Ehli Kuran ile Ehli Sünnet Arasındaki 40 Ufak Farklılık

hanif_bir_kul

New member
BU YAZIYA DİKKAT!?

Öyle birini dost edinme fırsatınız var ki :

• Her zaman sizin ona ihtiyacınız oluyor , onun ise aslında size hiç ihtiyacı olmadığı halde sizi dost telakki ediyor , size tenezzül buyurup iltifat ediyor ,
• Siz ona 1 adım yöneldiğinizde o size 10 adımla yöneliyor ,
• Darda kaldığınızda imdadınıza yetişiyor , zorlukları açıp kolaylaştırıyor ,
• Çokça ikram ediyor , cömertliğini hiç bırakmıyor ,
• Çok zengin , hiçbir şeye muhtaç olmuyor ,
• Çok merhametle ve şefkatle muamele ediyor , merhameti gazabına gâlip geliyor ,
• Sözünden asla dönmüyor ,
• Özür dilediğinizde hatanızı görmezden geliyor , affediyor ,
• Her yaptığı işi yerli yerince ve kusursuzca yapıyor ,
• Kendisini vekil edinenlerin işlerini mükemmelce yerine getiriyor ,
• Hayırlı işlerinizde sizi destekleyip size yardım ediyor ,
• Kendisini memnun eden işleriniz için kat kat fazlasıyla karşılığını veriyor ,
• Çok sabırla ve yumuşak muamele ediyor ,
• Bir şey talep ettiğinizde bu talebinize muhakkak karşılık veriyor ,
• Mağlup edilemiyor , her şeye gücü yetiyor ,
• Hakemlik yaptığında en adaletli hükmü veriyor ,
• Kendisine itimat edenlerin umudunu boşa çıkarmıyor ,
• Kendisini sevdiğinizde , itaat ettiğinizde sizi sevip koruyor ,
• Her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteriyor ,
• Dilediği şeyi mutlaka yapıyor ,
• Sizin için faydalı olan doğru yolu tavsiye ediyor ,
• Mazlumun hakkını zalimden zerresine kadar alıyor ve zalimi zelil ediyor ,
• Kendisine sığınanları himaye edip emniyete kavuşturuyor ,
• Sevdiklerinin mertebelerini yükseltip güzel makamlar veriyor ,
• Hiç beklemediğiniz bir anda sizi sevindiriyor ,
• Bütün icraatlarında hakkı , adaleti ve dengeyi gözetiyor ,
• Cezalandırmaya gücü yettiği halde cezalandırmada acele etmiyor , muhataba kendini düzeltir diye mühlet veriyor ,
• İdaresi altında bulunanların bütün ihtiyaçlarını karşılıksız temin ediyor ,
• Siz öldükten sonra yüzyıllar geçse de sizi unutmuyor , sizinle ilgileniyor ,

O ; SİZE HİÇ DE UZAK OLMAYAN , ŞAHDAMARINIZDAN DAHA YAKIN OLAN ALLAH’TIR .
BU DOSTLUĞUN TEK BİR ŞARTI VAR : “ HAYATINIZ VE ÖLÜMÜNÜZ ”
O ‘ NUN İÇİN ve O ‘ NUN YOLUNDA OLMALI
 
burada ehli sünnete hakaret eden arkadaşlara bir cevap yazmayacağım sadece ALLAH her şeyi bilir diyorum. ama müslümanlar arasında ikilik çıkarmak ve ehli sünnete saldırmalar ı size hiç yakıştıramadım burası bir forum sitesi ve burada her düşünceden insanlar var daha dikkatli ve müslüman kardeşlerimizin birbirinin mezhep ve düşüncelerine saldırmadan yazılarımızı asarsak daha iyi olur kanaatindeyim
selam ve dua ile.
 
Sayın hanif_bir_kul

Yazdıklarınızın çoğunluğu Ehli Sünnet itikadı ile alakasız, kulaktan dolma ve mesnetsiz iddialardır. Bir kısmı ise sizin hezeyanlarınız. Ancak bu duvarlara, böyle çamurlar iz dahi bırakmaz. Sadece gülüp geçeriz...
 
imza..

imza..

Sayın hanif_bir_kul

Yazdıklarınızın çoğunluğu Ehli Sünnet itikadı ile alakasız, kulaktan dolma ve mesnetsiz iddialardır. Bir kısmı ise sizin hezeyanlarınız. Ancak bu duvarlara, böyle çamurlar iz dahi bırakmaz. Sadece gülüp geçeriz...

bekir abinin dedikleri eksik bile kalmış..

sayın hanif bir kul..
kusura bakmayınız ama;
sizin husnu kuruntunuz efendim bu yazı..
açık diyorum, başlığa tıkladığımda bişey var zannettim.. bunlar daha çok kişilerle alakalı gibi geldi.. yani gördüklerinizi yazmışsınız sanırım..

ehli sünnet acaba nerde Kuran eksik dedi ki?

alıntı;
23-Ehli Kuran için Kuran yeterlidir ve tamamlanmıştır.
Ehlisünnet içinse Kuran yetersizdir, O`nu hadislerle desteklemek ve tamamlamak gerekir.


hangi maddeye ne diyelim.:rolleyes:

bekir abinin dediği gibi, böyle çamurlar iz bırakmaz..
...

selametle..
 
burada ehli sünnete hakaret eden arkadaşlara bir cevap yazmayacağım sadece ALLAH her şeyi bilir diyorum. ama müslümanlar arasında ikilik çıkarmak ve ehli sünnete saldırmalar ı size hiç yakıştıramadım burası bir forum sitesi ve burada her düşünceden insanlar var daha dikkatli ve müslüman kardeşlerimizin birbirinin mezhep ve düşüncelerine saldırmadan yazılarımızı asarsak daha iyi olur kanaatindeyim
selam ve dua ile.

kardeşim buranın forum sitesi olması insanların fikirlerini açıklaması( dinin sahibine,dine ve de peygamberlere saldırmadan karşısındakine hakaret etmeden ,argo kullanmadan veya ima etmeden) anormal karşılanmamalı ...çünkü bu arkadaşlarımız sadece ve sadece senin(burdaki kişiselleştirme bu kardeşlerimizin karşılık metodu yoksa biz müslümanı siz,biz diye tanımlamıyoruz) islam anlayışını eleştirerek kendi fikirlerini dinç tutabiliyorlar...o yüzden dualarımıza samimi bir şekide müslümanım diyen herkezi katmalıyız umulur ki hidayet yakındır...selametle
 
Bilmediğini bilmeyenler önce bilmediklerini öğrenmelidirler.

Kişi bilmediğine düşman olduğunda ona ne desen kar etmez,
Bediüzzamanın ifadesiyle "A.....lara verilecek en güzel cevap susmaktır."
 
Selam arkadaslar cokdandir zamanim olmadigindan katilamadim ama bakiyorum halen tüm hiz devam :)

Simdi gelelim konuya, Hanif kardesimizin yazdigi bazi seylere katilmasamda, bir kisimda malesef hakli...Cünki Ehli sünnetde gercekden saydiklarindan bir cogu mevcut..Yok diyorsaniz cok basit ispatlanabilinir..Acariz fikih kitaplarini, ilmhalleri yazariz buraya ...Yani bunda kizacak birseyde yokdur...

Ama Hanif kardesimin dedigi gibi abartilmis illaki...Kendisinin bunu hangi niyetle yazdigini bilemem ama inaniyorumki ark niyet yokdur yazdiklarinda...Aslinda Ehli sünnet olan kardeslerimiz teker teker cevap verseydi keske....

1-Ehli Kuran`a göre dinin tek kaynağı Kuran`dır.
Ehlisünnete göre, Kuran artı hadisler artı ilmihaller artı büyük şeyhlerinin sözleri, ilmihal kitapları dinin kaynağıdır.


Mesela bu dediginde hadislerin kurana uygun olaninin tümünü kabul buyurmak dogrudur, sanirim oda insallah bu anlamda demisdir..Kuran disi hadisler ise zaten Peygamberim demis olamaz...Bunuda sanirim hepiniz takdir edersiniz...

2-Ehli Kuran mezhepsizdir.
Ehlisünnet, Ehli Kuran mezhepsiz diye onlara söver.


bunda hakk veriyorum kendisine, Mezhep avam icinde alimin mezhebi (taklidi) olmaz...Zaten Hz Mevlana , semsi tebrizi, Sibli hazretleri, Hallaci Mansur vesaire Mezhebin bos oldugunu dile bir cok kez getirmislerdir...

gerisinide Ehli sünnetci kardeslerimiz cevaplandirsin

vesselam
 
Sayın Muhabbetci

Bizler bu ve benzeri hezeyanları çok duyduk ve çok okuduk, hem bu forumda, hem gayrı kaynaklarda. Ciddiyet içinde münazarada ettik ancak, gördük ki, bu iddialarda bulunanların heybeleri boş, cepleri delik. Fuzuli tekrarlara cevap ise pek "haşlak" kaçıyor artık. Bu nedenle; gerek mesaj kirliliği ve gerekse çözümsüz-sonuçsuz atışmalar anlamında ki cevaplar, pek de tasvip ettiğimiz bir durum değil...
 
Alıntı yaptığım ve kırmızı renk ile işaretlediğim bölüm çok iddialı bir söz bana kalırsa. Çünkü böyle bir şeyinizin olmadığını hepimiz biliyor ve görüyoruz.

Diğer 40 maddelik bölümleri ise seninle değil, ama ehl-i sünnet ile tartışır konuşurum. Çünkü ehl-i sünnet çok şükr Kur'an ehli'dir. Sende gerçek bir Kur'an ehli ol, o zaman seninle de konuşuruz.

Dert etme, zaman tanı kendine, kasma kendini, rahat ol, relax.
 
valla ben kimi kısımlarda ehli kuran kimi kısımlarda ehli sunnet olmuşum.
valla ciddi söyluyom.
radikal islam ayrıca senin yazılarını hep takip ediyorum bence dikkate al alama sen bilirsim ama insanların dini inançları hakkında yorum yapma bence sen bilemezsin kim ne kadar ehil değil.
saygılar...
 
bencede burası bır fotumsıtesıdır ınsanlarımızn bızlerın dını ınancları hakkında yorumlar yapılmamalı dıye dusunuyorum saygılarımla
 
valla ben kimi kısımlarda ehli kuran kimi kısımlarda ehli sunnet olmuşum.
valla ciddi söyluyom.
radikal islam ayrıca senin yazılarını hep takip ediyorum bence dikkate al alama sen bilirsim ama insanların dini inançları hakkında yorum yapma bence sen bilemezsin kim ne kadar ehil değil.
saygılar...

Kimin ehil olup kimin olmadığı aşikar Siz diyorsunuzki Kur'andan başka kaynak kabul etmiyoruz Din-i Mübini günümüze kadar yaşayan ve getiren alimi ulemayı ve mezhepleri siliyorsunuz

Bizde şöyle birşey yazsak yaparmısınız

Haydi Allah'a şöyle dua edin ''Yarabbi bizleri Son Peygamberin Hz. Muhammedin Şefaatinden Uzak Eyle''

Bu duayı yapın yapın ki davanızdaki samimiyeti görelim hadi bekliyoruz
 
Kimin ehil olup kimin olmadığı aşikar Siz diyorsunuzki Kur'andan başka kaynak kabul etmiyoruz Din-i Mübini günümüze kadar yaşayan ve getiren alimi ulemayı ve mezhepleri siliyorsunuz

Bizde şöyle birşey yazsak yaparmısınız

Haydi Allah'a şöyle dua edin ''Yarabbi bizleri Son Peygamberin Hz. Muhammedin Şefaatinden Uzak Eyle''

Bu duayı yapın yapın ki davanızdaki samimiyeti görelim hadi bekliyoruz


Evet Fetih ben Sefaati Allahin disinda her kimeden olursa olsunki Kitab yok diyor ben yine kitaba uyarak(43/44) Istemiyorum...Iste simdi davamin ne kadar yüce olduguna inandinmi?
 
Evet Fetih ben Sefaati Allahin disinda her kimeden olursa olsunki Kitab yok diyor ben yine kitaba uyarak(43/44) Istemiyorum...Iste simdi davamin ne kadar yüce olduguna inandinmi?


TA HA Suresi:

108. O gün kendisinden yan çizmek mümkün olmayan davetçiye (İsrâfil'e) uyarlar. Sesler, Rahmân'ın azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin.

109. O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.
.................

selametle..
 
TA HA Suresi:

108. O gün kendisinden yan çizmek mümkün olmayan davetçiye (İsrâfil'e) uyarlar. Sesler, Rahmân'ın azametinden dolayı kısılmıştır. Artık sadece fısıltı işitebilirsin.

109. O gün, Rahmân'ın izin verdiği ve sözünden razı olduğu kimseden başkasının şefaati fayda vermez.
.................

selametle..


Güzel bir yaklasim Kuran ayetleri ile cevap;


Bakara 48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz

Enam 70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.



Enam 51 Rab’lerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) ile uyar ki onların Allah’tan başka velileri ve şefaatçıları yoktur. Umulur ki korunurlar.

Bakara 123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler

Secde 4 Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?

Araf 6- Kendilerine peygamber gönderilmis olanlara soracagiz, GÖNDERİLEN PEYGAMBERLEREDE KESİNLİKLE SORACAĞIZ

Peygamberin şefaatini umanlar kesinlikle büyük bir pişmanlıkla aldanacaklardır.Zira bu kişiler için peygamber şefaatçi değil şikayetçi olacaktır.

Furkan 30 Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.


Taha 109 O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasına şefaat fayda vermez.
 
Güzel bir yaklasim Kuran ayetleri ile cevap;


Bakara 48 Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asla yardım da yapılmaz

Enam 70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri (bir tarafa) bırak! Kazandıkları sebebiyle hiçbir nefsin felakete duçar olmaması için Kur'an ile nasihat et. O nefis için Allah'tan başka ne dost vardır, ne de şefaatçı. O, bütün varını fidye olarak verse, yine de ondan kabul edilmez. Onlar kazandıkları (günahlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. İnkar ettiklerinden dolayı onlar için kaynar sudan ibaret bir içecek ve elem verici bir azap vardır.



Enam 51 Rab’lerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (vahy) ile uyar ki onların Allah’tan başka velileri ve şefaatçıları yoktur. Umulur ki korunurlar.

Bakara 123 Ve bir günden sakının ki, o günde hiç kimse başkası namına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat fayda vermez. Onlar hiçbir yardım da görmezler

Secde 4 Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri altı günde (devirde) yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. O'ndan başka ne bir dost ne de bir şefaatçınız vardır. Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?

Araf 6- Kendilerine peygamber gönderilmis olanlara soracagiz, GÖNDERİLEN PEYGAMBERLEREDE KESİNLİKLE SORACAĞIZ

Peygamberin şefaatini umanlar kesinlikle büyük bir pişmanlıkla aldanacaklardır.Zira bu kişiler için peygamber şefaatçi değil şikayetçi olacaktır.

Furkan 30 Peygamber der ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'an'ı büsbütün terkettiler.


Taha 109 O gün, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasına şefaat fayda vermez.
Bilindiği gibi müşrikler putları, Allah ile insanlar arasında bir aracı ve şefaatçi olarak kabul ediyorlardı. Halbu ki Allah putlara şefaat etme izni vermemiştir. Ayetin açıkladığı budur. Bu mana bakara suresinde açık bir şekilde açıklanmıştır.

Zümer suresinde ilgili ayetlerin açıklaması şöyledir;

43-52-Bütün bu uyarılara karşı müşriklerin yegane tutundukları tutamak şefaat davası olduğu için buyuruluyor ki: Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? Allah'a karşı yalan söyleyen, "Biz onlara ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." (Zümer, 39/3) diyen, Allah çocuk edindi diyen o müşriklere "De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksınız)?" (Zümer, 39/43) Bu önce putların şefaati davasını iptaldir. Diğerleri hakkında da şöyle buyuruluyor: Bütün şefaat Allah içindir. Onun da sahibi O'dur. O'nun izni olmaksızın huzurunda kimse şefaat edemez. Şefaat izni verilenler de hep O'nun rızasını düşünerek şefaat edebilirler. Çünkü "Göklerin ve yerin mülkü O'nundur..."

Şefaat dediğimiz hadiseyi, Cenab-ı Hak Peygamberimize başta olmak üzere tüm enbiyaya, melaikeye, Allah’ın sevgili kulları olan velilere, şehitlere ve küçük yaşta vefat eden masum çocuklara vermiştir. Fakat şefaat denilince, Allah’ın cennete koymak istediği kişileri Allah’ın sevdiği kişilerin eliyle ve şefaatiyle yaptırmak irade eder. Burada Allah’ın istemediği ve sevmediği veya kurtulmaya hak kazanamayan kişileri hiç kimse yine kurtaramayacaktır. Dolayısıyla şefaate hak kazanan kişilerin yine Allah’ın rızasını kazanan kişilerdir. Yoksa kafir ve müşrik gibi dünyada Allah’ı razı etmemiş kişiler şefaate istihkak kesp etmeyecektir.

Bakara suresindeki ilgili ayetin açıklaması;

KAYYUM kıyamdan «fey'ul» vezninde bir sıgai mübalağadır ki kendi kaim ve diğerlerini mükim ve mukavvim demektir. Ve bunda kıyamı eşyanın kıyamı ilâhîde fanî olduğuna lâfzan dahi bir îma vardır. İbni Sina bunun vacibü-l vücud mefhumuna müsavi olduğunu söylemiş ise de bunda vacibü-l vücud mefhumunun kendinden başka lâzımı olan mucid ve müdebbiri kül gibi diğer kemal mefhumlarının hepsi de mantıkan dahildir. Âyetin maba'di bunun beyanıdır. Ve bu isimlerin ismi a'zam olduğu da söylenmiştir. -O öyle bir hayyi kayyumdur ki (لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ) onu ne gaflet basar, ne uyku, daima alîm, daima habîrdir. (لَهُ مَا فِى السَّموَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ) Semavat-ü Arzda: yukarılarda, aşağıda ne varsa onun, görünür görünmez bütün mükevvenat onun milkidir, ılleti kül o, gayei kül o, maliki kül o, Allahın milki olan bu mahlûkattan (مَنْ ذَا الَّذى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلَّا بِاِذْنِه)

kimin haddi ki Allahın izni olmaksızın huzurı kibriyada şefaat edebilsin, bu halde hangi budaladır ki Allahın emri olmadan bunların birinden şefaat dilenebilsin. Çünkü (يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْديهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ) Allah yukarıların aşağıların, önlerindekini ve arkalarındakini, geçmişlerini, geleceklerini, bildiklerini ve bilmediklerini bilir, onun ilminden gizli hiç bir şey yoktur. (وَلَا يُحيطُونَ بِشَىْءٍ مِنْ عِلْمِه) bunlar ise onun ma'lûmatından hiç birini ihata edemezler (اِلَّا بِمَا شَاءَ)

ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. -Binaenaleyh bizzat onun izn-ü emri olmadıkça herkes başından korkmadan nasıl şefaate kalkabilir. Her hangi bir şeyde velev cüz'î bir tasarrufa kimin salâhiyeti olabilir, meğer ki onun izn-ü emrini almış sevgililerinden olsun. Ma'lûm ki şefaat hurmetli birinin madununda bir diğeri hisabına reca ve niyaz ile yardım ederek ona inzımam etmesi demektir ki bu bir meçhulü i'lâm veya bir arzuyu izhar ile bir tesahub manasını tazammun eder. Bunu da kendini ve haysiyyetini bilen ve meşfua meşfu' minhten ziyade bir alâkası bulunan ve mazarrat celbetmiyeceğinden emin olan kimseler yapabilir. Halbuki milki ilâhî olan şu mahlûkattan her hangi birine Allahdan ziyade tesahub etmeğe ve ona bilgiçlik satmıya ve ilerisini gerisini temamen idrak etmeden ve önünü ardını saymadan huzurı ilâhîde kendine bir paye verib de şefaate kalkışmak gerek şefi' ve gerek meşfu' için ne kadar tehlükelidir. Eğer Allah bildirmemiş ise şefaat edecek olanın hali şefaat edilecek olandan daha ziyade endişeye şayan olmadığı nereden ma'lûm olur. Bu hal içinde velevse Melâike ve Enbiyadan olsun kimdir o, ki izn-ü ıkdarı ilâhî olmadan önünü ardını saymayıb Allahın kullarına Allahdan ziyade tesahub etmek salâhiyetini kendinde görsün de şefaate cür'et edebilsin. Meğer ki Cenabı Hak dilesin, hususî veya umumî şefaate iradei ilâhiye sadır olsun da kendilerine bildirilmiş bulunsun. -Demek ki, kibriyayi ilâhîden şefaat umulamaz değildir, fakat o da herkesten evvel onun kendi yedindedir. Ve onun izn-ü emrile cereyan edebilir. O zaman babı şefaat açılır ve şefaate me'zun olanlar kendi dilediklerine değil yine Allahın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir. Bundan anlaşılır ki evvelâ hak tanımıyan Allah düşmanlarının kendilerine şefaat etmesi melhuz bir Allah dostu bulabilmelerine, kezalik müşriklerin putları gibi ilim şanından olmıyanların şefi' olabilmelerine asla ihtimal yoktur, sonra me'zun olabilecek her şefiin hududı şefaati de indi ilâhîdeki derecesi ve o nisbette mazhar olabileceği izn-ü ıkdarın şumulile mütenasib olabilecektir. Binaenaleyh evvel-ü ahır izin çıktığı zaman en umumî surette sahib şefaat balâda makamatı mürselîn hakkındaki beyanı ilâhîden müsteban olduğu üzere hepsinin fevkında sahib derecat olan efdali rüsül olabilecektir, bu babdaki nüsusa nazaran Cenabı Allah ona şefaat için istizan salâhiyetini de bahşetmiş ve en yüksek makamı risalet makamı şefaati uzmâ olmuştur.

Hak dini kur'an dili
 
Ehli Kuran ile Ehli Sünnet Arasındaki 40 Ufak Farklılık

hanif bir kul;

baslık bu sekilde olmayıp "EHLİ SÜNNETE ATTıĞIM BÜYÜK İFTİRALAR VE BAZI SAPITTIĞIM KONULAR " seklinde olsaydı aklından süphe etmezdik...

yanlıs okumadın kardes,belki parmağındaki altın yüzüğün şavkı vurmustur gözüne...


Araf155 - Bir de Musa, mîkatımız için (tayin ettiğimiz vakitte tevbe için) kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa: "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın."
 
Bilindiği gibi müşrikler putları, Allah ile insanlar arasında bir aracı ve şefaatçi olarak kabul ediyorlardı. Halbu ki Allah putlara şefaat etme izni vermemiştir. Ayetin açıkladığı budur. Bu mana bakara suresinde açık bir şekilde açıklanmıştır.

Zümer suresinde ilgili ayetlerin açıklaması şöyledir;

43-52-Bütün bu uyarılara karşı müşriklerin yegane tutundukları tutamak şefaat davası olduğu için buyuruluyor ki: Yoksa Allah'tan başka şefaatçiler mi edindiler? Allah'a karşı yalan söyleyen, "Biz onlara ancak bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." (Zümer, 39/3) diyen, Allah çocuk edindi diyen o müşriklere "De ki: Onlar hiçbir şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (böyle yapacaksınız)?" (Zümer, 39/43) Bu önce putların şefaati davasını iptaldir. Diğerleri hakkında da şöyle buyuruluyor: Bütün şefaat Allah içindir. Onun da sahibi O'dur. O'nun izni olmaksızın huzurunda kimse şefaat edemez. Şefaat izni verilenler de hep O'nun rızasını düşünerek şefaat edebilirler. Çünkü "Göklerin ve yerin mülkü O'nundur..."

Şefaat dediğimiz hadiseyi, Cenab-ı Hak Peygamberimize başta olmak üzere tüm enbiyaya, melaikeye, Allah’ın sevgili kulları olan velilere, şehitlere ve küçük yaşta vefat eden masum çocuklara vermiştir. Fakat şefaat denilince, Allah’ın cennete koymak istediği kişileri Allah’ın sevdiği kişilerin eliyle ve şefaatiyle yaptırmak irade eder. Burada Allah’ın istemediği ve sevmediği veya kurtulmaya hak kazanamayan kişileri hiç kimse yine kurtaramayacaktır. Dolayısıyla şefaate hak kazanan kişilerin yine Allah’ın rızasını kazanan kişilerdir. Yoksa kafir ve müşrik gibi dünyada Allah’ı razı etmemiş kişiler şefaate istihkak kesp etmeyecektir.

Bakara suresindeki ilgili ayetin açıklaması;

KAYYUM kıyamdan «fey'ul» vezninde bir sıgai mübalağadır ki kendi kaim ve diğerlerini mükim ve mukavvim demektir. Ve bunda kıyamı eşyanın kıyamı ilâhîde fanî olduğuna lâfzan dahi bir îma vardır. İbni Sina bunun vacibü-l vücud mefhumuna müsavi olduğunu söylemiş ise de bunda vacibü-l vücud mefhumunun kendinden başka lâzımı olan mucid ve müdebbiri kül gibi diğer kemal mefhumlarının hepsi de mantıkan dahildir. Âyetin maba'di bunun beyanıdır. Ve bu isimlerin ismi a'zam olduğu da söylenmiştir. -O öyle bir hayyi kayyumdur ki (لَا تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ) onu ne gaflet basar, ne uyku, daima alîm, daima habîrdir. (لَهُ مَا فِى السَّموَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ) Semavat-ü Arzda: yukarılarda, aşağıda ne varsa onun, görünür görünmez bütün mükevvenat onun milkidir, ılleti kül o, gayei kül o, maliki kül o, Allahın milki olan bu mahlûkattan (مَنْ ذَا الَّذى يَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلَّا بِاِذْنِه)

kimin haddi ki Allahın izni olmaksızın huzurı kibriyada şefaat edebilsin, bu halde hangi budaladır ki Allahın emri olmadan bunların birinden şefaat dilenebilsin. Çünkü (يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْديهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ) Allah yukarıların aşağıların, önlerindekini ve arkalarındakini, geçmişlerini, geleceklerini, bildiklerini ve bilmediklerini bilir, onun ilminden gizli hiç bir şey yoktur. (وَلَا يُحيطُونَ بِشَىْءٍ مِنْ عِلْمِه) bunlar ise onun ma'lûmatından hiç birini ihata edemezler (اِلَّا بِمَا شَاءَ)

ancak dilediği kadarını kavrayabilirler. -Binaenaleyh bizzat onun izn-ü emri olmadıkça herkes başından korkmadan nasıl şefaate kalkabilir. Her hangi bir şeyde velev cüz'î bir tasarrufa kimin salâhiyeti olabilir, meğer ki onun izn-ü emrini almış sevgililerinden olsun. Ma'lûm ki şefaat hurmetli birinin madununda bir diğeri hisabına reca ve niyaz ile yardım ederek ona inzımam etmesi demektir ki bu bir meçhulü i'lâm veya bir arzuyu izhar ile bir tesahub manasını tazammun eder. Bunu da kendini ve haysiyyetini bilen ve meşfua meşfu' minhten ziyade bir alâkası bulunan ve mazarrat celbetmiyeceğinden emin olan kimseler yapabilir. Halbuki milki ilâhî olan şu mahlûkattan her hangi birine Allahdan ziyade tesahub etmeğe ve ona bilgiçlik satmıya ve ilerisini gerisini temamen idrak etmeden ve önünü ardını saymadan huzurı ilâhîde kendine bir paye verib de şefaate kalkışmak gerek şefi' ve gerek meşfu' için ne kadar tehlükelidir. Eğer Allah bildirmemiş ise şefaat edecek olanın hali şefaat edilecek olandan daha ziyade endişeye şayan olmadığı nereden ma'lûm olur. Bu hal içinde velevse Melâike ve Enbiyadan olsun kimdir o, ki izn-ü ıkdarı ilâhî olmadan önünü ardını saymayıb Allahın kullarına Allahdan ziyade tesahub etmek salâhiyetini kendinde görsün de şefaate cür'et edebilsin. Meğer ki Cenabı Hak dilesin, hususî veya umumî şefaate iradei ilâhiye sadır olsun da kendilerine bildirilmiş bulunsun. -Demek ki, kibriyayi ilâhîden şefaat umulamaz değildir, fakat o da herkesten evvel onun kendi yedindedir. Ve onun izn-ü emrile cereyan edebilir. O zaman babı şefaat açılır ve şefaate me'zun olanlar kendi dilediklerine değil yine Allahın dilediklerine şefaat imkânını bulabilir. Bundan anlaşılır ki evvelâ hak tanımıyan Allah düşmanlarının kendilerine şefaat etmesi melhuz bir Allah dostu bulabilmelerine, kezalik müşriklerin putları gibi ilim şanından olmıyanların şefi' olabilmelerine asla ihtimal yoktur, sonra me'zun olabilecek her şefiin hududı şefaati de indi ilâhîdeki derecesi ve o nisbette mazhar olabileceği izn-ü ıkdarın şumulile mütenasib olabilecektir. Binaenaleyh evvel-ü ahır izin çıktığı zaman en umumî surette sahib şefaat balâda makamatı mürselîn hakkındaki beyanı ilâhîden müsteban olduğu üzere hepsinin fevkında sahib derecat olan efdali rüsül olabilecektir, bu babdaki nüsusa nazaran Cenabı Allah ona şefaat için istizan salâhiyetini de bahşetmiş ve en yüksek makamı risalet makamı şefaati uzmâ olmuştur.

Hak dini kur'an dili



Bu yaziyi okumadan hemen cevap verecegim(Bu kitabi bir cok kez okudugum icin)Birinci cildin önzözünü okursaniz bu yazinin ne icin yazidigini daha iyi fark edersiniz;Allahin Kitabina göre degil de bir Mezhebe göre yazildigi acikca anlasilir....
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks