Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Devletinize Güveniyormusunuz?

Devletinize Güveniyormusunuz?

  • Evet

    Kullanılan: 9 39.1%
  • Hayır

    Kullanılan: 14 60.9%

  • Kullanılan toplam oy
    23

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Devlet...

Her insanın mensubu olduğu ülkenin yönetim sistemi. Kanunlarından tutun da hukukuna kadar. Ve kanun ile bağlanmış her müessesesi, sosyal güvenlik kurumu, belediyesi, emniyeti, tapusu, üniversitesi...

Her insan devletine güvenmek, ülkesinin yönetimine inanmak ve ondan emin olmak ister. Bu duygu insanın en doğal hakkıdır da...

Her insan devletinin şanı ve şerefi ile övünmek ister. Devlet dedinmi yüzlerde ve yüreklerde tatlı bir tebessüm ve huzurla "akan sular durmalıdır" kısacası...

Ya siz, siz devletinize güveniyormusunuz ve ondan eman içindemisiniz?...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Saydıkların devletin işleyiş sistemi. İşleyiş sistemi devlete olan sevgimizi zedelemez ama güveni sarsar. Güveni de devlete değil de, sistemine karşı sarsılır diyelim. Soru baya geniş olmuş. Neresinden tutup konuya gireyim bilemedim.

Yaşasın devletimiz, ölsün sistem:)

selametle..
 

Yasemin03

New member
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
254
Tepkime puanı
42
Puanları
0
Yaş
38
ben yasadigim ülkeye güveniyorum. her devlet kendini en iyi sekilde korumaya calisir, insallah. fakat bazi baska ülkelere o kadar güvenemiyorum dogrusu :rolleyes: . akillarinda ne gecirdiklerini bilemiyoruz.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
"Devletime Güvenmiyorum"
Bu cümlenin büyük yanlış olduğunu düşünüyorum. Devlet, bizimdir. Biz, eğer bize ait birşeye güvenmiyorsak, bizim olmaktan çıkar. Devlet, milletine hizmet için vardır. Hizmet noktasında eğer tam istediğimizi yapmıyorsa, hatta bize karşı geliyorsa, hatta bizi eziyorsa... o zaman bileceğiz ki, aslında bizi ezen devlet değil, devleti elimizden alıp, bize düşman etmek isteyen mihraklardır.

İnsan güvenmediği bir şeyi savunmaz. Devlete yapılan bir saldırı olduğunda, "güvenmiyorum" diyen kardeşlerimiz savunmayacaklar mı?

Bir kısım insanları, "şu devleti yıkıp, yerine şöyle şöyle bir devlet kurun" diye yönlendiriyorlar. "Sistemi değiştirin, devleti değil" demiyorlar. Ama asıl olan budur.
...
Devlet ile devletin işleyişi farklıdır.

Mesela; günümüz TCK'ya güvenmiyor olabiliriz. TCK, Adalet dağıtmıyor. Bilakis, suçluya çok yerde ödül gibi cezalar veriyor.
Günümüzde devletin Ekonomik rakamlarına inanmıyor ve "hayır, gerçek çok daha acı" diyor olabiliriz. Doğrudur da...
Günümüz idarecilerine güvenmiyor olabiliriz. Milleti aldattıklarını da düşünüyor olabiliriz.

Ama kavramı "devlet" diye ifade ettiğimizde iş değişiyor. Devletini seven ona güvenir. "Güvenmiyorum" diyenler de tahminen Devlete değilde, işleyiş sistemine ithaf ediyorlardır bunu. Lakin, tabir bu şekilde ama mana farklı da olsa, "Devlete güvenmiyorum" sözü, bizi devletçilikten uzaklaştıran, yabancılaştıran bir hale sokar.

İran'da halk, devleti yıkmak için değil, işleyişini değiştirmek için devrim yaptı.
vs..
...

Sloganımızı tekrarlıyoruz: Yaşasın devlet, ölsün sistem :)

selametle...
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Ne demiş atalarımız: ya devlet başa, ya kuzgun leşe!

Devlet; devletli bir güç olacak ki insanlar güven konusunda sorgulama ihtiyacı dahi duymayacak. Ama devlet, devletli bir devlet olmaz ise, işte o zaman beşeri sistemler gelir ahkamını ortaya koyar. Kabul etsen de etmesen de artık mecbur uyarsın. Kabul etmediklerini değiştirmek istersin, bazısını teklif dahi edemezsin. Tabu olmuştur artık. Sana demokrasi adını verdikleri bir yol gösterirler, o yoldan en başta kendileri çıkarlar. Yıllarca didinir anlatır bir şekilde kendini ifade eder ve çevrende senin ile aynı fikirde olnaları bir platformda toplarsın, bu sefer de sistem karşıtı olarak yuhalarlar. Neden ? Çünkü sistem beşeridir ve sahibi de onlardır. Ne zamana kadar ?

Allah'u Zülcelal'in ahkamının yaşanır hale gelmesi için, derini sıyırıp kendine kalkan yaparak iki kolun omuzundan kopana kadar mücadele ederek, gözünün ferinin sönmesine ramak kala son damla kanını akıtıncaya kadar mücadele edebildiğin zamana kadar!

İşte! bahsedilen güven duyulacak zaman, bu zamandır! İşte ozaman güvenirsin! Allah'u Zülcelal'in (celle celaluhu) ahkamına güvenilmez de neye güvenilir ki ?...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
:)
Tamam hocam. Benim bakış açım biraz "Vatan Sevgisi" üzerinden olmuş. Devletin yaptıkları güven vermiyor olsa bile, insan Vatanını Sevmeli, manasında idi. Yani,Bekir abinin sorusu biraz daha farklı. Kavrama takıldım heralde. Neyse, hayırlısı olsun.

selametle..
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Vatan sevgisi farklı. Vatan sevgisi imanın cüzlerinden bir cüz ki, herkes vatanını sever. Fıtraten de öyledir. Vatan için ölünür, ki ashab vatanı için savaşıp şehid olmuştur. Belki ilk bakışta ashabın o günler içerisinde savaşı Din'in ayakta kalmasına destek vermek gibi görünse de Hendek ve Bedr savaşları teferruatlı incelendiğinde bu vatan sevgisininde bu savaşın yapılmasında nedenlerden bir neden olduğu görülecektir.

Vatan konusunda mutabıkız. Vatan için ölmek farz hükmündedir. O halde canımız feda olsun.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
katılmıyorum...

vatan için ölenede şehit denmez. İslam için, Allah için ölene denir şehit...

müslüman iyi niyetli tüm insanları sevmek esastır . vatan millet köken ayrımı yapmaksızın...

Vatanı olmayanın Din'i olmaz! Nasıl ki başını sokacak, mahremiyetini gizleyecek bir evi olmayanın ailesi olmaz ise, Din'i yaşamak için de vatan şarttır. Dinini yaşaman için de sahip olduğun vatanı korumak farzdır! Farz Allah'ın (celle celauhu) emr'idir. Allah'ın (celle celaluhu) emr'ini yerine getirirken ölen kişi bu uğurda ve bu niyette ölmüş ise; şehittir!

Bunu yüreğinde ve kanında hisseden ve şuuruna eren de müslümandır. Müslüman, diğer müslümanları kardeşi mesabesinde olduğu için sever. Kafiri ise; belki bir ihtimal son nefesten önce Allah'ın (celle celaluhu) rahmeti erişir de, nefes hulqum sınırına gelmeden İslam ile şereflenebilir hüsn'ü niyeti ile, sırf Allah'ın (celle celauhu) kulu olması nedeni gıyabında umut besleyebilir.

Milletden bahseden kim ? kavmiyetten bahseden kim ?

Metrekareye 4 şehit düşen Çanakkale'de vatanını korumak için savaşan Türk, Kürt, Boşnak, Pomak, Çerkez, Laz ve diğer ırk mensubu insanların hepsi koyun koyuna yatıyor halen orada. Ve hepsinin ortak adı: Müslüman! Rabbim şehadetlerini kabul buyursun inşaallah.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Memleket ? Şu; kuşe kağıda basılı, bazı yerlerinin kırmızı çizgiler ile çizilerek sınırlarının belirginleştirildiği adına da Türkiye denilen yerden mi bahsediyorsun ?

Ufkunu genişlet biraz. Biz, Tüm İslam aleminin üzerinde yaşadığı topraklara vatan diyoruz. Üzerinde İslamın yaşandığı her toprak, vatanımdır. Tüm dünyaya da; mescit gözü ile bakıyoruz.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
İşi biraz daha ileri götüreyim iznin olursa; geçici vatan için ölmeyi göze alıyorsak, bunu bir avuç toprak için değil, asli vatanımızı kazanmak için yapıyoruz. malumunuz, "nereden gelip nereye gidiyorsun" diye soracaklar!
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
türk olmasamda annem türk babam kosovalı.

Neden Türk'lük konusunda takıldık. En başta belirttik sözlerimiz kavmiyetçilik olarak algılanmasın dedik, ama nedense hep bir kavmiyetçilik etrafında dönüyoruz. Babanız Boşnak anneniz Kürt de olabilirdi. Bu kötü bir şey ya da ayıplanacak bir şey değil ki. "Müslüman" olarak yaşayabiliyorlarsa bence gurur duyulacak anne babanız var demektir. Bunun için mutlu olun. Milyonlarca "müslüman" Kürt ve Boşnak nasıl kardeşim ise, siz de aynı oranda bana yakın bir kardeşsiniz. Kavmiyetinden dolayı hiç bir kimseyi sevmek yada sevmemek gibi bir derdimiz yok. Öyle olsaydı araplara diş bilemem gerekirdi. Öyle ya, bir ingiliz kahpesinin aldatması ile atalarımın karınlarını deşip altın aramışlardı zamanında.


velhasıl ufkumun ve bakış açımın sizden geniş olduğu kanaatindeyim.

Öyle olmasını dilerim ve isterim. İnşaallah da öyledir. Ama biz ufuk çizgisini kasd ederken misak-ı milli sınırlarının ötesini vurgulamak istemiştik. Hani bir zamanlar Kanuni'nin çizdiği sınırlar. Hatta daha daha ötelerini...

türk islam alemi diye bi şey olamaz.

pardon ? Sanırım hızlı okudunuz! "Tüm İslam alemi" kelimesini hızla okuyunca, eğer bir de azıcık da olsa önyargılı yaklaşınca demekki kelimemiz "Türk İslam alemi" olarak beyinde algılanıyor. Şartlı refleks dedikleri bu olsa gerek.

bu son derece yanlış bi ifade. türk türkün değil, müslüman müslümanın kardeşidir. mehmet akifinde dediği gibi islam, müslüman çatısı altında birleşmek lazım. herkezin milleti farklı, ortak noktamız müslüman olmak, doğru yolu aramak..

Zaten öyle bir ifade kullanmadığımız için (bir önceki paragrafta açıkladık) üzerimize alınmadık. Çünkü bizde kavmiyetçilik olmaz. Olsa, zaten imanımız ve itikadımız eksik kalır. Biyorsunuz Adem (a.s.)'in de bir kavmiyeti yoktu. Sadece orjinal bir cins olarak yaratıldı. Bizler de bu orjinalin çocuklarıyız. "Mügminler ancak kardeştir" ayeti (hucurat : 10 ) de; itikadımızı sağlam temellere oturtuyor zaten.

Dolayısı ile bu mezuudan çıkıp son cümlenize değineceğim. "...doğru yolu aramak" demişsiniz. Aramak gibi bir derdimiz yok, olmamalı da. Aranılan şey haddi zatında ortada apaçık duruyor. Kur'an'dan daha açık yol mu var bize ?Derdimiz ve ortak noktamız bunu anladıktan sonra yaşamak olmalı, derim. Ne dersiniz ?
 
Son düzenleme:

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
teşekkürler. açıklamaların ve fikirlerin çok güzel. ve özür dilerim. biraz hızlı okumuşum. "tüm islam alemi kısmını" işyerinden giriyorum internete zamanım kısıtlı. öyle bi yanlış anlamam olmuş.

benim belki biraz önyargılı veya vatanına hafif kırgın ruh halimle yazdığım yorumlarıma verdiğin güzel cevaplar için tebrik ederim..

Estağfurullah.

Özür dilemen bile nazik karakterde bir insan olduğunu gösteriyor. Kaldı ki, bu konuda özür gerekmez.

Fikir tartışmaları güzeldir, ortaya farklı farklı güzellikler saçılır ki, hem tartışanlar hem de okuyanlar muhabbet duyar bundan. Zaten önemli olan da bu değil mi ? Tartışmada aranılan en doğru ve en güzel bulunacaksa, hem tartışanlar hem de okuyanlar bundan zevk alacak ve arada bir uhuvvet, dostluk doğacaksa kaybeden yoktur; herkes kazanmıştır.

Güzel bir alışveriş oldu. Allah (celle celaluhu) işerinde kolaylıklar nasip etsin.

Muhabbetle.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İyi düşünmek lazım.

Devlet...

Manevî kişiliği ve belirli bir anayasal düzeni olan egemenlik sahibi...

Sınırları belli bir ülkeye sahip güç...

Bir hükümete ve kanunlara bağlı, teşkilâtlı bir milleti veya milletler topluluğunu meydana getiren siyâsi teşekkül.

Devlet tanımı budur...

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Daha iyi anlamak için...

Daha iyi anlamak için...

Devletin İşlevlerini anlayıp devlet kavramını tanıyalım...



Yasama


Yürütme


Yargı


Malî Tasarruf


Kültür


Denetim
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
Yasama

Yasama; yeri geldiğinde tek kişiye dahi imtiyaz sağlamak amaçlı kullanıldığı için, güven vermiyor. İktidarı eline geçiren hükümet ve içinde yer alan mümtazlar!!! kendi çevrelerinde bulunan ve kendilerini oraya taşıyanlara diyetlerini ödemek için, akla hayale gelmedik varyasyonlar ile ayrıcalıklı imtiyazları yerlere seriyorlar. Hiç bir şey yapamasalar da; Kanun Hükmünde kararnameler ile belli bir süreyi kotarıp daha sonra anayasa mahkemesinden döneceği gün gibi belli kanunları 15-20 günlük zaman içerisinde oldu bittiye getirip ellerini çekiyorlar.Olan; her zamanki gibi insanımıza oluyor, ki; ne yazık bunlardan şikayet edenler dahi günü gelince aynı koltuğa geçtiklerinde en başta yaptıkları bir öncekinin tekrarı olmaktan öteye geçmiyor.

O yüzden güvenmiyorum.


Yürütme

Devletin yürütme organları arasında münferid çıkışlar olsa da durum yukarıdakinden farklı olmadığı için, yürütme de bundan nasibini alıyor. Ehil olmayan yerde neyi beklersiniz ki ? İşe göre adam değil, adama göre iş tayin edilmesinden dolayı, yürütme her alanda kilitlenip kalmakta. Hepimiz bürokrasiden şikayet ederiz, işin tuhaf tarafı şikayetlerimizi de yine gider bürokratlara yaparız.

O yüzden yürütmeye de güvenmiyorum.



Yargı

Hepimizin bir gün ihtiyac duyabileceği Kurum. Kimseye ihtiyacı olmayan yegane Kurum, olması gereken; ve lakin herkesin rengine göre şekil ve renk değiştiren bukalemun!
Bugün rüzgarı sağından alıyorsa pupa yelken, ertesi gün soldan gelen lodos'a anında çark-ı tornistan!
Hiç güvenmiyorum.


Malî Tasarruf

Evet, mali işlerinde görevli ve sorumlu olduğum olduğum firma geçen yıl kàrını bildirdi. İki şirket %15 kar etmiş, 3 şirket %5 zarar bildirmiş. 1 tanesi de durağan bir bütçe tanımladı. Sebep; global kriz. Hadi canım, 2006 yılında yıllık 4.800 konteynır ihracatı olan firma, 2008 yılında %40 artış ile 4.930 konteynıra çıkmış, zarar gösteriyor. Sebep; girdi maliyetleri. Girdi maliyetleri artmadı ki, kriz muhabbeti yüzünden nakliyeci dahil hiç bir kaleme ekstra yük gelmedi neyin krizi bu ? Ama Devlet yiyiyor. Nasıl olsa, memur ve işçi kesimi sırtlıyor bu ülkeyi canım, şirketlerimiz bir kaç yıl daha zarar gösterse de olur. Amaç GSMH yükseliyor, aman ürkütmeyelim ihracatçıları. Sözüm ona Teşvik yasası yolda. Güleriz ağlanacak halimize. Doğru düzgün inceleyen hiç bir ekonomistin bu hali ile onay vermeyeceği teşvik yasasını çıkarmanın, kökten krize girmek olduğunu birileri bu hükümete anlatsa iyi olacak. Yılbaşına haklı çıkmaktan o kadar çok korkuyorum ki, neden? çünkü olan yine bizim halkımıza olacak da ondan.
Bu hali ile Maliyeye de güvenmiyorum!


Kültür

Milli eğitim Bakanlığı her yıl mutad hale getirdiği genelgeler ile bu yılda düzeni bozmadı, müfredatı yine değiştirdi. İkinci, üçüncü sınıfa geçen çocuğa 1. sınıf muamelesini yine yapacak. Eğitim böyle olursa, kültür ne hale gelir ? Eğitim ve öğretim kalitesi artmadıkça, bu ülkede okur artmaz. İnsanlar kitap görmekten nefret eder hale getiriliyor. Okulda zorlandığı, arkadaşlarının karşısında geri zekalı durumlara düştüğü anılar canlanıyor ister istemez gözünde. Eline geçen kitabında ön kapağı ile arka kapağına kaçamak bir bakış atıp en uygun yere fırlatıyor elindeki kitabı. Okumayan milletlerin ufuk çizgisini nereye çekebilirsiniz ki? Her kitap bir dünya'dır, diye anlattı bize büyüklerimiz. O zamanlar önlükler de siyahtı ama beyinler parlaktı. İdealizm vardı. Öğretmenlerimiz okul çıkışı yemeğini yedikten sonra bizde bekliyorum diyerek birçok arkadaşımız ile bizi de evlerine çağırırken, bir nevi gönüllü dershane görevi yükleniyordu. 4 kuruş maaşının küçük bir kısmını sırf okumaya daha çok ilgi göstersinler diye bizlere kek, kurabiye, meyver suyu türünden ikramlar ile davet ediyorlardı. Şimdi; durun bakın etrafınıza, bunu yapan kaç tane tanıdığınız öğretmen var çevrenizde ; Hiç mi ? ; Şaşırmamak lazım. Çünkü, şuan görevde olan öğretmen, bir kaç sene önce geldiği sıralarda aldığı eğitimin kalitesinden ziyade Guns'n rose yada Mead Lofe'un son cd çalarını merak ederken vakti olmadığından ders ile ilgilenemedi. O yüzden var olması gereken idealizme hiç rastlamadığı için, televole kültüründen başka kültür de edinemedi. Çocuğunuza bir şey vermesini beklemeyin, hatta geliriniz iyiyse, çocuğunuzun öğretmeni hafta sonu dağcılık kursu açıyor, ders başı 15 TL. Yazdırın, çocuğunuzun içindeki maceracı yönü ortaya çıkarın. Kitap mı, büyünce okur canım.
Asla güvenmiyorum.


Denetim

Denetim mavilikleri ile olursa çok iyidir. Turuncu renkler bayar ama yine de hiç yoktan iyidir. Eğer yeşillikler den yelpaze yaparsanız, "hadi bu seferlik böyle olsun, ama bir daha ki sefere gözünüzün yaşına bakmam ona göre, şimdiden ayağınızı denk alın" bakışları altında yapılan denetim, en somut ve net olanıdır. Karşılıklı güvene dayalı olması nedeni ile en güvenilir unsurdur.
Ama ben; asla ve kat'a güvenmiyorum.



Hamiş: Mavilik 100 TL, Turuncu 50 TL ve yeşillikler de 20 TL anlamına gelir.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,132
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yasama

Yasama; yeri geldiğinde tek kişiye dahi imtiyaz sağlamak amaçlı kullanıldığı için, güven vermiyor. İktidarı eline geçiren hükümet ve içinde yer alan mümtazlar!!! kendi çevrelerinde bulunan ve kendilerini oraya taşıyanlara diyetlerini ödemek için, akla hayale gelmedik varyasyonlar ile ayrıcalıklı imtiyazları yerlere seriyorlar. Hiç bir şey yapamasalar da; Kanun Hükmünde kararnameler ile belli bir süreyi kotarıp daha sonra anayasa mahkemesinden döneceği gün gibi belli kanunları 15-20 günlük zaman içerisinde oldu bittiye getirip ellerini çekiyorlar.Olan; her zamanki gibi insanımıza oluyor, ki; ne yazık bunlardan şikayet edenler dahi günü gelince aynı koltuğa geçtiklerinde en başta yaptıkları bir öncekinin tekrarı olmaktan öteye geçmiyor.

O yüzden güvenmiyorum.


Yürütme

Devletin yürütme organları arasında münferid çıkışlar olsa da durum yukarıdakinden farklı olmadığı için, yürütme de bundan nasibini alıyor. Ehil olmayan yerde neyi beklersiniz ki ? İşe göre adam değil, adama göre iş tayin edilmesinden dolayı, yürütme her alanda kilitlenip kalmakta. Hepimiz bürokrasiden şikayet ederiz, işin tuhaf tarafı şikayetlerimizi de yine gider bürokratlara yaparız.

O yüzden yürütmeye de güvenmiyorum.



Yargı

Hepimizin bir gün ihtiyac duyabileceği Kurum. Kimseye ihtiyacı olmayan yegane Kurum, olması gereken; ve lakin herkesin rengine göre şekil ve renk değiştiren bukalemun!
Bugün rüzgarı sağından alıyorsa pupa yelken, ertesi gün soldan gelen lodos'a anında çark-ı tornistan!
Hiç güvenmiyorum.


Malî Tasarruf

Evet, mali işlerinde görevli ve sorumlu olduğum olduğum firma geçen yıl kàrını bildirdi. İki şirket %15 kar etmiş, 3 şirket %5 zarar bildirmiş. 1 tanesi de durağan bir bütçe tanımladı. Sebep; global kriz. Hadi canım, 2006 yılında yıllık 4.800 konteynır ihracatı olan firma, 2008 yılında %40 artış ile 4.930 konteynıra çıkmış, zarar gösteriyor. Sebep; girdi maliyetleri. Girdi maliyetleri artmadı ki, kriz muhabbeti yüzünden nakliyeci dahil hiç bir kaleme ekstra yük gelmedi neyin krizi bu ? Ama Devlet yiyiyor. Nasıl olsa, memur ve işçi kesimi sırtlıyor bu ülkeyi canım, şirketlerimiz bir kaç yıl daha zarar gösterse de olur. Amaç GSMH yükseliyor, aman ürkütmeyelim ihracatçıları. Sözüm ona Teşvik yasası yolda. Güleriz ağlanacak halimize. Doğru düzgün inceleyen hiç bir ekonomistin bu hali ile onay vermeyeceği teşvik yasasını çıkarmanın, kökten krize girmek olduğunu birileri bu hükümete anlatsa iyi olacak. Yılbaşına haklı çıkmaktan o kadar çok korkuyorum ki, neden? çünkü olan yine bizim halkımıza olacak da ondan.
Bu hali ile Maliyeye de güvenmiyorum!


Kültür

Milli eğitim Bakanlığı her yıl mutad hale getirdiği genelgeler ile bu yılda düzeni bozmadı, müfredatı yine değiştirdi. İkinci, üçüncü sınıfa geçen çocuğa 1. sınıf muamelesini yine yapacak. Eğitim böyle olursa, kültür ne hale gelir ? Eğitim ve öğretim kalitesi artmadıkça, bu ülkede okur artmaz. İnsanlar kitap görmekten nefret eder hale getiriliyor. Okulda zorlandığı, arkadaşlarının karşısında geri zekalı durumlara düştüğü anılar canlanıyor ister istemez gözünde. Eline geçen kitabında ön kapağı ile arka kapağına kaçamak bir bakış atıp en uygun yere fırlatıyor elindeki kitabı. Okumayan milletlerin ufuk çizgisini nereye çekebilirsiniz ki? Her kitap bir dünya'dır, diye anlattı bize büyüklerimiz. O zamanlar önlükler de siyahtı ama beyinler parlaktı. İdealizm vardı. Öğretmenlerimiz okul çıkışı yemeğini yedikten sonra bizde bekliyorum diyerek birçok arkadaşımız ile bizi de evlerine çağırırken, bir nevi gönüllü dershane görevi yükleniyordu. 4 kuruş maaşının küçük bir kısmını sırf okumaya daha çok ilgi göstersinler diye bizlere kek, kurabiye, meyver suyu türünden ikramlar ile davet ediyorlardı. Şimdi; durun bakın etrafınıza, bunu yapan kaç tane tanıdığınız öğretmen var çevrenizde ; Hiç mi ? ; Şaşırmamak lazım. Çünkü, şuan görevde olan öğretmen, bir kaç sene önce geldiği sıralarda aldığı eğitimin kalitesinden ziyade Guns'n rose yada Mead Lofe'un son cd çalarını merak ederken vakti olmadığından ders ile ilgilenemedi. O yüzden var olması gereken idealizme hiç rastlamadığı için, televole kültüründen başka kültür de edinemedi. Çocuğunuza bir şey vermesini beklemeyin, hatta geliriniz iyiyse, çocuğunuzun öğretmeni hafta sonu dağcılık kursu açıyor, ders başı 15 TL. Yazdırın, çocuğunuzun içindeki maceracı yönü ortaya çıkarın. Kitap mı, büyünce okur canım.
Asla güvenmiyorum.


Denetim

Denetim mavilikleri ile olursa çok iyidir. Turuncu renkler bayar ama yine de hiç yoktan iyidir. Eğer yeşillikler den yelpaze yaparsanız, "hadi bu seferlik böyle olsun, ama bir daha ki sefere gözünüzün yaşına bakmam ona göre, şimdiden ayağınızı denk alın" bakışları altında yapılan denetim, en somut ve net olanıdır. Karşılıklı güvene dayalı olması nedeni ile en güvenilir unsurdur.
Ama ben; asla ve kat'a güvenmiyorum.



Hamiş: Mavilik 100 TL, Turuncu 50 TL ve yeşillikler de 20 TL anlamına gelir.


Allah razı olsun, ne güzel anlattın, maalesef aynen katılıyorum...
 
Üst Alt