Bütün kitaplar bir kitabı izah için yazılmıştır. İşte o kitap; Levh-i Mahfuz’da aslı bulunan Kur’an-ı Kerim’dir. Zirâ Kur’an, bütün kitapların anasıdır, Cenab-ı Hakk’ın kelam sıfatının en son tecellisidir. Kur’an-ı Mübin’in iki rüknünden birisi lafız, Arapça metin, diğeri de manâ, meal ve tefsiridir. Kur’an’ın en güzel hattı İstanbul’da, en güzel şerhi de Türkistan’da yapılmıştır. O’nun metin ve mana arasındaki insicamı, uyumu, lahûti sesinde ve davûdi mizmarında gizlidir. Meselâ Tebbet Suresi’ndeki “Hammâlet-el’hatab...” ayetinin sonundaki kalkale, ahenk; alev babası Ebu Leheb’in cehennemde Zebanilerin sırtına hışımla indirdiği sopaların sesini andırır. Halı çırpar gibi, tab... tab... tab...
Kur’an, bir sırlar hazinesidir. Eşşiz cümle yapıları, kinayeli anlatımlar, mecazi üsluplar, ustaca yapılan teşbih ve telmihler, hicivler, ayet sonlarındaki redif ve kafiyeler ve surelerin tertib ve tasnifiyle Kur’an; okuyan ve dinleyeni kendisine meftun eden mucize bir kelamdır. “Kur’an muciz, okuyan âciz” deyimi bunun için söylenmiştir.
Ondaki ritmik sayılar ve rakamlar da çok şeyler ifade eder. Meselâ; 12. cüzde yer alan 12. surede ismi anılan ve kardeşlerinin kin ve hasis duygularıyla 12 yaşında kuyuya atılan dünya güzeli Yusuf aleyhisselam, Yakub aleyhisselamın 12 oğlundan biridir. Mısır Aziz’inin kodesinde Züleyha’nın kurbanı olarak 12 yıl yatmıştır. Yusuf Medresesi’nin temellerini atmıştır. 12 rakamından hareketle icat ettiği saatle saatçilerin pîri olmuştur. Hepsi birer tevafuk... Hayret ki hayret... Evet Yusuf Suresi besmele ile birlikte 112 ayettir ve Mekke’de indirilmiştir.
Surenin iniş sebebi, Yahudi bilginlerinin, Mekke müşriklerinin ağzıyla Peygamberimiz’e yönelttikleri, “İsrailoğulları Mısır’a hangi sebepten dolayı gelmişlerdir?” şeklindeki istiskal ve istihza dolu sorulardır. Sure bu soruya cevap amacıyla indirilmiştir. Allahu a’lemü bimuradihî...
Surenin ana konusu, Hz. Yusuf’a şeytanın iğvâsı, dürtüklemesi ile kardeşlerinin duyduğu kıskançlık ve yaptıkları ihanet ve işkenceye rağmen onun Allah’a teslimiyetini, Allah’ın da ona ihsan ve ikramını anlatarak Hz. Muhammed (s.a.v.)’i teskin ve teselli etmektir. Bu yüzden Peygamber Efendimiz, “Her kim Yusuf suresini okursa, gam ve kederden uzak olur.” buyurmuşlardır. Sure, baştan sona te’vile, yoruma açık iç içe görülen rüyalar, baba sevgisi, evlat acısı, sevgi ve aşk duygusu, yalan, ihanet ve iftira, şeytanın tuzağı ve kadının fendi, kin ve nefret, kıtlık ve nedret, ceza, zindan ve çile, gurbet ve hasret dolu sahnelerle kıssaların en güzelidir.
Sure, ibret alana bir kıssadan bin hissedir. Yusuf’un gördüğü rüyayı kardeşlerine anlatmamasını tenbih eden Yakub aleyhisselam “Lâ tak-sus!..” derken sanki parmağıyla işaret eder. Ürdün civarındaki, Yusuf aleyhisselam’ın atıldığı kuyudan çıkan sesi “fî ğayâbet-il’cubb!..” ifadesinde bulursunuz. “Lâ te’menn’a” daki işmamla dudakların nasıl yalan söylediğini görürsünüz. Yusuf’un güzelliği karşısında ellerini bıçakla kesen kadınlar Hâşelillâh derken Allah için yalan söylemediklerini, Maazallah derken de ona yapılan iftirayı tasdike zorlandıkları için nasıl Allah’a sığındıklarını anlarsınız. Evladını kaybeden bir babanın onun kanlı gömleğini gözüne sürüp de görmeye başlayınca “Âh Yusuf’um âh...” deyip nasıl kendi nefsini “fe-sabrun cemîl” ifadesi ile teskin ve teselli ettiğini okursunuz.
Hele bir bölüm var ki, kardeşlerinin Yusuf için yalan yere gelip, babalarına ağlayarak “Onu kurt yedi...” anlamındaki kelimeleri okurken bir anda karşısında canavar görmüş çoban gibi ağzınız açık kalır. Bakın “fe-ekelehü-z’ zi’b...!” Sonra Mısır Meliki Reyyan’ın gördüğü karmakarışık rüyada yedi arık inek, yedi semiz ineği nasıl yiyebilir? Saraya hükümdar olmuş oğlunun yanında doğup büyüdüğü vatanını özleyen Yakub aleyhisselamda Mısır’da her türlü izzet, ikram ve ihtirama rağmen:
“Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde
Yusuf’um bulunur Kenan bulunmaz.” sözleri ne manidardır.
Kenan, Yakub aleyhisselamın yaşadığı memleketin adıdır. Kıssada adı geçen ve işaret edilen şahıslara gelince:
1- İbrahim aleyhisselam: Hanif milletinin, dininin atasıdır. Yakub aleyhisselamın dedesidir. İshak aleyhisselamın babasıdır. Ehli kitap ona Abraham derler.
2- İshak aleyhisselam: Yusuf’un dedesi ve Yakub aleyhisselamın babasıdır. Annesi Sara’dır. İsmail aleyhisselamın baba bir üvey kardeşidir. Batılılar Jack olarak bilirler. Yahudiler Hz. Muhammed’in soyunun İsmail aleyhisselama dayandıklarını bildikleri için peygamberliğini inkâr etmişlerdir. Irçılık yaparak kâfir olmuşlardır.
3- Yakub aleyhisselam: İshak aleyhisselamın oğludur. Annesi Refika’dır. İkizi Ays’i takip ederek doğduğu için Kayub denilmiştir. Asıl adı İsrail’dir. İsrail, geceleri Allah’a yürüyen demektir. İsrailoğullarının atasıdır. Kadir Gecesi’nin faziletine konu alan Şem’un Gazi Yakub aleyhisselamın diğer hanımı Leban’dan olma oğludur.
4- Yusuf aleyhisselam: Yakub aleyhisselam’ın Rahile’den olma oğludur. Bünyamin’in öz kardeşidir. Kenan ilinde doğdu. Mısır’a sultan oldu ve Filistin’de Halil’ür Rahman’da medfundur. Dünya güzeli bir civandır. Eyyûb aleyhisselamın kayınpederidir.
5- Bünyamin: Yusuf aleyhisselamın öz kardeşidir. Yusuf aleyhisselama rüyada secde eden onbir yıldızdan biridir.
6- Melik Reyyan: Filistin asıllı bir Arap ırkı olan Amalika, Hiksoslar’ın hükümdarıdır.
7- Aziz Kıtfir: Melik Reyyan’ın Mısır’daki maliye bakanıdır. Zeliha’nın kocasıdır.
8- Zeliha, Züleyha: Mısır Azizi’nin hanımı bir güzellik kraliçesidir. “Mısırlı bir kadınla evlenmeyen erkek, kendisini evlendim zannetmesin.” sözünün sebebidir. Peygamberimizin hanımlarından birisi de Mısırlı Mariye, Meryem annemizdir.
9- Rahile: Yakub aleyhisselamın hanımı, Yusuf ve Bünyamin’in anneleridir.
10- Rehmet: Yusuf aleyhisselamın Zeliha’dan olma kızı ve Eyyûb aleyhisselamın hanımıdır.
11- Yehuda: Yusuf aleyhisselamın öldürülmeyip kuyuya atılmasını teklif eden üvey kardeşidir. Yahudi kelimesi ile aynı köktendir.
12- Efraim ve Menşa ise Yusuf aleyhisselamın Zeliha’dan olma erkek çocuklarıdır. Takdir-i ilahiye bir bakın. Zeliha sonunda Yusuf aleyhisselamın hanımı olmuştur.
Bir zamanlar, bir hoca varmış. İfadeleri ile virajı geniş alır, davet edildiği her sofrada Yusuf aleyhisselamın kuyuya atılışından başlar, sonunu getiremez ve aç kalkarmış sofradan. Nihayet bir gün “Şu Yusuf aleyhisselamın kıssası nasıl oldu Hocam?” denilince: “Ne yapacaksınız oğlum. Yusuf kuyuya indi ve çıktı.” der, afiyetle bir güzel karnını doyurur.
İmdi... Lâ teşbih vela temsil... Mısır’a sultan olmaya namzet Yafes’ler Mısır’a, şehre girerken aynı kapıdan girmesinler. Ola ki sevenlerinin gözüne gelirler ve ola ki sevmeyenlerin de hasetlikleri yüzünden fitne ve fesada sebep olurlar. Zira şehrin 9’lu çeteleri güdümlü roketatar gibi hedefe kilitlenmişlerdir. Dere geçerken at değiştirilmez, ancak yedek atı olan süvariler de yorulmaz... Uhud başka, Hendek başkadır. Mesela üç defa İslam sancağının el değiştirdiği(!) Mute harbi sonunda henüz bir yıllık Müslüman olan Halid b. Velid’in (Allah ondan râzı olsun) taktiği ile savaş kazanılmıştır. Bedir Ashabı’ndan olmak Huneyn’in acı gerçeğini görmeye engel değildir.
Allah (c.c.) neye kâdir değildir ki? İbrahim’i, Nemrud’un ocağında, Musa’yı Firavun’un sarayında büyüten O’dur. Öyle göze gelmeden, ihanete uğramadan, kuyuya atılıp köle gibi satılmadan, iftiraya uğrayıp kodesi boylamadan , devlete talip olup bedel ödemeden Mısır’a sultan olmak var mı? Lokantacılar bile üç kuruşa beş köfte vermiyor. Sâhi ne diyor du, Aşık Yunus:
“Doğruya varmayınca, mürşide ermeyince,
Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın.
Sen Hakkı bulamazsın.
Ya Mevlam, hû Mevlam, aşkın bize ver Mevlam.
Ya Mevlam, hû Mevlam, sabrın bize ver Mevlam.”
Alıntı
Kur’an, bir sırlar hazinesidir. Eşşiz cümle yapıları, kinayeli anlatımlar, mecazi üsluplar, ustaca yapılan teşbih ve telmihler, hicivler, ayet sonlarındaki redif ve kafiyeler ve surelerin tertib ve tasnifiyle Kur’an; okuyan ve dinleyeni kendisine meftun eden mucize bir kelamdır. “Kur’an muciz, okuyan âciz” deyimi bunun için söylenmiştir.
Ondaki ritmik sayılar ve rakamlar da çok şeyler ifade eder. Meselâ; 12. cüzde yer alan 12. surede ismi anılan ve kardeşlerinin kin ve hasis duygularıyla 12 yaşında kuyuya atılan dünya güzeli Yusuf aleyhisselam, Yakub aleyhisselamın 12 oğlundan biridir. Mısır Aziz’inin kodesinde Züleyha’nın kurbanı olarak 12 yıl yatmıştır. Yusuf Medresesi’nin temellerini atmıştır. 12 rakamından hareketle icat ettiği saatle saatçilerin pîri olmuştur. Hepsi birer tevafuk... Hayret ki hayret... Evet Yusuf Suresi besmele ile birlikte 112 ayettir ve Mekke’de indirilmiştir.
Surenin iniş sebebi, Yahudi bilginlerinin, Mekke müşriklerinin ağzıyla Peygamberimiz’e yönelttikleri, “İsrailoğulları Mısır’a hangi sebepten dolayı gelmişlerdir?” şeklindeki istiskal ve istihza dolu sorulardır. Sure bu soruya cevap amacıyla indirilmiştir. Allahu a’lemü bimuradihî...
Surenin ana konusu, Hz. Yusuf’a şeytanın iğvâsı, dürtüklemesi ile kardeşlerinin duyduğu kıskançlık ve yaptıkları ihanet ve işkenceye rağmen onun Allah’a teslimiyetini, Allah’ın da ona ihsan ve ikramını anlatarak Hz. Muhammed (s.a.v.)’i teskin ve teselli etmektir. Bu yüzden Peygamber Efendimiz, “Her kim Yusuf suresini okursa, gam ve kederden uzak olur.” buyurmuşlardır. Sure, baştan sona te’vile, yoruma açık iç içe görülen rüyalar, baba sevgisi, evlat acısı, sevgi ve aşk duygusu, yalan, ihanet ve iftira, şeytanın tuzağı ve kadının fendi, kin ve nefret, kıtlık ve nedret, ceza, zindan ve çile, gurbet ve hasret dolu sahnelerle kıssaların en güzelidir.
Sure, ibret alana bir kıssadan bin hissedir. Yusuf’un gördüğü rüyayı kardeşlerine anlatmamasını tenbih eden Yakub aleyhisselam “Lâ tak-sus!..” derken sanki parmağıyla işaret eder. Ürdün civarındaki, Yusuf aleyhisselam’ın atıldığı kuyudan çıkan sesi “fî ğayâbet-il’cubb!..” ifadesinde bulursunuz. “Lâ te’menn’a” daki işmamla dudakların nasıl yalan söylediğini görürsünüz. Yusuf’un güzelliği karşısında ellerini bıçakla kesen kadınlar Hâşelillâh derken Allah için yalan söylemediklerini, Maazallah derken de ona yapılan iftirayı tasdike zorlandıkları için nasıl Allah’a sığındıklarını anlarsınız. Evladını kaybeden bir babanın onun kanlı gömleğini gözüne sürüp de görmeye başlayınca “Âh Yusuf’um âh...” deyip nasıl kendi nefsini “fe-sabrun cemîl” ifadesi ile teskin ve teselli ettiğini okursunuz.
Hele bir bölüm var ki, kardeşlerinin Yusuf için yalan yere gelip, babalarına ağlayarak “Onu kurt yedi...” anlamındaki kelimeleri okurken bir anda karşısında canavar görmüş çoban gibi ağzınız açık kalır. Bakın “fe-ekelehü-z’ zi’b...!” Sonra Mısır Meliki Reyyan’ın gördüğü karmakarışık rüyada yedi arık inek, yedi semiz ineği nasıl yiyebilir? Saraya hükümdar olmuş oğlunun yanında doğup büyüdüğü vatanını özleyen Yakub aleyhisselamda Mısır’da her türlü izzet, ikram ve ihtirama rağmen:
“Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde
Yusuf’um bulunur Kenan bulunmaz.” sözleri ne manidardır.
Kenan, Yakub aleyhisselamın yaşadığı memleketin adıdır. Kıssada adı geçen ve işaret edilen şahıslara gelince:
1- İbrahim aleyhisselam: Hanif milletinin, dininin atasıdır. Yakub aleyhisselamın dedesidir. İshak aleyhisselamın babasıdır. Ehli kitap ona Abraham derler.
2- İshak aleyhisselam: Yusuf’un dedesi ve Yakub aleyhisselamın babasıdır. Annesi Sara’dır. İsmail aleyhisselamın baba bir üvey kardeşidir. Batılılar Jack olarak bilirler. Yahudiler Hz. Muhammed’in soyunun İsmail aleyhisselama dayandıklarını bildikleri için peygamberliğini inkâr etmişlerdir. Irçılık yaparak kâfir olmuşlardır.
3- Yakub aleyhisselam: İshak aleyhisselamın oğludur. Annesi Refika’dır. İkizi Ays’i takip ederek doğduğu için Kayub denilmiştir. Asıl adı İsrail’dir. İsrail, geceleri Allah’a yürüyen demektir. İsrailoğullarının atasıdır. Kadir Gecesi’nin faziletine konu alan Şem’un Gazi Yakub aleyhisselamın diğer hanımı Leban’dan olma oğludur.
4- Yusuf aleyhisselam: Yakub aleyhisselam’ın Rahile’den olma oğludur. Bünyamin’in öz kardeşidir. Kenan ilinde doğdu. Mısır’a sultan oldu ve Filistin’de Halil’ür Rahman’da medfundur. Dünya güzeli bir civandır. Eyyûb aleyhisselamın kayınpederidir.
5- Bünyamin: Yusuf aleyhisselamın öz kardeşidir. Yusuf aleyhisselama rüyada secde eden onbir yıldızdan biridir.
6- Melik Reyyan: Filistin asıllı bir Arap ırkı olan Amalika, Hiksoslar’ın hükümdarıdır.
7- Aziz Kıtfir: Melik Reyyan’ın Mısır’daki maliye bakanıdır. Zeliha’nın kocasıdır.
8- Zeliha, Züleyha: Mısır Azizi’nin hanımı bir güzellik kraliçesidir. “Mısırlı bir kadınla evlenmeyen erkek, kendisini evlendim zannetmesin.” sözünün sebebidir. Peygamberimizin hanımlarından birisi de Mısırlı Mariye, Meryem annemizdir.
9- Rahile: Yakub aleyhisselamın hanımı, Yusuf ve Bünyamin’in anneleridir.
10- Rehmet: Yusuf aleyhisselamın Zeliha’dan olma kızı ve Eyyûb aleyhisselamın hanımıdır.
11- Yehuda: Yusuf aleyhisselamın öldürülmeyip kuyuya atılmasını teklif eden üvey kardeşidir. Yahudi kelimesi ile aynı köktendir.
12- Efraim ve Menşa ise Yusuf aleyhisselamın Zeliha’dan olma erkek çocuklarıdır. Takdir-i ilahiye bir bakın. Zeliha sonunda Yusuf aleyhisselamın hanımı olmuştur.
Bir zamanlar, bir hoca varmış. İfadeleri ile virajı geniş alır, davet edildiği her sofrada Yusuf aleyhisselamın kuyuya atılışından başlar, sonunu getiremez ve aç kalkarmış sofradan. Nihayet bir gün “Şu Yusuf aleyhisselamın kıssası nasıl oldu Hocam?” denilince: “Ne yapacaksınız oğlum. Yusuf kuyuya indi ve çıktı.” der, afiyetle bir güzel karnını doyurur.
İmdi... Lâ teşbih vela temsil... Mısır’a sultan olmaya namzet Yafes’ler Mısır’a, şehre girerken aynı kapıdan girmesinler. Ola ki sevenlerinin gözüne gelirler ve ola ki sevmeyenlerin de hasetlikleri yüzünden fitne ve fesada sebep olurlar. Zira şehrin 9’lu çeteleri güdümlü roketatar gibi hedefe kilitlenmişlerdir. Dere geçerken at değiştirilmez, ancak yedek atı olan süvariler de yorulmaz... Uhud başka, Hendek başkadır. Mesela üç defa İslam sancağının el değiştirdiği(!) Mute harbi sonunda henüz bir yıllık Müslüman olan Halid b. Velid’in (Allah ondan râzı olsun) taktiği ile savaş kazanılmıştır. Bedir Ashabı’ndan olmak Huneyn’in acı gerçeğini görmeye engel değildir.
Allah (c.c.) neye kâdir değildir ki? İbrahim’i, Nemrud’un ocağında, Musa’yı Firavun’un sarayında büyüten O’dur. Öyle göze gelmeden, ihanete uğramadan, kuyuya atılıp köle gibi satılmadan, iftiraya uğrayıp kodesi boylamadan , devlete talip olup bedel ödemeden Mısır’a sultan olmak var mı? Lokantacılar bile üç kuruşa beş köfte vermiyor. Sâhi ne diyor du, Aşık Yunus:
“Doğruya varmayınca, mürşide ermeyince,
Hak nasip etmeyince sen derviş olamazsın.
Sen Hakkı bulamazsın.
Ya Mevlam, hû Mevlam, aşkın bize ver Mevlam.
Ya Mevlam, hû Mevlam, sabrın bize ver Mevlam.”
Alıntı