Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Osmanlı Devleti'nde İktisat anlayışı

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
OSMANLI İKTİSAT ANLAYIŞI

Genel olarak iktisat çeşitli tüketim mallarının üretilmesi ve bunların dağıtılmasının sağlanmasıdır. Tarım, hayvancılık, iktisadi etkinliklerin çeşitli alanlarıdır. Osmanlı devlet anlayışı, padişahın, halkı rahat ve güven içinde yaşatması temeline dayanıyordu. Bu nedenle tüm iktisadi faaliyetler halkın sıkıntıya düşmeden yaşamasını sağlamak için düzenlenmiştir. Osmanlı iktisat anlayışı klasik dönemde tarıma dayalıydı. Osmanlı klasik iktisat anlayışı toprağın iyi değerlendirilmesi, boş bırakılmaması ve iyi vergilendirilmesi anlayışına dayanıyordu. Tarımın yanında ticari faaliyetlere de önem verilmeye başlandı. Aynı zamanda Osmanlı fetihlerine de yönlendirdi. Amasra, Trabzon ve Kırım fethiyle ipek yolunun, Mısır’ın fethiyle baharat yolunun denetimi ele geçirildi. Osmanlı’nın amacı, ekonomik yönden Avrupa’yı kontrol altına almaktı.
Osmanlı’nın ekonomideki temel hedefi, kendi kendine yeterli olmaktı. Bu durumu kılmak için yasal önlemleri de almıştı. Örneğin; toprağın üç yıldan fazla boş bırakılmasını yasaklayarak üretimin düşmesini önlediler.
18.yy Osmanlı’nın Avrupa ile ekonomik ilişkileri giderek artış göstermeye başladı. Ancak bu artış Osmanlı’nın aleyhine bir gelişmeydi. Çünki Avrupa devletlerinin çoğu kapitülasyonlardan yararlanmaya başlamıştı.
Osmanlı, giderek Avrupa ülkelerinin açık pazarı durumuna geldi. Avrupa mallarıyla rekabet edemeyen yerli üreticilerin tezgahları ve atölyeleri kapanmaya başladı. Bunun sonucu olarak 19.yy’da Osmanlı devletinin iktisadi faaliyetlerinde de önemli değişiklikler ortaya çıktı.
Osmanlı Ekonomisinin Doğal Kaynakları
Osmanlı’nın doğal kaynaklarını insan ve toprak oluşturuyordu;
İNSAN: Osmanlı‘da toplum iki ana grup altında ele alınabilir. Bunlardan birincisi; askeri adı altında toplanan ve görevleri gereği vergiden muaf olan kısım, ikincisi ise;halk. Yani reaya denilen ve vergi ödeyen gruptu. Ama bütün kanun ve nizamlar sınıfların hukuki yapısına uygun olarak ele alınmıştır. Toplumun her kesimi, bağlı bulunduğu kanun ve nizama göre hareket etmek durumunda olup, müslüman yada gayri Müslim, her birey eşit hak ve hukuka sahipti Osmanlı’nın temel ekonomi kaynağı reaya idi.
Osmanlı’da 1831’e kadar nüfus sayımı yapılmadığından onun yerine önemli belgeler bulunmaktadır. Osmanlı ekonomisinde insan gücü ile ilgili en sağlıklı kaynaklar, tahrir defteri’dir. 17.yy sonlarına kadar siyasi gelişmelere paralel olarak nüfus açısında da hızla büyüme görülmüştür. Böylece yeni fethedilen bölgeler, başka yörelerde yaşayanlar için yeni yaşam alanları oluşmuştur.
Ekonomik açıdan ise Osmanlı döneminde tarım üreticileri köy ve mezralarda, sanayi ve ticaretle uğraşanlarda kasaba ve kentlerde yaşamlarını sürdürmüşlerdir. 16.yy sonlarında tüm Akdeniz çevresinde büyük bir nüfus artışının olduğunu görmekteyiz. Bunun nedeni, salgın hastalıkların önlenmesi ile sağlık koşullarının düzelmesidir.
TOPRAK: Osmanlı’nın ilk yy.larında toprak yönetim ve vergilendirilmesine ilişkin konular, sivil yönetim alanı ile ilgili görülüyordu. Bunun için bütün tarım arazisinin %90 kadarını kapsayan devlet toprakları (miri arazi) sivil bir bürokrasinin hazırladığı kanunnameye göre yönetiliyordu.
Osmanlı’da toprak yönetim bakımından ÖRSİ, HARACİ ve MİRİ olmak üzere üçe ayrılırdı.
Örsi Topraklar: Müslümanlara ait topraklardır. Bunlar sahiplerinin mülkü olup sahibi tarafından dilediği şekilde tasarruf edilebilirdi. Buna karşılık bu toprağın sahipleri elde ettikleri ürünün %10 öşür, devlete vergi olarak vermekle yükümlüdürler.
Haraci Topraklar: Müslüman olmayanlara ait topraklardır. Sahipleri tarafından satılabilir, miras bırakılabilirdi. Toprak sahipleri işledikleri toprağın verimine göre haraç adıyla vergi verirlerdi.
Miri Arazi: Mülkiyeti devlete ait topraklardır. Bu topraklar işleme koşuluyla köylüye verilirdi. Toprağı işleyen öldüğü zaman, aynı koşullarla oğluna yada kızına bırakılabilirdi. Ancak bu topraklar mülk değildi, alınıp satılamaz, vakıf arazisi olamazdı. Devlet kendi mülkü olan bu topraklarla doğrudan meşgul olmaz, bunlar hizmet karşılığı olarak devlet adamlarına verilirdi. Dirlik adı verilen bu uygulamada topraklar gelirine göre; has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılırdı.17.yy sonlarına kadar siyasi gelişmelere paralel olarak nüfus açısından da hızla büyüme görülmüştür. Böylece yeni fethedile bölgeler, başka yörelerde yaşayanlar için yeni yerleşim alanları olmuştur.
Ekonomik açıdan Osmanlı döneminde tarım üreticileri köy ve mezralarda sanayi ve ticaretle uğraşanlarda kasaba ve kentlerde yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

selametle..
 
Üst Alt