CENGİZHAN Bey
Bilindiği üzere kelimeler isim, sıfat, deyim ve benzer değişik şekillerde kullanılabiliyor. İslami ilimlerde bir çok kelimenin lafz olarak anlamından ziyade istilahi anlamları kullanılıyor. Keza, Arabça'nın çok zengin olmasına mukabil Türkçe bu zenginliği tam olarak karşılayamıyor. Bu nedenle gerek Kur'an Arabçasından Türkçe çeviri mealler, gerek hadis ve sünnetler; eğer yeterli/ehil açıklamalarla idrak edilmeye çalışılmazsa, sırf çevirileri ile anlaşılmaya çalışılırsa burada olduğuna benzer yanlış anlamalar ile karşılaşılacaktır. Bu gün kullanılan Arabça dahi Kur'an Arabçasının tam anlamlarını maalesef veremiyor. Yani bu durum sadece Türkçe'de değil her lisanda aynı sıkıntılara sebebiyet vermekte. İşte bu nedenle Kelam ilmi, Hadis ilmi var. Bu nedenle bu ilimlere şamil olmadan sırf terceme/meal/çeviri yetmiyor, hatalı anlamlarla hükmetmeye sebebiyet veriyor. Hatta anlamlar bu terceme/meal/çevirileri yapanların yetiştiği devre bile göre değişebiliyor. Bu gün Ben yaşta birisinin kullandığı kelimeleri 20-30 lu yaştaki kişiler anlamakta zorlanıyor ya da yanlış anlayabiliyor ya da tam tersi. Eğer münazaralar, münakaşaya çevrilmek istenmiyorsa bu duruma önem vermek gerekir. Aksi halde aynı anlamı savunan iki kişi ömür boyu münakaşaya düşebilir.
Taklit kelimesinin benim kullandığım yerde kullanılması çok meşhurdur, yerine bir başka kelime kullanmak ilmen hatalıdır. Ama, bir kelime, deyim, mana hakkında şüpheler doğduğunda ön yargı yerine ön araştırma yapılırsa bu sıkıntılar aşılabilinir diye düşünüyorum.
Bekir kardeş,
Yukarıdaki yorymlarınızın, değerlendirmelerinizin tamamına katılıyorum......
Şüphesizki özellikle ebedi değeri olan yazılar kitaplar, ve de Kur'an gibi engin bir mana denizini Tüekçeye veya
başka bir dile tam manasıyla tercüme etmek mümkün değildir. Ancak bu demek değildir ki , bir tercüme
çok büyük oranda örijinal eser hakkında bize fikir vermez. Evet mana olarak tercümeler tam metin olmasa da
eseri çok büyük oranda anlamamızı sağlar......
Ancak Kur'an konusunda konu çok çok farklıdır....
Bu gün kullanılan Arabça dahi Kur'an Arabçasının tam anlamlarını maalesef veremiyor. Yani bu durum sadece Türkçe'de değil her lisanda aynı sıkıntılara sebebiyet vermekte
Evet bu tesbitiniz çok çok doğru, bana bir uzun hava yolunda uçakta tanıştığım bir arap genciyle
konuşmalarımı hatırlattı. O uzun seyahatte yanıma oturan gençle konuşmaya başladık, nereli olduğuna dair
soruma arap emirliğinden olduğunu söyledi.Çok mükemmel bir ingilizcesi vardı. Nerede öğrendiğini sordum.
Üniversiteyi Amerikada okuduğunu, ingiliz dili ve edebiyatı dalında master yapmakta olduğunu söyledi....
Bir müddet sonra aklıma bir soru geldi ve :
-İngiliz dili ve edbiyatı dalında master yaptığınıza göre ,arapçanızın da mükemmel olması gerek, bu nednle size bir soru sorkak istiyorum dedim Ve sordum:
- Arapçanız mükemmel olduğuna göre ,siz Kur'anı Kerimi baştan sona okuduğunuzda ne kadarını anlayabiliyorsunuz
mesela orantı olarak dedim.
Bir müddet düşündü ve:
- Anlayabildiğim kısmı yüzde olarak söyleyebilmek çok kesin olarak mümkün değil ancak aşağı yukarı diyebilirim
dedi ve dörtte birinden az...Yüzde 15 -20 diyebilirim dedi.
-Çok şaşırdım, ben en az yüzde 70-80 diyeceğinizi bekliyordum dedim. Kur'an arapça, ve arapça sizin ana diliniz...Yüzde 15-20 beni çok şaşırttı.
Bunu izah edebilir misiniz.?? dedim. Anlatmaya başladı:
1) Kur'an arapça değildir dedi.. Kur'an 1400 yıl önce Mekkede yaşayan halkın kullandığı
arapça- aramice karışımı özel bir dildir... Ne yazık ki o dilden bize gelebilmiş bir lügat benzeri bir yazılım
yok .
2) O günki dilden gelen kelimelerin çoğu ,zamanlar sonrası yeni çıkan kavramlar neticesi, anlam değişikliğine
uğramıştır, değişmiştir..O günkü Kur'an dilindeki bir kelimeye , bu günkü arapçadaki manayı vermek
her zaman hatalı ve yanlış neticeler vermiştir.Dedi..
Ve sonra ilave etti:
Ancak ne yazık ki.. Hıristiyanlığa hakin olan ruhbanlar sınıfı , islamiyette de hakim rol oynamış ve islamiyet
islamda ruhban sınıfının yasaklanmasına rağmen, yinede islami bir ruhban sınıfı meydana gelmiş ve
islamiyete bu ruhban sınıfının koyduğu kurallar ve fetvalar hakim olmuştur dedi.
Bekir bey..
Bunlar o genç arabın yorum ve düşünceleri idi. Bu düşüncelerin bir kısmı sizin yukardaki tesbitlerinize uymaktadır.
Ancak o arap gencin yorum ve düşünceleri nereye kadar sağlıklıdır, onu bilemem ,sadece akla yakın olduğunu söylemekle yetineyim...
O gencin Kur'an dili ile bu günkü arapçanın farkı konusunda bazı örnekler de vermişti.
Konuşmanın o kısmını bir sonraki yazıya bırakalım...
Selam