Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bir mürşide biat gereklidir.

tevhit06

New member
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
19
Tepkime puanı
18
Puanları
0
Yaş
68
Bir mürşide biat gereklidir.
Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.(Fetih suresi-Ayet 10)
Peygamberimize biat edenleri ve bu biatında sadık kalanları Cenab-ı Allah böyle methediyor Kur’an-ı Kerimde. Zaten inananlar bu biatlerini ruhlarının yaratıldığı gün vermişlerdir ki bu dünyada mümin ve Müslüman olarak yaşıyorlar.

Rabbimiz ruhları yarattığı zaman:
-“Elestü bi rabbikum” Ben sizin rabbiniz değil miyim? Diye sorunca inananlar:
-“Galu bela”( Evet ya rabbi sen bizim rabbimizsin) dediler. İnkarcılar ise Rablerini tanımayarak kendilerini yüceltip büyüklendiler.
İşte bu ruhlar alemindeki sözleşme (biat etmek) den dolayı;
“-Ne zamandan beri Müslümansın? “diye sorulduğunda:
“-Galu beladan beri” denilir.

Ruhlarımızın orada verdiği sözü dünya hayatımızda da tekrar pekiştirmek, teyit etmek gereklidir. Asr-ı Saadette yaşayan Ashab bu sözü bizzat Allahın Elçisi Peygamberimizin (SAV) elini tutarak tekrarlamışlardır.

Peygamberimizin ahirete irtihalinden sonra dünyaya gelenler bu rahmetten, yani biatlerini tekrarlamaktan mahrum mu kalacaklardır? Tabi ki hayır. Allah adil-i mutlaktır. Bir dönemdeki kullarına bahşettiği rahmetini diğer kullarından esirgemez.
Biat (Söz verme) kapısı kıyamete kadar açıktır. Peygamberimizden sonra gelenler de bu biatlarını Peygamber varisi Mürşit-Velilerin elini tutarak yaparlar. Vekilin vekile vekâleti caizdir, denilmiştir. Peygamberler Allah’ın elçileri, veliler de peygamberlerin vekilleridirler. Nitekim Cenab-ı Allah;

_ ”(Habibim,o ağacın altında) sana biat ederlerken senin elinin üstünde benim elim vardı.” buyurmuştur.Yani biat Allah’a yapılır,söz Allah’a verilir.Allah’a verdiği sözü bozan kendi aleyhine bozmuş olur.Sözünde sadık olanlar için de Allah mükafatlar vaat etmekte ve razı olduğunu bildirerek fetihle müjdelemiştir.
Andolsun ki o a_ağacın altında sana biat ederlerken Allah, o müminlerden razı olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş, onlara güven duygusu vermiş ve onları pek yakın bir fetihle ödüllendirmiştir. (Fetih suresi-Ayet 18)
Peygamberimizin ashabı biatlerine öyle sadık kalmışlardır ki;Allah yolunda,din uğrunda canlarını, mallarını her şeylerini feda etmekten çekinmemişlerdir.
Akabe-i ûlâ gecesinde bîat eden ve on iki nakîbin biri bulunan Ubâde b. es-Sâmit (el-Ensârî el-Bedrî) radiya'llâhu anh'den:
Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem, etrâfında Ashâbından bir cemâat mevcûd olduğu halde buyurdu ki: "Allâh'a (ibâdette) hiçbir şeyi şerîk etmemek, sirkat etmemek, zinâ eylememek, evlâdınızı öldürmemek, kendiliğinizden uyduracağınız hiçbir yalanla (kimseye) bühtân etmemek, hiçbir (emr-i) ma'rûfda isyân etmemek üzere bana bîat ediniz (yâni benimle ahdediniz.) İçinizden sözünde duran olursa ecri (ve mükâfâtı) Allâh'ın zimmet-i fazl u keremindedir. Bu dediklerimden birini yapıp da ondan dolayı dünyâda düçâr-ı ikâb olursa bu ikâb ona keffârettir. Bunlardan birini yapıp da yaptığı fi'li Allâhu Teâlâ setrederse işi Allâh'a kalır: İsterse onu afv, dilerse onu ikâb eder." Biz de bu şart üzere ona (yâni Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e) bîat ettik.
Peygamberimiz (SAV) Rıdvan Biatında bulunanları övmüş ve Câbir radiya'llâhu anh'den rivâyete göre şöyle demiştir: Hudeybiye günü Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem bize: Ey Hudeybiye seferinde bulunan Ashâbım, siz yeryüzündeki insanlaı1n en hayırlısısınız! buyurdu. Biz ise bu seferde bin dört yüz kişi idik. Bugün (gözlerimde amâ olmayıp) görebilseydim altında bîat ettiğimiz ağacın (kendisini değil) yerini size muhakkak gösterirdim!.
Bu gün toplumumuzun en fazla ihtiyaçlarından biri ve içine düştüğümüz durumdan kurtuluş reçetesi ahde vefa, Allah’a ve insanlara verdiğimiz sözlere sadık kalmak... Bunun aksi de Peygamberimizin buyurduğu gibi münafıklık alameti….
İlahiyatçı & Eğitimci Mehmet DABAK
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ruhlarımızın orada verdiği sözü dünya hayatımızda da tekrar pekiştirmek, teyit etmek gereklidir. Asr-ı Saadette yaşayan Ashab bu sözü bizzat Allahın Elçisi Peygamberimizin (SAV) elini tutarak tekrarlamışlardır.

Peygamberimizin ahirete irtihalinden sonra dünyaya gelenler bu rahmetten, yani biatlerini tekrarlamaktan mahrum mu kalacaklardır? Tabi ki hayır. Allah adil-i mutlaktır. Bir dönemdeki kullarına bahşettiği rahmetini diğer kullarından esirgemez.
Biat (Söz verme) kapısı kıyamete kadar açıktır. Peygamberimizden sonra gelenler de bu biatlarını Peygamber varisi Mürşit-Velilerin elini tutarak yaparlar. Vekilin vekile vekâleti caizdir, denilmiştir. Peygamberler Allah’ın elçileri, veliler de peygamberlerin vekilleridirler Mehmet DABAK

Bir çok soruya maruz çelişkilerle dolu bir yazı olmakla beraber, mesajın başlığı ile de çelişki içermekte maalesef...

Üstelik bu konuda ki hadisin aşağıda ki şekilde olduğu ve biatın mesaj başlığında belirttiğiniz gibi bir gereklilik olması vechile bu gün kime biat etmemiz gerekir sizce...




Ebû'd-Derdâ: Ben Allah'ın Peygamberinden işittim şöyle buyurmuştu:

“Her kim bir yola girer ve onda ilim isterse, Allah onun için cennete giden bir yolu kolaylaştırır. Melekler ilim öğrenenlere, yaptıklarından hoşlandıkları için, kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde olanlar, hatta sudaki balıklar ilim öğrenen kimseye Allah'tan yardım ve bağış dilerler. İlim sahibinin Âbid'ten (ibadet edenden) üstünlüğü, ay'ın diğer yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Alimler, Peygamberlerin varisleridir. Peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bırakmadılar, ancak ilim miras bıraktılar. Şu halde o ilmi alan büyük bir pay almış demektir."1

Bu hadise mazhar olan kişileri tek tek saymak mümkün değildir. Her alim kendi derecesine göre bu hadise mazhardır.

1- Buhari, İlm, 10; Ebû Davut, İlm, 1; Tirmizi, İlm,19; İbn Mace, Mukaddime,17.
 
C

cangenç

Guest
Bir mürşide biat gereklidir.

Mürşidi olmayanın mürşidi nefsi ve şeytandır. (Darb-ı Mesel)

Dünyevi hayata ait ilimleri öğreten kitabı anlamak için dahi mürşid lazım iken, Kur'an-ı Kerimi kendi aklı ile öğreneceğini iddia etmek oldukça gülünçtür.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Mürşidi olmayanın mürşidi nefsi ve şeytandır. (Darb-ı Mesel)

Dünyevi hayata ait ilimleri öğreten kitabı anlamak için dahi mürşid lazım iken, Kur'an-ı Kerimi kendi aklı ile öğreneceğini iddia etmek oldukça gülünçtür.

arkadaş okumuyorsun galiba ;

Bizim mürşidimiz Resulullah tır.
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Mürşidi olmayanın mürşidi nefsi ve şeytandır. (Darb-ı Mesel)

Dünyevi hayata ait ilimleri öğreten kitabı anlamak için dahi mürşid lazım iken, Kur'an-ı Kerimi kendi aklı ile öğreneceğini iddia etmek oldukça gülünçtür.

Siz kendi aklınızla öğrenemeyebilirsiniz. Herkesi aynı kefeye koymayın.

Kaldı ki mürşidin gerekliliği konusunda nasıl kesin bir kanaate vakıf olabiliyorsunuz?
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
İslami yaşantı; aklı olanları mükellef kılıyor zaten. Aklı olmayan (meczup yada aklı baliğ olmamış çocuklar) İslami hükümler karşısında mükellef değildir.

Resulullah (s.a.v.) sadece Ümmeti Muhammed'in değil bütün insanlığın mürşididir. Buna hiç bir müslümanın itirazı olamaz. Resullah (s.a.v.) nasıl ki bizlerin mürşidi ise, Bu Büyük mürşidin (s.a.v.) yetiştirdiği mürşidler de var. Kim bunlar ? Örneğin; Ebu Bekr Sıddık, Ömer, Osman, Ali, daha başka Selman, daha başka Ebuzer...(r.anhüm ecmain). Ve bu büyük mürşidler elbette birilerini yetiştirdi, onlar diğerlerini, diğerleri daha başka diğerlerini...dolayıs ile bugünümüze kadar bu İslam Din'i her zamanın alimi ile insanlara öğretildi, öğretiliyor ve inşaallah sonsuza kadar da öğretilecek.

Konuyu açan arkadaşımız mürşid derken hepimizin ortak mürşidi Resulullah (s.a.v.) efendimizi değil, günümüz mürşidlerinden bahsediyor. Günümüz mürşidleri de maalesef arama ile bulunur. Sonuçta ilim de bir nevi nimet olması yönünden değerlendirildiği vakit aynı diğer nimetler gibi arama ile bulunabilecek bir şeydir.
 
C

cangenç

Guest
Polemiğe gerek yok o zaman..

mürşidim Resulullahtır dedin de biz mi inkar ettik ?

Demogojiye de gerek yok o zaman. Bütün Müslümanların Mürşidi Rasulullahtır(a.s.m). Mürşidi Rasulullah(a.s.m) olmayan zaten Müslüman ve hatta Mü'min olamaz.

Ancak, Rasulullah başlı başına bir ilimdir. Her ilimler gibi Onun(a.s.m) öğrenilmesi için de mürşide muhtacız.

İşte, akletmek hafıza ve zeka ve feyzlerin arasında kurulan bağdır. Mürşidi olmayanın hafızası çürük batıl ile dolar, zekası cerbeze için işler. Feyzi su i tevil eder. Daha akledemez. Batılı hak diye koynuna sokar. Yalanı hakikat zanneder. Nemrut olur, Firavun olur, Deccal olur. Akıllı belki deha bir ahmak vaziyetine düşer.
İşte mürşid hafızamızı hak ile doldurur, zekamızı hak yoluna ve insafa işlettirir, feyzi istikamet üzere tutar. Daha bize akletmek düşer , o vakit Allah hakikatı koynumuza sokar.
 
Son düzenleme:

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
İslami yaşantı; aklı olanları mükellef kılıyor zaten. Aklı olmayan (meczup yada aklı baliğ olmamış çocuklar) İslami hükümler karşısında mükellef değildir.

Resulullah (s.a.v.) sadece Ümmeti Muhammed'in değil bütün insanlığın mürşididir. Buna hiç bir müslümanın itirazı olamaz. Resullah (s.a.v.) nasıl ki bizlerin mürşidi ise, Bu Büyük mürşidin (s.a.v.) yetiştirdiği mürşidler de var. Kim bunlar ? Örneğin; Ebu Bekr Sıddık, Ömer, Osman, Ali, daha başka Selman, daha başka Ebuzer...(r.anhüm ecmain). Ve bu büyük mürşidler elbette birilerini yetiştirdi, onlar diğerlerini, diğerleri daha başka diğerlerini...dolayıs ile bugünümüze kadar bu İslam Din'i her zamanın alimi ile insanlara öğretildi, öğretiliyor ve inşaallah sonsuza kadar da öğretilecek.

Konuyu açan arkadaşımız mürşid derken hepimizin ortak mürşidi Resulullah (s.a.v.) efendimizi değil, günümüz mürşidlerinden bahsediyor. Günümüz mürşidleri de maalesef arama ile bulunur. Sonuçta ilim de bir nevi nimet olması yönünden değerlendirildiği vakit aynı diğer nimetler gibi arama ile bulunabilecek bir şeydir.


biz zaten arkadaşın günümüz Mürşidlerini ifade etmek istediğini anlamıştık siz neden tekrar zikretme ihtiyacı hissettiniz ki ?

Bizim ifade ettiğimiz mürşid olarak kendimize Resulullah ı kabul ettiğimizdir.Günümüzde kendimize mürşid aramak gibi bir ihtiyaç hissetmediğimizdir.

İfadem nettir umarım ..
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Demogojiye de gerek yok o zaman. Bütün Müslümanların Mürşidi Rasulullahtır(a.s.m). Mürşidi Rasulullah(a.s.m) olmayan zaten Müslüman ve hatta Mü'min olamaz.

Ancak, Rasulullah başlı başına bir ilimdir. Her ilimler gibi Onun(a.s.m) öğrenilmesi için de mürşide muhtacız.

.

Dikkat edersen demogoji yapan sensin .Resulullah ın öğrenilmesi için mürşid e muhtaç olmanı biraz netleştir bilelim.
Resulullah hakkında kalan karanlık noktalar mı var ?

yoksa onun hakkında bizden gizlenen bilgilere vakıf tanıdığın mürşidler mi var ?

1400 yıldan beri nakledilmeyen hadisler mi var ?

kendini haklı çıkarmak için sonuçları sebep gibi gösterme istersen ..
 
C

cangenç

Guest
Ne güzel söylüyorsun 1400 senedir nakledilmeyen hadisler mi var? Bak hadisi sadece duymak için dahi bir mürşide muhtacız. Kaldı ki hadisleri anlamak için mürşide ne kadar muhtacız sen anla.
 

h-a-m-z-a

New member
Katılım
16 Eyl 2009
Mesajlar
163
Tepkime puanı
111
Puanları
0
Yaş
44
Ne güzel söylüyorsun 1400 senedir nakledilmeyen hadisler mi var? Bak hadisi sadece duymak için dahi bir mürşide muhtacız. Kaldı ki hadisleri anlamak için mürşide ne kadar muhtacız sen anla.

:)

kendinizi bu kadar aciz sanmayın.Kulun acizliği sadece ALLAH a karşıdır.


Eksik kaldığınız konularda ilim tahsil edin alimlerden öğrenin buna kimsenin karşı çıktığı veya karşı çıkmaya hakkı yok.

İlim çağındayız herşey insanlık için daha kolay hale geldi ben bu devirde bir insanın bilmiyordum öğrenmemiştim bana tebliğin bu kısmı ulaşmamıştı diye serzenişte bulunmaya pek hakkı olduğunu düşünmüyorum.


Alimlerden istediğinizi öğrenin lakin ilim tahsil etmek başka biat etmek başka..


KAVRAMLARI KARIŞTIRMAYIN ..
 
Son düzenleme:
C

cangenç

Guest
Reddiyecilik yapmak doğru değildir. İfrat bahane edilerek tefrite girilmez. Mecrayı düzeltmek esastır. İlk yazımdaki tek gaye buydu. Lakin su i tevil edildi.

Evet bazıları biat meselesinde haddi açıyor. Ancak biat caizdir. O zaman ifrata kaçan var diye biat red edilmez. İfrata giren vasata döndürülür. Mecrası düzeltilir.

Biat hak ve caizdir. Güzeldir. Nasıl ki ilkokula başlayan biri öğretmeninin A dediğe A B dediğine B der. Aksini yapmak olmaz.

İşte biat mürşidin aklını akıl yapmak değil. İlimi ile ilimlenmektir. Mürşid hakkı öğrenmek içindir. Hakikati öğreten ise Allah'tır.
 

radikal

New member
Katılım
10 Şub 2007
Mesajlar
2,635
Tepkime puanı
1,763
Puanları
0
Yaş
50
Konum
Gönül aleminden
biz zaten arkadaşın günümüz Mürşidlerini ifade etmek istediğini anlamıştık siz neden tekrar zikretme ihtiyacı hissettiniz ki ?

Bizim ifade ettiğimiz mürşid olarak kendimize Resulullah ı kabul ettiğimizdir.Günümüzde kendimize mürşid aramak gibi bir ihtiyaç hissetmediğimizdir.

İfadem nettir umarım ..

Arkadaşımızın günümüz mürşidlerinden bahseddiğini anladınız ise, o halde siz neden "mürşidimiz Resulullah'tır" deme ihtiyacınız hissettiniz. Derseniz ki, Resulullah (s.a.v.) bütün çağların mürşididir, eyvallah deriz sözümüz olmaz. Zaten biz konunun bu yönünü zikretmiyoruz. Bu zamanda mürşidini (seyri süluk olarak talim terbiye işini yönlendirecek) bulamayanların, eğer ki tek başına gitmesi mümkün değil ise, kendisine bir mürşid (öğretmen) bulması gerektiği yönünde bir yazıya siziin bu kadar tepki vermeniz de beni acaibime gitti.

Tek bir mürşid ile bu yol gidiliyor ise, diğer peygamberlere ne gerek vardı ? o da ayrı bir soru. Nasıl olsa Adem (a.s.) peygamber olarak gönderilmiş, diğerlerine ne gerek vardı ki ? değil mi ama.

Derseniz ki; zamanla bozulan kavimleri düzeltmek için Rabbül Alemin ihtiyaca binaen göndermiştir, biz de deriz ki, o bozulan her bir kavimin bozulmasına sebep olan günahlar günümüzde toplu bir şekilde yaşanıyor. Son peygamber de efendimiz (s.a.v.) olduğuna göre, bir başka peygamber de gelmeyeceğine göre Yüce Allah (celle celaluhu) kitabında "bu Din'i biz indirdik koruyacak olan da biziz" dediğine göre, "...hakkında ihtilafa düştüğünüz konuları ilim sahiplerine götürün" diye buyurduğu zaman, buradaki ilim sahipleri olarak kimi algılamayız acaba ? Sizin beyanınıza göre Resulullah'ı (s.a.v.) anlamalıyız. "Ramuz'ul ehadis'i karıştıralım da bir bakalım bu konu ile ilgili ne buyurmuş efendimiz" mi diyeceğiz ? daha sonra gayb Allah'a (celle celaluhu) aittir konusunda sorulan sorulara nasıl cevap vereceğiz ?

Hızlı düşünerek fikir jimnastiği yapan kişiye bu gibi soruların peşpeşe gelmesi kaçınılmazdır.

Buyrun biz dağıttık siz toparlayın...
 
Üst Alt