözde o şöyle der: "Biz ilmi dünya için istemiştik, o bizi ahirete çekti." Bu söz ondan daha önce de söylenmiş olabilir ama ona dayandırılır. Sanki onunla iştihar etmiştir. Tabiin ubudiyette ve ilimde sahabeden önde görünüyor dememiz doğru olabilir. Ancak sahabe ubudiyetin, imanın başka bir yönünü temsil ediyordu. O da dini muhafaza, siyanet ve emaneti sağ-salim yeni nesle nakletme, ubudiyet ve ilim için uygun zemin hazırlama meselesidir. Sahabe olmasaydı din olmazdı. Onların asrı en hayırlı asırdır ve sonrakilerin sevaplarından onlar da hissedardırlar.
Evet, tabiin devri ilmin ve o ilimle amelin zirvede olduğu bir devirdir. Hadisde buyurulur ki: "İlimden ilk kaldırılacak şey huşûdur." Şu an ilimde huşû kaybedildi, o da kaybedilince herşey bitti. Hayatımda tanıdığım bir kaç insan vardı. Mesela birisi namazını o kadar temkinle kılardı ki bir-kaç kişi bana şöyle demişti: "Onun dükkanının önünden geçerken bir kere baksam ahireti hatırlıyorum." Evet, mü'min hele ki ilim sahibi bir mü'min, görüldüğünde ALLAH (c.c.) (C.C.) hatırlanmalı.
***
Seyr-i sülûk-i ruhânîde kalb mi öncedir, ruh mu? Bu tartışılan bir konudur. Bana göre önce ruhî hayat, sonra kalbî hayat gelir. Ruhla insan bir noktaya gelir, sonra latife-i Rabbaniye olan kalb ile yoluna devam eder, sırra ulaşır, oradan hafîye sonra ahfâya...
Hasan-ı Basri der ki: "İlimce diğer insanlardan üstün olan kimseye yakışan, amelce de onlara üstün olmasıdır." Vatana-millete hizmet ederken önde görünenler normal insanlardan daha çok, çok daha çok evrad u ezkar yapmalı: 1. Sorumluluğu ağır olan insanlar duaya, evrad u ezkara ve inayet eli istemeye daha çok muhtaçtır. 2. Kendi konumunda derince inanmanın gereği olarak ibadet u taat artmalıdır. Yani inanmadaki derinliği zaten onu daha çok zikre sevk eder. 3. "Efelâ ekûne abden şekûrâ" sırrına göre o şükreden bir kul olmak için sürekli ibadete yönelmeli. Ayrıca böyle insanlar harem dairesinde bulunmaktadır. Orada bulunan kimseler koridorda duranlar gibi davranamazlar.
Hasan-ı Basri'ye izafe edilen bir başka sözde o şöyle der: "Biz ilmi dünya için istemiştik, o bizi ahirete çekti." Bu söz ondan daha önce de söylenmiş olabilir ama ona dayandırılır. Sanki onunla iştihar etmiştir. Tabiin ubudiyette ve ilimde sahabeden önde görünüyor dememiz doğru olabilir. Ancak sahabe ubudiyetin, imanın başka bir yönünü temsil ediyordu. O da dini muhafaza, siyanet ve emaneti sağ-salim yeni nesle nakletme, ubudiyet ve ilim için uygun zemin hazırlama meselesidir. Sahabe olmasaydı din olmazdı. Onların asrı en hayırlı asırdır ve sonrakilerin sevaplarından onlar da hissedardırlar.
Evet, tabiin devri ilmin ve o ilimle amelin zirvede olduğu bir devirdir. Hadisde buyurulur ki: "İlimden ilk kaldırılacak şey huşûdur." Şu an ilimde huşû kaybedildi, o da kaybedilince herşey bitti. Hayatımda tanıdığım bir kaç insan vardı. Mesela birisi namazını o kadar temkinle kılardı ki bir-kaç kişi bana şöyle demişti: "Onun dükkanının önünden geçerken bir kere baksam ahireti hatırlıyorum." Evet, mü'min hele ki ilim sahibi bir mü'min, görüldüğünde ALLAH (c.c.) (C.C.) hatırlanmalı.
***
Seyr-i sülûk-i ruhânîde kalb mi öncedir, ruh mu? Bu tartışılan bir konudur. Bana göre önce ruhî hayat, sonra kalbî hayat gelir. Ruhla insan bir noktaya gelir, sonra latife-i Rabbaniye olan kalb ile yoluna devam eder, sırra ulaşır, oradan hafîye sonra ahfâya...