Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sünnet İnkarcılarına Göre Kuran'daki Namaz

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Ayet ne demek? Sakın ola ki ''Kuran sürelerini oluşturan kısımlardan her biri'' demeyin. O kadarını sözlükten bakabiliyorum. Allahın Cebrail aracılığı ile Hz. Muhammede söylediği her cümle/kelime/paragraf/konuşma ayet değil midir? Cebrail Allah'tan izin almadan keyfi olarak Hz. Muhammed ile konuşmuş mudur? Cebrail sadece ve sadece Allah'ın söylediklerini Hz. Muhammed'e iletmemiş midir ve bunlar da ayetleri oluşturmaz mı? Ayetlerin tamamı da Kuran'da yazmıyor mu?

En çok da şunu merak ediyorum. Peygamber efendimiz namazın nasıl kılınacağını nereden öğrendi? Namaz kılmayı kim öğretti ona? Eğer Cebrail öğretti ise; Cebrail'in söyledikleri/öğrettikleri Kuranda ayet olarak yer alması gerekmiyor muydu?

Anlayamadığım şeylerden biri de bu surelerin isimleri nasıl oluşmuş? Cebrail ayeti söylemeden önce surenin ismini mi söylüyor?

Kuran okumayı bıraktım. Şu yazdıklarınızı da okudum. old preacher doğru söylüyor. Hadisler günümüze kadar Kuran gibi korunmamıştır. Hadislerin 200 yıl sonra yazıya geçirildiğini söylüyorsunuz. O kadar önemli olsalardı Kuran yazılırken onlar da yazılırdı.

Kuran okurken de bir sürü şey kafamı kurcaladı. Beklediğim şey bu değildi. Neyi, nasıl yapmamız gerektiğinden çok; hikaye anlatılmış. Firavundan, yahudilerden bahsedilmiş.

Bugün namazın nasıl kılınacağını yazmaya kalksak 2 sayfada yazarız. Allah için 2 sayfayı ayet olarak indirmek çok mu zordu? İslamın şartı dediğimiz namazın nasıl kılınacağının, kafalarda soru işareti bırakmayacak şekilde tüm ayrıntıları ile Kuranda yazması gerekmiyor muydu?

Aynı şekilde nasıl oruç tutulacağının, neyin günah, neyin sevap, neyin farz olduğunu kafalarda soru işareti kalmayacak şekilde Kur'anda yazması gerekmiyor muydu?

Kur'anın kusursuz olması demek kafiyeli ve ahenkli olması demek mi? Kimse bana Kur'an kusursuzdur demesin. Kur'an kusursuz olsaydı 4 tane mezhep olmazdı, bunlara da hak mezhep denilmezdi. Kur'an kusursuz olsaydı hadislere gerek kalmazdı.

Bakara suresinin ilk ayeti:

1. Elif, Lam, Mim

Kur'an okumaya başladığım zaman bu ayet beni çok şaşırttı. Bu ayetten ne anlamam gerekiyor. Bu ayet bana hangi dini görevimi yapmamı söylüyor. Cebrail gelmiş Hz. Muhammed'e Elif, Lam, Mim demiş ve gitmiş. Hz. Muhammed de hiç soru sormamış bu ne demek diye ve daha sonra bu cümle Bakara suresinin 1. ayeti olmuş. Tabi Cebrail önceden de bunun Bakara suresi olduğunu söylemiştir.

Ben nasıl ibadet edeceğimi öğrenmek için Kur'an okuyorum. Neyin günah, neyin sevap, neyin farz olduğunu öğrenmek için Kur'an okuyorum. Ama anlıyorum ki Kur'an okumaya gerek yok. Hadisleri okumamız ve Nihat Hatipoğlu'nu dinlememiz yeterli. Tüm sorularımızın cevapları Kur'anda yok ama din alimlerinde var. Hangisini dinleyeceğimiz de meçhul. Nihat Hatipoğlu başka söyler, Yaşar Nuri Öztürk başka söyler, Zekeriya Beyaz başka söyler, Cübbeli Ahmet Hoca başka söyler. Hangisinin doğru olduğunu bulmak için, paramız çoksa işi gücü bırakıp ömrümüzü doğruyu bulmaya adıyacağız. Delilleri, belgeleri tek tek araştıracağız. Ömrümüz yeterse doğruyu bulacağız, bir de bulduğumuz doğruyu insanlara kabul ettirmeye çalışacağız. Paramız yoksa araştıramayacağız. Kur'an okuyarak zaten anlayamıyoruz. Hangi hadis doğru hangi hadis yanlış nereden bileceğiz. Annemiz babamız bize ne anlatıyorsa ona inanacağız ve onun peşinden gideceğiz. İnandıklarımız uğruna tarikatlar kuracağız ve uğrunda savaşacağız. Sonra da bize şehit diyecekler. Çok mantıksız.

Kur'anı hiç kimse okumuyor mu? Ya da bazı şeyleri kimse görmek mi istemiyor? Nisa suresi 75. ayete kadar okudum. Dayanamadım artık. Çok mantıksız, çok saçma. Hiç huzurlu değildim bu süreç içinde.

Allah kolaylık versin ya da Allah kurtarsın...


Her işte bir sistem vardır, en basit gördüğünüz konuda/işte bile. Dini anlamada da işte sistem dışında, herkesin kafasına göre izlediği usûl neticesinde böyle ucube manzaralar çıkar ortaya. Buna sebep; din ilmini hiçe saymak, kendi nefsi ve kafasına güvenip kibir içinde din ulemasını göz ardı etmektir. Gerçekten de bu yol üzere olanları ve bu yolu iddia edip, dayatanları Allah kurtarsın, kulların gayreti boşa...
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0
Ayet ne demek? Sakın ola ki ''Kuran sürelerini oluşturan kısımlardan her biri'' demeyin. O kadarını sözlükten bakabiliyorum. Allahın Cebrail aracılığı ile Hz. Muhammede söylediği her cümle/kelime/paragraf/konuşma ayet değil midir? Cebrail Allah'tan izin almadan keyfi olarak Hz. Muhammed ile konuşmuş mudur? Cebrail sadece ve sadece Allah'ın söylediklerini Hz. Muhammed'e iletmemiş midir ve bunlar da ayetleri oluşturmaz mı? Ayetlerin tamamı da Kuran'da yazmıyor mu?

En çok da şunu merak ediyorum. Peygamber efendimiz namazın nasıl kılınacağını nereden öğrendi? Namaz kılmayı kim öğretti ona? Eğer Cebrail öğretti ise; Cebrail'in söyledikleri/öğrettikleri Kuranda ayet olarak yer alması gerekmiyor muydu?

Anlayamadığım şeylerden biri de bu surelerin isimleri nasıl oluşmuş? Cebrail ayeti söylemeden önce surenin ismini mi söylüyor?

Kuran okumayı bıraktım. Şu yazdıklarınızı da okudum. old preacher doğru söylüyor. Hadisler günümüze kadar Kuran gibi korunmamıştır. Hadislerin 200 yıl sonra yazıya geçirildiğini söylüyorsunuz. O kadar önemli olsalardı Kuran yazılırken onlar da yazılırdı.

Kuran okurken de bir sürü şey kafamı kurcaladı. Beklediğim şey bu değildi. Neyi, nasıl yapmamız gerektiğinden çok; hikaye anlatılmış. Firavundan, yahudilerden bahsedilmiş.

Bugün namazın nasıl kılınacağını yazmaya kalksak 2 sayfada yazarız. Allah için 2 sayfayı ayet olarak indirmek çok mu zordu? İslamın şartı dediğimiz namazın nasıl kılınacağının, kafalarda soru işareti bırakmayacak şekilde tüm ayrıntıları ile Kuranda yazması gerekmiyor muydu?

Aynı şekilde nasıl oruç tutulacağının, neyin günah, neyin sevap, neyin farz olduğunu kafalarda soru işareti kalmayacak şekilde Kur'anda yazması gerekmiyor muydu?

Kur'anın kusursuz olması demek kafiyeli ve ahenkli olması demek mi? Kimse bana Kur'an kusursuzdur demesin. Kur'an kusursuz olsaydı 4 tane mezhep olmazdı, bunlara da hak mezhep denilmezdi. Kur'an kusursuz olsaydı hadislere gerek kalmazdı.

Bakara suresinin ilk ayeti:

1. Elif, Lam, Mim

Kur'an okumaya başladığım zaman bu ayet beni çok şaşırttı. Bu ayetten ne anlamam gerekiyor. Bu ayet bana hangi dini görevimi yapmamı söylüyor. Cebrail gelmiş Hz. Muhammed'e Elif, Lam, Mim demiş ve gitmiş. Hz. Muhammed de hiç soru sormamış bu ne demek diye ve daha sonra bu cümle Bakara suresinin 1. ayeti olmuş. Tabi Cebrail önceden de bunun Bakara suresi olduğunu söylemiştir.

Ben nasıl ibadet edeceğimi öğrenmek için Kur'an okuyorum. Neyin günah, neyin sevap, neyin farz olduğunu öğrenmek için Kur'an okuyorum. Ama anlıyorum ki Kur'an okumaya gerek yok. Hadisleri okumamız ve Nihat Hatipoğlu'nu dinlememiz yeterli. Tüm sorularımızın cevapları Kur'anda yok ama din alimlerinde var. Hangisini dinleyeceğimiz de meçhul. Nihat Hatipoğlu başka söyler, Yaşar Nuri Öztürk başka söyler, Zekeriya Beyaz başka söyler, Cübbeli Ahmet Hoca başka söyler. Hangisinin doğru olduğunu bulmak için, paramız çoksa işi gücü bırakıp ömrümüzü doğruyu bulmaya adıyacağız. Delilleri, belgeleri tek tek araştıracağız. Ömrümüz yeterse doğruyu bulacağız, bir de bulduğumuz doğruyu insanlara kabul ettirmeye çalışacağız. Paramız yoksa araştıramayacağız. Kur'an okuyarak zaten anlayamıyoruz. Hangi hadis doğru hangi hadis yanlış nereden bileceğiz. Annemiz babamız bize ne anlatıyorsa ona inanacağız ve onun peşinden gideceğiz. İnandıklarımız uğruna tarikatlar kuracağız ve uğrunda savaşacağız. Sonra da bize şehit diyecekler. Çok mantıksız.

Kur'anı hiç kimse okumuyor mu? Ya da bazı şeyleri kimse görmek mi istemiyor? Nisa suresi 75. ayete kadar okudum. Dayanamadım artık. Çok mantıksız, çok saçma. Hiç huzurlu değildim bu süreç içinde.

Allah kolaylık versin ya da Allah kurtarsın...

Keşke baştan hiç okumaya başlamasaymışsınız, çünkü amaçtan uzaksınız. Yazınızdan, bariz şekilde bilgi eksiğinizin olduğu anlaşılıyor. Ya da önyargılı bir yapmacıklıkla hareket ettiğiniz.

Kur'an kusursuz olsaydı 4 tane mezhep olmazdı, bunlara da hak mezhep denilmezdi. Kur'an kusursuz olsaydı hadislere gerek kalmazdı.

4 tane değil, 40 tane de olabilirdi, 400 tane de. Ben etrafıma birkaç kişi toplayıp bir mezhep kurabilirim, al sana mezhep. Zamanında birileri kurmuş, etrafına da birileri toplanmış, yüzyıllar içinde de büyümüş, al sana birsürü mezhep. Kuran da lafı bile geçmeyen hatta yasaklanan, ve insanlar tarafından oluşturulmuş şeyleri Kuran a maletmek, bilgisizlerin ya da inkarcıların başvurduğu bir yoldur ki sadece anlama veya araştırma eksiği olan kişiler üzerinde etkilidir, yetişkin zihinlere hitap etmez.

Hadislere gerek olduğu da aynı şekilde sizin-ya da bazılarının- kanısıdır. Ben müslümanım ve hadislere gerek duymam, sadece Kuran okuyarak kendimi şekillendiririm. Hadislere gerek var diyorsanız o sizin şahsi sorununuz, Kuran'ı bağlamaz.

Ben nasıl ibadet edeceğimi öğrenmek için Kur'an okuyorum. Neyin günah, neyin sevap, neyin farz olduğunu öğrenmek için Kur'an okuyorum. Ama anlıyorum ki Kur'an okumaya gerek yok. Hadisleri okumamız ve Nihat Hatipoğlu'nu dinlememiz yeterli. Tüm sorularımızın cevapları Kur'anda yok ama din alimlerinde var.

İbadetler ve günahlar/sevaplar konusunda her şey Kuran da mevcuttur. Bunları biraz araştırın, ya da Kuran ı hikaye kitabı okur gibi okumayın. ''Kuran da yok'' demeniz, araştırma üşengeçliğinizden ya da anlama eksikliğinizden(eğer varsa) kaynaklanıyordur, bunu da bilen kişilerden yardım alarak giderebilirsiniz.

Kur'anı hiç kimse okumuyor mu? Ya da bazı şeyleri kimse görmek mi istemiyor? Nisa suresi 75. ayete kadar okudum. Dayanamadım artık. Çok mantıksız, çok saçma. Hiç huzurlu değildim bu süreç içinde.

Allah kolaylık versin ya da Allah kurtarsın...

Kuran ın büyük bir kısmını okudum(henüz tümünü değil), ve her saniyesinde gayet mutlu ve huzurluydum. Yüksek öğrenim görmüş biriyim ve ikinci üniversitemi okuyorum. Bilgi ve kültür yönünden kendimi olabildiğince geliştirmiş biriyim ve zekam da fena değildir. Herhangi bir noktasında saçmalığa ya da mantıksızlığa rastlamadım.

Buna sebep, sizin ''bakalım şu Kuran ne kadar saçmaymış'' diye okumaya başlamanız, ya da o standart ve basit, 5 yaşındaki çocuklara hitap eden ''ama mezhepler var, farklı hadisler var, o zaman hepsi yalan'' zihniyetinden kendinizi sıyıramamış olmanız olabilir mi?

Kendinize bakmadan, kendi eksikliklerinizi hesaba katmadan yüzlerce milyon insanın okuduğu ve kendine rehber edindiği bir metni ucuz roman mantığıyla okuyarak kendinizce ''saçma'' diye nitelendirmeniz çok komik değil mi?
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0
Müslümanım diyenlerin çoğu Kuran'ı okumak yerine, mezheplerin itikatları çerçevesinde hazırlanan ilmihal kitaplarını okumuşlar yıllar yılı. Öyle işlemiş ki bu itikat bünyelerine, onlar için şaşmaz doğrudur o. Bünyelerine işleyen o tabuyu yıkmak adete imkansız hale gelmiştir. Yıllar yıllı bu atalar kültürü benliklere işleye işleye gelmiş. Ve geçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koysanız da artık bir sonuç alamaz hale gelinmiştir. Bu da yetmezmiş gibi dinsiz, mürted, kafir, ateist, vs...gibi her türlü yaftayı da yapıştırırlar böyle söyleyenlere...

Allah'a sığınıp, güvenenlerin kuldan korkusu olmaz vesselam...
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Müslümanım diyenlerin çoğu Kuran'ı okumak yerine, mezheplerin itikatları çerçevesinde hazırlanan ilmihal kitaplarını okumuşlar yıllar yılı. Öyle işlemiş ki bu itikat bünyelerine, onlar için şaşmaz doğrudur o. Bünyelerine işleyen o tabuyu yıkmak adete imkansız hale gelmiştir. Yıllar yıllı bu atalar kültürü benliklere işleye işleye gelmiş. Ve geçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koysanız da artık bir sonuç alamaz hale gelinmiştir. Bu da yetmezmiş gibi dinsiz, mürted, kafir, ateist, vs...gibi her türlü yaftayı da yapıştırırlar böyle söyleyenlere...

Allah'a sığınıp, güvenenlerin kuldan korkusu olmaz vesselam...

Müslümanlığın gereği Allah'ın emirlerine uymaktır, yasakladıklarından uzak durmaktır, yapın dediklerini yapmaktır.

Bu manada aklı selim Müslümanın yapması gereken Allah'ın emirlerini en iyi bilen sallallahu aleyhi ve sellemden gelen tahrif olmamış bilgiler ile, o bilgilerin edinilmesi için gerekli ilimleri tahsil etmiş ulemanın ittifak ettiği bilgiler ile ki bunlar İLMİHÂL bilgileridir amel etmektir.

Arabça ve edebiyatı, tefsir, hadis, siyer, kelâm ilimlerinden bi haber şekilde, sadece her terceme etmeye çalışanın aynı çevirmediği meallerle herkesin kandi şahsi aklı ve bilgisi ile İslami doğruları ve hakikâti bulacağını zannedenler sadece kendi hevâ ve hevesleri doğrultusunda bir din yaşamak istemekte ve hakikât yolunun gereklerini yapanları da işte buradaki gibi, yukarıda ki alıntıda da görüldüğü gibi karalamaya çalışmaktadırlar.

Allah'ın dinini tahrif etmek adına fitneler çıkaran ve Ehli Sünnet itikadına savaş açmış herkesi farş edip tepelemek vazifemizdir evvelallah, elhamdülillah...
 

mavigezegen

New member
Katılım
14 Tem 2009
Mesajlar
243
Tepkime puanı
169
Puanları
0

Allah'ın dinini tahrif etmek adına fitneler çıkaran ve Ehli Sünnet itikadına savaş açmış herkesi farş edip tepelemek vazifemizdir evvelallah, elhamdülillah...

Kuran elimizin altında olduğu müddetçe Allah'ın dini tahrif olmaz emin olun! Tahrif olan insanlardır!
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0

Müslümanlığın gereği Allah'ın emirlerine uymaktır, yasakladıklarından uzak durmaktır, yapın dediklerini yapmaktır.

Bu manada aklı selim Müslümanın yapması gereken Allah'ın emirlerini en iyi bilen sallallahu aleyhi ve sellemden gelen tahrif olmamış bilgiler ile, o bilgilerin edinilmesi için gerekli ilimleri tahsil etmiş ulemanın ittifak ettiği bilgiler ile ki bunlar İLMİHÂL bilgileridir amel etmektir.

Arabça ve edebiyatı, tefsir, hadis, siyer, kelâm ilimlerinden bi haber şekilde, sadece her terceme etmeye çalışanın aynı çevirmediği meallerle herkesin kandi şahsi aklı ve bilgisi ile İslami doğruları ve hakikâti bulacağını zannedenler sadece kendi hevâ ve hevesleri doğrultusunda bir din yaşamak istemekte ve hakikât yolunun gereklerini yapanları da işte buradaki gibi, yukarıda ki alıntıda da görüldüğü gibi karalamaya çalışmaktadırlar.

Allah'ın dinini tahrif etmek adına fitneler çıkaran ve Ehli Sünnet itikadına savaş açmış herkesi farş edip tepelemek vazifemizdir evvelallah, elhamdülillah...

Bekir Bey, bir başka başlıkta bana dediniz ki: ''Herhangi bir ehli sünnet ulemasının herhangi bir konuda verdiği hüküm ile çelişen bir Kuran hükmünü örnek gösterin.'' Ben de size bugün ehli sünnet ulemasının sahih olarak kabul ettiği en güvenilir hadis kaynağı olan kütübü sitte den Kuran ile birebir çelişen hadisler getirdim. Ondan sonra siz olayı başka yöne çekerek ''ben bunları istemiyorum, ehli sünnet alimlerinin verdiği hükümler nedir'' diye sordunuz. Bunun üzerine ben de ''ehli sünnet alimlerinin kütübü sitteyi kabul etmeme imkanı var mıdır'' diye sordum. Sonra anlayamadığım bir şey söylediniz.

Şimdi diyorsunuz ki hadis ilmi vardır, bu ilimden de herkes anlamaz, o yüzden siz kabul etseniz de etmeseniz de hadisler vardır ve gerçektir. E peki günümüzde en güvenilir hadis kaynağı hangisi? Kütübü sitte. Ben buradan size hadis getiriyorum, siz olayı ''ama ehli sünnet alimleri ne demiş'' diye çarpıtıyorsunuz. Yani bu hadisleri siz de kabul edemiyorsunuz çünkü ya bunlar yanlış, ya Kuran, işin başka çıkar yanı yok.

Şimdi burada bir çıkmaz var, dediğinize göre ehli sünnet ulemasının kütübü sittedeki hadisleri saymama olasılığı var, çünkü ben size hadisleri yazdığımda ''bunlar önemli değil, ehli sünnet uleması bunların hakkında ne demiş?'' dediniz. Ama kütübü sitte zaten çok uzun süren bir ayıklama operasyonunun sonucunda oluşturulmuş olan en güvenilir hadis kaynağı, sizin deyiminizle dinin ikinci kaynağı. Bu durumda ehli sünnet alimleri kendileriyle çelişki içinde, çünkü en güvenilir hadis kaynağına itibar etmeyebiliyorlar.

İş böyle olunca da başvurduğunuz yol hep aynı; ''Onları pek çok insan alim olarak kabul etmiş, sorgulamak size düşmez.'' Öyleyse bir arkadaşın geçenlerde dediği gibi, o ehli sünnet alimlerine itibar eden kişiden kat ve kat daha fazlası, İsa peygamberin Tanrı olduğuna inanıyor. Sizin bu mantığa göre de gerçek bu, çünkü onlar sayıca çok daha fazlalar.

Meallerden herkesin kafasına göre çıkardığı anlamlarla işine geldiği gibi din yaşaması demişsiniz. E her mezhebin din kuralları, hadisleri farklı onu ne yapacağız? Her mezhebin alimleri farklı bunu ne yapacağız? Hangisi doğru? Siz sünniyseniz sünnilerinki, şiiyseniz şiilerinki doğru tabi başka ne olacak? Meal okurken en azından kafamıza takılan bir yer olduğunda çok iyi arapça bilenlere danışma ya da farklı tefsirleri inceleme imkanımız var çünkü Kuran aynı Kuran, dünyadaki her Kuran aynı. Ama hadis ve rivayetler, her mezhebinki birbirinden farklı ve milyonlarca. Bu durumda sizin hakikat dediğinizin hakikat olma ihtimali daha düşük, çünkü İslam dini adı altında birbirinden yığınla farklı kurallarla yaşayan gruplar, mezhepler var ve olaya tarafsız gözle bakıldığında siz de bunlardan biri oluyorsunuz.
 

old_preacher

New member
Katılım
6 Eyl 2011
Mesajlar
271
Tepkime puanı
40
Puanları
0

Müslümanlığın gereği Allah'ın emirlerine uymaktır, yasakladıklarından uzak durmaktır, yapın dediklerini yapmaktır.

Bu manada aklı selim Müslümanın yapması gereken Allah'ın emirlerini en iyi bilen sallallahu aleyhi ve sellemden gelen tahrif olmamış bilgiler ile, o bilgilerin edinilmesi için gerekli ilimleri tahsil etmiş ulemanın ittifak ettiği bilgiler ile ki bunlar İLMİHÂL bilgileridir amel etmektir.

Arabça ve edebiyatı, tefsir, hadis, siyer, kelâm ilimlerinden bi haber şekilde, sadece her terceme etmeye çalışanın aynı çevirmediği meallerle herkesin kandi şahsi aklı ve bilgisi ile İslami doğruları ve hakikâti bulacağını zannedenler sadece kendi hevâ ve hevesleri doğrultusunda bir din yaşamak istemekte ve hakikât yolunun gereklerini yapanları da işte buradaki gibi, yukarıda ki alıntıda da görüldüğü gibi karalamaya çalışmaktadırlar.

Allah'ın dinini tahrif etmek adına fitneler çıkaran ve Ehli Sünnet itikadına savaş açmış herkesi farş edip tepelemek vazifemizdir evvelallah, elhamdülillah...

Bekir Bey, bir başka başlıkta bana dediniz ki: ''Herhangi bir ehli sünnet ulemasının herhangi bir konuda verdiği hüküm ile çelişen bir Kuran hükmünü örnek gösterin.'' Ben de size bugün ehli sünnet ulemasının sahih olarak kabul ettiği en güvenilir hadis kaynağı olan kütübü sitte den Kuran ile birebir çelişen hadisler getirdim. Ondan sonra siz olayı başka yöne çekerek ''ben bunları istemiyorum, ehli sünnet alimlerinin verdiği hükümler nedir'' diye sordunuz. Bunun üzerine ben de ''ehli sünnet alimlerinin kütübü sitteyi kabul etmeme imkanı var mıdır'' diye sordum. Sonra anlayamadığım bir şey söylediniz.

Şimdi diyorsunuz ki hadis ilmi vardır, bu ilimden de herkes anlamaz, o yüzden siz kabul etseniz de etmeseniz de hadisler vardır ve gerçektir. E peki günümüzde en güvenilir hadis kaynağı hangisi? Kütübü sitte. Ben buradan size hadis getiriyorum, siz olayı ''ama ehli sünnet alimleri ne demiş'' diye çarpıtıyorsunuz. Yani bu hadisleri siz de kabul edemiyorsunuz çünkü ya bunlar yanlış, ya Kuran, işin başka çıkar yanı yok.

Şimdi burada bir çıkmaz var, dediğinize göre ehli sünnet ulemasının kütübü sittedeki hadisleri saymama olasılığı var, çünkü ben size hadisleri yazdığımda ''bunlar önemli değil, ehli sünnet uleması bunların hakkında ne demiş?'' dediniz. Ama kütübü sitte zaten çok uzun süren bir ayıklama operasyonunun sonucunda oluşturulmuş olan en güvenilir hadis kaynağı, sizin deyiminizle dinin ikinci kaynağı. Bu durumda ehli sünnet alimleri kendileriyle çelişki içinde, çünkü en güvenilir hadis kaynağına itibar etmeyebiliyorlar.

İş böyle olunca da başvurduğunuz yol hep aynı; ''Onları pek çok insan alim olarak kabul etmiş, sorgulamak size düşmez.'' Öyleyse bir arkadaşın geçenlerde dediği gibi, o ehli sünnet alimlerine itibar eden kişiden kat ve kat daha fazlası, İsa peygamberin Tanrı olduğuna inanıyor. Sizin bu mantığa göre de gerçek bu, çünkü onlar sayıca çok daha fazlalar.

Meallerden herkesin kafasına göre çıkardığı anlamlarla işine geldiği gibi din yaşaması demişsiniz. E her mezhebin din kuralları, hadisleri farklı onu ne yapacağız? Her mezhebin alimleri farklı bunu ne yapacağız? Hangisi doğru? Siz sünniyseniz sünnilerinki, şiiyseniz şiilerinki doğru tabi başka ne olacak? Meal okurken en azından kafamıza takılan bir yer olduğunda çok iyi arapça bilenlere danışma ya da farklı tefsirleri inceleme imkanımız var çünkü Kuran aynı Kuran, dünyadaki her Kuran aynı. Ama hadis ve rivayetler, her mezhebinki birbirinden farklı ve milyonlarca. Bu durumda sizin hakikat dediğinizin hakikat olma ihtimali daha düşük, çünkü İslam dini adı altında birbirinden yığınla farklı kurallarla yaşayan gruplar, mezhepler var ve olaya tarafsız gözle bakıldığında siz de bunlardan biri oluyorsunuz.
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bekir Bey, bir başka başlıkta bana dediniz ki: ''Herhangi bir ehli sünnet ulemasının herhangi bir konuda verdiği hüküm ile çelişen bir Kuran hükmünü örnek gösterin.'' Ben de size bugün ehli sünnet ulemasının sahih olarak kabul ettiği en güvenilir hadis kaynağı olan kütübü sitte den Kuran ile birebir çelişen hadisler getirdim. Ondan sonra siz olayı başka yöne çekerek ''ben bunları istemiyorum, ehli sünnet alimlerinin verdiği hükümler nedir'' diye sordunuz. Bunun üzerine ben de ''ehli sünnet alimlerinin kütübü sitteyi kabul etmeme imkanı var mıdır'' diye sordum. Sonra anlayamadığım bir şey söylediniz.


Muhterem, anlayamadığınız şudur.
Fıkıh ilmi Şer'i hükümleri ortaya koyan ilimdir. Bu ilmin tek kaynağı Hadis ve Sünnetler değildir. Edilleyi Şeriye vardır Ehli Sünnet usûlünde. Edille-i Şer’iye, şer’î deliller yani dinî hükümlerin ispat edilmesini ya da bir sonucun belirlenmesini sağlayan vasıtalar demektir. Bunlardan ilki Kur'an ı Kerimdir, ikincisi Hz. Peygamberin (sav), peygamber sıfatıyla söylediği sözler, yaptığı işler ve başkaları tarafından yapıldığında sükut ederek tasvip ettiği fiillerdir ve üçüncüsü İcmadır ki Hz. Peygamberin (sav) irtihalinden sonra müctehidlik, allâme vasfını kazanmış olan bütün zâtların, bir asırda, herhangi bir meselede fikir birliği etmeleridirve ittifakla alınan böyle bir hüküm bütün ümmeti bağlar niteliktedir. Ve son olarak kıyas; kitap ve sünnette hükmü bulunmayan bir meseleye, aralarındaki gerekçe/sebep/illet birliği sebebiyle müctehidin, Kitap ve Sünnetle düzenlenmiş meselenin hükmünü vermesidir. Mesela şarabın haramlığı âyetlerle sabittir, sebebi ise sarhoşluk verme illetidir (özelliğidir). Aynı özelliği taşıyan fakat ismi Kur’an’da geçmeyen diğer içkilere kıyasla onların da haramlılığına hükmedilir. Kıyas bir bakıma her müctehidin şahsî görüşüdür.

Bütün alimlerin üzerinde ittifak ettikleri bu dört delile fıkıhta aslî (ana) deliller denir. Bunlardan başka fer’î (aslî delillerden doğan tâli) deliller de vardır. Bazı alimler bunların adedini 40-50’ye kadar çıkarmışlardır. Bu delillerden en meşhur olanları ise şunlardır:

a) İstihsan: Bir müctehidin genel hükümden vazgeçip, bazı sebeplerle güzel gördüğü başka bir çözümü benimsemesi demektir. Özellikle Hanefi fakihleri bu metoda sıkça başvurmuşlardır.

b) İstislah: Fayda temin etme, zararı savma anlayışıdır.

c) İstishab: Geçmişte sabit olup sonradan değiştiği bilinmeyen bir şeyin, hâli hazırda da aynen kalmasına hükmetmektir. İstishab, bütün mezheplerin kabul ettiği bir delildir.

d) Örf ve âdet: Bazı müctehidler ictihadlarında o bölgenin örf ve âdetini de dikkate almışlardır. Yalnız bu örf ve âdetlerin hiçbir zaman âyet ve hadislere, icmaa ters düşmemesi lazımdır.

e) Sahabe sözü: Bazı müctehidler ictihadlarında, sünneti en güzel şekilde yaşamaya gayret eden sahabenin yaşayışını ve tavsiyesini de dikkate almışlardır.

f) Sedd-i zerâyi: Harama yol açacak olan davranışların yasaklanması, kötülüğe gidecek yolların kapatılması demektir.

g) Geçmiş şerîatler: Yani bizden öncekilerin şerîatlerindeki değişmeyen hükümler. Fıkıh usûlündeki ifadesiyle; “Şerâiun min kablinâ şerîatün lenâ: Bizden öncekilerin şerîatleri, bizim de şerîatimizdir.”

Şimdi tüm bunlar çerçevesinde, bu sistem dahilinde, sırf bir tek sahih olduğu kabul edilmiş sünnet ile, başka hiç bir kriter göz önüne alınmadan verilmiş şer'i hükümleri getirin Bana ve bunlar üzerinden müteala edelim.




Şimdi diyorsunuz ki hadis ilmi vardır, bu ilimden de herkes anlamaz, o yüzden siz kabul etseniz de etmeseniz de hadisler vardır ve gerçektir. E peki günümüzde en güvenilir hadis kaynağı hangisi? Kütübü sitte. Ben buradan size hadis getiriyorum, siz olayı ''ama ehli sünnet alimleri ne demiş'' diye çarpıtıyorsunuz. Yani bu hadisleri siz de kabul edemiyorsunuz çünkü ya bunlar yanlış, ya Kuran, işin başka çıkar yanı yok.

Şimdi burada bir çıkmaz var, dediğinize göre ehli sünnet ulemasının kütübü sittedeki hadisleri saymama olasılığı var, çünkü ben size hadisleri yazdığımda ''bunlar önemli değil, ehli sünnet uleması bunların hakkında ne demiş?'' dediniz. Ama kütübü sitte zaten çok uzun süren bir ayıklama operasyonunun sonucunda oluşturulmuş olan en güvenilir hadis kaynağı, sizin deyiminizle dinin ikinci kaynağı. Bu durumda ehli sünnet alimleri kendileriyle çelişki içinde, çünkü en güvenilir hadis kaynağına itibar etmeyebiliyorlar.

İş böyle olunca da başvurduğunuz yol hep aynı; ''Onları pek çok insan alim olarak kabul etmiş, sorgulamak size düşmez.'' Öyleyse bir arkadaşın geçenlerde dediği gibi, o ehli sünnet alimlerine itibar eden kişiden kat ve kat daha fazlası, İsa peygamberin Tanrı olduğuna inanıyor. Sizin bu mantığa göre de gerçek bu, çünkü onlar sayıca çok daha fazlalar.

Meallerden herkesin kafasına göre çıkardığı anlamlarla işine geldiği gibi din yaşaması demişsiniz. E her mezhebin din kuralları, hadisleri farklı onu ne yapacağız? Her mezhebin alimleri farklı bunu ne yapacağız? Hangisi doğru? Siz sünniyseniz sünnilerinki, şiiyseniz şiilerinki doğru tabi başka ne olacak? Meal okurken en azından kafamıza takılan bir yer olduğunda çok iyi arapça bilenlere danışma ya da farklı tefsirleri inceleme imkanımız var çünkü Kuran aynı Kuran, dünyadaki her Kuran aynı. Ama hadis ve rivayetler, her mezhebinki birbirinden farklı ve milyonlarca. Bu durumda sizin hakikat dediğinizin hakikat olma ihtimali daha düşük, çünkü İslam dini adı altında birbirinden yığınla farklı kurallarla yaşayan gruplar, mezhepler var ve olaya tarafsız gözle bakıldığında siz de bunlardan biri oluyorsunuz.

Kıymetli kardeşim, hadis bir ilimidr, Siz zaten bunu kabul etmezseniz münazara etmemizin bir anlamı kalmaz. Eğer hadis ilminin varlığına itirazınız yoksa, şunu da kabul edersiniz ki ilim mevzuu olan lafzları/ifadeleri ilimsizce yorumlamak yanlışa yol açar. Şimdi hadis ilim olunca, hadis ile alakalı ilimsizce ortalıkta dolaşan/dolaştırılan onlarca benzer söz,yorum, anlam, sonuç müslümanların kafasını karıştırmakta ve bazı müslümanları sünnet konusunda inkarcılık noktasında hezeyanlara sokmaktadır. Yani Kütübü Sitte hadisleri ve bu hadislerin sırf lafzları sınırında hüküm anlarsanız hata yaparsınız.

Ben alimlerin sorgulanmasına itiraz etmiyorum ama bu sorgulamanın bir güzel ve kabul edilebilinir yolu var. Bu yolu kim ortaya koyarsa dilediği alimi sorgulasın. Nedir bu yol. Sorguladığın alimin iddiasının/sözünün aslından oku, internette dolaşan yalan/yanlış/eksik yazılar ile bu yola girme. Alimi yargılarken, o yargıladığın alimin ilmini kullanarak yargıla yada bu ilmi kullanan bir başka alimin reddiyesi ile yargıla.., ve edeb içinde yargıla...

Ehli Sünnet mezhepleri arasında İslam'ın aslına ilişkin bir farklılık, hadislerde değişiklik, ulemaların birbirini reddi yoktur. Şimdi şu son dediğiniz doğru,
"İslam dini adı altında birbirinden yığınla farklı kurallarla yaşayan gruplar, mezhepler var ve olaya tarafsız gözle bakıldığında siz de bunlardan biri oluyorsunuz" Ehli Sünnet de bu guruplardan biridir, doğru, biz zaten burada Ehli Sünnet adına itiraz ediyoruz, müdahale ediyoruz, forum kurallarına kriter olarak da koymuşuz. Farklı düşünen için diyoruz ki, bu düşüncenizin Ehli Sünnet dışı olduğunu beyan ederseniz ve edeb ölçüsünde kalırsanız siz de düşüncelerinizi belirtin, sorun yok...
 

raþid

New member
Katılım
18 Eki 2011
Mesajlar
120
Tepkime puanı
56
Puanları
0
Konum
yan odadan
Kuran okurken de bir sürü şey kafamı kurcaladı. Beklediğim şey bu değildi. Neyi, nasıl yapmamız gerektiğinden çok; hikaye anlatılmış.

İmanınız hikaye kısmında kalmış maalesef. Elif lam Mim harfleri de size tekerleme gibi gelmiş.
Çok üzüleceksiniz çook ! Ama faydası yok maalesef. Tek çaresi burada, elinizin altında duran ve sizin tarafınızdan hikaye kitabı olduğu sanılan Kitap da; Kur'an da ! Kuran Allah'a (cc) açılan sayısız sonsuz pencerelerden bir penceredir. Hangi pencereyi açmak istersen sana o açılır. Bir de elinize alırken ilmi bir kitap olarak alın bakalım ne göreceksiniz ? Çok fazla söze gerek yok, böyle giderse ateşe yaslanmanız kaçınılmaz. Allah'ın rahmeti inanç sahipleri için oysa. O rahmete kaçmak da sizin elinizde.
 
Üst Alt