Yapmacık hayatlar,gençlerin hayalini yıkıyor

asel

New member
YAPMACIK HAYATLAR, GENÇLERİN HAYALİNİ YIKIYOR

Gençlerin iç alemlerinde fırtınalar kopmakta. Bu fırtınaları fark edip gençlere yaklaşabiliyor muyuz?

Gençlerin hayata ve insanlara karşı menfi bakışındaki esas sebebi tespit etmek düşüncesiyle onlarla ne kadar ortak zaman geçirebiliyoruz?

Son yılların ve son asrın menfi propagandalarına karşı, olumsuzlukları olumluya dönüştürebilmek için neler yapabiliyoruz?

Gençlerin iç sıkıntılarından uzaklaşıp sığınabileceği güvenilir bir toplum olduğumuzu, yani emin’ül-ümmeh olduğumuzu anlatabildik mi? Veya tavrımızla gösterebildik mi?

Bu gibi problemleri, birkaç sebebi içerisine almak suretiyle değerlendirelim.

Gencin kendi kendini eğitecek bilgi ve tecrübesi yok. Kendini eğitmeyi hedef alan eğitim programlarıyla karşı karşıya bulunmakta.

Gençler büyüklerin yani rehberlerin çizeceği yoldan yürüyecek ve onların öğrettiklerini belleyecek.

Eğitimin önemli yanı, onun insan ruhuna uygun olmasıdır.

Gerek eğitimin şekli, gerekse verilen bilginin kendisi, bünyeyi daha iyi bir hale getirebilme özelliğinde olmalıdır.

Eğitimin farklı bilgi ve metodlar üzerinde sürdürülmesi, genç insanın onu rahat ve istifadeli bir biçimde idrak etmesine engel teşkil etmektedir.

Genç insan, aile, okul ve çevrenin eğitimine muhatap. Hepsinde de gençler, kendilerine farklı değerlerin ve dünyaların empoze edildiğini görüyor.

Özellikle, geleneksel İslam düşüncesine sahip ailelerin çocuklarında daha çok problem yaşanmakta.

Bunun en önemli sebebi, gencin, gerek aile çevresinden, gerekse İslam düşüncesine sahip olduğu halde aynı ömrü paylaştığı insanların örnek ve güvenilir insan olamayışlarından kaynaklanmaktadır.

Eylüller ve şubatlar öyle eledi ki insanımızı, gencin örnek alabileceği ve hayatta olan sözü, davranışı, birbirine uyumlu çok az insanın bulunuşu ve o insanlara da gençlerin ulaşamayışı, gençlerin kişilere ve toplumumuz insanına karşı itimadını sarstı.

Dikkat ederseniz, davranış bozukluğu gösteren insanların büyük çoğunluğu da, “iyi konuşan”, çevrede “iyi görünmeye çalışan” kimselerdir.

Belki ehli dünyadan insanlarda bu sayı bizdekinden daha kabarıktır ama onlar bizi ilgilendirmiyor.

Yine eylüller ve şubatların getirdiği insan tipinde:

Görünen şahsiyetlerin altında, ikinci bir kimlik taşıma ve sahte davranışlı insan özelliği var.

Bu sahte davranışlar genç insanımızı üzmekte ve onun idealler dünyasına gölge düşürmektedir.

Gençlerin güvenini kazanmak lazım.

Genç insanımız, sahte toplum ve yapmacık münasebetler dünyasında, sağlam karakterli, İslamî şahsiyetler aramaktadır.

İşte gençliği eğitmeden önce kendi öz eleştirimizi yapmalıyız. Gençlerin güvenini kazanabiliyor muyuz? Bunu sorgulamamız lazım.

İslam’ı gerçekten yaşamayanlar, onu gereği gibi temsil edemezler.

Yabancı kültürün ve sistemin tutumu ve davranışları gençlerimizi yoğun bir baskı ve etki ile kendi inanç ve kültürüne sırt çevirmesi yönünde sürekli yönlendirmekte, gerekli psikolojik şartları hazırlamaktadır.

Bu baskıları, siyasal, sosyal, psikolojik etkinlikler olarak sıralayabiliriz.

Gençliğin çok az bir bölümü, (bunlar iradeli ve güçlü genç kesim oluyor) böyle baskılardan ve propagandalardan kendilerini kurtarabiliyorlar.

İşte bu görünmeyen fakat hissedilen kültürel baskı, hadiselere karşı dayanma gücü az gençler üzerinde garip tesirler bırakıyor.

Genç insan iki farklı dünyada yaşamakta olmanın getirdiği sıkıntılar içinde kalıyor.

Bu durum da gençlerin; şahsiyetsiz veya yarı şahsiyetli olmalarına sebep oluyor.

Bu tür gençler son derece ukala, vurdum duymaz, davranışlarının sınırlarını iyi tespit edemeyen, münasebetlerinde gayrı ciddi, konuşma, şaka yapma ve eğlenme konusunda önceki nesillerden farklı bir görünüm arz etmektedirler.

Bu tip insanların meydana getirdikleri topluluklar, şahsiyetli ve ciddi insanların kesinlikle barınamayacağı topluluklardır.

Çünkü: Gevşeklik, hafif meşreplik ve yapmacık davranışlarla, sağlam yapılı işler başarılamaz.

Gençlerimiz kalabalıklar arasında yalnız, teknolojinin getirdiği lüks ve kolaylıklar içinde rahatsız. Sosyal münasebetler nezaketten ve insanî özelliklerden uzak. Kendini tatmin edecek faydalı meşgaleleri kolaylıkla seçemediğinden, ruhi tatminini giderebilmesi için her cazip şeyi tatmak istiyor. Ama çoğu kere ümit ettiğini bulamıyor. Bu problemler, tehlikeli noktaya gelmeden ve gençte şahsiyet halini almadan önce ona ciddi bir İslamî eğitim verilmesi gerekmektedir. Ruhî ve fikrî gelişimini hazırlayacak bilgilerle techiz edilecek genç kalp ve dimağlar, dıştan gelecek tesirlere daha iyi dayanma imkanına sahip olacaklardır.

__________________
 
Çok çok güzel bir mevzuu ve çok güzel bir yaklaşım.

Şu bir gerçek ki, gençlik hayatın tüm evrelerini televizyonlarda gördükleri film senaryolarının parlak, pembe, şaşaalı dünyası sanıyor.

Ve gerçeklerle karşılaşınca hayal kırıklığı. Çok yazık, çokk...
 
Televizyonu Neden Kapatmalıyız?


Kapatmalıyız,Çünkü ; gözlerimizi CENNETE bakmaktan alıkoyuyor
Kapatmalıyız,Çünkü ;öze olan sevgi Görüntüye Odaklanmış sevgi oluşturuyor
Kapatmalıyız,Çünkü ; ALDATICI KURTULUŞ DAĞLARI oluşturuyor
Kapatmalıyız,Çünkü ; kurtarıcı EMİRLERİ göremiyoruz
Kapatmalıyız,Çünkü ; gözlerimiz putlaştırılmış şekillerle dolduruluyor
Kapatmalıyız,Çünkü ; hakikatin ışığı olan İbrahimi baltaları göremiyoruz
Kapatmalıyız,Çünkü ; büyücü ve sihirbazların devamı olan biz DEĞİLİZ
Kapatmalıyız,Çünkü ; biz MUSA(as)'ın devamıyız
Kapatmalıyız,Çünkü ; biz asaya can veren,ruh veren ÖZÜ göremez olduk
Kapatmalıyız,Çünkü ; şahısların,futbolla,magazinle,konserlerle,dizilerle
putlaştıran ve bu vizyonlarla İsmaillerin doğması mümkün değildir
Kapatmalıyız,Çünkü ; günlük olaylarla,hava,deprem ve kasırga ölçümleriyle ENDİŞEYİ tohum gibi eken,
TEVEKKÜLÜ banka,sigorta,konfora hapseden bu vizyonlarla ahiret değil,dünya ebedileşmekte.
 
Televizyon eski bir soyutlama aracı.Şimdi onun yerine internet var...
 
Allah tüm insanlığı, bilhassa gençliği, her ikisinin de şerrinden muhafaza etsin inşallah...
 
tv ile ilgili,öle bi gün gelcekki bi yerde tek günah işlenilecek ama bütün dünya o günaha ortak olucak....bu nedir gayet açık ve net ortada.....izleyerek bizde bunların günahlarına ortak oluyoruz ve gerçekten insanlara o kadar güzel gösteriyolarki o hayatı şuanki halimizin nedeni televizyon degilmidir cansız en büyük düşman ve izleyerek kendi ellerimizle besliyoruz düşmanı.....gerçi muhikin dediği gibi artık başımıza internetide saldılar tmm hayırlı güzel taraflarıda var ama hiç olmamasını tercih ederim....mesela biz kuzenlerim geldiginde ne bilim konuşurduk sohpet ederdik çokta güzel geçerdi ama şimdi herkes ya aa benm dizim çıktı aa internete girmem lazım yada telefonlarla msjlaşma var ne yazıkki hepimiz adına söylüyorum tv internet hayatımızı yönlediriyo,farkındayızda.....ALLAH sonumuzu hayr etsin....
 
Bugün ülkemizde televizyon olmayan ev neredeyse yok gibi. Sanki televizyonla bütünleşmiş bir yapımız var. Bu durumdaki bir insandan veya aileden televizyonunu kapatmasını istemek, bebekten sütü esirgemek gibi algılanıyor. Çünkü artık televizyonsuz eğlenemez, televizyonsuz gülemez, televizyonsuz yemeğini dahi yiyemez, kısacası televizyonsuz yaşayamaz hale geldik.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks