Üstümü Ört Ya Hatice!
Cebeli Nur’da inzivada iken bir gece “ Ey Muhammed, ben Cebrail’im. Allah, vahyini tebliğ etmem için görevlendirdi. Bunu “Oku”, sözlerini duyduğunda bihaberdi yaratılmışların en şereflisi olduğundan., Muhammed. Var edenin gönderdiği elçilerin müjdelediği, İbrahim’in emaneten taşıdığı Nur’un asıl sahibi olduğundan bir haberdar. Tebliğ emri üç kez sıktı Muhammed’in bedenini, üç kez o müstesna ses “okuyamam” dedi. Nereden bilsindi okumayı Muhammed. bihaberdardı okumanın ona lütfedileceğinden.
“Oku,Yaratan Rabbinin adıyla. Ki insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Çünkü Rabbin en üstündür. Kalemle öğreten O’dur. İnsana bilmediğini O öğretti.” ( Alak:1-5).
Hakkın Kelamı yine kalemin önüne geçmişti. Kalp ve kelam ilk kez bu kadar manaya bürünmüş. İlk kez bir nur yükseldi karanlık sessiz bir mağarada. Oku.
“Sanki kelimeler kalbime yazılmıştı” diyecekti birgün Muhammed. Oku.
Kelimeler sanki kalbine yazıldığı o gece sabahında uyandıktan sonar dehşete düşen Muhammed apar topar dağdan evine döndü ve Hatice’ye, Hatice’sine,:” üstüm ört Hatice” demişti. Bir ürkek nurlu can, bir şaşkın nurlu kalp: “üstümü ört Hatice” deyip varmıştı sükunete Hatice’sinin yanında. Varaka’dan bilgilerinin teyidini alan Hatice, can eşini teskin eder. Ve bihaberdar seçilmiş olan Muhammed’den once başkaları bu gerçeğe iman etmekteydi. Bir başka idi Hatice Muhammed’e.
“Ben şahsa göre yaşarım” diyecekti bir gün kızgın güneşin altında tarlada çalışan Hatice . Tüccar Hatice Muhammed’in(sas) eşi idi , Muhammed güneşin sıcaklığında yayarken dinini, “ ben de bu saatte güneşin altında çalışmalıyım” diyecekti Hatice. Ama önce iman edecekti “üstümü ört Hatice” diyen Can’a.
Bir gün yanında çalışan el-emin çobana “ benimle evlen “ diyecekti tüccar Hatice. Daha sonra şahadetinin ilk şahidi olacaktı o Can’ın.
Bir devir gelecek gençlere örnek olacaktı Hatice ile Muhammed’in(sas) ilk namazı kılışı. Örnek eş olacaktı Hatice, eşinin şahadetine nasıl şahit olunur diye.
Ve ilk inan Hatice oldu, inanılan Muhammed. İnanılan Muhammed oldu,secde edilen Rabb.Çok sonra söylenecek olan hadisin hayırlı eşi Hatice, hayrı dileyen Muhammed oldu, gençliğe emsal diye.
……….
Pencereden odaya giren ışık Ahmet Tahir’in gözlerine gelince, sabah namazının vaktinin kaçırmak üzere idi genç adam. Alnı ve sacı ter içinde idi genç adamın, gördüğü rüyanın etkisinden çıkmak istemiyorcasına miskin miskin abdest aldı ve kıyama geçti genç adam. Tek başına kılmış olduğu namazda bir şey eksikti, Hatice’sinin varlığı. Nerdesin Hatice. Kıyamda iken kulağında hep aynı ses “oku , oku”. Ve farz olan kıyama geçtiğinde felak nas ve hep aynı ses “oku, oku”.. Tesbihatını uzun tutan genç adam okudu ama dinleyeni nerdeydi. Nerdesin Hatice.
Namazını bitirdikten sonar rüya bir kez daha geldi gözünün önüne. “üstümü ört hatice”.
Ne büyük şerefti, yedi cihan serverini görmek rüyada. Ne mutlu idi, ilk inam edenle aynı adda birini sevmek. Hatice bir sevda.
Benim adım Hatice’dir Ahmedim, tahire olan.
Tahire temiz demek değilmi yiğidim.
Sen seni, senin sevdiğini örnek alarak seveceğim Tahirim,Ahmet,
Benim adim Hatice,
Şahsınla sevdim seni ,şahsına şahidim.
Ahmedim, gece uyurken korkma, üşümezsin.
Üstünü gözetleyeceğim.
Uyurken terlemeyeceksin, terli uyanmayacaksın,
Yatan bedeninde duamın serinliği olacak.
Adım Hatice’dir Ahmedim.
Şahsınla sevdim,
Kelamına sürdüm yüreğimi.
Genç adam, Hatice’nin, Hatice’sinin bu sözlerini hatırladıktan sonar bir kez daha anlamıştı Hatice rüyada mutlu , Hatice asrı saadetleri yasamakta an be an nebi’nin yanında. Genç adam anladı , Hatice yoktu.
….
Haftasonu idi, güneş doğmuş ve genç adam kavahtısını hazırlamıştı. Koşar adım çay demini Alana dek kapı vermişti bakkaldan sıcak ekmeğini, gazete ve her zamanki dergisini.
Çayın ilk sıcaklığı dile deyince dili yanmıştı genç adamın, dergideki köşe yazısını okurken.
Her hafta takip ettiği yazarın bu haftaki başlığı “erva gelin oldu” idi. Herkesten gizli tanıdığı Hatice’sine her akşam vakti erva ile tahiri anlatırdı genç adam. Ervanın duası neydi.
Ve erva gelin olmuştu. Sanki bir yara açıldı genç adamın dudağından ve cay kırmızıya boyandı. Erva gelin oldu, Hatice neredeydi diye düşündü. Ve dergiye iki damla kan düştü. Yokluk varken şükür hakimdi hayata. Hatice’nin varlığı da rabbe şükrandı.
Genç adam Ahmet tahir, adaşının halini düşündü, kendisini düşünde ve Muhammed’i..varlık sığınacak bir örtü idi yarin elinde. Ya yokluk.Yaratana sığınmak..Genç adam peygamberinin şefkatini örnek alarak sevmişti Hatice’sini, Tahir gibi ervaya mecnun. Erva gelin olmuştu tahit meçhul. Hatice çoktan gitmişti, genç adam ise yalnız, sadece yaradının varlığı hissinde. Ve baki kalan Muhammed’di, ilk inananı Hatice’si,ilk şahidi şahadetinin tamamlayıcısı Hatice. Genç adam Hatice’sini, Hatice gibi sevmişti. Gördüğü rüyanın tatlı etkisinden çıkmak istemeyen genç adam Ahmet tahir diğer yandan da ervanın duasında idi. Tahir ile ervanın düzenli tefriciye okumaları , Hatice’nin ilk namazda Muhammed’in ardında saf tutması, ve yok olup giden Hatice’si. Genç adam ,Ahmet Tahir, kendi hayatını, başka hayatlarda tahir gibi erva gibi group iyitrdği haticesine hüznün boşa olduğu anladıktan sonar asıl baki olan sevgilini muhammed olduğuna dair şükredip elindeki kağıda şu notu yazdı ve çevşenin içine koydu.
“Oku, yaratan Rabb'inin adıyla. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretmiştir. " (el-Alâk, 96/1 -5)
Böylece Resulullah ilikleri titreyerek döndü ve Hz. Hatice'nin yanına geldi. Eve varır varmaz 'Beni örtünüz' dedi. Üzerini örttüler. Korku ve dehşeti gidinceye kadar yattı. Resulullah, 'Ey Hatice, bana ne oldu?' diyerek başından geçenleri anlattı. Ve, 'Kendimden korktum' dedi. Hz. Hatice ise ona; "Aslâ! Seni müjdelerim. Andolsun ki seni Allah ebediyyen mahcûp etmez. dedi”
Dua edelim, dua edenimiz olsun.Talip SEVİLAY:
Cebeli Nur’da inzivada iken bir gece “ Ey Muhammed, ben Cebrail’im. Allah, vahyini tebliğ etmem için görevlendirdi. Bunu “Oku”, sözlerini duyduğunda bihaberdi yaratılmışların en şereflisi olduğundan., Muhammed. Var edenin gönderdiği elçilerin müjdelediği, İbrahim’in emaneten taşıdığı Nur’un asıl sahibi olduğundan bir haberdar. Tebliğ emri üç kez sıktı Muhammed’in bedenini, üç kez o müstesna ses “okuyamam” dedi. Nereden bilsindi okumayı Muhammed. bihaberdardı okumanın ona lütfedileceğinden.
“Oku,Yaratan Rabbinin adıyla. Ki insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Çünkü Rabbin en üstündür. Kalemle öğreten O’dur. İnsana bilmediğini O öğretti.” ( Alak:1-5).
Hakkın Kelamı yine kalemin önüne geçmişti. Kalp ve kelam ilk kez bu kadar manaya bürünmüş. İlk kez bir nur yükseldi karanlık sessiz bir mağarada. Oku.
“Sanki kelimeler kalbime yazılmıştı” diyecekti birgün Muhammed. Oku.
Kelimeler sanki kalbine yazıldığı o gece sabahında uyandıktan sonar dehşete düşen Muhammed apar topar dağdan evine döndü ve Hatice’ye, Hatice’sine,:” üstüm ört Hatice” demişti. Bir ürkek nurlu can, bir şaşkın nurlu kalp: “üstümü ört Hatice” deyip varmıştı sükunete Hatice’sinin yanında. Varaka’dan bilgilerinin teyidini alan Hatice, can eşini teskin eder. Ve bihaberdar seçilmiş olan Muhammed’den once başkaları bu gerçeğe iman etmekteydi. Bir başka idi Hatice Muhammed’e.
“Ben şahsa göre yaşarım” diyecekti bir gün kızgın güneşin altında tarlada çalışan Hatice . Tüccar Hatice Muhammed’in(sas) eşi idi , Muhammed güneşin sıcaklığında yayarken dinini, “ ben de bu saatte güneşin altında çalışmalıyım” diyecekti Hatice. Ama önce iman edecekti “üstümü ört Hatice” diyen Can’a.
Bir gün yanında çalışan el-emin çobana “ benimle evlen “ diyecekti tüccar Hatice. Daha sonra şahadetinin ilk şahidi olacaktı o Can’ın.
Bir devir gelecek gençlere örnek olacaktı Hatice ile Muhammed’in(sas) ilk namazı kılışı. Örnek eş olacaktı Hatice, eşinin şahadetine nasıl şahit olunur diye.
Ve ilk inan Hatice oldu, inanılan Muhammed. İnanılan Muhammed oldu,secde edilen Rabb.Çok sonra söylenecek olan hadisin hayırlı eşi Hatice, hayrı dileyen Muhammed oldu, gençliğe emsal diye.
……….
Pencereden odaya giren ışık Ahmet Tahir’in gözlerine gelince, sabah namazının vaktinin kaçırmak üzere idi genç adam. Alnı ve sacı ter içinde idi genç adamın, gördüğü rüyanın etkisinden çıkmak istemiyorcasına miskin miskin abdest aldı ve kıyama geçti genç adam. Tek başına kılmış olduğu namazda bir şey eksikti, Hatice’sinin varlığı. Nerdesin Hatice. Kıyamda iken kulağında hep aynı ses “oku , oku”. Ve farz olan kıyama geçtiğinde felak nas ve hep aynı ses “oku, oku”.. Tesbihatını uzun tutan genç adam okudu ama dinleyeni nerdeydi. Nerdesin Hatice.
Namazını bitirdikten sonar rüya bir kez daha geldi gözünün önüne. “üstümü ört hatice”.
Ne büyük şerefti, yedi cihan serverini görmek rüyada. Ne mutlu idi, ilk inam edenle aynı adda birini sevmek. Hatice bir sevda.
Benim adım Hatice’dir Ahmedim, tahire olan.
Tahire temiz demek değilmi yiğidim.
Sen seni, senin sevdiğini örnek alarak seveceğim Tahirim,Ahmet,
Benim adim Hatice,
Şahsınla sevdim seni ,şahsına şahidim.
Ahmedim, gece uyurken korkma, üşümezsin.
Üstünü gözetleyeceğim.
Uyurken terlemeyeceksin, terli uyanmayacaksın,
Yatan bedeninde duamın serinliği olacak.
Adım Hatice’dir Ahmedim.
Şahsınla sevdim,
Kelamına sürdüm yüreğimi.
Genç adam, Hatice’nin, Hatice’sinin bu sözlerini hatırladıktan sonar bir kez daha anlamıştı Hatice rüyada mutlu , Hatice asrı saadetleri yasamakta an be an nebi’nin yanında. Genç adam anladı , Hatice yoktu.
….
Haftasonu idi, güneş doğmuş ve genç adam kavahtısını hazırlamıştı. Koşar adım çay demini Alana dek kapı vermişti bakkaldan sıcak ekmeğini, gazete ve her zamanki dergisini.
Çayın ilk sıcaklığı dile deyince dili yanmıştı genç adamın, dergideki köşe yazısını okurken.
Her hafta takip ettiği yazarın bu haftaki başlığı “erva gelin oldu” idi. Herkesten gizli tanıdığı Hatice’sine her akşam vakti erva ile tahiri anlatırdı genç adam. Ervanın duası neydi.
Ve erva gelin olmuştu. Sanki bir yara açıldı genç adamın dudağından ve cay kırmızıya boyandı. Erva gelin oldu, Hatice neredeydi diye düşündü. Ve dergiye iki damla kan düştü. Yokluk varken şükür hakimdi hayata. Hatice’nin varlığı da rabbe şükrandı.
Genç adam Ahmet tahir, adaşının halini düşündü, kendisini düşünde ve Muhammed’i..varlık sığınacak bir örtü idi yarin elinde. Ya yokluk.Yaratana sığınmak..Genç adam peygamberinin şefkatini örnek alarak sevmişti Hatice’sini, Tahir gibi ervaya mecnun. Erva gelin olmuştu tahit meçhul. Hatice çoktan gitmişti, genç adam ise yalnız, sadece yaradının varlığı hissinde. Ve baki kalan Muhammed’di, ilk inananı Hatice’si,ilk şahidi şahadetinin tamamlayıcısı Hatice. Genç adam Hatice’sini, Hatice gibi sevmişti. Gördüğü rüyanın tatlı etkisinden çıkmak istemeyen genç adam Ahmet tahir diğer yandan da ervanın duasında idi. Tahir ile ervanın düzenli tefriciye okumaları , Hatice’nin ilk namazda Muhammed’in ardında saf tutması, ve yok olup giden Hatice’si. Genç adam ,Ahmet Tahir, kendi hayatını, başka hayatlarda tahir gibi erva gibi group iyitrdği haticesine hüznün boşa olduğu anladıktan sonar asıl baki olan sevgilini muhammed olduğuna dair şükredip elindeki kağıda şu notu yazdı ve çevşenin içine koydu.
“Oku, yaratan Rabb'inin adıyla. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretmiştir. " (el-Alâk, 96/1 -5)
Böylece Resulullah ilikleri titreyerek döndü ve Hz. Hatice'nin yanına geldi. Eve varır varmaz 'Beni örtünüz' dedi. Üzerini örttüler. Korku ve dehşeti gidinceye kadar yattı. Resulullah, 'Ey Hatice, bana ne oldu?' diyerek başından geçenleri anlattı. Ve, 'Kendimden korktum' dedi. Hz. Hatice ise ona; "Aslâ! Seni müjdelerim. Andolsun ki seni Allah ebediyyen mahcûp etmez. dedi”
Dua edelim, dua edenimiz olsun.Talip SEVİLAY: