Yazar Dr. Emin Şimşek
[SIZE=+0] SORU : Bediüzzaman Hazretleri , Peygamberimiz (SAV) ‘mden nakledilen:“Dünya Sevr (Öküz) ve Hud (Balık)’ün üstündedir” Hadis-i Şerifini , 14.Lema’nın Birinci makamında Sahih kabul etmesine karşın , Muhakemat’ın İkinci meselesinde ise Hadis olarak teslim (kabul) etmediğinden bahsediyor. Burda Bediüzzamanın –haşa- bir çelişkide olduğunu iddia edenler var? [/SIZE]El-CEVAB : Bediüzzaman Hazretleri , 14.Lema'da "Dünya öküzün ve balığın üstündedir " Hadisi Şerifinin, İbn-i Abbas’a isnad edilen şekliyle Sahih olduğunu söylemiş ve bu mihfal üzere tefsir etmiştir .
Bazı İsrailoğulları Alimleri müslüman olduktan sonra , eski dinlerinin kaynaklarında geçen sevr ve hud ilgili hikayeleri bu Hadisi Şerife dahil ederek kabul edilemez anlamlar vermişlerdir.İşte Bediüzzamanın karşı çıktığı noktası burasıdır. Yoksa İbn-i Abbastan mervi olan şekli değil. Bunlar göz önünde bulundurularak Hadisin –Allahu Alem -şu üç manaya geldiğini tefsir etmiştir , özetlersek :
1) Yeryüzü ve Gökyüzünü idare eden 4 tane Melek vardır. Yeryüzünden sorumlu olanların adları "sevr" ve "hud" dur. Bu açıdan ; Dünya sevr ve hud ‘un üstündedir ifadesi ile bu Melekler kast edilmiştir.
2) Nasılki ; “Devlet Kılınç ve kalem üstünde duruyor " dendiğinde Devletin askeri kuvvet ve adalet ile ayakta durduğunu anlatılmak isteniyor, aynen bu teşbihte olduğu üzere ; Dünya su ve topraktan müteşekkil olduğundan, suyun insanlara en büyük rızık sebebi olan balık ve toprak üstünde insanlara en faideli olanın öküz olması hasebi ile Efendimiz (SAV) bu manaya işaret etmiştir.
3) Güneşin dünya nazarındaki konumuna göre adlandırılan Burçlardan olan "balık burcu" ve "koç burcu" na işaret etmiştir. Yani Efendimiz (SAV) 'm dünya “balık burcunda” iken neyin üstünde sorusuna , “balık burcu” şeklinde ifade etmiş , bir ay sonra aynı soruya “koç burcu” diyerek aslında kendi döneminde bukadar gelişmemiş astronomi ilmine vukufiyetini bir nevi mucize şeklinde göstermiştir.
Bediüzzaman Hazretleri , Muhakemet’în İkinci meselesinde geçen aynı konu ile ilgi kısmınde , 14.lemadaki yaklaşımların aynısını sergilediğine müşahit olmaktayız. "Sevr" ve "Hud" kıssasının İslamda hem olduğunu hemde abartıldığından bahsederek , israilliyattan İslama geçen bir takım ifratvari yaklaşımların kabul edilemezliğine vurgu yapmaktadır. Bu zaviyeden İsrailiyat içerikli metinleri içeren hadislerin kabul edilemez olmasına karşın , bu metinleri gözardı edersek hadisin "Ahad hadis" diğer ifadesi ile “zan üzerine” bir hadis olduğunu yani “mütevatir hadis” yani “içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber“ olmadığını vurgulayarak , İslam akaidi noktasında bir değerinin olmadığını belirtmiştir. Çünkü İmamı Azam “Ahad” hadisleri Fıkıh eserlerinde delil kabul etmez !
Bediüzzaman bu açıklamasına ilaveten , farz edelim mütevatir bir hadis kabul etsek bile , Hadisin zahiri manasını biliyor lakin neyin kast olunduğunun kesin belli olmadığına vurgu yapmıştır . Dolaysıyla , İbn-i Abbas’tan gelen rivayet dışındakileri hadis olarak kabul edilemiyeceğine söylemesine karşın , İbn-i Abbasın nakledildiği şekliyle 14.lema’da yazıldığı üzere , Hadis-i şerifi , yine üç anlamda tefsir etmiştir.
SONUÇ olarak , her iki yazıdada hadisin sahih , lakin bazı israiliyyat kaynaklarınca kısmen etkilendiği vurgulanarak , İbn-i Abbastan nakledildiği şekliyle “Dünya Hud ve Sevr üzerindedir” ibaresi noktasında Tefsir edilmiştir. Konuya vukufiyetsiz kişilerinbir çelişkiden bahsetmeleri bir değer kesbetmez.
Bazı İsrailoğulları Alimleri müslüman olduktan sonra , eski dinlerinin kaynaklarında geçen sevr ve hud ilgili hikayeleri bu Hadisi Şerife dahil ederek kabul edilemez anlamlar vermişlerdir.İşte Bediüzzamanın karşı çıktığı noktası burasıdır. Yoksa İbn-i Abbastan mervi olan şekli değil. Bunlar göz önünde bulundurularak Hadisin –Allahu Alem -şu üç manaya geldiğini tefsir etmiştir , özetlersek :
1) Yeryüzü ve Gökyüzünü idare eden 4 tane Melek vardır. Yeryüzünden sorumlu olanların adları "sevr" ve "hud" dur. Bu açıdan ; Dünya sevr ve hud ‘un üstündedir ifadesi ile bu Melekler kast edilmiştir.
2) Nasılki ; “Devlet Kılınç ve kalem üstünde duruyor " dendiğinde Devletin askeri kuvvet ve adalet ile ayakta durduğunu anlatılmak isteniyor, aynen bu teşbihte olduğu üzere ; Dünya su ve topraktan müteşekkil olduğundan, suyun insanlara en büyük rızık sebebi olan balık ve toprak üstünde insanlara en faideli olanın öküz olması hasebi ile Efendimiz (SAV) bu manaya işaret etmiştir.
3) Güneşin dünya nazarındaki konumuna göre adlandırılan Burçlardan olan "balık burcu" ve "koç burcu" na işaret etmiştir. Yani Efendimiz (SAV) 'm dünya “balık burcunda” iken neyin üstünde sorusuna , “balık burcu” şeklinde ifade etmiş , bir ay sonra aynı soruya “koç burcu” diyerek aslında kendi döneminde bukadar gelişmemiş astronomi ilmine vukufiyetini bir nevi mucize şeklinde göstermiştir.
Bediüzzaman Hazretleri , Muhakemet’în İkinci meselesinde geçen aynı konu ile ilgi kısmınde , 14.lemadaki yaklaşımların aynısını sergilediğine müşahit olmaktayız. "Sevr" ve "Hud" kıssasının İslamda hem olduğunu hemde abartıldığından bahsederek , israilliyattan İslama geçen bir takım ifratvari yaklaşımların kabul edilemezliğine vurgu yapmaktadır. Bu zaviyeden İsrailiyat içerikli metinleri içeren hadislerin kabul edilemez olmasına karşın , bu metinleri gözardı edersek hadisin "Ahad hadis" diğer ifadesi ile “zan üzerine” bir hadis olduğunu yani “mütevatir hadis” yani “içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber“ olmadığını vurgulayarak , İslam akaidi noktasında bir değerinin olmadığını belirtmiştir. Çünkü İmamı Azam “Ahad” hadisleri Fıkıh eserlerinde delil kabul etmez !
Bediüzzaman bu açıklamasına ilaveten , farz edelim mütevatir bir hadis kabul etsek bile , Hadisin zahiri manasını biliyor lakin neyin kast olunduğunun kesin belli olmadığına vurgu yapmıştır . Dolaysıyla , İbn-i Abbas’tan gelen rivayet dışındakileri hadis olarak kabul edilemiyeceğine söylemesine karşın , İbn-i Abbasın nakledildiği şekliyle 14.lema’da yazıldığı üzere , Hadis-i şerifi , yine üç anlamda tefsir etmiştir.
SONUÇ olarak , her iki yazıdada hadisin sahih , lakin bazı israiliyyat kaynaklarınca kısmen etkilendiği vurgulanarak , İbn-i Abbastan nakledildiği şekliyle “Dünya Hud ve Sevr üzerindedir” ibaresi noktasında Tefsir edilmiştir. Konuya vukufiyetsiz kişilerinbir çelişkiden bahsetmeleri bir değer kesbetmez.