Viyanada tasavvuf rüzgarı

Kalpteniman

New member
VİYANADA TASAVVUF RÜZGARI İstambul kartal cevizlide konfeksiyon işleri için başlayan esnaflık hayatım 1972 yılına yakın bir zamana dayanır. açmış olduğum işyerimin bir tarafında ülkücülerin teşkilatı diğer bir tarafta ise milli görüş teşkilatı bulunuyordu. biz her iki gurubu ziyaret ediyor sohbetlere katılıyorduk. ortalık çok karışıktı. solcu sendikalara bağlı işçiler fabrikaları işgal ediyor fabrika sahiplerini içeri almıyorlar çalışmıyor üretimi durduruyorlardı. Ve Maltepede jawa fabrikasının onünden tesadüfen geçerken fabrikayı işgal eden işçilerin, içeriye almadıkları bir işverenin kendine ait olan fabrikasına girememenin verdiği üzüntü ile kapıda ağladığını görmüştüm. Mahir çayanların deniz gezmişlerin yakalıp idam edildiği ve anarşinin zirvede olduğu zamandı. çok kötü günlerdi. Hiç unutmuyorum bir gün iş yerimin önünde silah patlamaları ve birinin kaçtığı diğerinin de silahı patlatarak kovboy filmlerinde görüldüğü gibi peşinden koştuğunu görünce sorduk, öğrendik ki, Ülkücü genç onların teşkilatına saldırmak isteyen bir maocuyu kovalıyormuş aradan bir müddet geçti evde oturuyoruz öyle bir patlama oldu ki, yer sallandı çıktık baktık ülkücülerin bulunduğu binanın alt katı ateşler içinde. kimsede huzur yoktu. herkez gelecekten endişeliydi.ve biz bu zorlu günlere katlanarak o bölgede beş yıl esnaflık yapma gücünü gösterdik yıl 1977 Viyanada çalışan bir yakınım sene izinini kullanmak için türkiyeye gelince bize de uğramış zor şartlar altında mücadele ettiğimi görünce, gel seni viyanaya götüreyim orada şansını dene deyince gönüllü olarak kabul ettim. kısa zamanda konfeksiyon atölyasini elden çıkardım viyanaya geldik. çalışma müsadasi almak zor olmasına rağmen yiyecek ekmeğimiz varmış H.z. Allahın izniyle aldık. ve gurbetçiler ordusuna katılmış olduk.çeşitli iş yerlerinde çalışarak dünyalık nafakamızı çıkarıyorduk. Ekonomik durumumuz düzelmişti İbadetimizi yapmak için açılmış tek cami vardı o ise tuna nehrinin yanında islami mimari üzerine yapılan minareli camiydi orası bize huzur veriyordu.yönetim Arap müslümanların elindeydi kısa zaman sonra türk müslümanları olarak bizler de yönetime katıldık. Her şey çok güzeldi fakat müslümanlar arasında ki bölücülük çok kötü idi. kısa zamanda çeşitli isimler altında mescidler açılmaya başladı. milli görüşçüler,Süleymancılar, Ülkücüler, nurcular,ayrı, ayrı guruplar oluştu. bu durum dinimiz için hoş bir durum degildi. Hangi mescide gitsek o diğerini kötülüyordu. hangi mescide gitsem huzur bulamıyordum.siyasi çıkar ve maddi çıkar için dinimizin alet edilmesi beni çok huzursuz ediyordu.Tam bu bunalımlı yaz tatilinde ki, yıl 1989. Müberek bir veli ile tanıştım. Onun eserlerini aldım izinimiz bitti viyanaya döndük. Tasavvuf ile tanıştık ve gönül sarhoşluğu başlamış oldu. Ruhi halim bambaşka olmuştu bu halin güzelliğini tarif etmek imkansızdır. Ancak yaşayanlar bilir. Bu halin bilinmesini ve nasipli olan her kesin bu güzellikten istifade etmesini istedim. mescid , mescid geziyor anlatıyordum fakat bu işe talip kişilere pek raslayamıyordum. bu nasipli arama işimi yılmadan devam ettirdim bu arada kendim de mürşidimin eserlerinde bulunan bilgilerden kendimi yetiştiriyordum.Zaten eserlerin her sahifesinde kuranı kerimin manaları açılıyordu. Kuranı kerimin tamamı eserlerine girmişti. İki sene nasipli aradım kendi yakınlarım hariç, İki talip buldum. bundan sonra Hz. Allah c.c. yolumuzu açtı. Hamd olsun adedimiz çoğaldı başka mescidlerde toplu zikir yapmamıza müsaade etmedikleri için mecbur olarak Bizim evde toplanıyor ders yapıyorduk. fakat zahmetli oluyordu. bundan dolayı mescid açmamız zaruriyeti hasıl oldu. Bir gece iki rekat hacet namazı kıldım h.z. Allaha gönülden şöyle dua ettim. Yarabbi şu gurbet ellerinde senin yüce adını tesbih etmek için bize de bir mescid nasip et ne olur yarabbi. diye yalvardım ve yattım Manada, mürşidim görünüverdi. bana dönerek size yer verildi dedi. sabah uyandım içimde tarifi mümkün olmayan bir huzur vardı.bunları neden yazıyorum biliyormusunuz belki içinizden diyen olacak ki, kalkmış neler anlatıyor bize riya yapıyor, diye düşünebilirsiniz.bunları anlatmamın sebebi, bu yolu yaşamadan bilmeden kötüleyen insanlara belki ibret olur diye anlatıyorum yoksa, bu hallerin anlatılmaması lazım. Sabah uyandım hemen aramaya başladım. Bulunduğmuz muhitte her zaman hayal ettiğim burası ne kadar güzel mescid olur diye düşündüğüm boş bir bodrum katı vardı. hemen onun sahibini telefonla aradık sorduk hemen geliyorum dedi ve geldi anlaşma yaptık ve kiraladık. İbadetlerimize başladık. tam rahat ettik derken buluduğumuz binadaki Avusturyalılar mescidimizi istemediler. ben mürşidimize telefon açtım, Efendim bizim mescidimizin bulunduğu binada oturan Avusturyalılar bizim mescidimizi kapatmak istiyorlar dua buyurun dedim tamam efendim Selamı Aleyküm dedi telefonu kapadı. Siz inanmıyacaksınız belki, fakat kısa zaman sonra mal sahibi geldi ben size burasını satayım alın dedi eğer buranın sahibi olursanız size kimse karışamaz ben size bunu taksitle vereceğim kolayca ödersiniz deyince, pazarlığı yaptık ve aldık borcu ödememiz az birşeydi ki, bir ara geldi bizden bir miktar para istedi ve kalan borcu siliverdi biz de, H.Z. Allahın rahmeti Peygamber Efendimizin Şefeatı, şeyhimizin himmeti ile çok kolay şartlar ile gurbet ellerde mescidimize kavuşmuş olduk. Bu hadiseyi 1992 yılında yaşadık. Ve o zamandan bu zamana kadar H.z. Allah c.c. tarafından bize ikram edilen mescidimizde ibdetlerimizi yapıyoruz. bize de burada ki kardeşlerimize Ağbeylik yapma şerefi nasip oldu. Dünyada esen tasavvuf rahmet ruzgarı bu zamana kadar Viyanada esti Allahın izniyle bundan sonra da esmeye devam edecek Velhamdü Lillahi Rabbil Alemin. Allahümme salli Ala seyyidina Ve nebiyyina Muhammedin Ve Ala Ali Muhammed,
 
Tasavvuf gönül işidir. Gönül işinde de zaten riya olmaz. nasıl olsun ki, bu zaten kul ile Yaradan'ı (azze ve celle) arasında oluşan bir ilişkidir.

Zaten riya olmadığı okunduğu zaman anlaşılıyor. Nereden anlaşılıyor derseniz; kişi yaşadığını anlattığı zaman karşısındaki muhatabının gönlünde en ufak bir şüphe yada soru uyandırmaz. Bu, anlatan kişinin anlattığını yaşamasından kaynaklanır. Şayet yaşamadığı bir şeyi anlatırsa, o zaman karşıdakinin kalbi bu anlatılanı red eder. Doğru olsa dahi red eder. Çünkü, anlatan o hali yaşamadığı için, yaşamadığını karşıdaki insana hissettirme becerisinden yoksun kalır. Dolayısı ile kalbi itiraz başgösterir. Herkesi veya her şeyi aldatabilirsiniz, ama kalbleri asla kimse aldatamaz.

Mürşidi kamillerin tasarrufları işte bu gerçeğin altında yatar. Yaşadığını anlatır, yaşadığını öğrencisine telkin eder, yaşadığının bir değişik benzerini öğrencisinde müşahede eder. Ve yolu bildiği için, öğrencisinin de haline vakıf bulunduğundan, onun seyri suluk esnasında karşılaşacağı nimeti ve mihnetleri öncesinden görerek yönlendirme yolu ile gayeye ulaşmasında etkin bir rol alır. Bu yönlendirme işi, bir başkaları tarafından "kul ile Allah arasına girilme" gibi görülse de yakından uzaktan alakası olmayan bir iftiradan öteye geçmez. Çünkü; hakk yolda olan hiç bir mürşid kul ile Allah (azze ve celle) arasına girmediği gibi, bunu aklının ucundan dahi geçirmez. Mürşidin burada asıl amacı ve görevi kul ile nefsi arasına girmektir desek sanırım daha doğru olur. Nasıl ki sınavlarda gözetmenler nezaretinde sınava giriliyorsa, bunun gibi bir nevi gözetmen altında imtihanda olduğumuzu bilmemiz bunu anlamaya yeter. Tek farkla, buradaki gözetmen aynı zamanda bilgilerini o sınıfta sınava giren öğrenciler ile paylaşarak bir nevi yardım ederek bu işi yapar ve sınavı geçmesinde elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışır.

Ne mutlu size ki; güzel bir gözetmen nezaretinde sınav salonunda sınavı geçmeye çalışıyorsunuz. Yolunuz mübarek ve aydın, zikr-i sultan kalbinizin gıdası olsun.

Bunun gibi daha nice güzel yaşanmış gerçek hikayeler vardır muhakkak. paylaşan olursa okumak zevkli olur.

Bu fakirin de tasavvuf yaşantısı 1991 yılında Antalya'nın falezlerinde bir gece otururken başladı. Genç yaşın verdiği o hava ile bir yaz günü falezlerin en ucuna gidip otururken yanımda duran, kimin ne zaman içtiğini bilemediğim bira ve şarap şişelerine baktım. İnsanlar içiyor, kumar oynuyor, fuhuş her yeri almış gidiyor (özellikle Antalya'da) iyi güzel de bizim ne suçumuz var ki bu dünyaya bu zamanda gelme kısmetsizliği yaşadık diye içimden konuşuyordum. Ve bir iddiada bulunuyordum kendi kendime "vallahi ben eğer peygamber zamanında yaşamış olsaydım, O'nun izinden ayrılmaz her gittiği yere gider, her yediğini yer, her giydiğini giyer her gittiği savaşa girerdim. Ama bu zamanda yaşıyorum. Etrafta bir sürü söylenilen bir sürü birbirinin tersi şeyler varken, ben hangi birine itimad edip güvenerek bunları yapacağım. Birinin ak dediğine diğeri kara diyor iyi ama gerçek hakk olan ne? Yok mu bu sorunun cevabını verecek bir babayiğit. Şu falezlerin kirlenmemesi için belediye güvenlik görevlisi tutmuş korumaya çalışıyor; Ey Allah'ım! yok mu senin gönderdiğin Din'in bu zamanda bir koruyucusu veya insanları gerçek olana yönlendirici anlamında hizmetinde bulunan bir kulun ?" diye içimizden geçirerek kalktım ve gecenin o saatinde kafamda bu düşünceler ile eve gittim. Sıcak havanın verdiği nem ile bunaldığımdan bir duş alarak odama girdim ve iki rekat namaz kılıp yatağıma uzandım. Rüyamda Fahr-i Kainat efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)'yı gördüm. Bembeyaz cübbesi ile sağında 7 kişi, solunda 7 kişi oturarak bana bakıyorlardı. Bu fakr kardeşiniz de tam karşılarında o güne kadar hiç görmediğim bir oturuş şekli ile edepli bir şekilde oturmuş, uzun saçlarımın arasından O'na (s.a.v.) bakıyordum. Bana bakarak "evladlarıma git!" buyurdu. Bende tamam der gibi başımı öne eğdim. Sabah kalktığımda rüya aynı hali ile beynimde yer etmiş bir şekildeydi. Evladlarıma git emr'i ise kulaklarımdaydı. Evlad ? ne evladı ? Var mı ki ? gibi sorular, ayrıca bu rüyanın ne anlama geldiğini bilemememin şaşkınlığı, rüyamda O muhteşem insanı görmenin verdiği sonsuz haz ile kalktım kahvaltımı yaptım. Aklıma dini yaşantısının iyi olduğunu gördüğüm mahallemizdeki ayakakabı satıcısı Mehmet amcanın yanına uğramaya karar verdim. Evden çıkıp yanına gittim doğruca. İçeri girip selam verdiğimde "sadakallahulazim" diyerek kitabı kapattığını gördüm. Selamımı aldı, hoş beş faslından sonra hem rüyamı hemde ne anlama geldiğini anlattım. meğer merkezin göbeğine gelmişiz de haberimiz yokmuş. Bana O'nun (s.a.v.) evladlarını anlattı, daha sonraki günlerde Onlar ile tanıştırdı. Elhamdülillah, hayatımda tanıdığım en güzel insanlar ile o zamandan bu zamana geldik, Rabbim ayırmasın.

Aslında bunlar hep gizli kalması gereken konular değil. Bazen, sırf muhabbet celbetmesi için analatılabilinecek güzellikte olan yaşanmış gerçek anılar. Paylaşmak, anlatana herhangi bir kibr yüklemez bana kalırsa. Çünkü rüyayı görmek kişinin elinde olan bir şey değil. Bu bir lutftur ve bu lutf ne kadar çok kişi ile paylaşılırsa o nisbetle bereketlenir diye düşünüyorum. Bunun da böyle algılanmasını umarım.
 
Can kardeşim Radikal gönül muhabbetini çok daha güzel duyurduğunuz için h.z. Allah İmanınıza ebediyet
ömrünüze saadet ve bereket versin.Bu yol yaşanılmadıkça tadılmadıkça bilinmez. bize bir tencere yemek getirseler bize de çok güzel deseler o yemeğin
gerçekten lezzetli olduğunu bilmemiz için tadına bakmak lazım tadına bakmadan iyidir veya kötüdür demek zandan ibarettir.

Mürşidi kamillerin çok mühim sözleri var buyuruyorlar ki,

Bu yala girenleri dışarıdakiler acır.
Bu yolda olanlar da dışarıda olanlara acır


Selamı aleyküm
 
Son düzenleme:
Viyanada cok mescid geziyoruz. dil, IRK farketmeden. Belki sizin bulundugunuz mescide ugramamis olabiliriz ama ziyaret etmek isteriz varmidir tam adresi?
 
Muhterem Kalpteniman, size sizin gibi dua ediyoruz, Allah kabul buyursun...

Allah sayınızı çoğaltsın inşallah...
 
CANIM KARDEŞİM. Selamı aleyküm.
H.Z. ALLAH SİZİN DE ADEDİNİZİ ÇOĞALSIN İMANINIZA EBEDİYET,
ÖMRÜNÜZE SAĞLİK SIHHAT HUZUR VE BEREKET VERSİN.

ALLAHA EMANET OLUN.
 
Ben sizinle reel hayatta görüsmek istiyorum felan demedim ki kaldi internetten de görüsmüyoruz :) Neyse durum su sekilde

Ben diyorumki Ankara Keciörende bir mescid actik söyleyken böyle oldu anlatiyorum ve sonu güzele baglaniyor. Elbetteki Keciörende oturan bir kisi soracak bu hangi mescid diye. Bilmiyorumda bunda saklanacak birsey mi var. Ya da sizin mescid halka acik degil mi? Yani isteyen girer istemeyen girmez. Bu sekilde bir yer degil mi?

Eger degilse nasil mescid bu? Bir müslüman kardesin mescid in adresini sordugunda böyle cevap vermek ne kadar Muhammedi dir.


Not: Mescid in adresini özelden ya da burdan su saniyeden sonra vermeyin, Sabir ver Yarabbi.
 
Son düzenleme:
Muhterem kardeşim darılma kalbini kırdı isem özür diliyorum
gerçek bu ki, eski zamanda olduğu gibi veli kullara açılan hakaret
savaşı bu zaman da devam ediyor. ve kıyamete kadar sürecek
çünkü siz de biliyorsunuz şeytan kıyamete kadar insanları şaşırtacağına
yemin ettiğine göre bu birbirimize düşmemiz devam edecek .
Biz de kendi kabuğumuza çekildik. kendi imanımızı korumaya
çalışırken nasibi olanlara da yardımcı olmaya çalışıyoruz.

Muhabbetle.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks