Delil-i Aklî

alptraum

New member
Bizler, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından bize bildirilen ve inanmamız istenen şeylere iman ederiz. İmanın mahalli kalptir. İnsan kalbiyle inanır. Ama kalben inandığı esasların aklen de delillerini arar, imanını kuvvetlendirmeye çalışır. Meselâ, Kur’an-Kerim insanların öldükten sonra diriltileceklerini haber verir. Bunu haber verirken aklı ikna edecek delilleri de ortaya koyar.

Yasin Suresi’nin sonunda yer alan şu ayetlere bakalım:
“İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?”
“Yaratılışını unutarak bize bir de örnek getirip: “Kim diriltecekmiş o çürümüş kemikleri?” dedi.”
“De ki: “Onları ilk defa yaratan diriltecek ve o her yaratmayı bilir.”
“Size yeşil ağaçtan bir ateş yapan O’dur. Şimdi siz ondan tutuşturmaktasınız.”
“Gökleri ve yeri yaratan, onlar gibisini yaratmaya kâdir değil midir? Elbette kâdirdir. Çünkü o her şeyi yaratandır, her şeyi bilendir.”
(Yasin, 79-81)

Bu ayetler akli delillerle doludur. İnsan sadece ilk yaratılışını bile düşünse “beni yoktan yaratan elbette yeniden diriltmeğe kadirdir” der ve imanı kuvvetlenir. Bu tür aklî deliller, kalbe gelebilen vehim ve vesveseleri, şüphe ve tereddütleri ortadan kaldırır.
 
Teşekkürler Alptraum kardeşim. Güzel ve yerinde bir konuya dikkat çekmişsiniz yine. Bazen bu forumda diğer arkadaşlar ile tartışırken nedense her konuyu akıl süzgecinden geçirme konusunda anlaşamıyoruz. Oysa siz sadece Yasin suresinde geçen ayeti bir kaç cümle yorum ile gayet güzel açıklamışsınız. İmanın kalbi yönü ile akli yönünü karıştırdığımız zaman işte bu hatalara hep düşüyoruz. Haddimiz olmayarak bu güzel ayetlere hadis ve alimlerin sözü ile destek vermek isterim.

İmam-ı Gazali (r.aleyh) bir yazısında Kur'an'ı sadece kalbi değil akli yönden anlamanın hakkında şöyle bahsediyor: Makbul ilimlerin hafi ve celiye ayrıldıklarını basiret sahipleri inkar etmez. Bunu inkar edenler, ilahi ma'rifetleri noksan, çocukluğunda öğrendiği ile donup kalan ve neticesine varmayan, alimler ve veliler makamına yükselemeyen kimselerdir. Bu söylediklerimiz, şeri'atın delillerinden de anlaşılır.

Nitekim Peygamber efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifde: "Şüphesiz Kur'an'ın, zahiri, batını, gayesi ve matla'ı vardır." (İbn Hibban, İbn Mesud'dan)

Kur'an'ı Kerim'de buyuruluyor;

"Onlar insanlara verdiğimizi darb-ı mesellerdir. Onlara, ancak alimler akıl erdirir." (Ankebut:43)

Hazreti Ali (k.v.) göğsünü işaret ederk şöyle buyuruyor: "Ehlini bulsam buarada çok ilim vardır"
 
Tevafuk; sübhanallah.

Sizde meğer başka bir konuda Kur'an'ın "Şüphesiz Kur'an'ın, zahiri, batını, gayesi ve matla'ı vardır." (İbn Hibban, İbn Mesud'dan) konusunu, bölüm halinde açıklamışssınız. Bizde bilmeden yazdık. Hoş oldu vesselam.:rolleyes:
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks