Kan Aldırma; kan dolaşımı, kanda yüksek demir oranını düşürme, şeker hastalığı, (K.B.B.) kulak burun boğaz hastalıkları, çocuklarda beyin felci, şişmanlık, sivilce, baş ağrısı, sinizüt, migren, bel fıtığı, vücut ağrısı, cilt hastalıkları, cüzzam hastalığı, görme rahatsızlıkları, cinnet (sinir hastalığı), nuas, baras, sevda gibi birçok hastalığın tedavisi için iyi gelir.
TIBB-I NEBEVİ AMERİKA 'DA
TIBB-I NEBEVİ AMERİKA 'DA
Tıbb-ı Nebevi olarak adlandırılan ve Hz. Peygamber in tedavi yöntemlerinden biri olan hacamat (kan aldırma) Amerika da ki Üniversite hastanelerinde ders olarak okutulup uygulanıyor. Mısır da yayınlanan haftalık El Ahram dergisinde yer alan haberde, hakkında 60 kadar hadis bulunan ve Hz. Peygamber in hicame yoluyla tedavinin, böbrek , migren, kan dolaşımı, kanda yüksek demir oranını düşürme, şeker, K.B.B. hastalıkları, çocuklarda beyin felci, şişmanlık, sivilce ve vücut direncine iyi geldiği ve Amerika Üniversitelerinde cupping therapy adı verilen bölümlerinde ders müfredatı olarak okutulduğu ifade edildi.
Amerika Alternatif Tıp Cemiyeti Üyesi ve Şikago Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mısırlı Dr. Emir Muhammed Salih, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şunları söylüyor: Her şeyde olduğu gibi, Tıbb-ı Nebevi de Amerika ve Avrupa üniversitelerine girdikten sonra biz Müslümanlar olarak ilgi göstermeye başladık. Hacamatla tedavinin Amerika tıp fakültelerinde ders olarak okutulacağına kim inanırdı? Arap doktorların bile reddettiği Hz. Peygamber in bu tedavi yöntemi, Batı merkezlerinde birçok tehlikeli hastalıkların tedavisinde uygulanacak. Ben Amerika ya gidinceye kadar, benim gibi kimse bu gerçeği pek bilmiyordu. Amerika da bu konuda yaptığım araştırmada gördüm ki, Amerika nın bir çok üniversitelerinde, Tıbb-ı Nebevi nin bir bölümü olan hacamat yoluyla tedavi, tıp fakülteleri müfredatı içinde okutuluyor ve hastanelerde uygulanıyor.
Amerika Alternatif Tıp Cemiyeti Üyesi ve Şikago Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mısırlı Dr. Emir Muhammed Salih, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şunları söylüyor: Her şeyde olduğu gibi, Tıbb-ı Nebevi de Amerika ve Avrupa üniversitelerine girdikten sonra biz Müslümanlar olarak ilgi göstermeye başladık. Hacamatla tedavinin Amerika tıp fakültelerinde ders olarak okutulacağına kim inanırdı? Arap doktorların bile reddettiği Hz. Peygamber in bu tedavi yöntemi, Batı merkezlerinde birçok tehlikeli hastalıkların tedavisinde uygulanacak. Ben Amerika ya gidinceye kadar, benim gibi kimse bu gerçeği pek bilmiyordu. Amerika da bu konuda yaptığım araştırmada gördüm ki, Amerika nın bir çok üniversitelerinde, Tıbb-ı Nebevi nin bir bölümü olan hacamat yoluyla tedavi, tıp fakülteleri müfredatı içinde okutuluyor ve hastanelerde uygulanıyor.
"Ölüm hariç her hastalığın ilacı vardır"
Peygamber efendimiz kendisi ilaç kullanır, Eshabına da , "Ey Allahın kulları! İlaç kullanın!" buyururdu. Bir kere de, "Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur" buyurdu. İlaç, kaza ve kaderi değiştirir mi dediklerinde, "Kaza ve kader, insana ilacı kullandırır" buyurdu. Bir defasında da, "Bütün Meleklerden işittim ki, ümmetine söyle, hacamat yaptırsınlar. Yani kan aldırsınlar dediler" buyurdu.
İlaç üç türlüdür: Birinci kısım ilaçların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Ölmeyecek kadar ve namazı ayakta kılabilecek kadar yemek, içmek farzdır. Bu kadar yememek büyük günahtır. Faydası kat'i olan ilaçları kullanmak farz olmaktadır. Tesiri kati olan sebeplere yapışmanın vacib bunları kullanmayıp zarar görmek günahtır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramdır.
İkinci kısım ilaçların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır. Fen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler ve Kur'an-ı kerimden olmayan, manasız yazılar kullanmak ve ateşle dağlamak ve uğurlu sanarak kullanılan şeyler böyledir. Tevekkül etmek için, bunları kullanmamak lazımdır. Peygamber efendimiz, bunları kullanmak, sebeplere fazla düşkün olmak alametidir, buyurdu.
Üçüncü kısım ilaçlar, birinci ve ikinci kısım arasında olanlardır. Bunların faydaları hadisle sabittir, Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak, Bazen bunları kullanmamak daha iyi olur. Peygamberimiz, "Arabi ayın onyedinci veya ondokuzuncu veya yirmibirinci günleri hacamat olunuz ki, kan artarsa (ya'ni tansiyon yükselirse), ölüme sebep olur" buyurdu. Bir defasında da "Allahu Teâlâ 'nın ölüme sebep yaptığı hastalıklardan birisi, kanın artmasıdır" buyurdu.
Peygamberimiz, Sa'd bin Mu'az için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir buyurmuştu. Hazret-i Alinin mübarek gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yemesini söyledi. Peygamberimiz, her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Vahy geldiği zaman, mübarek başı ağrırdı. Mübarek başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Bir şey bulunmadığı zaman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilac kullanmıştır.
Allah (Celle Celalühu) buyuruyor ki:
-"Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasülullah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için." (1) "...Allah ve Rasülü'ne itaat edin...(2)
İbnu Abbas (Radıyallahu Anh) anlatıyor:
"Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizzat kendisi hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp bu işi yapana da ücretini ödemiştir.(3) İbnu Abbas der ki: "Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mi'raç gecesinde, meleklerden mürekkep bir cemaate her uğrayışında; "Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!" derlerdi.(4) Bütün bunlardan sonra şunu söyleyebiliriz ki; Kan aldırmak, Hacamat, hem sünneti seniye açısından ibadet, hem de sağlık açısından gerekli bir iştir.
Peygamber efendimiz kendisi ilaç kullanır, Eshabına da , "Ey Allahın kulları! İlaç kullanın!" buyururdu. Bir kere de, "Her hastalığın ilacı vardır. Yalnız ölüme çare yoktur" buyurdu. İlaç, kaza ve kaderi değiştirir mi dediklerinde, "Kaza ve kader, insana ilacı kullandırır" buyurdu. Bir defasında da, "Bütün Meleklerden işittim ki, ümmetine söyle, hacamat yaptırsınlar. Yani kan aldırsınlar dediler" buyurdu.
İlaç üç türlüdür: Birinci kısım ilaçların tesiri, faydası katidir, meydandadır. Ekmeğin açlığı, suyun susuzluğu gidermesi böyledir. Ölmeyecek kadar ve namazı ayakta kılabilecek kadar yemek, içmek farzdır. Bu kadar yememek büyük günahtır. Faydası kat'i olan ilaçları kullanmak farz olmaktadır. Tesiri kati olan sebeplere yapışmanın vacib bunları kullanmayıp zarar görmek günahtır. Tesiri muhakkak olan bu gibi ilaçları kullanmamak tevekkül değil, ahmaklıktır ve haramdır.
İkinci kısım ilaçların tesiri kati olmadığı gibi, zan ile de değildir. Fayda ihtimali vardır. Fen yolu ile tecrübe edilmemiş maddeler ve Kur'an-ı kerimden olmayan, manasız yazılar kullanmak ve ateşle dağlamak ve uğurlu sanarak kullanılan şeyler böyledir. Tevekkül etmek için, bunları kullanmamak lazımdır. Peygamber efendimiz, bunları kullanmak, sebeplere fazla düşkün olmak alametidir, buyurdu.
Üçüncü kısım ilaçlar, birinci ve ikinci kısım arasında olanlardır. Bunların faydaları hadisle sabittir, Damardan kan alma, deriden hacamat yapmak, müshil almak, Bazen bunları kullanmamak daha iyi olur. Peygamberimiz, "Arabi ayın onyedinci veya ondokuzuncu veya yirmibirinci günleri hacamat olunuz ki, kan artarsa (ya'ni tansiyon yükselirse), ölüme sebep olur" buyurdu. Bir defasında da "Allahu Teâlâ 'nın ölüme sebep yaptığı hastalıklardan birisi, kanın artmasıdır" buyurdu.
Peygamberimiz, Sa'd bin Mu'az için, fasd yani damardan kan aldırmasını emir buyurmuştu. Hazret-i Alinin mübarek gözü ağrıdığı zaman da, taze hurma yememesini, pancar yaprağı, yoğurt ve pişmiş arpa yemesini söyledi. Peygamberimiz, her gece sürme sürerdi. Her ay hacamat olurdu. Vahy geldiği zaman, mübarek başı ağrırdı. Mübarek başına kına bağlardı. Bir yeri yara olsa, oraya kına kordu. Bir şey bulunmadığı zaman, temiz toprak tozu ekerdi. Daha nice ilac kullanmıştır.
Allah (Celle Celalühu) buyuruyor ki:
-"Şanım hakkı için muhakkak ki size Rasülullah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için." (1) "...Allah ve Rasülü'ne itaat edin...(2)
İbnu Abbas (Radıyallahu Anh) anlatıyor:
"Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizzat kendisi hacamat yaptırmış ve başından kan aldırıp bu işi yapana da ücretini ödemiştir.(3) İbnu Abbas der ki: "Resülullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Mi'raç gecesinde, meleklerden mürekkep bir cemaate her uğrayışında; "Hacamat olmaya devam et! Ümmetine de hacamat olmalarını emret!" derlerdi.(4) Bütün bunlardan sonra şunu söyleyebiliriz ki; Kan aldırmak, Hacamat, hem sünneti seniye açısından ibadet, hem de sağlık açısından gerekli bir iştir.
Hacamat "hacamat bıçağı" veya "hacamat zembereği" denilen bir aletle tatbik edilir. Hacamat bıçağı, tarak biçiminde, vücutta bir sıra çizik meydana getiren bir alettir. Bir yüzünde birçok yarık bulunan bakır bir kutu içinde tetikli bir zembereğe bağlı olan bıçaklar, düğmesi basılınca zembereğin boşalmasıyla yarıklardan dışarı fırlar ve vücutta çizikler meydana getirir. Bardak vb. bir şeyle çizikler üzerinden kan çekilir. Bir cins sülük de bu iş için kullanılmaktadır. Sülük vücudun ağrıyan bölgelerine konularak kanı emmesi sağlanır.
