hilaliahmer77
New member
- Katılım
- 27 Eyl 2011
- Mesajlar
- 13
- Tepkime puanı
- 2
- Puanları
- 0
Bediüzzaman kimindir, nerenindir?
27 Eylül 2011 Salı 06:15
Gelecekte Ruslar Bediüzzamanı kendilerinden kabul edecekler ve herkesten çok sahip çıkacaklardır.
Bediüzzaman'ın Kosturmadaki yaşanmışlıkları Siirt'ten, Van'dan az değildir diye başlayacaklardır.
Bir gün, Petersburgta Said'in romanı yazılacaktır mesela...
Ya da Tiflis'in Said Nursinin hayatındaki öneminin Bitlis'ten az olmadığı anlatılacaktır.
Selanikteki ateşli konuşmasını bilen bir Selanikli tarafından Üstad tekrardan yaşatılacaktır. Oradaki yazıları, görüşmeleri, dostları Onu kendilerinden kabul eden birileri tarafından tekrar destanlaştırılacaktır.
Bir Suriyeli çıkıp Bediüzzaman Şamdadır, işte meşhur hutbesi diyerek Emevi Camii minberinden tekrar okuyacaktır.
Herkesin sustuğu bir zamanda işgaline karşı canı pahasına çalıştığı, fethinin yıldönümünde gözü yaşlı olarak törenlerini izlediği İstanbulu Yuşa tepesinden tekrar seslenecektir, bütün Saidlere...
Eskişehir, Almanya, doğu Avrupa, Varşova, Sofya, Kastamonu Bediüzzaman'ı tekrar sahiplenecek ve kendi mekanlarında Tarihçe-i Hayatını yeniden yazacaklardır.
İlk meyve verdiği yer değil midir insanın memleketi? diyecek Burdur ve tekrar bir Said anlatacaktır.
Konya; iki kardeşini, asırlar öncesinden Celaleddin'i ve Abdülmecidi sakladığı için hem şehri değil midir? Adına bir mezar taşını saklamaktadır.
Isparta kahramanlarından biri de Said değil midir? Aslen Ispartalı olmasındır?
Denizli, en sevdikleri hatta uğruna ölenleri barındıran, yerine geçenlerin memleketi değil midir?
En çok Barlayı özlemiştir... Ağacını, suyunu, denizini, gözyaşlarıyla suladığı tepebaşını...
Urfada ölmeyi istemiştir, yıkılmış bir mezarı ki... Urfadır.
Büyük inkılap başlarında misafir ettikleri Üstadlarını kendilerinden sayıp en kara haleti ruhiyede bir teselli bulmuştur, Ankarada bir Said Nursidir.
Bediüzzaman Said Nursi de, Veysel Karani, Yunus Emre ve peder-i manevisi İmamı Ali gibi, mezarı dahi belli olmadığından her yerde her gönülde misafirdir, gömülüdür; herkes sahip çıkabilir. Her yer kendinden bilebilir.
Kısacası Bediüzzaman'ı Bitlis'li Said Nursi olarak görürseniz çok yanılırsınız.
27 Eylül 2011 Salı 06:15
Gelecekte Ruslar Bediüzzamanı kendilerinden kabul edecekler ve herkesten çok sahip çıkacaklardır.
Bediüzzaman'ın Kosturmadaki yaşanmışlıkları Siirt'ten, Van'dan az değildir diye başlayacaklardır.
Bir gün, Petersburgta Said'in romanı yazılacaktır mesela...
Ya da Tiflis'in Said Nursinin hayatındaki öneminin Bitlis'ten az olmadığı anlatılacaktır.
Selanikteki ateşli konuşmasını bilen bir Selanikli tarafından Üstad tekrardan yaşatılacaktır. Oradaki yazıları, görüşmeleri, dostları Onu kendilerinden kabul eden birileri tarafından tekrar destanlaştırılacaktır.
Bir Suriyeli çıkıp Bediüzzaman Şamdadır, işte meşhur hutbesi diyerek Emevi Camii minberinden tekrar okuyacaktır.
Herkesin sustuğu bir zamanda işgaline karşı canı pahasına çalıştığı, fethinin yıldönümünde gözü yaşlı olarak törenlerini izlediği İstanbulu Yuşa tepesinden tekrar seslenecektir, bütün Saidlere...
Eskişehir, Almanya, doğu Avrupa, Varşova, Sofya, Kastamonu Bediüzzaman'ı tekrar sahiplenecek ve kendi mekanlarında Tarihçe-i Hayatını yeniden yazacaklardır.
İlk meyve verdiği yer değil midir insanın memleketi? diyecek Burdur ve tekrar bir Said anlatacaktır.
Konya; iki kardeşini, asırlar öncesinden Celaleddin'i ve Abdülmecidi sakladığı için hem şehri değil midir? Adına bir mezar taşını saklamaktadır.
Isparta kahramanlarından biri de Said değil midir? Aslen Ispartalı olmasındır?
Denizli, en sevdikleri hatta uğruna ölenleri barındıran, yerine geçenlerin memleketi değil midir?
En çok Barlayı özlemiştir... Ağacını, suyunu, denizini, gözyaşlarıyla suladığı tepebaşını...
Urfada ölmeyi istemiştir, yıkılmış bir mezarı ki... Urfadır.
Büyük inkılap başlarında misafir ettikleri Üstadlarını kendilerinden sayıp en kara haleti ruhiyede bir teselli bulmuştur, Ankarada bir Said Nursidir.
Bediüzzaman Said Nursi de, Veysel Karani, Yunus Emre ve peder-i manevisi İmamı Ali gibi, mezarı dahi belli olmadığından her yerde her gönülde misafirdir, gömülüdür; herkes sahip çıkabilir. Her yer kendinden bilebilir.
Kısacası Bediüzzaman'ı Bitlis'li Said Nursi olarak görürseniz çok yanılırsınız.