Diyalogcuların Pişkinliği..

Yukaridaki mealde eksiklik vardir buyrun sizin mealini okudugunuz Yasar Nuri Öztürk ten



Ayrica yine denilenden farkli anlamlar cikarmaya calismayin. Kurani bir bütün olarak siyak ve sibak bütünlügünde inceleyiniz. Kavramlar bir kelime ile ifade edilemeyecek kadar genistir. Buyrun yine ayni hocadan Hacc suresi


Birkere sunu iyi bilin?Ben her seferinde size bir baskasindan veriyorum meali,Ama siz devamli yok bu sunun diyerek elestiriyorsunuz.Allah askina siz kimden veriyorsunuz?Yoksa sakin Incil kokuludan olmasin?

Zaten bizde size bunu hatirlatiyoruz ve bu Resuller ancak Peygamber olanlardir diyoruz?Siz ise bütün Seyhlerinizi ve Velileriniz Resul ilan ediyorsunuz?Öyle degilmi Yaniliyormuyum acaba?


“Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde ne varsa hepsini bilir. Düşen hiç bir yaprak ve yerin karanlıklarında hiçbir dane yoktur ki, Allah onu bilmesin. Yaş ve kuru ne varsa hepsi Kitab-ı Mübîn’dedir.” (En’am Sûresi, 59.)

“Gaybı bilen O’dur. Gaybını, razı olduğu Rasulden başkasına bildirmez.” (Cin Sûresi, 26-27)

Simdi bu ayetteki Rasul ise Peygamberler olarak kastedilmemistir. Ayni su ayetteki örnekten de anlayabiliriz

“Allah meleklerden ve insanlardan “Rasuller” seçer” (Hacc Sûresi, 75.)
 
“Allah meleklerden ve insanlardan “Rasuller” seçer” (Hacc Sûresi, 75.) Buradaki Resul den kasit nedir.

Incil kokulu felan güldürüyorsunuz:) Sizin devamlilikta zikrettiginiz kisisden getirdim meali.

Peki sizin getirdiginiz meal kime aitti merakimdan soruyorum. Kopy paste yapinca farketmemis olabilirsiniz ama bin düsünüp bir hareket etmenizi tavsiye ediyorum.
 
“Allah meleklerden ve insanlardan “Rasuller” seçer” (Hacc Sûresi, 75.) Buradaki Resul den kasit nedir.

Incil kokulu felan güldürüyorsunuz:) Sizin devamlilikta zikrettiginiz kisisden getirdim meali.

Peki sizin getirdiginiz meal kime aitti merakimdan soruyorum. Kopy paste yapinca farketmemis olabilirsiniz ama bin düsünüp bir hareket etmenizi tavsiye ediyorum.


Dedim ya sizin Seyhleriniz ve Velilerinizdir onlar bak hala hayatta olanlarda var gerci fark etmiyorki ölülerin hepsi zaten orda burda dünya hayatini yönetiyorlar degilmi?Olmadi kalkar gider caput baglarsiniz istersiniz...Not;Yazilarimi birdaha bastan okuyunuz?
 
Sizde bana bu ayeti aciklayin. Sizin kopy-paste yazilarinizi okumak gibi bir zorunlulugumun oldugunu bilmiyorum ve yinede okumus oldugumuda hatirlatmak isterim:)
 
Sizde bana bu ayeti aciklayin. Sizin kopy-paste yazilarinizi okumak gibi bir zorunlulugumun oldugunu bilmiyorum ve yinede okumus oldugumuda hatirlatmak isterim:)


Konuyu yokusa sürmek gerekmeden kisa cevap vereyim;

Insan Resul;Hz.Muhammedle son bulan silsile.
.Allah Teâlâ, açıklamak istediği gaybı, peygamberleri yoluyla açıklar. Bunun özel bir usulü vardır. O, şöyle buyurur:

Allah bütün gaybı bilir, gaybını kimseye açıklamaz.

Dilediği peygamber bunun dışındadır
. Onun önüne ve arkasına gözcüler diker.

Böylece o (peygamber) bilsin ki, onlar (o melekler) Allah’ın gönderdiklerini tastamam ulaştırmış, (kendisi de) onların yanında olanı kavramış ve her şeyi bir bir saymıştır." (Cin 72/26-28)


Melek Resul;Burda sizin anladiginiz sekilde cevap;Mesela Cebrail.Resullere Allahin Vahyini getirendir...Cebrâil aleyhisselâmın ismi Kur’ân-ı kerîmde geçmekte olup, ayrıca Cibrîl, Rûh-ul-Emîn ve Rûh-ul-Kuds diye de zikredilmektedir. Cebrâil kelimesi lügatta "Allahü teâlânın kulu" mânâsındadır. Cebrâil’e ayrıca Nâmûs-ı Ekber de denilmiştir. Cebrâil aleyhisselâmın vazîfesi peygamberlere vahy getirmektir.Yani Resuldur..Yani Allahin Insan Resulüne gönderdigi Elcisi...


Bu kadar net olan bir ayeti neden baska anlamlarla karistiriyorsunuz anlamak cok güc...Nebiler Resuldür,Resullerde Nebidir..Illaki disarida Velileri(Sizin kabul ettiginiz anlamda benim degil) Resul ilan etmek niye?
 
Enver kardeş, yine karıştırdın. Yine bir çok şeyi aynı anda söylemek heyecanı ile cümleler havada uçtu, olmadı. Senin isteğin, dialoğun İslam ile yaşayan insanlara herhangi bir fayda sağlamayacağı, belki; bilakis çok şey götüreceğini anlatmak değil mi ? Bu benim de her zaman her yerde yazdığım bir duygu ve düşünce. Ama cidden sen çok karıştırdın. Nur cemaati ile nakşibend cematini aynı bir şey gibi yazdın. Okuyan ve konuya vakıf olan kişiler, bunları ya bir yerden alıntıladığın hissine kapılacak yada çok şeyler okumuş belki ama dağarcığındaki bilgileri içiçe girmiş diyerek tebessüm edip okuyacaklar. Bu bazen bende de oluyor. Heyecanlandığım zaman en son söyleyeceğim kelime bazen ilk söylediğim kelime oluyor. Aslında durup düşünmeli ve her ne anlatmak istiyorsak tane tane yazıp anlatmalıyız. Bir konu bitmeden diğer konuya geçmek hem dikkati dağıtıyor hemde cevap yazacak kişinin kafasını dağıtıyor. Geçenlerde bir başka konuda sen beni aynı hareketi yaptığım için belki haklı olarak eleştirmiştin, ama aynısını sen yaptın ve dikkati tamamı ile kaybettirdin.

1 - Said-i Nursi (k.s.) kürt milliyetçisi değildir, Alim ve arif bir kişidir. Vatanını da canı pahasına seven ve uğrunda savaşıp esir düşen bir mübarek zat-ı muhteremdir.

2 - Said-i Nursi (k.s.) Nakşi bir mürşidin elinde seyri suluk etmiştir, ve fakat nakşi yolunda icazet alıp halifelik dahi yapmamıştır.

3 - Said-i Nursi (k.s.) hiç bir nakşi kolunda silsilede anılmaz ve ismi geçmez. O mübarek şahıs; eğer olursa bir sohbet ortamında adı geçerse, Allah'ın ltfu ve keremi ile yetişmiş veli bir şahıs olduğu ve son asrın en büyük alimi olduğu muhabbet ile anlatılır. Ve her nakşibend yolcusu bu mübarek için, saygı ve sevgide en ufak bir kusur göstermek istemz. Ama yine de nakşibend bağlıları içerisinde yolun pirleri olarak değerlendirilmez. Çünkü mübareğin yolu farklı merhalededir. Said-i Nursi (k.s.) ilimi baz alarak, okumak ile kişinin önce akidesini sağlam bir tabana çekmeye çalışır, nakşi büyükleri ise, ilim öncelikli olmak üzere ameli ön plana alıp dikkatleri amel yönüne çeker. O neden ile Nur cemaati "zaman tarikat zamanı değildir" der, bunu söylerken tarikate karşı olduğu anlamı değil, tarikatı yaşamak için uygun zaman olmadığını vurgulamaya çalışır, nakşibend yolunun büyükleri de "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesi ile yani yaşanması ile aynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.

Bu neden ile nur cemaati farklı bir meşrebdedir, nakşibend cemaati farklı bir meşrebdedir. Bu neden ile sizin Fethullah Gülen ile ilgili söyledikleriniz nakşileri bağlamaz. Neden ? Buna da açıklık getirelim.

1 - Fethullah Gülen emekli bir vaiz ve Din adamıdır.
2 - Fethullah Gülen'in mürşidi Said-i Nursi (k.s.) dir.
3 - Fethullah Gülen Said-i Nursi'nin (k.s.) halifesi değildir.
4 - Tarikatlarda; halifelik olmadan icazet alınmaz.
5 - İcazet almayan hiç bir kişiye irşad izni verilmez. yapan olrsa da kendi payına müsbet ve menfi her şeyden sorumludur.

6 - Tarikatlar da kişinin ne babasının ne atasının soy ve sop olarak üstün olup olmadığına bakılmaz. Üstünlük takvadadır dusturu bütün tarikatler için geçerlidir.

7 - Her şeyin en başında tarikatda halife olarak yetişmek istemek kişinin kendisine ait değil, başında bulunan mürşidin yönlendirmesi ile oluşur. Her medrese eğitimi alanda illa tarikatda görev alacak diye bir anlam ve mana da yoktur. Bu nasip işidir. Nasibi de Rabbü Zülcelal tayin eder. Mürşid burada sadece vesiledir. Aynı her gün yediğin ekmeği nasıl ki sana fırıncı vermiyorsa, nasıl ki o sadece vesile ise, Mürşid de aynı merhalededir.

8 - Bu nedenler ile Fethullah Gülen'in şahsının hiç bir tarikatte yaptırıma yönelik bir isteği olamayacağı gibi, böyle bir şeyi kendisi dahi düşünmez. Düşünse de kendinden öteye geçmez.

Şimdi bu kısa bilgiler ışığında yazacaksan yazabilirsin.
 
Enver kardeş, yine karıştırdın. Yine bir çok şeyi aynı anda söylemek heyecanı ile cümleler havada uçtu, olmadı. Senin isteğin, dialoğun İslam ile yaşayan insanlara herhangi bir fayda sağlamayacağı, belki; bilakis çok şey götüreceğini anlatmak değil mi ? Bu benim de her zaman her yerde yazdığım bir duygu ve düşünce. Ama cidden sen çok karıştırdın. Nur cemaati ile nakşibend cematini aynı bir şey gibi yazdın. Okuyan ve konuya vakıf olan kişiler, bunları ya bir yerden alıntıladığın hissine kapılacak yada çok şeyler okumuş belki ama dağarcığındaki bilgileri içiçe girmiş diyerek tebessüm edip okuyacaklar. Bu bazen bende de oluyor. Heyecanlandığım zaman en son söyleyeceğim kelime bazen ilk söylediğim kelime oluyor. Aslında durup düşünmeli ve her ne anlatmak istiyorsak tane tane yazıp anlatmalıyız. Bir konu bitmeden diğer konuya geçmek hem dikkati dağıtıyor hemde cevap yazacak kişinin kafasını dağıtıyor. Geçenlerde bir başka konuda sen beni aynı hareketi yaptığım için belki haklı olarak eleştirmiştin, ama aynısını sen yaptın ve dikkati tamamı ile kaybettirdin.

1 - Said-i Nursi (k.s.) kürt milliyetçisi değildir, Alim ve arif bir kişidir. Vatanını da canı pahasına seven ve uğrunda savaşıp esir düşen bir mübarek zat-ı muhteremdir.

2 - Said-i Nursi (k.s.) Nakşi bir mürşidin elinde seyri suluk etmiştir, ve fakat nakşi yolunda icazet alıp halifelik dahi yapmamıştır.

3 - Said-i Nursi (k.s.) hiç bir nakşi kolunda silsilede anılmaz ve ismi geçmez. O mübarek şahıs; eğer olursa bir sohbet ortamında adı geçerse, Allah'ın ltfu ve keremi ile yetişmiş veli bir şahıs olduğu ve son asrın en büyük alimi olduğu muhabbet ile anlatılır. Ve her nakşibend yolcusu bu mübarek için, saygı ve sevgide en ufak bir kusur göstermek istemz. Ama yine de nakşibend bağlıları içerisinde yolun pirleri olarak değerlendirilmez. Çünkü mübareğin yolu farklı merhalededir. Said-i Nursi (k.s.) ilimi baz alarak, okumak ile kişinin önce akidesini sağlam bir tabana çekmeye çalışır, nakşi büyükleri ise, ilim öncelikli olmak üzere ameli ön plana alıp dikkatleri amel yönüne çeker. O neden ile Nur cemaati "zaman tarikat zamanı değildir" der, bunu söylerken tarikate karşı olduğu anlamı değil, tarikatı yaşamak için uygun zaman olmadığını vurgulamaya çalışır, nakşibend yolunun büyükleri de "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesi ile yani yaşanması ile aynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.

Bu neden ile nur cemaati farklı bir meşrebdedir, nakşibend cemaati farklı bir meşrebdedir. Bu neden ile sizin Fethullah Gülen ile ilgili söyledikleriniz nakşileri bağlamaz. Neden ? Buna da açıklık getirelim.

1 - Fethullah Gülen emekli bir vaiz ve Din adamıdır.
2 - Fethullah Gülen'in mürşidi Said-i Nursi (k.s.) dir.
3 - Fethullah Gülen Said-i Nursi'nin (k.s.) halifesi değildir.
4 - Tarikatlarda; halifelik olmadan icazet alınmaz.
5 - İcazet almayan hiç bir kişiye irşad izni verilmez. yapan olrsa da kendi payına müsbet ve menfi her şeyden sorumludur.

6 - Tarikatlar da kişinin ne babasının ne atasının soy ve sop olarak üstün olup olmadığına bakılmaz. Üstünlük takvadadır dusturu bütün tarikatler için geçerlidir.

7 - Her şeyin en başında tarikatda halife olarak yetişmek istemek kişinin kendisine ait değil, başında bulunan mürşidin yönlendirmesi ile oluşur. Her medrese eğitimi alanda illa tarikatda görev alacak diye bir anlam ve mana da yoktur. Bu nasip işidir. Nasibi de Rabbü Zülcelal tayin eder. Mürşid burada sadece vesiledir. Aynı her gün yediğin ekmeği nasıl ki sana fırıncı vermiyorsa, nasıl ki o sadece vesile ise, Mürşid de aynı merhalededir.

8 - Bu nedenler ile Fethullah Gülen'in şahsının hiç bir tarikatte yaptırıma yönelik bir isteği olamayacağı gibi, böyle bir şeyi kendisi dahi düşünmez. Düşünse de kendinden öteye geçmez.

Şimdi bu kısa bilgiler ışığında yazacaksan yazabilirsin.


Eldeki veriler cok acik Radikal,Bu sahis yani Saidi Kürdi(Veya sizce Nursi)Bir Kürt Milliyetcisi ve Osmanlinin son dönemi ve Cumhuriyetin baslarinda olmak üzere bu acik bir sekilde devam etmis basi saglanamayinca yer altindan devam etmis ve ne yazikki su gün öyle bir taraftar gurubu varki inan korkutucu bir düzeydedir..Fetulaha gelince onu saymiyorum dahi,Cemaat adina bak 500 sirket ve binlarce genc Insani bak Türk demiyorum cünki dünyadaki tüm Müslamanlara ulasmaya calisiyor ve tek derdi ABD+Israilin tasanorlugunu yapiyor..Yazik Bu Islam Milletine...
 
“Semavî ve beşeri musibet ve felaketlere uğrayan hıristiyanlar masum ve mazlumdurlar ve mükâfatları da büyüktür. Bu hıristiyan mazlumların çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şahadettir(şehitliktir). Felaketi çekenlerin, mazlumların imdadına koşanların ve insanlığın rahatını, hukukunu ve din esaslarını muhafaza için mücadele edenlerin yaptıkları fedakârlığın manevi ve uhrevi neticesi o kadar büyüktür ki; o musibeti onlar hakkında şeref sebebi yapmaktadır. Hatta mazlumlar kâfir bile olsa, çektikleri belalardan dolayı ahirette ilahi rahmet hazinesinden mükâfatları vardır, ne dinden olurlarsa olsunlar bir çeşit şehit hükmündedirler...

S.Nursi, Kastamonu Lahikası, 45; Tarihçe-i Hayat, 261(Bk. Prof. Dr. Yümni Sezen, Dinler arası diyalog ihaneti, s. 87).

Bu cümleleri Risale-i Nur talebeleri neden bilmiyor? Kitapta bulana kadar canımız çıktı.. Bu cümleler neden gizleniyor ?
 
1 - Fethullah Gülen emekli bir vaiz ve Din adamıdır.


Din adamı tabiri islamda yoktur. Hristiyanların çıkardığı bi terim olsa gerek.. ( Racülid din/ din adamı )
 
“Semavî ve beşeri musibet ve felaketlere uğrayan hıristiyanlar masum ve mazlumdurlar ve mükâfatları da büyüktür. Bu hıristiyan mazlumların çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şahadettir(şehitliktir). Felaketi çekenlerin, mazlumların imdadına koşanların ve insanlığın rahatını, hukukunu ve din esaslarını muhafaza için mücadele edenlerin yaptıkları fedakârlığın manevi ve uhrevi neticesi o kadar büyüktür ki; o musibeti onlar hakkında şeref sebebi yapmaktadır. Hatta mazlumlar kâfir bile olsa, çektikleri belalardan dolayı ahirette ilahi rahmet hazinesinden mükâfatları vardır, ne dinden olurlarsa olsunlar bir çeşit şehit hükmündedirler...

S.Nursi, Kastamonu Lahikası, 45; Tarihçe-i Hayat, 261(Bk. Prof. Dr. Yümni Sezen, Dinler arası diyalog ihaneti, s. 87).

Bu cümleleri Risale-i Nur talebeleri neden bilmiyor? Kitapta bulana kadar canımız çıktı.. Bu cümleler neden gizleniyor ?

Çok manidar. Ayrı bir konu olarak açılıp, incelenmesi/değerlendirilmesi gerekiyor...
 
“Semavî ve beşeri musibet ve felaketlere uğrayan hıristiyanlar masum ve mazlumdurlar ve mükâfatları da büyüktür. Bu hıristiyan mazlumların çektikleri felaketler, onlar hakkında bir nevi şahadettir(şehitliktir). Felaketi çekenlerin, mazlumların imdadına koşanların ve insanlığın rahatını, hukukunu ve din esaslarını muhafaza için mücadele edenlerin yaptıkları fedakârlığın manevi ve uhrevi neticesi o kadar büyüktür ki; o musibeti onlar hakkında şeref sebebi yapmaktadır. Hatta mazlumlar kâfir bile olsa, çektikleri belalardan dolayı ahirette ilahi rahmet hazinesinden mükâfatları vardır, ne dinden olurlarsa olsunlar bir çeşit şehit hükmündedirler...

S.Nursi, Kastamonu Lahikası, 45; Tarihçe-i Hayat, 261(Bk. Prof. Dr. Yümni Sezen, Dinler arası diyalog ihaneti, s. 87).

Bu cümleleri Risale-i Nur talebeleri neden bilmiyor? Kitapta bulana kadar canımız çıktı.. Bu cümleler neden gizleniyor ?


Öncelikle ellerinize saglik,demekki akliselim olanlar anlayabiliyorlar bu diyalogun ucu nerelere gidiyor.Bunlarin cok acik bir sekilde HirMüslüman toplulugu meydana getirip insanlarimizi ABD(Fetullahin yeni Vatani)Ve dolayisi ile Israilin eline teslim etmek baskaca hic bir gaygilari yok..Iste isbat kendi fikirlerinde dahi Onlarin cennetlik oldugunu hic bir delile dayanmadan söylüyor ve inan insanlarimizi bir bir onlarin kucagina atacaklar ve ne yazikki atmiyorlarmi bakin bunlarin tehtit ederek yola getirdigi TVler yabanci Damat,Yok Elveda Rumeli olmadi Simdilik yabanci gelin arkasindan yabanci damat..Takke düseli cok oldu ama bu Sakirtlarin gözleri hala hala kapali ...
 
Said-i Nursi (k.s.) ilimi baz alarak, okumak ile kişinin önce akidesini sağlam bir tabana çekmeye çalışır, nakşi büyükleri ise, ilim öncelikli olmak üzere ameli ön plana alıp dikkatleri amel yönüne çeker. O neden ile Nur cemaati "zaman tarikat zamanı değildir" der, bunu söylerken tarikate karşı olduğu anlamı değil, tarikatı yaşamak için uygun zaman olmadığını vurgulamaya çalışır, nakşibend yolunun büyükleri de "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesi ile yani yaşanması ile aynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.


Zaman iman kurtarma zamanı diyen kimdir ? hangi cahildir ? demek istemiyorum ama amel olmadan iman nasıl kurtarılır anlamış değilim.. O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..
Hiç kimse günah işleyen kafir olmaz demesin! Günah işleyen kafir olur demiyorum ama, salih ameli olmayana da müslüman demem, mümin demem. Allahu teala nuh as oğlu için ne diyor bakın; Leyse min ehlik, innehü amelün ğayru salih/ o senin ehlinden değildir, muhakkak ki onun ameli salih değildir..
Zaman iman kurtarma zamanı diyipte ameli çöpe mi atacağız.
Ameli yok saymıyorsanız, daha ne diye zaman iman kurtarma zamanı diyorsunuz.. Bu işin zamanı felan yoktur.. bütün zaman ve mekanda geçerli olan tek bir şey vardır ki; Allah'a kul, Rasülüne ümmet olmaktır..
 
Said-i Nursi (k.s.) ilimi baz alarak, okumak ile kişinin önce akidesini sağlam bir tabana çekmeye çalışır, nakşi büyükleri ise, ilim öncelikli olmak üzere ameli ön plana alıp dikkatleri amel yönüne çeker. O neden ile Nur cemaati "zaman tarikat zamanı değildir" der, bunu söylerken tarikate karşı olduğu anlamı değil, tarikatı yaşamak için uygun zaman olmadığını vurgulamaya çalışır, nakşibend yolunun büyükleri de "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesi ile yani yaşanması ile aynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.


Zaman iman kurtarma zamanı diyen kimdir ? hangi cahildir ? demek istemiyorum ama amel olmadan iman nasıl kurtarılır anlamış değilim.. O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..
Hiç kimse günah işleyen kafir olmaz demesin! Günah işleyen kafir olur demiyorum ama, salih ameli olmayana da müslüman demem, mümin demem. Allahu teala nuh as oğlu için ne diyor bakın; Leyse min ehlik, innehü amelün ğayru salih/ o senin ehlinden değildir, muhakkak ki onun ameli salih değildir..
Zaman iman kurtarma zamanı diyipte ameli çöpe mi atacağız.
Ameli yok saymıyorsanız, daha ne diye zaman iman kurtarma zamanı diyorsunuz.. Bu işin zamanı felan yoktur.. bütün zaman ve mekanda geçerli olan tek bir şey vardır ki; Allah'a kul, Rasülüne ümmet olmaktır..



O zaman bir önceki fetvaya bakmalisin,Orada zaten ha Kiliseye gidip Meryemden baslayip Kiliseden aldinmi kurtulus belgeni Allaha ne hacet canim vermis adam Fetvayi,Hada gitmissin Haham basina sen zaten Israilin Tanrisisin oglun adina keseym bir kurtulus begesi(Altan ver bakalim dünyaligi)Dedimi gitti CENNETE,EEE burdaki zaten Iman degil adam kurtarmada olunca topluca gidecen Cennet ya sende amma safsin ha,Yeterki sende al bir Z... gazete veya yatir parani B.....A... olsun sana kar ortakligi degilmi ya?Sende al bir kurtulus belgesi....Olmadi Sakirt ol kurtul dahada olmadi olursun bir ABI....
 
Az önce kaynak verdiğim 'Dinler Arası Diyalog İhaneti' başlığı altında Yümni SEZEN'in çok güzel açıklamaları var..
Dinler Arası Diyalog diye bir şey olamaz diyor.. Hadi Dinler var mı yok mu? bu ayrı bi konu. Allah onların da dini olduğunu belirtmiş felan diye itiraz ederler.. Ama bi vakıa var ki; Dinler arasında diyalog olmaz, din mensupları arasında diyalog olur. Siyasetler arasında diyalog olmaz, siyasiler ( siyaset mensupları) arasında diyalog olur. örnekleri çoğaltabiliriz..
Bunlar misyonerlik faliyetinin temelleridir. Son asır içinde hristiyan - yahudi dünyası yüzlerce adam ( alim ) yetiştirmiş ve islam dünyasına salmıştır. ( Batının İslamla Kavgası / Asaf Hüseyin ) Böyle bir milletin şuan da yetiştirmiş olduğu adamları, islamı yıkmak için yetiştirdiği alimler yok mudur ? yok olduğunu düşünebiliyor musunuz ?

NOt: Metin Mete nin yanında olduğum düşünülmesin! Bütün yazılarını okumuş değilim.. Onunla aynı sayfa değilim heralde.. ( hakkınızı helal edin, yazılarınızı okumadığım için böyle bir not yazdım.. itiraz edilecek yerler varmı yok mu bilmiyorum.Diyalog konusunda hemfikir olabiliriz. )
 
Az önce kaynak verdiğim 'Dinler Arası Diyalog İhaneti' başlığı altında Yümni SEZEN'in çok güzel açıklamaları var..
Dinler Arası Diyalog diye bir şey olamaz diyor.. Hadi Dinler var mı yok mu? bu ayrı bi konu. Allah onların da dini olduğunu belirtmiş felan diye itiraz ederler.. Ama bi vakıa var ki; Dinler arasında diyalog olmaz, din mensupları arasında diyalog olur. Siyasetler arasında diyalog olmaz, siyasiler ( siyaset mensupları) arasında diyalog olur. örnekleri çoğaltabiliriz..
Bunlar misyonerlik faliyetinin temelleridir. Son asır içinde hristiyan - yahudi dünyası yüzlerce adam ( alim ) yetiştirmiş ve islam dünyasına salmıştır. ( Batının İslamla Kavgası / Asaf Hüseyin ) Böyle bir milletin şuan da yetiştirmiş olduğu adamları, islamı yıkmak için yetiştirdiği alimler yok mudur ? yok olduğunu düşünebiliyor musunuz ?

NOt: Metin Mete nin yanında olduğum düşünülmesin! Bütün yazılarını okumuş değilim.. Onunla aynı sayfa değilim heralde.. ( hakkınızı helal edin, yazılarınızı okumadığım için böyle bir not yazdım.. itiraz edilecek yerler varmı yok mu bilmiyorum.Diyalog konusunda hemfikir olabiliriz. )


Zaten bende böyle bir seyi iddia etmiyorum sayin ARZ_7 Ben kimse ile birlikte degilim ancak Kuran ehli olan Kardesimdir.Aslinda Kuran varken Allahtan baska destekde istememekteyim.Bunun disindakiler ya arkadasim yada Irkdasimdir.

“Allah’tan başka, sana ne fayda, nede zarar vermeyecek olan şeye yalvarma. Eğer (bunu) yaparsan o takdirde şüphesiz sen zulmedenlerden olursun.” Yunus suresi 106. ayet

“O halde, sakın Allah’la beraber başka ilaha yalvarma sonra azap edilenlerden olursun. “Şuara suresi 213. ayet

“Muhakkak ki, mescitler Allah içindir. O halde Allah’la beraber başka birine yalvarma.” Cin suresi 18. ayet

“Allah’tan başka dua ettikleriniz sizin gibi kullardır. Eğer doğru söyleyenlerseniz, haydi onları çağırın size karşılık versinler.” A’raf suresi 194. ayet

“Sizin, O’nu bırakıp ta tapmakta olduğunuz ise, ne size yardım edebilirler, ne de kendilerine yardımı dokunur.” A’raf suresi 197. ayet

“Hem sizden ve Allah’ı bırakıp taptığınız şeylerden ayrılıp giderim de, Rabbime dua ederim. Umulur ki, Rabbime dua etmekte bedbaht olmam.” Meryem suresi 48. ayet

“O halde siz, dini bütün olarak Allah’a ibadet edin. İsterse kafirler hoşlanmasınlar.” Mü’min suresi 14. ayet

“Deki:”Bana Rabbimden açık açık deliller geldiği vakit, ben o sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınıza ibadet etmekten kesin olarak men edildim. Ve alemlerin Rabbine teslim olmak emrini aldım.” Mü’min suresi 66. ayet

“…Muhakkak ki, O’ndan başka yalvardıkları da batıldır…” Lokman suresi 30. ayet


Bu kadar delile rağmen; bir kişi, Abdulkadir Geylani’nin ruhaniyetinin savaşta asker kurtardığını veya kayıp eşyaları bulduğunu iddia ediyorsa, ki Said Kürdi böyle bir inanca sahip olanlardan biridir. O, kitabında “bir ceviz gibi ehemmiyetsiz bir şey kaybolsa, “ya şeyh! Sana bir fatiha sen benim bu şeyimi buldur.” Acibdir ve yemin ediyorum ki, bin defa böyle hazret-i şeyh, himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiş.” Demiştir.

(M Sadık Erdağı’nın hazırlamış olduğu Menakıb-ı Bediüzzaman adlı kitaba bakınız. Sh: 35 Yazar bu bilgiyi Sikke-i Tasdiki Gaybi’den alıntılamıştır.)

Aynı hurafeci zat, Sikke-i Tasdiki Gaybi adlı eserinde kendisinin Abdulkadir Geylani tarafından korunmuş olduğunu da iddia etmiştir. Sikke-i Tasdiki Gaybi adlı eserin 188. sayfasına bakınız. Aynı sayfada Abdulkadir Geylani’nin ağzından (!) bu kişiye “imdad etmişim ve istimdadına yetişmişim” diye hitap edildiği de yazılmaktadır.

Said Kürdi’nin kitabındaki bütün bu hurafelerden haberdar olmasına rağmen, toplum içerisinde kazanmış olduğu mevkiiyi kaybetmemek için bu gerçekleri gizleyenlere birkaç sözümüz var. Bilindiği gibi ikiyüzlülük hem İslam inancına hem de İslam ahlakına uymamaktadır. Bu saçmalıklardan yüzlercesi Sikke-i Tasdiki Gaybi adlı eserde bulunmaktadır. Bu eseri alın okuyun. İslam akidesine uymayan yüzlerce saçmalık olduğunu görürsünüz. Bu gerçekleri, siz söylemediğiniz takdirde kim söyleyecek? Sizin göreviniz insanlara hakkı söylemek değil midir? Kimden ve niçin korkuyorsunuz? Son olarak “insanlardan değil Allah’tan korkun” diyor ve biz hatırlatmamızı yapıyoruz. Hidayet Allah’tandır.
 
ARZ_7 kardeşime özel cevaplardır:


Zaman iman kurtarma zamanı diyen kimdir ? hangi cahildir ? demek istemiyorum ama amel olmadan iman nasıl kurtarılır anlamış değilim..

Bu sözü söyleyen cahiller ! nakşibend yolunun büyükleridir. "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesiile yani yaşanması ileaynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.

O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..
İşte bu fazla düşünülmeden edilen bir cümle olmuş değerli kardeşim. Yazılarınızı okuyorum ve belli bir Kur’an bilginiz olduğunu görüyorum. Bu da beni sevindiriyor. Ama bu sözü siz nasıl yazdınız, hayret! “La ilahe İLLALLAH” sözünü Allah’ı azümüşşanı çok iyi bilen şeytanı düşünün. Allah’tan (celle celaluhu) başka İlah olmadığını sizden veya bizden daha iyi bilmesine rağmen; şeytan ne kadar amel sahibi ? Demek ki; sadece bilmek yetmiyor, hatta hiçbir şey ifade etmiyor. Ne zaman ki bu bildiğinizi yaşamaya yani amele dökerseniz, işte o merhalede imanınız size kıymet veriyor. Kuru kuru bilmek ile hiçbir şeyin elde edilmediğini bu örnekte görüyoruz. Ve bu bilgi şeytanın ilmi olsa dahi amele götürmediği için kuru bir bilgiden ibaret olduğunu ve bu imanın onu kurtarmayacağını bizlere yüce Kur’an bildiriyor. Şimdi bu sözü; bu merhalede, yeniden inceleyip düşünün.

Hiç kimse günah işleyen kafir olmaz demesin! Günah işleyen kafir olur demiyorum ama, salih ameli olmayana da müslüman demem, mümin demem.

Salih ameli olsa da olmasa da kişi “La İlahe illallah Muhammeden Resulullah” demek sureti ile Müslüman olur. Ameli yönü var veya yok; onu Allah (celle celaluhu) soracak. Sizler yada bizler soramayız. Neden ? Çünkü; Hüküm ve yargılama ve bağışlama yahut cezalandırma Allah’u Zülcelal’in hakkıdır! Bu hakkını hiçbir kuluna devretmemiştir.

Allahu teala nuh as oğlu için ne diyor bakın; Leyse min ehlik, innehü amelün ğayru salih/ o senin ehlinden değildir, muhakkak ki onun ameli salih değildir..
Zaman iman kurtarma zamanı diyipte ameli çöpe mi atacağız.

Buradaki “iman kurtarma” sözünden kasıd konusunda alimler; amele götüren ilimden bahsederler. Yukarıda açıkladığımız şekli ile. Amel çöpe atılmaz. Amel olmadan kuru bir bilgi çöpe atılmaya layıktır. Siz bir konu hakkında bilgiye sahipsiniz. Ben biliyorum ki siz bu konuda aynı zamanda deneyimlisiniz. Ama sizin bu bilginizden ben istifade etmediğim sürece ve bana anlatmadığınız sürece bu bilgi benim işime yaramaz, bir nevi çöpe atılmaya layıktır benim açımdan. Ne zaman ki, siz bana anlatır, açıklar ve tarif ederseniz işte o zaman ben verdiğiniz bu bilgiyi yaşantıma sizin yardımınızla dökmeye çalışırım. İşte o zaman verdiğiniz bu bilgi benim açımdan kuru bir bilgi olmaktan çıkar ve yaşamsal alana dönmüş olur. İşte o zaman ben bu bilgi ve eylem (amel) ile bir şeyler elde etmiş olurum. Ve ilerde deneyim sahibi olup belki bilmeyen birkaç kişiyi bu konuda yetiştiririm.

Ameli yok saymıyorsanız, daha ne diye zaman iman kurtarma zamanı diyorsunuz.. Bu işin zamanı felan yoktur.. bütün zaman ve mekanda geçerli olan tek bir şey vardır ki; Allah'a kul, Rasülüne ümmet olmaktır..

Zamandan kasıd; ahir zamandır. Günümüzün ahir zaman olduğu konusunda bütün İslam alimleri hemfikirdir. Gökten fitnenin yağmur gibi yağdığı bir dönemde, 7 yaşında namaza başlayan bu ceddin torunları günümüzde 70 yaşından sonra başlıyor. Bu neden ? Bilgisizlikten, cahillikten vs…Eğer şanslı ise, ölmeden başı secdeye geliyor. Ya şanslı olmayanlar ? Ya 20, 25 yahut 35 yaşında ahirete göçenler ? Bana ne! mi diyeceksin ? Oysa tebliğ etmek ile mükeleffiz. Bu mükellefiyet ölene kadar da üzerimizde. Eğer bir de alimseniz, eğer bir de bu işi Kur’an’da geçen tabiri ile bilen biri iseniz; bana ne deme hakkına sahip değilsiniz demektir. Allah’a (azze ve celle) kul, Rasulune (s.a.v.) ümmet olmak zaten yaratılış sebebiniz. Fıtraten zaten öyle yaratıldınız. “eletü bi Rabbiküm” hitabına “bela” diyerek cevap verdiniz. İşte burası o verdiğiniz cevabın uygulama safhası yani: AMEL SAHASI! Ameli boyutuna göre bu kabullenişi siz yaptığınız amel ile ortaya koyuyorsunuz.

İnşallah, anlatabilmişizdir. Aslında sizin de bunlara yakın bir düşünce tarzınız olduğunu görüyorum, sadece nüanslarda biraz değişiklik var. Çünkü bu aşağıya alıntıladığım cümleyi siz bir başka konuda kendiniz yazmışsınız. İslam diyalogla anlatılmaz/gösterilmez.. Yaşanarak gösterebiliriz ancak.. demek ki, bilmek ayrı bir şey, yaşamak ayrı bir şey.


Ayrıca;

Din adamı tabiri islamda yoktur. Hristiyanların çıkardığı bi terim olsa gerek.. ( Racülid din/ din adamı )

Din adamından kasdım, Diyanetin görevlendirdiği ve hayatını bu memuriyet ile geçirmiş olduğu yönünü anlatmak istememden kaynaklandı. Herhangi bir payeye yükseltmek gibi bir derdim de yok zaten. Eğer Allah (celle celaluhu) katında bir derecesi var ise, Allah (azze ve celle) zaten Onu yükseltecektir. Eğer yok ise; ben ve beraberimde yüzmilyarlarca insan yüceltmeye çalışsak da zerre dahi etki edemeyiz. Biz iman ettik ki; Hüküm, sadece ve sadece Allah’ındır!
 
Böyle bir milletin şuan da yetiştirmiş olduğu adamları, islamı yıkmak için yetiştirdiği alimler yok mudur ? yok olduğunu düşünebiliyor musunuz ?

NOt: Metin Mete nin yanında olduğum düşünülmesin! Bütün yazılarını okumuş değilim.. Onunla aynı sayfa değilim heralde.. ( hakkınızı helal edin, yazılarınızı okumadığım için böyle bir not yazdım.. itiraz edilecek yerler varmı yok mu bilmiyorum.Diyalog konusunda hemfikir olabiliriz. )

Hak ile batıl kıyamete kadar savaşacaktır! Bu Din'i içerden yıkmak için yapılan mücadeler ciddi anlamda ibn-i sebe gibi özel hahamların yetiştirdiği yahudi tohumlarından beri de devam etmektedir. Sonsuza kadar da edecektir. Biz ne kadar Dinimizi bilir ve yaşarsak o derecede etkilenmeyeceğiz. Yaşamak; işte önemli mesele bu!

Ben, Kur'an ölçülerinde yazdığı müddetçe her zaman metin mete'nin yanında olmuşumdur. Ve metin mete her zaman ayetler ile yazar. Benim karşı olduğum yahut tartıştığım konu, bazen bir çok anlamları olan ayetlerde kendi görüşünü savunduğu zaman yani ayeti tek bir anlama yüklediği zaman, bana daha doğrusu itikadıma ters gelen yazılarına itiraz amaçlı olmuştur. Ve ben, bu hali ile dahi her zaman metin mete ile beraber olacağım. Ve inşaallah ahirette de beraber olmayı arzu ediyorum.
 
ARZ_7 kardeşime özel cevaplardır:


Zaman iman kurtarma zamanı diyen kimdir ? hangi cahildir ? demek istemiyorum ama amel olmadan iman nasıl kurtarılır anlamış değilim..

Bu sözü söyleyen cahiller ! nakşibend yolunun büyükleridir. "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesiile yani yaşanması ileaynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.

O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..
İşte bu fazla düşünülmeden edilen bir cümle olmuş değerli kardeşim. Yazılarınızı okuyorum ve belli bir Kur’an bilginiz olduğunu görüyorum. Bu da beni sevindiriyor. Ama bu sözü siz nasıl yazdınız, hayret! “La ilahe İLLALLAH” sözünü Allah’ı azümüşşanı çok iyi bilen şeytanı düşünün. Allah’tan (celle celaluhu) başka İlah olmadığını sizden veya bizden daha iyi bilmesine rağmen; şeytan ne kadar amel sahibi ? Demek ki; sadece bilmek yetmiyor, hatta hiçbir şey ifade etmiyor. Ne zaman ki bu bildiğinizi yaşamaya yani amele dökerseniz, işte o merhalede imanınız size kıymet veriyor. Kuru kuru bilmek ile hiçbir şeyin elde edilmediğini bu örnekte görüyoruz. Ve bu bilgi şeytanın ilmi olsa dahi amele götürmediği için kuru bir bilgiden ibaret olduğunu ve bu imanın onu kurtarmayacağını bizlere yüce Kur’an bildiriyor. Şimdi bu sözü; bu merhalede, yeniden inceleyip düşünün.

Hiç kimse günah işleyen kafir olmaz demesin! Günah işleyen kafir olur demiyorum ama, salih ameli olmayana da müslüman demem, mümin demem.

Salih ameli olsa da olmasa da kişi “La İlahe illallah Muhammeden Resulullah” demek sureti ile Müslüman olur. Ameli yönü var veya yok; onu Allah (celle celaluhu) soracak. Sizler yada bizler soramayız. Neden ? Çünkü; Hüküm ve yargılama ve bağışlama yahut cezalandırma Allah’u Zülcelal’in hakkıdır! Bu hakkını hiçbir kuluna devretmemiştir.

Allahu teala nuh as oğlu için ne diyor bakın; Leyse min ehlik, innehü amelün ğayru salih/ o senin ehlinden değildir, muhakkak ki onun ameli salih değildir..
Zaman iman kurtarma zamanı diyipte ameli çöpe mi atacağız.

Buradaki “iman kurtarma” sözünden kasıd konusunda alimler; amele götüren ilimden bahsederler. Yukarıda açıkladığımız şekli ile. Amel çöpe atılmaz. Amel olmadan kuru bir bilgi çöpe atılmaya layıktır. Siz bir konu hakkında bilgiye sahipsiniz. Ben biliyorum ki siz bu konuda aynı zamanda deneyimlisiniz. Ama sizin bu bilginizden ben istifade etmediğim sürece ve bana anlatmadığınız sürece bu bilgi benim işime yaramaz, bir nevi çöpe atılmaya layıktır benim açımdan. Ne zaman ki, siz bana anlatır, açıklar ve tarif ederseniz işte o zaman ben verdiğiniz bu bilgiyi yaşantıma sizin yardımınızla dökmeye çalışırım. İşte o zaman verdiğiniz bu bilgi benim açımdan kuru bir bilgi olmaktan çıkar ve yaşamsal alana dönmüş olur. İşte o zaman ben bu bilgi ve eylem (amel) ile bir şeyler elde etmiş olurum. Ve ilerde deneyim sahibi olup belki bilmeyen birkaç kişiyi bu konuda yetiştiririm.

Ameli yok saymıyorsanız, daha ne diye zaman iman kurtarma zamanı diyorsunuz.. Bu işin zamanı felan yoktur.. bütün zaman ve mekanda geçerli olan tek bir şey vardır ki; Allah'a kul, Rasülüne ümmet olmaktır..

Zamandan kasıd; ahir zamandır. Günümüzün ahir zaman olduğu konusunda bütün İslam alimleri hemfikirdir. Gökten fitnenin yağmur gibi yağdığı bir dönemde, 7 yaşında namaza başlayan bu ceddin torunları günümüzde 70 yaşından sonra başlıyor. Bu neden ? Bilgisizlikten, cahillikten vs…Eğer şanslı ise, ölmeden başı secdeye geliyor. Ya şanslı olmayanlar ? Ya 20, 25 yahut 35 yaşında ahirete göçenler ? Bana ne! mi diyeceksin ? Oysa tebliğ etmek ile mükeleffiz. Bu mükellefiyet ölene kadar da üzerimizde. Eğer bir de alimseniz, eğer bir de bu işi Kur’an’da geçen tabiri ile bilen biri iseniz; bana ne deme hakkına sahip değilsiniz demektir. Allah’a (azze ve celle) kul, Rasulune (s.a.v.) ümmet olmak zaten yaratılış sebebiniz. Fıtraten zaten öyle yaratıldınız. “eletü bi Rabbiküm” hitabına “bela” diyerek cevap verdiniz. İşte burası o verdiğiniz cevabın uygulama safhası yani: AMEL SAHASI! Ameli boyutuna göre bu kabullenişi siz yaptığınız amel ile ortaya koyuyorsunuz.

İnşallah, anlatabilmişizdir. Aslında sizin de bunlara yakın bir düşünce tarzınız olduğunu görüyorum, sadece nüanslarda biraz değişiklik var. Çünkü bu aşağıya alıntıladığım cümleyi siz bir başka konuda kendiniz yazmışsınız. İslam diyalogla anlatılmaz/gösterilmez.. Yaşanarak gösterebiliriz ancak.. demek ki, bilmek ayrı bir şey, yaşamak ayrı bir şey.


Ayrıca;

Din adamı tabiri islamda yoktur. Hristiyanların çıkardığı bi terim olsa gerek.. ( Racülid din/ din adamı )

Din adamından kasdım, Diyanetin görevlendirdiği ve hayatını bu memuriyet ile geçirmiş olduğu yönünü anlatmak istememden kaynaklandı. Herhangi bir payeye yükseltmek gibi bir derdim de yok zaten. Eğer Allah (celle celaluhu) katında bir derecesi var ise, Allah (azze ve celle) zaten Onu yükseltecektir. Eğer yok ise; ben ve beraberimde yüzmilyarlarca insan yüceltmeye çalışsak da zerre dahi etki edemeyiz. Biz iman ettik ki; Hüküm, sadece ve sadece Allah’ındır!


Zaman iman kurtarma zamanı diyen kimdir ? hangi cahildir ? demek istemiyorum ama amel olmadan iman nasıl kurtarılır anlamış değilim..

Bu sözü söyleyen cahiller ! nakşibend yolunun büyükleridir. "zaman iman kurtarma zamanıdır" diyerek ameli yönün kuvvetlenmesiile yani yaşanması ileaynı zamanda ilimin kuvvet kazanması neticesinde imanın kurtarılmasının mümkün olabileceği görüşünü baz alır.

Yukarıda ki cümlemden o sözü söyleyenlere cahil dediğim çıkarılamaz. Hangi cahildir demek istemiyorum dedim. O sözü söyleyenlere cahil demek istemediğimi belittim.



O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..
İşte bu fazla düşünülmeden edilen bir cümle olmuş değerli kardeşim. Yazılarınızı okuyorum ve belli bir Kur’an bilginiz olduğunu görüyorum. Bu da beni sevindiriyor. Ama bu sözü siz nasıl yazdınız, hayret! “La ilahe İLLALLAH” sözünü Allah’ı azümüşşanı çok iyi bilen şeytanı düşünün. Allah’tan (celle celaluhu) başka İlah olmadığını sizden veya bizden daha iyi bilmesine rağmen; şeytan ne kadar amel sahibi ? Demek ki; sadece bilmek yetmiyor, hatta hiçbir şey ifade etmiyor. Ne zaman ki bu bildiğinizi yaşamaya yani amele dökerseniz, işte o merhalede imanınız size kıymet veriyor. Kuru kuru bilmek ile hiçbir şeyin elde edilmediğini bu örnekte görüyoruz. Ve bu bilgi şeytanın ilmi olsa dahi amele götürmediği için kuru bir bilgiden ibaret olduğunu ve bu imanın onu kurtarmayacağını bizlere yüce Kur’an bildiriyor. Şimdi bu sözü; bu merhalede, yeniden inceleyip düşünün.

İşte bu fazla düşünülmeden edilen bir cümle olmuş değerli kardeşim.
Bu söz yerine söylenileni düşünseydiniz daha iyi olurdu sanırım.
Şeytan örneğini vermişsiniz. Çok iyi biliyor, tanıyor, inkar etmiyor..
Peki şeytan imanını kurtarmış mıdır ? Şeytanın imanı kurtulmuş iman mıdır ? değildir. Kurtulması için ne gerekli inandığı şeyle amel etmesi gerekir. İmanım var demek yetmiyor amelide olması lazım beraberinde.. iman o kişiye amel getirmeli ki imanı kurtulmuş olsun.
Benim dediğim cümle de ' o nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele yöneltmez..'' Eğer iman kurtulacaksa amel ile kurtulur. O yüzden zaman iman kurtarma zamanı diyipte ameli arka plana atamaz, atılamaz. İmanım var diyipte, imanımı kurtardım diyipte ameli yok sayamayız. Ama zaman iman kurtarma zamanı dendiği zaman, amele gerek yok imanı kurtarsak yeter gibi bir mana çıkıyor.
Yukarıda yazdığınız cümleler, benim sözümü anlamamış olsanız bile bir nevi şerh niteliğindedir. Cümlemi tekrar düşünüp söylersem şöyle derim; Kişiyi amele yöneltmeyen iman kurtulmuş iman değildir.
bu cümle düşünmeden söylediğim cümle ile aynıdır. Söylediğim söz üzerinde düşünebilirsiniz.
Bir de Zaman iman kurtarma zamanı sözünden ne anlıyorsunuz. onu da düşünebilirsiniz.. Sanki sadece iman varmış, amel olmadan iman olurmuş gibi bir mana çıkıyor..


Hiç kimse günah işleyen kafir olmaz demesin! Günah işleyen kafir olur demiyorum ama, salih ameli olmayana da müslüman demem, mümin demem.

Salih ameli olsa da olmasa da kişi “La İlahe illallah Muhammeden Resulullah” demek sureti ile Müslüman olur. Ameli yönü var veya yok; onu Allah (celle celaluhu) soracak. Sizler yada bizler soramayız. Neden ? Çünkü; Hüküm ve yargılama ve bağışlama yahut cezalandırma Allah’u Zülcelal’in hakkıdır! Bu hakkını hiçbir kuluna devretmemiştir.

Bu cümlelerinizle tamamen çelişki içinde.

“La ilahe İLLALLAH” sözünü Allah’ı azümüşşanı çok iyi bilen şeytanı düşünün. Allah’tan (celle celaluhu) başka İlah olmadığını sizden veya bizden daha iyi bilmesine rağmen; şeytan ne kadar amel sahibi ? Demek ki; sadece bilmek yetmiyor, hatta hiçbir şey ifade etmiyor. Ne zaman ki bu bildiğinizi yaşamaya yani amele dökerseniz, işte o merhalede imanınız size kıymet veriyor.

Salih ameli olsa da olmasa da kişi “La İlahe illallah Muhammeden Resulullah” demek sureti ile Müslüman olur. Ameli yönü var veya yok;

İlk cümleniz amelsiz imanın bir değeri olmadığını şeytanı örnek göstererek çok güzel açıklamışsınız. Ama bir sonraki cümlede kelimei tevhidi söylemek suretiyle müslüman olur demişsiniz. ameli var veya yok. Şeytanda iman vardı ama amel yoktu.
Allah şeytana niçin secde etmediğini sorduğu zman şöyle dedi:
Halagteni min nar/ Beni ateşten yarattın. Şeytanın Allahı inkar etmediğini sende belirtmişsin.
ŞEytanında salih ameli yok imanı var. Bir insanın imanı olupta ameli olmayınca nasıl müslüman oluyor bilemiyorum.
Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin.
Demek ki iman etmek kelimei tevhidi söylemek müslüman olmak için yeterli değildir. İki cümleniz arasındaki çelişkiyi görebildiyseniz ne ala..

Zamandan kasıd; ahir zamandır. Günümüzün ahir zaman olduğu konusunda bütün İslam alimleri hemfikirdir.

Zamanın ahir zaman olmadığını söylemedim. Evet ahir zmandır ama bunun bizim için hiç bir önemi, kıymeti yoktur. Neden ? Ahir zaman da olmamızın biza getirisi nedir ? Sadece imanımızı kurardık mı yeter diyebiliyor muyuz ahir zaman da ? hayır o halde ahir zman olması bize hiç bir şey getirmeyecektir. Fitneler çok olduğu için daha çok çalışmamızdan bahsedecekseniz, eskilerin bu kadar çalışmasına gerek yok muydu derim. Her zaman görevimiz aynıdır. Zamanın ahir olması amel safhasında bi değişiklik getirmeyecektir. Dolayısıyla iman kurtarma zamanı diyemeyiz. Her zaman iman kurtarma derdinde olmuşturlar müminler, her Zaman.. İman kurtarmanın zmaanı yoktur.

Bunları söyledikten sonra hala zmaan iman kurtarma zmaanı, eski den iman şu zman kadar tehlikede değildi derseniz, İman neyle kurtulacak derim ki cevabı siz vermişsiniz Amelle.. Amelsiz iman kurtulmaz.. O halde Zaman iman kurtarma zamanı demenin manası nedir ?
Bu sözü açıklamanızı istiyorum, üzerinde düşünerek..

Zaman iman kurtarma zamanıysa, imanı kurtarılmaya çalışılmadığı zaman hangi zamandır ?

Zaman iman kurtarma zamanıysa, İmanı kurtarılacak olan kimlerdir ? İmanı olmayan(kafir) ların mı ? yoksa imanı olupta amel etmeyen gafil müminlerin mi ?

Zaman iman kurtarma zamanıysa, İman neyle kurtarılacaktır ?

Bu soruların cevabını düşününce Söylenen bu söz tamamen anlamsız kalıyor. Bu sözü söyleyeni cahillikle suçlamadım ama biraz daha kafa yorulursa heralde suçlanacak dereceye gelinebilir..

Bana cevap olarak yazdığınız yazı da hiç bir cevap bulamadım.. Hepsi bizim söylediklerimizi destekler niteliktedir. Buradan da anlıyorum ki söylenilenleri anlamadınız.. Benimde savunduğum Amelsiz iman olmaz, sizinde savunduğunuz Amelsiz imanın bir kıymeti olmaz..

Ve tekrar söylüyorum;
O nasıl iman kurtarmaktır ki; o iman kişiyi amele götürmez.. (amele götürmeyen iman kurtulmuş sayılmaz!)
 
Ayrıca;

Din adamı tabiri islamda yoktur. Hristiyanların çıkardığı bi terim olsa gerek.. ( Racülid din/ din adamı )

Din adamından kasdım, Diyanetin görevlendirdiği ve hayatını bu memuriyet ile geçirmiş olduğu yönünü anlatmak istememden kaynaklandı.

Sorunda heralde orada zaten.. Diyanet mi görevlendirir ? Diyanetin verdiği görev olarak mı yapılmaktadır Din Adamlığı..
Din adamı varsa muhakkak Dinsiz adamda vardır. Din adamlarının dışında kalanlar Dinsiz adam mı ? Dinsiz adam yoksa Din Adamı demenin manası nedir ?
Ben terimin yanlış olduğunu vurgulamak istedim ve hristiyanlık için geçerli olan bir terim dedim..

Metin Metenin karışında olduğumu da söylemedim. Teşekkür ettiğim bir çok yazısı olmuştur.

Ve ben, bu hali ile dahi her zaman metin mete ile beraber olacağım. Ve inşaallah ahirette de beraber olmayı arzu ediyorum.

Böyle bir dua da edemem..

69 - Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!

İsim belirtmek, şahıs belirtmek doğru olmasa gerek. İsa as ile ilgili kıss anlatılır. Şahsa dua ettiği için ahirette salihlerle beraber olamamıştır..
 
Son düzenleme:
Hak ile batıl kıyamete kadar savaşacaktır! Bu Din'i içerden yıkmak için yapılan mücadeler ciddi anlamda ibn-i sebe gibi özel hahamların yetiştirdiği yahudi tohumlarından beri de devam etmektedir. Sonsuza kadar da edecektir. Biz ne kadar Dinimizi bilir ve yaşarsak o derecede etkilenmeyeceğiz. Yaşamak; işte önemli mesele bu!

Ben, Kur'an ölçülerinde yazdığı müddetçe her zaman metin mete'nin yanında olmuşumdur. Ve metin mete her zaman ayetler ile yazar. Benim karşı olduğum yahut tartıştığım konu, bazen bir çok anlamları olan ayetlerde kendi görüşünü savunduğu zaman yani ayeti tek bir anlama yüklediği zaman, bana daha doğrusu itikadıma ters gelen yazılarına itiraz amaçlı olmuştur. Ve ben, bu hali ile dahi her zaman metin mete ile beraber olacağım. Ve inşaallah ahirette de beraber olmayı arzu ediyorum.


Sagolasin Radikal,Benim tek dilegim vardir Tüm Islam insani ile Allahin vaad ettigi altindan irmaklar akan cennetlerine gitmek ama ne yazikki öyle bir güne iman ediyoruzki o gün kimin münafik kimin dönek kimin nereye gidecegi belli olmayan(Allahin bildigi bizim ama oldugunz)o gün,bak demiyorum tümünüz icin ben cehenneme gideyim böyle bir sirk asla yapmam,ama istiyorum gönül ya hep beraber gidelim VAAD edilen o güzel nimetlerin sunuldugu yerler,Bu bir temenidir belki ama sen istersen DUA kabul eyle ve(Ben asla Amin kelimesini kullanmamdigimdan)Insallah de istersen katiliyorum de..Allah su dünyadaki biricik kaynagini bizlere bol bahsetsin yeterki..Yoksa ayete muhattap olmaktan cok korkuyorum Radikal Hani Allahin Resulü;"Rabbim Kavmim Kurani terk etti"Ayetinein muhattabi olmaktan haya ediyorum agliyorum inan hatta su an bile,Insallah Hic birimiz bu ayetin dedigi o sikayeti yapan Resulün karsisinda asla basimiz asagiya burnumuz yerde sürünmeden Alemlerin Rabbine düzgün cevap veririz,Ben her okuyusta bu ayeti inan hasyet ile agliyorum,Korkuyorum inan ve ondan duydugum bu korku(Biliyorsun birazda TÜYKILIBIGIM ya)beni heder ediyor,Insallah diyorum sizin gibi sahidlerinde sayesinde Hic birimiz buna muhattap olmayiz..Insallah Insallah...Insallah..Hep beraber Insallah...
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks