Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Yahudi vahşeti

berr

New member
Katılım
25 Mar 2005
Mesajlar
113
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Yaş
50
9f04a04902.jpg
 

mesud

New member
Katılım
24 Eyl 2005
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Çağdaş zulüm düzenleri kendilerine yeni bir can simidi buldular: Terör. Artık bütün zulümlerine ve insanlık dışı uygulamalarına da kılıf hazır: Terörle mücadele. İnsanların evlerini mi havaya uçuracaksın? Gerekçesi hazır: Terörle mücadele. Yüzbinlerce insanı köylerde, mülteci kamplarında ablukaya alarak dışarıdan yiyecek almalarına hatta hasta çocuklarını hastaneye götürmelerine engel olacak derecede bir vahşete ve şiddete mi başvuracaksın? Gerekçesi hazır: Terörle mücadele. Binlerce yetime burs temin eden, yüzlerce fakir ailenin geçimini üzerine alan, onbinlerce çocuğa okul araç gereci temin ederek öğrenimini sürdürmesine yardımcı olan bir hayır kurumunun kapısına kilit mi vuracaksın? Gerekçesi hazır: Terörle mücadele. Binlerce gence eğitim vererek hem onlara hem de topluma gelecek hazırlayan, insanlığın huzur ve mutluluk içinde yaşaması için hizmet veren bir üniversiteye baskın düzenleyerek yüzlerce öğrenciyi coplayacak, yüzlercesinin de bileklerine kelepçe vurarak yerlerde mi sürükleyeceksin? Gerekçesi hazır: Terörle mücadele. "Terörle mücadele" artık her zulmün, her haksızlığın, her vahşetin, her insanlık dışı muamelenin gerekçesi. Zulüm düzenleri, insanları orman kanunlarıyla yöneten rejimler haksızlıklarını örtmek için bu gerekçeyi sonuna kadar değerlendiriyorlar.

İşin gerçeğinde yapılanlar "terörle mücadele" değil bizzat terördür. İsrail rejimi ve onunla işbirliği içindeki sözde özerk yönetim Filistin halkına revâ gördüğü bütün zulümleri dünya kamuoyuna "terörle mücadele" olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Oysa bugün dört milyon Filistinli vatanından çıkarılarak dünyanın değişik yörelerinde mülteci hayatı yaşamaya mahkum edilmiştir. Bir milyon Filistinli de vatan toprağı içinde bir bölgeden diğerine sürgün edilmek suretiyle mülteci hayatına mahkum edilmiştir. Yani bugün yeryüzünde yaşayan yedi buçuk milyon Filistinliden beş milyonu sürgün ve mülteci hayatına mahkum edilmiş durumdadır. Diğerleri de kendi öz yurtlarında, kendi öz topraklarında gurbet hayatı yaşamakta, zulmün her çeşidine maruz bırakılmaktadırlar. Bu terör değil de nedir? Bugün Filistinli Müslümanlar kendi haklarına, vatanlarına yeniden kavuşmaktan başka bir şey istemiyorlar. Onların mücadelelerinin gayesi üzerlerindeki zulmün son bulmasını ve ellerinden zorla gasp edilen vatan topraklarının geri verilmesini sağlamaktır.

Filistin halkının vatanlarını zorla ellerinden alanlar şimdiye kadar yaptıkları zulüm ve haksızlıkları yeterli görmeyerek, Filistinlilerin hak istemelerini "terör" diye nitelemek suretiyle yeni zulüm uygulamalarına başvuruyorlar. Yani Filistinlilerin zorla ellerinden alınan haklarını geri istemelerini zulmün tabanını genişletmek için gerekçe olarak kullanıyorlar. Ama ne yazık ki, uluslararası siyonizmin hizmetindeki medyanın yoğun propaganda çalışmaları dolayısıyla dünya kamuoyuna bütün bu zulüm ve haksızlıklar "terörle mücadele" olarak yutturuluyor.
 

mesud

New member
Katılım
24 Eyl 2005
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Şimdi önce şu soruya cevap arayalım: Neden yahudiler bu zulmü yapıyorlar? Oysa kendileri yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaları yüzünden bütün dünya tarafından dışlanmış olmalarına rağmen, Müslümanlar onlara yurt vermiş, vatan vermiş barındırmıştır. Onlar ise nankörlüklerini tarih boyunca sergiledikleri gibi şimdi yine aynı şeyi tekrarlamaktadırlar. Çünkü yahudi tahrif ettiği Tevrat'a inanmaktadır. Onun inancına göre yeryüzünde insan olarak asıl yaratılan yahudidir. Diğer insanlar sair varlıklar gibi yahudiye hizmetçi olarak yaratılmışlardır. Bu köleliği kabul etmeyenlerin ise ırzı, malı, canı mubahtır. Dahası yahudi bir anneden doğmayan zaten yahudi olamaz. Yani bir insanın önce başka bir dine mensup iken sonradan yahudi olması mümkün değildir. Yahudinin inancı işte budur.

Müslüman ise; ister yahudi, ister hristiyan, ister müşrik olsun, herkesin iman edip cennetlik olmasını ister. Hatta bunun için çaba sarfetmek zorundadır. Müslümanların çok acı tecrübelerine rağmen beş yüz küsur yıl önce, İspanya'dan kovulan ve başka devletlerce kabul edilmeyen yahudilere yeniden kucak açmaları bu inanç sebebiyledir.

Boşuna dememişler: "Besle kargayı oysun gözünü" diye. İşte bu yahudi de Filistin'e çöreklenmek için asırlarca çalışmış, her türlü desiseyi denemiş daha da olmayınca koca bir imparatorluğu dağıtmıştır. Sonunda mukaddes belde olan Filistin'e ve onun kalbi durumundaki Kudüs'e yerleşti. Oraya yerleşmeye başladığı tarihten buyana da çeşitli terörist faaliyetlerle Filistin'in asıl sahibi durumundaki Filistin evlatlarının kanını akıtmayı ve ırzına kastetmeyi aralıksız sürdürmektedir.

Kur'an-ı Kerim'de, en çok bahsi geçen topluluk yahudidir. Çünkü o sinsi ve tehlikelidir. Dolayısıyla insanlığın bu tehlikeden haberdar edilmesi gerekmektedir. Özellikle de Kur'an hep onların olumsuzluklarını anlatır. İsterseniz açın bir Kur'an fihristi ve yahudilerin vasıflarına bir göz atın. Daha sonra da zaman buldukça konularla ilgili ayetleri inceleyin.

İşte size Kur'an-ı Kerim'den, yahudilerin özellikleriyle ilgili bazı bilgiler:

1.Genel özellikleri:

a.Cimridirler:"Onlar cimrilik eder, insanlara da cimriliği önerir ve Allah'ın kendilerine lütfundan vermiş olduğunu gizlerler." (Nisa, 4/37) "Yoksa onların mülkten bir payları mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi." (Nisa, 4/53)

b.Yeryüzünde fesat çıkarırlar: "Onlar ayrıca yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çabalarlar. Allah ise bozguncuları sevmez." (Maide, 5/64)

c.Korkaktırlar. Üstelik Allah'tan gereği gibi sakınmadıkları halde insanlardan çok korkarlar: "Onların kalplerinde sizin saldığınız korku Allah'ınkinden daha şiddetlidir. Bu onların anlamayan bir topluluk olmalarından dolayıdır. Onlar sizinle toplu halde ancak müstahkem şehirlerde veya surların arkasından çarpışabilirler. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise pek şiddetlidir. Sen onları toplu halde sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu onların akıl etmeyen bir topluluk olmalarından dolayıdır." (Haşr, 59/13-14) (Dikkat edilirse burada mü'minler karşısındaki zayıflıkları ve korkaklıkları özellikle vurgulanmaktadır.)

d.Cennetin yalnızca kendilerine ait olduğu iddiasındadırlar: "Onlar: "Cennete ancak yahudi veya hıristiyan olan girebilecektir" dediler. Bu onların kuruntularıdır. De ki: "Eğer doğru söylüyorsanız delilinizi ortaya koyun." (Bakara, 2/111)

e.Hayata düşkündürler: "Onları insanların hayata en düşkünü göreceksin. Allah'a ortak koşanlardan bile daha tutkundurlar. Her biri bin yıl yaşatılmayı arzular. Oysa uzun süre yaşatılması onu azaptan uzaklaştırmayacaktır. Allah onların yaptıklarını görmektedir." (Bakara, 2/96)

f.Sihir yoluna sapmışlardır: "Onlar, o iki melekten bir adamla karısının arasını açmada yararlanacakları şeyleri öğreniyorlardı. Allah'ın izni olmadan kimseye bir zarar dokunduramazlardı. Onlar aslında kendilerine zarar verecek ve bir yarar sağlamayacak şeyleri öğreniyorlardı. Onu (sihri) satın alanların bundan dolayı ahirette bir nasib elde edemeyeceklerini biliyorlardı. Nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!" (Bakara, 2/102)

g.İnsanların mallarını haksız yere gaspeder ve faiz alırlar: "Yine yasaklandıkları halde faiz almalarından ve insanların mallarını haksız yere yemelerinden dolayı (böyle yaptık). İçlerinden inkarcılara acıklı bir azap hazırladık." (Nisa 161) "Ey iman edenler! Hahamların ve rahiplerin çoğu insanların mallarını haksızlıkla yemekte ve Allah'ın yolundan alıkoymaktadırlar. Altını ve gümüşü biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanları acıklı bir azapla müjdele!" (Tevbe, 9/34) (Bilindiği üzere yahudilerin bugün yeryüzünün en zengin tabakasını oluşturmalarının başta gelen sebepleri, insanların mallarını hile yoluyla ellerinden almak için çeşitli metodlar geliştirmek, tefecilik yapmak, dünya çapında mafya organizasyonları kurarak bu yolla çeşitli ticari faaliyetlerden komisyon yani haraç almak ve faiz yemektir. Onların insanların mallarını haksız yere yemeleri konusunda ayrıca bkz. Ali İmran, 3/75)

h.Allah'ın fakir, kendilerinin ise zengin oldukları iddiasındadırlar: "Şüphesiz Allah: "Allah fakirdir biz ise zenginiz" diyenlerin sözlerini duymuştur. Biz onların sözlerini ve haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazacak ve: "Ateşin azabını tadın" diyeceğiz." (Ali İmran, 3/181)
 

mesud

New member
Katılım
24 Eyl 2005
Mesajlar
59
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
.Din ve inanç konusundaki tutumları:

a.Allah'ın ayetlerini inkar ederler: "Onlar Allah'ın gazabını haketmişlerdir ve kendilerine miskinlik damgası da vurulmuştur. Onlar bunu Allah'ın ayetlerini inkar ettikleri ve haksız yere peygamberleri öldürdükleri için hak ettiler." (Ali İmran, 3/112) "Onlar: "Allah bir insana herhangi bir şey indirmemiştir" derken Allah'ı hakkıyla değerlendiremediler." (En'am, 6/91)

b.Kendilerinin Allah'ın oğulları, dostları ve peygamberin torunları olduklarını söylerler: "Yahudiler ve hıristiyanlar: "Biz Allah'ın oğulları ve sevdikleriyiz" dediler." (Maide, 5/18)

c.Geçmişte birçok kez dinlerinden dönmüş, Allah'ın kendilerine vahyettiği dinden çıkmışlardır: "İman edip sonra inkar eden, sonra yeniden iman edip sonra tekrar inkar eden sonra da inkarlarını artıranlar var ya, Allah onları ne bağışlar, ne de doğru yola yöneltir." (Nisa, 4/137)

d.Allah'ı cimrilikle itham ederler: "Yahudiler "Allah'ın eli bağlıdır" dediler. Kendi elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler!" (Maide, 5/64)

e.Münafıktırlar: "Onlar iman edenlerle karşılaştıklarında "biz de iman ettik" derler. Ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, "Allah'ın size açmış olduğu şeylerden, bunları Rabbinizin katında size karşı bir belge olarak göstersinler diye mi söz ediyorsunuz! Aklınızı kullanmıyor musunuz!" diye konuşurlar." (Bakara, 2/76)

f.Cebrail (a.s.)'a düşmandırlar. "De ki: "Kim Cibril'e düşman olursa, (bilsin ki) o bunu (Kur'an'ı) Allah'ın izniyle, daha önce gelmiş olanları doğrulayıcı, iman edenler için de bir hidayet rehberi ve müjde olarak senin kalbine indirdi." (Bakara, 2/97)

g.Allah'a çocuk isnadında bulunmuşlardır: "Allah oğul edindi" dediler. O bundan yücedir." (Bakara, 2/116)

Bütün bu özelliklerinin yanısıra, hakikatten sürekli yüz çevirme, kendilerine vahyedilmiş olan Tevrat'a bile uymama, Allah'ı bırakıp kendi bilginlerini ve ruhbanlarını rab edinme, sırf hasetlerinden ve mevki hırslarından dolayı Kur'an'ı inkar etme gibi özellikleri de bizzat Kur'an-ı Kerim'de tescil edilmiştir. Yine Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine göre onlar Tevrat'ı tahrif ederek işlerine gelmeyen şeyleri çıkarmış ve işlerine gelen bazı eklemelerde bulunmuşlardır. Allah'ın kendilerine verdiği nimetlere karşı nankörlük ederek taşkınlıkta bulunmuş ve aşırı gitmişlerdir. Onların en önemli özelliklerinden biri de anlaşmalarına bağlı kalmamalarıdır. Bu konuda ise Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Bunlar kendileriyle antlaşma yaptığın (şu) kimselerdir ki her keresinde antlaşmalarını bozarlar, hiç sakınmazlar." (Enfal, 8/56)

Onların Kur'an-ı Kerim'de zikredilen özelliklerinin tamamı bu kadar değildir tabii ki. Ancak burada sayılan özellikleri onların gerçek kimlikleri hakkında genel bir fikir vermektedir. Onların burada sayılan ve burada saymadığımız ancak Kur'an-ı Kerim'de zikredilen bütün özelliklerinin üzerinde tafsilatlı bir şekilde durma imkanımız yok. Fakat Mescidi Aksa'yı tehdit eden girişimleri, ümmet açısından büyük sorunlara yolaçan faaliyetleri hakkında daha isabetli düşünebilmemiz için onların Kur'an-ı Kerim'de ortaya konan kimliklerini tanımamız gereklidir. Çünkü ümmetin kapanamayan bu yarası şimdi daha bir derinden kanamakta ve tüm mü'minlerin de yüreğini dağlamaktadır.

İşin gerçeğinde onların İslam karşıtı faaliyetlerinin özü Kur'an-ı Kerim'in Tevbe suresinin 32. ayetinde şöylece dile getirilmektedir: "Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Ama kafirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır."

İşte bu ayetten de açıkça anlaşılıyor ki yahudinin asıl amacı, bu dini ortadan kaldırmaktır. Hal böyle olunca, Mescidi Aksa ve Hz. Ömer Camii de Kudüs'te İslam'ı dünyaya haykıran en önemli iki ibadethanedir. Bu mescidler var oldukça, gelecekteki nesiller için İslam'ın mesajı hep taze ve canlı olarak devam edecektir. Siyonist yahudinin amacı ise bu mesajın sesini kesmektir. Hz. Süleyman mabediyle ilgili efsaneler bu amaç uğrunda geliştirmiş oldukları idealleri için uydurdukları bir bahaneden ibarettir. Hatta bununla da kalmayıp şayet emellerini gerçekleştirirlerse Nil'den, Fırat'a belki Toroslar'a kadar bu ümmetin topraklarına ("vaadedilmiş topraklar" iddiasıyla) sahip olurlarsa buralarda İslam'ın şiarı olan mescitleri de yıkıp yok etmekten kaçınmayacaklardır. Zira bugün Mescidi Aksa, yarın Eyüp Sultan, Fatih, Süleymaniye, Sultanahmet...

Nasıl ki haçlılar bugün üzerinde İspanya devletinin kurulduğu Endülüs'ü ele geçirdiklerinde oradaki milyonlarca Müslümana soykırım uygulayıp, İslam'ın alameti olan on binlerce camiyi, mescidi, medreseyi, kütüphaneyi ve çeşmeyi yıkmışlarsa, bugün aynısı Filistin topraklarında uygulanmaktadır.

Hatta daha da yakına gelelim. Daha dün aynı haçlılar "Biz Avrupa'nın göbeğinde İslam'a müsaade etmeyiz" deyip Bosna'ya aynı vahşeti sergilemediler mi? Ve hala yeni yeni toplu mezarlar ortaya çıkarılmıyor mu? Makedonya da aynı tehdit altında değil mi?

Ancak yahudiler bu emellerine ulaşacak mı? İşte bunu da ayetin devamından anlıyoruz ki; hayır tam aksine, her ne kadar yahudiler ve haçlılar istemese de Allah (c.c.) nurunu tamamlayacaktır. O zaman mazlum ve mustazaflar zalimlerden hesap soracaktır.

Fakat şunu da çok iyi bilmeliyiz ki, bu ilahi vaadler kimseyi gevşekliğe ve vurdumduymazlığa sürüklememelidir. Çünkü herkes izlediği tutumdan, takındığı tavırdan, görevini ne kadar yerine getirip getirmediğinden hesaba sorulacaktır. Mescidi Aksa bugün Müslümanların üzerinde bir emanettir. Yüce Allah: "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberine hıyanet etmeyin ve bile bile size emanet edilen şeylere hıyanet etmeyin." (Enfal, 8/27) diye buyuruyor. İman şuuru içinde olan her Müslümanın bu gerçeği anlaması ve üzerindeki emanetin önemini kavraması gerekir. Eğer Müslümanlar emanetlerine hakkıyla sahip çıkarlarsa siyonist yahudiler de buraları tehdit eden girişimlerine son verirler. Çünkü onlar korkaktırlar ve korkaklıkları bizzat Kur'an-ı Kerim'de tescil edildiği gibi tarih de bütün açıklığıyla ortaya koymuştur. Bu korkaklıkları yüzündendir ki, kendi güçlerini ortaya koymaktansa fitne ve desise yollarına başvurmak yani birtakım lobicilik faaliyetleri yürütmek suretiyle zamanın süper güçlerini arkalarına alarak durumlarını sağlamlaştırmaya çalışmaktadırlar. Geçmişte Filistin topraklarına yerleşebilmek ve burada bir işgal devleti kurabilmek için o zamanın süper gücü durumundaki İngiliz İmparatorluğu'nu, bugün de kurmuş oldukları işgal devletini ayakta tutmak amacıyla ABD'ni arkalarına almaları bu yüzdendir. Ancak şunu gayet açık ve net bir şekilde ortaya koymalıyız ki günümüz yahudileri en çok, Müslümanların dağınıklıklarından ve kendilerine emanet edilen mukaddes varlıklara gereği gibi sahip çıkmamalarından cesaret almaktadırlar.

Konumuzu Maide suresinin 51. ayetiyle bağlayalım. Şöyle buyuruyor Yüce Allah: "Ey iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o onlardandır."
 

seyfullah putkýran

New member
Katılım
30 Eyl 2005
Mesajlar
5,807
Tepkime puanı
205
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Ruhlar Aleminden
Web sitesi
www.tevhidyolu.net
esselamın aleyküm verahmetullahi veberekatuhu

esselamın aleyküm verahmetullahi veberekatuhu

resimde gördüğümüz kadarıyla Rabbimize inşallah bir şehit daha vermişiz.
şunu bilmeliyiz ki filistini öldüren yahudi alkışlanıyor dünya nazarında asker sayılıyor, ama yahudiyi öldüren filistinliye ise dünya nazarında terörist denilip kırmızı bülten de aranıyor, sevgili arkdaşlarım bu gün karıncanın bile canını yaksanız kıskaçlarıyla sizi ısırır. sorarım size bu vahşeti gören müslüman ne yapmaz?
Allah (C.C)filistindekilerin, çeçeniiztandakilerin, ve bunun gibi ızdırsp içinde olan din kardeşlerimizin yar ve yadımcısı olsun.

Allah (C.C )'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun...

saygılarımla...
 
Üst Alt