yürekden gelenler...

berfut

New member
Yürek nükleer güç merkezidir.Sevdigi zaman sevdigine cennet,sevmedigi zaman nefret ettigine cehennem kesilir..

insanın kazanılması ne denli büyük bir saadetse kaybedilmeside o denli korkunç bir felakettir..


Bir benimle ne çıkar demeyeceksin,baharın haberini karın altında kışa inat açan kardelenlerin verdigini unutmayacaksın..


Kim var diye saga sola bakmayacaksın,ben varım diyecek ve yürüyeceksin..


önce seveceksin.garazsız ve ivazsız,pazarlıksız,bedelsiz seveceksin.sevginin illeti ölümsüz olacak ki sevginde ölümsüz olsun.

Bir insanın yüreginin aydınlanmasına vesile oldugunda dünyanın tapusunu sana vermişler gibi sevineceksin.

Onu kınamak yerine karanlık yüregine ışık tutacak,sevgiden oltanı gönül ummanına şefkatle atacaksın...


MUSTAFA İSLAMOGLU...
 

*Güzel ve hayırlı şeyler yapmak istiyorsan,kendini Yaratıcının kudret eline teslim etmelisin...O'na hiç itirazsız tevekkül et,O'na dayan.O'nun emri neyse ona göre yaşa.

*Hayatta çok değişik sorunlarla karşılaşacaksın,kaderin ince çizgisi dokunacak sana,her güçlük karşısında yeniden öğreneceksin,hayatın zorluklarına karşı yeniden bileneceksin.Bu engellerin,acıların,dertlerin amacı,senin kişiliğini inceltmek ve mükemmelleştirmektir; unutma!

*Kaçınılmaz olarak ,hataların olacak ve yanlışlar yapacaksın.Hem zaten kimse senden hatasızlık beklemiyor.Yanlışsız olmanda mümkün değil.Ama sen hatalarını düzeltmeye,yanlışlarından dönmeye hazır olmalısın.

*Dış görünüşün ne olursa olsun,ne giyiniyorsan giyin,nasıl bir evde yaşıyorsan yaşa,önemli olan içinde sakladığın kalbindir.Dış görünüşünü de,yaşama şartlarını da anlamlı kılan kalbindir.

*Nerede yürürsen yürü,nerede yaşarsan yaşa,oraya kendi izini bırakmalısın.Şartlar ne olursa olsun,senden bekleneni yapmalı, ve güzel davranışlar sergilemelisin.


~~Mutluluk Öyküleri-Senai Demirci~~
 


Ey kışa baharı müjdeleyen, güzelliğiyle gönülleri cezbeden ve asırlar öncesinin buğusuyla âşıkları mest eden; nuruyla karanlık dehlizlerde boğulanlara yol gösteren goncam, sen açılıp güle devşirme. Sana kapanmak yaraşır, sakın diğer çiçeklere imrenme. Sana farzdır gizlenmek mabedinde. Yapraklarını açıp nice gözlerle meşk etme hevesinde misin? Gel vazgeç gonca gülüm, gel vazgeç! Yaprakların dökülmeye başlarken hangi hayran nefesi duyarsın sinende? O zaman kimse koklamaz ruhunu goncam. Farkına bile varmazlar, üstüne basıp çiğneyiverirler umarsızca. Ve sonra onlar yeni goncalar hevesinde sarhoş olurlar. Gel sen hep gonca kal.


“Örtün” emri karşısında bir an duraksamadan etekliğini başına geçirme aşkında olan silsilenin rind-i şeydası. Senin de ruhunu örten yaprakların varmış, onları açıverme. Ruhsuz beden “et”ten ibarettir. Beden giysin ruhuna dar mı geldi goncam? Lütfen goncam sen bedenini ruhsuzluğa terk “et”me. Yazık edersin kendine.


Hazineler okyanusun derinliklerinde keşfedilmeyi bekler. Binler onu keşfetmeye heves eder de yalnız bir kişi o cevheri elde eder. Bugünden gözleri doyurup değerini düşürme. Bülbülünü tazeliğinden mahrum etme. El, kol, bacak, gövde peki değerin söyle nerede? Bugün övündüklerin yarın çürüdüğünde ruhuna ıstırap basacaksın. Nazenin fıtratın, titrek ruhun bunlara alışkın değilken nasıl bir gafletle bu serginin nadide parçası olma gayretiyle çırpınırsın! Seni senden daha iyi bilen ve o güzellikleri sana verene isyan etme. Gonca gülüm bari sen nisyan etme! Taabbûdi bir itaat başına taç olsun. Gönlünü secdeye eğdir her şeyden önce. Gözyaşlarını yüzdür dua iklimlerinde. Zamanın son diliminde sen diğerlerine benzememekle övün goncam! Sen hayânla övün. Başkalarına benzeme hastalığına senin haysiyetli ruhun da kapılmasın. Yaşadığın gibi inanma. İnan ve yaşa! Gel vazgeç sen “gül”me goncam. Ağırbaşlı bir edayla sen hep saklı kal. Açılma vaktinin duası kabul olur elbet sen sabırla acıyı ruhuna sar.


Giyin, denmedi sana goncam yapraklarınla “örtün”. Anla artık, o senin fıtratına basılmış mührün. Hayadır sana bahşedilmiş en münevvir örtün. Goncam, sen özenme güllere, güller sana özensin. Gonca gülüm bahar bahçelerinde sen binlerce gül-i rânâ’dan daha güzelsin.

Yorum yaz!
 
Bilirim. her gün…

doğmadan kızıllığına yazar adını..

Bilirim her martı dokunmadan denize

Kendi dilince tekrarlar duanı..

Ve her gül açmadan kollarını

Bu dünyaya

Senin kokunu bular yüreğine..

Bilirim düşmez güneş

Toprağın hiçbir zerresine…

Hatırlamadan seni…

Bilirim seversin sen seni seveni….



Ey beni en çok sevenin en sevdiği…

Ey gönlümdeki sevgiye bengisuyunu, okyanus diyarından yudum yudum damlatan…

Kar suları yıkarken ruhumu, ılık bir yağmur damlasının sevdasında, yürek atışlarıma merhamet denizinden katreler düşüren…

Ey kalbimin en derin toprağına, avuçlarımda biriktirdiğim dualarıma kattığım, kirpiklerimin ıslaklığı ile bezediğim, nazenin çiçeğimin adı…

Sonra, yalnız karanlıklarımın donduran soğukluğunda , yapraklarının gölgesinde bakışlarımı ısıttığım …

Adıyla,en tenha zamanların karmaşasında, içimin dalları kıran fırtınalarını durulttuğum…

Her uyanışımda sabaha, gurubun kızıllığına taze açmış yaseminler aklığında ismini yüreğimle yazdığım…

Ey adıyla, serin rüzgarlarında bedenimi üşüten eylülü, nisanın yeni açmış badem ağaçlarına döndüren… içimin dermansız bildiğim dertlerine, sonsuz bir iyileşmeyle deva olan…

Ey seher vakitlerinde soğuk gül yapraklarına ılık dokunuşlarla konan, şebnemlerin nazlı terennümü…

Bütün kar taneleri erguvan dalında çiçek oluyor kökünü ruhuma salan…adının gölgesine sığınınca günahlardan bizar olmuş yüreğim…

Sana gönderdiğim selamların kabul olma umudunun heyecanıyla, dağbaşlarımı kuşatan bencillik dumanlarının arasında, sevmeye dair al laleler açtıran…

İçimde dünyalık nefesler adına r büyüttüğüm bütün mavi kuşları salıyorum semaya… uğruna, kendi içimde kendimi tutsak ettiğim her anın zincirlerini koparıyorum zihnimden… teselliyi sana yolladığım selamın kabul edilmesi umudunda buluyorum… bilir misin Ya Resulullah? Her yıkılışında içimin kaleleri, kalbimin kırıklarını bu umutla sarıyorum… yüzüme kapanan kapıların dibinde gözyaşımdan bir ırmakta boğulurken, bana uzanan elin sıcaklığı bu umuttan… bütün alınmışlıklarımın, tek başına bırakılmışlarımın, darmadağın oluşlarımın sessizliğine düşen tatlı bir terennüm oluyor bu umut… içimin burukluğunda, merhametsizlik dağlarken yüreğimin her bir zerresini, sabah ezanlarına kadar kapanmayan gözlerimin aminlerine dost ediyorum bu umudun varlığını…

Ey bütün çiçeklerin naif susuşlarının ardında, hiç durmadan söylenip duran sevda ikliminin şanlı adı…

Ey ılık gamzeleri gibi toprağın, ruhumun buz tutmuş dehlizlerine merhametle inen bahar…

Gül kokusunda içime çektiğim şefkatin, eşsiz timsali…..

Uzak zamanlarında ömür tüketiyoruz saadet asrının… bir tek kalbimde büyüyen sevgi aşabiliyor zamanı, mesafeleri, asırları… donup kalıyor zaman, içimdeki özlemin sıcaklığında… çözülüyor imkansızlıklar, sessiz eriyişlerde… zaman susuyor kör kuyuların diplerinde… tarihler ses vermiyor gizli köşelerde… ve bir tek özlemim aşıyor zamanı, mesafeleri… bir tek gözyaşımdan bir kuşun kanadı bırakıyor beni, senin yürüdüğün çöl zerrelerin arasına… bir tek özlemin dev bir dalga olup, sürüklüyor bedenimi, Sevr mağarasında yuva yapan güvercinin kanat çırpmayışlarına… bir tek dualarımın kabulü taşıyor beni yaşadığın zamanların kıyısına… hıçkırıklar kesiyor nefesimi, yüzümde pişmanlıkların buyun eğişleri… anlatamıyorum… sevmekten uzak seslenişlerim susuyor iç yangınlarımda… senin adını yüreğime mühürleyip dönüyorum amin deyişlerime…

İçimin ülkelerine çöreklenmiş menfaat bulutlarından kaçıyorum..kaçıyorum kibirden yalnız kendine istiyor olmaktan, öfkeden… kaçıyorum ne varsa faniliğe dair… pişmanlıkla ıslanmış bir hıçkırıkta, selamlarımın kabul edilmesi umudunda yeniden geliyorum hayata…kan revan oluyor aklımda hüzünler… yağmamış yağmurlar kadar latif şimdi kalbimde devleşen sıkıntılar…

Korkularımı emziren bütün gecelerin siyahı, yeni açmış bir karanfil kokusu oluyor… bulunca seni…

Benliğimin kuytularında sızlayan yalnız kalmışlıklar, kayan dev bir yıldız oluyor… anınca seni…

Bütün sessizlikler rahmet oluyor… bütün çaresizlikler gündoğumu... bütün boyun büküşler amin oluyor dudaklarımda… bütün amin deyişler gül adında… seni ta içimde taşıdığım zaman bu ömür türküsünde…..

Yalnız kalıyor bazen aminler…gecenin sakinliğinde usulca hayat bulan aminler uykuya yenik düşüyor çoğu zaman…daha derinden dua etmeye susuz dudaklarım… Zaman merhametsizlikte hüküm sürüyor ya Resulalah… mazlumun ayaklar altında ezilen yüreğiyle besleniyor zalim kalp atışları… şefkate kanat çırpan kırlangıçların kanatları isyandan devleşen tel örgülere takılıyor… kanatlarından sızan kana bulanıyor ruhum… belki her gün bir günahsız yavrunun bedeni, hain bir merminin kılıcından geçiyor… günahsızların iniltileri içimde yankılanıyor… semayı sarsıyor annelerin ağıtları… gözlerimizin önünde yüreklerimizin dibinde inliyor nefesleri günahsızların… insanlar çoktan sökmüş gibiler köklerini, içlerindeki merhamet adlı çınarın… babaları ölmeden miras derdinde birbirine düşer olmuş kardeşler… duaya açık kapılarından dudakların, gıybet yükselir olmuş… yalansız konuşmalar azalmış… herkes birbirinin kuyusunu kazıyor… ve ölümü unuttu sanki kalpler… ölümü anmaktan aciz zihinlerimiz… İçim acıyor Ya Resulullah… her haksızlığın ardında tükeniyor nefeslerim… içim kanıyor… her acının ardında çaresizlik yağmamış bir bulut gözlerimde… bir tek silahım var… ona sarılıyorum gece yarıları… duaya…


Sevmek çekince dalgalarını bir zamanlar hiç durmadan dövdüğü kıyılarımızdan, okyanus ortasında su arar olduk… öldük hatta susuzluktan… yağmur sağanak sağanak boşanırken bedenlerimize… Adını unuttukça anmayı, dudaklarımızdan, başka isimler söyler oldu dillerimiz… başka sevdalar salınır oldu bakışlarımızda… içimize yabancı hevesler ,içimizde… hasretleri bile yabancılaştı dünyamızın… sevgi uzaklaştığımız hatta kaçtığımız bir hastalık gibi…ben böyleyken… hala umudu var mıdır sana olan selamlarımın kabulünün?… bu kadar kendimi bulanmışken sensizliğe…


Aynı zaman diliminde atsaydı kalplerimiz seninle… Yüreğimiz hissetseydi seni bir kere görmüş olmanın bahtiyarlığını… oysa şimdi hercai sevgilerde kanıyor ümitlerimiz… Varsa zihnimin kirli dumanları arasında ,dünyaya bel bağlamış iniltili hayatımın ortasında,hala sevmeye dair kımıldayan bir tomurcuk sana olan özlemimin sıcaklığındandır…

Ya Resulullah bu özlemimizin sınırsızlığına bakıp dua eder misin yüreklerimize? secdenin izi alınlarımızdan, amin deyişler gece uyanışlarımızdan ve sana olan sevgi solmayan yediverenler gibi hiç silinmesin gönüllerimizden…

Ey beni en çok sevenin en sevdiği…

Bir lale vakti… bir bahar gecesi… dudaklarımda sana selamlarla göz kapayışlarım var geceye… herşeye rağmen sevilme umuduyla bükülüyor boynum… sevginin sonsuzluğuna açılıyor avuçlarımda ruhum…

Ey Rabbim,

en sevdiğinin sevgisini artır ki kalbimde…

senin yanına sevdiğinin sevgisiyle dolu bir yürekle varabileyim son nefesimde…

alıntı
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks