Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bu Gün Yeniden Ölümü Hatırla

P

Peris

Guest
Ölümü düşünüyorum..... ve tenimin ruhum için bir kafes olduğunu anlıyorum....Ölüm son değil... bir başlangıc....Hepimiz için hayırlısı...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yine ölümü düşünüyorum.

Beni kabristana götürmek üzere bir tabuta koydular. İnsanlar tabuta el atmak için yarışıyor. Zahir ecri mi çok bu işin?.. Benimse aklıman Üstadın şu mısraları geçiyor.

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam.

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Yine ölümü düşünüyorum.

Tabutumu taşıyan/taşımaya çalışan insanlar hep bir değişik tefekkürdeler. Allah yardımcın olsun diyenller var, yüreği kıpır kıpır, heyecanlı, kederli olanlar, sevaptır bir el atayım diyenler, işte insanın sonu bu diyenler, insan öldümü ağırlaşıyor mu ne diyenler, gör bakalım toprağın altı nasıl diyenler... Uzaktan uzağa görüp, kim acaba? Allah rahmet etsin, amin,amin diyenler. Ve insanların görmedikleri bir başka tören var o an... Belki bazı ruhaniler, melekler... Şeytan da bıyık altından gülüyor, "epey işimiz oldu bunla" diyerek... Ben ise ağzım mühürlü, bedenim donuk bu acayip seyranı izlemekteyim, bir seyirci gib, sanki ölen ben değilim...
 

Araþtýrmacý

New member
Katılım
27 Ara 2009
Mesajlar
22
Tepkime puanı
23
Puanları
0
Uzak devirlerden, uzak diyarlardan birinde bir padişah yaşarmış. Gün gelmiş, bu padişah uçsuz bucaksız ülkesinin en sağduyulu, en bilgili, en zeki adamlarını sarayına çağırmış, onlara şöyle seslenmiş: “Efendiler, sizden oğullarım için öyle bir kitap yazmanızı istiyorum ki, içinde dünyanın en kıymetli, öğrenilip de bilinmeye en layık bilgileri bir arada bulunsun; o kadar ki, onu okuyanın artık başka bir şeyler okumaya ihtiyacı kalmasın.” Omuzlarında vazifelerinin ağırlığı terk eylemiş sarayı bilgeler. Günler geçmiş, mevsimler dönmüş, tam bir yılın ardından yeniden sarayın kapısında belirdiklerinde elleri kolları yazdıkları ansiklopedinin alabildiğine kalın on iki cildiyle doluymuş. Padişah daha uzaktan onları seçende, “Aman beyler,” demiş, “ifrata kaçmamış mısınız? Gidin, bunu kısaltmadan gözüme gözükmeyin.” O gün boyunlarını büküp ocaklarına dönen adamlarımız hummalı çalışmalarla geçen bir yılın ardından yeniden padişahın huzurunda bulmuşlar kendilerini. Bu defa yanlarında yine etine dolgun, ama en azından tek bir cilt varmış. Padişah almış eline, karıştırmış. Buyurmuş ki, “Dimağınıza sağlık erenler, belli ki fevkalade bir eser. Lakin bu biraz daha kısalmalı...” Bezgin ve kırgın, bir yılın ardından yine aynı yerde belirmek üzere ayrılmış bilgeler güruhu. Ertesi bahar geri döndüklerinde padişaha sundukları, üzerinde tek bir cümle yazılı küçücük bir kağıt parçasından başka bir şey değilmiş. Şaşkın bir telaşla değdirmiş gözlerini padişah dünyanın en değerli bilgisini ihtiva etmesi icap eden o cümleye. Şuymuş okuduğu: “Bu da gelir, bu da geçer.”
Evet ya, “bu da gelir, bu da geçer”... Her nesnenin bitimli, her kimsenin ölümlü, kısaca her şeyin geçici olduğu bilgisi burada, şurada ve orada dünyanın en değerli, en derin içgörüsü rolünde çıkıyor karşımıza.

Faniliğimizin farkında olmanın onu inkar etmek ya da unutmaya kıyasla bizi nasıl defalarca daha anlamlı, daha mutlu hayatlar sürmeye sevkedeceği kaç kere söylendi bugüne dek, daha kaç kere söylenecek? Zerre tereddüt yok: Ölümlülüğümüz kendimizi içinde buluverdiğimiz şu hayatın en değiştirilemez, en temel hakikatı. Bu hakikatı yok saymak, onu bilincimizin en bir ücra, kuş uçmaz kervan geçmez köşelerine hapsedip şartlar zorlayana değin orada bırakmak hayatın ne olduğu ve nasıl yaşanması gerektiği sorularına bilgece, bilgelikten geçtim, doğru bir cevap vermemizi imkansız kılacak muhakkak ki; bizi hayatın özüne körleştirecek.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ölümü düşünüyorum...

Kabristanın kapısından giriyoruz şimdi. Herkes ayakları üstünde, ben omuzlardayım. Toprağa girecek olana son ihtimam bu. Onbinlerce mezar taşı selam alıyor, onbinlerce kabir ehli yeni müdavimi merak ediyor. Bu kalabalığın içinde ki merasime bende uymuşum, sanki onlardan biri, peki ölen kim?..
 
P

Peris

Guest
Hatırlamakmı?!.....Bu gün ölümü tanıdım.....acısını taddım.....
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ölümü düşünüyorum...

Tabutumu kazılmış mezarın yanına indirdiler. Etraf yavaş yavaş doluyor. Bir yandan eli kürekli bir kaç kişi mezarın son rutüşlerini yapmaktalar. Babam, dedem, ninem, hepsi de burada beni bekliyorlar. Toprak beni bekliyor, kabir beni bekliyor, berzah beni bekliyor, ben seni ey Ahkemül Hakimin...
 
P

Peris

Guest
Hayat var ki, ölüm kadar zehirli,
Ölüm var ki, hayatdan da değerli.
 

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
lezzetleri acılaştıran ölümü anmak güzel,dünya ahiretin mezrasıdır bilmek daha güzel,ölümü düğün gecen bilebilmek ne çok güzel..
 

Selim

New member
Katılım
12 Nis 2010
Mesajlar
378
Tepkime puanı
311
Puanları
0
Ölümden korkmuyorum sadece Rabbimin huzuruna hazırlıksız gitmekten korkuyorum.
İmansız ölmekten korkuyorum. Evliyaullahlar bile hergün İmansız ölmekten korkup dua ediyorlar. Onlar böyle iken kendimin hiç olduğunu anlıyorum, lakin ümidimi kesmeyerek Rabbime yalvarıyorum. Ümitsizlik şeytandandır.Allah (c.c.) için İmanlı ölmek için Kelime-i şehadeti sesli bir şekilde söyleyelim;
Eşhedü en la İlahe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ölümü düşünüyorum...

Tabuttan, kefene sarılı cenazemi alıp mezara indirdi şimdi üç-beş kişi. Oğlum da onlardan biri. Sağ kolumun üstüne, yüzüm kıbleye doğru yatırdılar. Başımın altına düz dursun diye toprak koydular. Kefenin alt ve üst bağlarını çözdüler. Oğlum'um gözlerinden süzülen bir kaç damla yaş ıslattı kefenimi. Ben O'nu öyle çaputlara sarılı almıştım ellerime, ezan okumuştum kulağına, şimdi o beni çaputlara sarılı toprağa bırakıyor.

Üzülmeyin, ağlamayın, Rabb'imin usulü bu
Dualar edin bana, ne figan ne bir desti su...
 
P

Peris

Guest
Cenazemi gördüğün zaman “elfirak,elfirak” deme,
Benim buluşmam asıl o zamandır.
Mevlana

 
P

Peris

Guest
"Namazıma durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! ... Ve bilhassa, ölü simsarı cinsinden imam! ... Ve «bid'at» belirtici hiçbir şey! ... Başucumda ne nutuk, ne şamata, ne medh, ne şu, ne bu... Sadece Fatiha ve Kur'ân..."
NFK.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
iman olmayan insan ölümü hatırladığında veya hatırlatıldığında acı çeken gerçekle yüzleşmek istemeyen bir kişi halini alır. Ama genede anlar bir gün gideceğini esas memleketine, böyle insanlar kendi kendine yanlız kalamayan kendi kendine bile geçinemeyen insanlar çünkü içlerinde akıllı gerçek bir kimlik yok. Kendisini ortama göre hazırlayan, mutsuz, etkisiz, girişimsiz, güldüğünde güldüğünü bilmeyen ağladığında ağladığını bilmeyen zavallı insanlar. Bir insanın imansız olmasından daha zavallı bir durum olabilirmi ? Allah Korusun !
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,130
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ölümü düşünüyorum...

Cansız bedenimi yüzüm kıbleye, sağ yanım üzere toprağa yatırdılar. Başımım altına topraktan destek verdiler. Üzerimi ahşap merteklerle kapattılar. Merteklerin üstüne de bir hasır örtü ve toprak, toprak, toprak... Toprağa gark oldum, topraktım, toprak oldum. Her kürek toprakta dış dünyanın sesleri yavaş yavaş kesiliyor, kabir ile başbaşa kalıyorum. Bu gün bayrammış, farketmiyor, ölüm her an hak...

 
Üst Alt