Sadelik....

berfut

New member
Sadeliğin, sade olmadığını düşündüğümüz hayat tarzının
ve davranışların referans alınarak belirlenmesi
durumunda, sadelik sade olmayana göre kendini
tanımlamış olacaktır. “Sade olmayana göre sade”
dediğimizde sadeliğin ne olduğu da günün şartlarına
binaen değişecektir. Bu durumda niteliğini,
nasıllığını kendi belirlemeyen bir kavram olmaktan öte
gidemeyecektir. Sadelik özne değil nesne olacaktır. Ve
bu nedenle kendine ait bir savı olmayacak, gerçek
sadeliğe albeni uyandıramayacaktır.
Bana göre sadelik, ona göre sadelik farklılık arzeder.
İnsanların bu konuda görüşleri farklı farklıdır.
İnançları, maddi durumu, toplumsal konumu, eğitim
seviyesi gibi faktörler kişilerin sadelik anlayışını
belirler. Gerçekten sadeliğin ne olduğu, kıstaslarının
ne olduğu, neye göre belirlenmesi gerektiği ortaya
konulmalıdır. Mesela bizim toplumumuz mu sadedir,
örneğin bir Avrupa ülkesindeki insan hayatı mı
sadedir, yoksa fakir bir Afrika ülkesi mi sade bir
yaşayışa sahiptir. Sanırım bu mevzu üzerinden bazı
fikirler elde edebilirsek, biraz yol almış oluruz.
Sadeliği, belki de şu şekilde tanımlayabiliriz:
İhtiyaç kadarıyla yetinmek..
Sanırım bu açıklama hiçbir manayı dışarıda bırakmıyor.
Sadelik sadece insanın ihtiyaçlarıyla yetinmesi olduğu
gibi ayrıca ihtiyaç maddelerinin de sade olması
demektir aslında. Örneğin bir kazağı olan insanın
giydiği bu giysinin de sadece ihtiyacı giderir
nitelikte olması, süslü ve gereksiz ayrıntılarla
bezenmiş olmaması gerekmektedir. Sıradan bir insanın
evinin 10 odalı olması ne kadar garip bir durumsa bu
kişinin evinde süs eşyaları, biblo, çanak çömlek ve
tablo nevinden gereksiz eşyalar bulunması da o kadar
şaşılacak bir durumdur. Bu noktada “sadelik neden
önemli?” diye soracak olursak, her açıdan sade
olmayan, gösterişli yaşamlar insanların dünyaya
meyletmesine sebep teşkil etmiyor mu sorusu akla
geliyor? Maddenin içinde, özellikle günümüzde betondan
oluşan bir dünyanın içinde yaşadığımızı düşünürsek bu
konu daha netleşecek ve önemi ortaya çıkacaktır.
Kafamızı gökyüzüne kaldırdığımızda dahi bizi
tefekküre yönlendirecek bir görüntüyle karşılaşma
olasılığımız azalıyor. Yükseklerde balkonlar ile
karşılaşıyoruz, gözümüzü nereye döndürsek zihnimizi
durultup, dinlendirecek manzaralar artık azaldı. Her
yerde süslü ama bir depremde yıkılacak kadar adi
binalar, tabelalar, gereksiz ayrıntılar, her karede
görülebilen özensizlik ve düzensizliğin yansımaları,
mutsuz insanların yüzleri, sahte ifade ve görünüşler..
Nefsin robotlaştırdığı ve düşünemez hale gelen
canlılar..
Bir insan, bir toplum neden sadelikten uzak olur ki?
Hele dandik, adi, sakat zevklerin ve arzuların ürünü
olan “Çin malı” bir dünyada, günü kurtarmak adına bir
yaşam sürülüyor, gerçekten acınası, komik bir durum
bu. Mesele piyasa, ürün, kalite meselesi değil, daha
önemlisi insan kalitesi.. Bu unsur bozuk olunca zaten
gerisi de bozuk olur. Duyguların sahteleşmesi,
maneviyatın bozulması, karakterlerin yarım kalan bir
inşaat gibi tamamlanmamış halde olması.. Sorun
burada.. Netice olarak dandikleşme süreci, sadelikten
uzak bir yaşam ile yan yana gelince büyük bir
tutarsızlık, dengesizlik ve mantıksızlık meydana
geliyor. Sahtelikler, sahtekarlar, sahteciler, sahte
olanlar gün yüzüne çıkıyor. Hep dünyaperestliğe
işarettir bunlar. Makyajlı, ama altı çirkin yüzler,
dışı çekici ama içi ifsad olmuş bedenler, mutlu
görünen, ama içinde çalkantılar yaşayan insanlar,
jöleli ama içi boş kafalar, takım elbiseli ancak
eğitimsiz, daha da kötüsü yarı eğitimli insanlar,
liste uzatılabilir. Yazı da tabi..
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks