Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah Rızasının Anahtarı: Vicdan

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Mümin, hayatının her aşamasında, karşısındaki alternatifler arasından Allah rızasının en çoğunu seçmek durumundadır. Allah rızasının en çok hangi alternatifte olduğunu tespit etmek için elinde olan en büyük kıstas vicdanıdır.
Müminleri diğer insanlardan ayıran farkların en önemlilerinden biri, müminlerin vicdanlarına, inkarcıların ise nefislerinin emrettiği kötülüklere tabi olmalarıdır. Dolayısıyla müminin doğal hali, vicdanı ile düşündüğü halidir.
AAma bu, nefsin müminin üzerinde etkisi olmadığı anlamına gelmez. Ayette Hz. Yusuf (as)'ın söylediğinin haber verildiği sözde olduğu gibi, "...gerçekten nefis, -Rabbimin kendisini esirgediği dışında- var gücüyle kötülüğü emredendir". (Yusuf Suresi, 53) Ve mümine de Allah'ın rızasına uygun olmayan alternatifleri emredecektir.
İşte mümin, nefsin bu oyunlarından vicdanı ile kurtulur. Müminin bir seçim durumunda genellikle ilk düşünüp-yöneldiği alternatif, Allah'ın rızasının en çoğudur. Bunun ardından nefs devreye girerek diğer alternatifleri süslü göstermeye, bazı "tevil"lerle (bahane tarzı açıklamalarla) bu alternatifleri kendince meşrulaştırmaya çalışacaktır. Mümin, bu tevillere aldırış etmeden, vicdanının ona gösterdiği ilk ve kesin doğruyu uygulamalıdır.
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
bu konu beni çook ilgilendiriyor
 

sumisali

New member
Katılım
3 Nis 2009
Mesajlar
1,903
Tepkime puanı
2,112
Puanları
0
Vicdan ve nefs arasında seçim yapmak son derece kolaydır Çünkü Allah insanı vicdanının sesine uymaktan zevk alacak şekilde yaratmıştır Bu yüzden Kuran ahlakına göre yaşamak insanların yaratılışına uygundur ve vicdanlarını rahatlatır Allah Kuranda bu gerçeği şu şekilde bildirmektedir

"Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler." (Rum Suresi, 30
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
Asıl tema, ALLAH'ın rızasına kavuşmaksa hedeflenen makam neresidir. Kore savaşına katılmış inançsız bir kişi vicdan-dinde insanları suç işlemekten alıkoyan insanların içindeki değer yargılarıdır anlamına gelen bir konuşma yapmıştı. Onun için vicdan ile insanların hedeflediği makam arasında bir ayırım yaparak insanların buradaki samimiyetlerini anlamak istiyorum. İnsanın önceliği neresidir. Örneğin Mihraca çıkan Peygamberimize (sav) ALLAH (c.c) ne isterse vereceğini beyan ettiğinde peygamberimiz ALLAH'a kulluk makamını tercih etmiştir. Düşünün ALLAH (c.c) herşeyin sahibi soruyor, ne dilerse verecek, inanların en akıllısı bunu tercih ettiyse demekki en doğru karar budur. O zaman biz de Peygamberimiz gibi vicdanımızla imanımızı dost tutup belirlediğimiz makam Peygamberlikten bile önce gelen Kulluk Makamı olmalıdır. Eşhedü enle İlehe İllallah ve Eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Rasulühü. Kulu ve rasülü...
 

sýyah_

New member
Katılım
13 Ağu 2010
Mesajlar
454
Tepkime puanı
222
Puanları
0
Yaş
50
peki kişinin hiç ber değer yargısı yoksa, hiç vicdanı yoksa sadece ve sadece nefsi varsa, veya söz hakkı önceliği hangisinde ise vicdandamı yoksa nefistemi, söz nefiste ise vicdan olsa ne olur olmasa ne olur, sözün vicdanda olması nasıl mümkün, örneğin; Hızır (as) mın bir arkadaşı tarafından ihtiyacı olduğu nedeniyle hızırında kendi vicdanı rızasıyla kendini köle olarak sattırdığını belirtirsek işte burada nefis-vicdan ilişkisinin samimiyeti önemlidir. Bunu anlayacak tek mercide ALLAH'tır. Biz vicdanımızla veya nefsimizle uğraşmamalıyız tek gayemiz ALLAH'a kulluk etmek olmalıdır. Bütün hepsi bu kulluk makamının içinde vardır. Ben burda neyi anlatmak istedim: Bazı insanlar makam nefislere verilir diyerek, nefis 5 (beşinci) dereceye geldimi bazı kapılar açılır diye, kapı açacağız diye keramet sahibi olacağız diye yine nefislerinin ve vicdanlarınıın birlikte karar verdikleri bir hataya düşüyorlar. Bir kulun tek gayesi ALLAH'a kulluk olmalıdır. Onun rızasına ulaşmak için ona kulluk etmelidir. En büyük makam budur, hem nefis için,hem vicdan için hemde kişinin kendi hayrı için.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Vicdan, zaten diğer değer yargılarına bağlı olmaksızın insana müstakil olarak bahşedilmiş bir hususiyettir. Vicdan, Allah u Teâlâ'nın ruha koymuş olduğu insaf ve merhamet hissi ve hakkın bir saikidir. Ruhun hayrı şerden ayırd eden fitri bir melekesi ve kuvvetidir. Ruhun hakka ve iyiliğe yönelişi ve bağlanışı ve hakka bir çeşit bakışıdır; şer ve kötülüklerden nefretidir. Merhamet, haksızlık ve kötülük karşısında üzülme, iyilik karşısında safa bulma gibi deruni hislerin kaynağı ruhun vicdan denilen bir yönüdür ve dolayısı ile vicdansız hiç bir kul yoktur.

Bu kavramı hakkıyla anlayabilirsek, bir çok sorunun cevabı kendiliğinden verilebilecektir.

 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Hakkı ile kul olabilen için muhakkak ki korku yoktur. Bu Allah'ın kullarına ahdidir. Ne mutlu hakkı ile kul olabilenlere...
 
Üst Alt