Ömrü ramazan olanın ahireti bayram olur...

Uhud daðý

New member
Sanki göklerden bir el uzanmış da, dünyanın yetimi en bol, öksüzü en kalabalık ailesinin başını okşuyor gibi, gözyaşını siliyor gibi, yaralarını sarıyor gibi...
Ramazan ikliminin şu topraklarda estirdiği havayı kokluyor musunuz?
Gül kokusu kenef kokusunu daha şimdiden bastırdı. Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı şu ülkede, bir aylığına da olsa, şeytanlar bağlanacak, melekler rahat edecek. .

Kim bilir, nice garipler vardır ki kapıları Ramazan'dan Ramazan'a çalınır. Nice fakir fukara vardır ki, kursaklarından Ramazan'dan Ramazan'a doyası bir şeyler geçer. Nice kimsesizler vardır ki, Ramazan onların kimi kimsesi olur.
Söyleyin, Ramazan bir insan adı olsaydı ne kadar dua alır, ne kadar sevilirdi? Bu dualar ve sevgiler ona cennetin kapılarını açmaya yetmez miydi? O halde işte fırsat: Ramazan'la bütünleşip serapa Ramazan olmak sizin elinizde.
Ak bir sevdayı içinde bir bebek gibi büyütenler için Ramazan'ın ifade ettiği mana çok derin. Onlar Ramazan'ın kitleler üzerindeki etkisine bakar, Allah'ın dönüştürücü gücünü müşahede ederler. Bin tatlıya bedel acının üzerine bir kez daha ant içerler.

Aşkın modasının geçmediğini, geçmeyeceğini söyleme cesaretleri artar. Tüm âşık u sâdıklara seslenirler: Sevdanız, acınız ve aşkınız· mübarek olsun!
Yenişehirli Avni Bey, o ölümsüz mısralarında ne diyordu:

Sanman taleb-i devlet-i câh etmeğe geldik
Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik


Eyvallah üstadım! Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik, eyvallah!
Bu âleme "sahip olmak" için geldiğini sananlar gücün, paranın, karının, sarının, sapın, samanın ardında bir ömür koştursunlar. Biz "şâhid olmak" için geldiğimizi unutmayalım. Değil mi ki biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik? Bizi âh ederken görenler şekvacı olduğumuzu sanmasınlar. Varlık sebebimiz bu bizim. Cefa çektiğimizi sananlar da, safa sürdüğümüzü sananlar da yanılırlar. Hani, öyle demişti ya bu âleme bir yâr için âh etmeğe geldiğini bilen biri:

Gören sanır ki sefadan sema-ı râh ederim
Döner döner bakarım kûy-i yâre âh ederim


Ya dostum! Sen dönen herkesi raks ediyor mu sanırsın? Yanılırsın. Bazıları işin keyfinde olabilir. Ama bir yâr için ah edenler, yârin yoluna bakıp "âh" etmek için dönerler.

Bazı bedbahtlara Ramazan hiç gelmedi. Yazık. Bazılarının kapısına kadar geldi, içerinin manzarasını pencereden görünce kapıyı bile vurmadan dönüp gitti. Bazılarının kapısını vurdu, fakat açmadığı için kaybetti. Bazılarının yürek hanesine girdi, girdiğine gireceğine bin pişman oldu. Çünkü orayı Ramazan gibi bir gök misafirine hazır etmemişti. Gideceği günü iple çekiyor. Bazılarına ise bir geldi, pir geldi. Geldi ve bir daha hiç gitmek istemedi. Gitmedi. Bir aylığına gelmişti, ama geldiği yerde o kadar izzet ikram gördü ki, o kadar sevildi ve sevdi ki, ne hane sahibi konuğundan ayrılabildi, ne konuk hane sahibinden.
İşte bu sonuncuların hayatı Ramazan oldu. Şahid oldular, şahid buldular. Günah orucunu hiç bozmadılar. Harama karşı bir ömür sürecek bir oruca niyet ettiler. "Küfre ve şirke karşı tuttuğum orucumu bozarsam, kefaretim cehennem olsun!" dediler.

Onlar orucu tuttu, oruç onları tuttu. Sadece oruç tutmakla kalmadılar, kendilerini de tuttular. Yani kendilerini kaybetmediler, şahsiyetlerini kumara yatırmadılar, izzet ve şereflerini ütülmediler. Onlar orucun başını dik tuttu, oruç da onların başını.

Elhasıl, ömürlerini Ramazan ettiler. Şimdi söyleyin a dostlar: Ömrü Ramazan olanın, ahireti bayram olmaz mı?

Hepinizin ömrü Ramazan, ahireti bayram olsun!


Arif Çevikel
 
ömrü Ramazan Olanin..

ömrü Ramazan Olanin..

Mustafa İslamoğlu

Sanki göklerden bir el uzanmış da, dünyanın yetimi en bol, öksüzü en kalabalık ailesinin başını okşuyor gibi, gözyaşını siliyor gibi, yaralarını sarıyor gibi...
Ramazan ikliminin şu topraklarda estirdiği havayı kokluyor musunuz?
Gül kokusu kenef kokusunu daha şimdiden bastırdı. Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı şu ülkede, bir aylığına da olsa, şeytanlar bağlanacak, melekler rahat edecek. .
Kim bilir, nice garipler vardır ki kapıları Ramazan'dan Ramazan'a çalınır. Nice fakir fukara vardır ki, kursaklarından Ramazan'dan Ramazan'a doyası bir şeyler geçer. Nice kimsesizler vardır ki, Ramazan onların kimi kimsesi olur.
Söyleyin, Ramazan bir insan adı olsaydı ne kadar dua alır, ne kadar sevilirdi? Bu dualar ve sevgiler ona cennetin kapılarını açmaya yetmez miydi? O halde işte fırsat: Ramazan'la bütünleşip serapa Ramazan olmak sizin elinizde.
Ak bir sevdayı içinde bir bebek gibi büyütenler için Ramazan'ın ifade ettiği mana çok derin. Onlar Ramazan'ın kitleler üzerindeki etkisine bakar, Allah'ın dönüştürücü gücünü müşahede ederler. Bin tatlıya bedel acının üzerine bir kez daha ant içerler.
Aşkın modasının geçmediğini, geçmeyeceğini söyleme cesaretleri artar. Tüm âşık u sâdıklara seslenirler: Sevdanız, acınız ve aşkınız• mübarek olsun!
Yenişehirli Avni Bey, o ölümsüz mısralarında ne diyordu:
Sanman taleb-i devlet-i câh etmeğe geldik
Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik
Eyvallah üstadım! Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik, eyvallah!
Bu âleme "sahip olmak" için geldiğini sananlar gücün, paranın, karının, sarının, sapın, samanın ardında bir ömür koştursunlar. Biz "şâhid olmak" için geldiğimizi unutmayalım. Değil mi ki biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik? Bizi âh ederken görenler şekvacı olduğumuzu sanmasınlar. Varlık sebebimiz bu bizim. Cefa çektiğimizi sananlar da, safa sürdüğümüzü sananlar da yanılırlar. Hani, öyle demişti ya bu âleme bir yâr için âh etmeğe geldiğini bilen biri:
Gören sanır ki sefadan sema-ı râh ederim
Döner döner bakarım kûy-i yâre âh ederim
Ya dostum! Sen dönen herkesi raks ediyor mu sanırsın? Yanılırsın. Bazıları işin keyfinde olabilir. Ama bir yâr için ah edenler, yârin yoluna bakıp "âh" etmek için dönerler.
Bazı bedbahtlara Ramazan hiç gelmedi. Yazık. Bazılarının kapısına kadar geldi, içerinin manzarasını pencereden görünce kapıyı bile vurmadan dönüp gitti. Bazılarının kapısını vurdu, fakat açmadığı için kaybetti. Bazılarının yürek hanesine girdi, girdiğine gireceğine bin pişman oldu. Çünkü orayı Ramazan gibi bir gök misafirine hazır etmemişti. Gideceği günü iple çekiyor. Bazılarına ise bir geldi, pir geldi. Geldi ve bir daha hiç gitmek istemedi. Gitmedi. Bir aylığına gelmişti, ama geldiği yerde o kadar izzet ikram gördü ki, o kadar sevildi ve sevdi ki, ne hane sahibi konuğundan ayrılabildi, ne konuk hane sahibinden.
İşte bu sonuncuların hayatı Ramazan oldu. Şahid oldular, şahid buldular. Günah orucunu hiç bozmadılar. Harama karşı bir ömür sürecek bir oruca niyet ettiler. "Küfre ve şirke karşı tuttuğum orucumu bozarsam, kefaretim cehennem olsun!" dediler.
Onlar orucu tuttu, oruç onları tuttu. Sadece oruç tutmakla kalmadılar, kendilerini de tuttular. Yani kendilerini kaybetmediler, şahsiyetlerini kumara yatırmadılar, izzet ve şereflerini ütülmediler. Onlar orucun başını dik tuttu, oruç da onların başını.
Elhasıl, ömürlerini Ramazan ettiler. Şimdi söyleyin a dostlar: Ömrü Ramazan olanın, ahireti bayram olmaz mı?
Hepinizin ömrü Ramazan, ahireti bayram olsun!
 
Bazılarımızı da boş buldu. Tabii ki, boş bulduklarını doldurur, nahoş
bulduklarını hoş ederdi Ramazan. Ederdi etmesine de, o bazılarımız Ramazanın
kendilerini doldurması için yüreklerini ona açmadı, Ramazanın müşfik
kollarına kendilerini teslim etmedi, zihinlerini Ramazana yıkatmadı.

Yüreklerini açamayanların, belki de mazereti vardı. İçi çöp tenekesine
dönmüş bir yüreğe, sultan "buyur" edilir miydi? Yürekler ki, deniz dibi gibi
ne ararsan var. Envai çeşit dünyalıklar, eskimiş sevdalar, kırık dökük
tutkular, örtülesi arzular, günahların damladığı yeri katran gibi karartan
lekeleri? Yine de, açmalıydılar yüreklerini. Ayların sultanını konuk etmek
için olmasa da, ona kirlenmiş yüreği temizletmek için açmalıydılar.

Ramazanın müşfik kollarına kendilerini teslim etmeyenler, kim bilir,
belki de kendilerini bulamadılar. Herkesi ve her
şeyi arayınca bulmak için
adresini, kartvizitini sakladılar da, kendilerini arayınca bulmak için
titizlenmediler. O kadar kaybetmişlerdi ki kendilerini, bulmakta
zorlandılar.
Zihinlerini Ramazana yıkatmayanlar, akıllar oruç tutmaz zannederlerdi
besbelli. Oysa ki, akıllar da tıpkı kalpler gibi, gözler ve kulaklar gibi,
diller ve dudaklar gibi, eller ve ayaklar gibi oruç tutardı. Ama onlar,
orucun mide işi olduğunu sandılar.

Yüreklerini açanlar, Ramazan sultanının tüm haşmetiyle gelip kurulduğunu
gördüler. Misafir 10 kısmetle gelir, birini yer 9'unu hane sahibine
bırakırmış. Ramazan sultanı bin kısmetle geldi, hiçbirini yemeden hepsini
bıraktı ve gitti.

İşte bugün son gün.

Onu sevmiştik. Adeta, cennetten gelen bir bâd-ı sâbâ, bir seher yeliydi.
Yüreklerimizi okşadı ve geldiği yere döndü. Sanki, "Cennetten gelen cennete
döner" der gibiydi. Değil mi ki, her şey aslına rücu eder. Adeta, "Ey insan,
seni de sürgün
olduğun cennete davet ediyorum" der gibiydi. Yine "Ey insan,
ben her yıl, sürüldüğün cenneti unutmayasın diye geliyorum" der gibiydi.
Yine "Şu yalan dünyadaki geçici bağlara, bahçelere, baharlara, çiçeklere,
ormanlara, ırmaklara, çağlayanlara bakarken hissettiklerin, aslında ilk göz
ağrın olan cennete olan özleminin bir uzantısıdır; ben işte bunu anlatmak,
atan Âdem'den varis kalan o kokuyu sana hatırlatmak için buradayım" der
gibiydi.

İşte şimdi gidiyor. Sultan, el-veda diyor.

Orucu sadece midesiyle değil de kalbiyle tutanlar, bu gidişe kalpten
tepki versinler. Orucu tutan, tutup da bırakmak istemeyen her yüreğe, oruç
getirdiği kısmeti bırakır da gider. Bu kısmet sultan hediyesidir. Bu kısmet,
eğer kadir kıymeti bilinirse, bir yılı Ramazan kılmaya yeterlidir. Ramazan
sadece bir ay olmaz, Ramazan her ay olur. Ramazan baharının etkisi, gönül
güzünü, gönül kışını, gönül yazını bastırır. Tüm mevsimler kalbî bir bahara

inkılap ederler.

Her Ramazanı böyle yaşayanın, elbet ömrü Ramazan olur. Zaten Ramazanın
tekrar tekrar gelişi, hayatın tümünü Ramazan kılmak içindir. Hicri takvimle
yıldan yıla dönerek gelişi, zamanın tümünü kuşatmak içindir. Tıpkı, andan
ana yeryüzünü kuşatan ezanlar ve namazlar gibi. Zamanı kuşatan Ramazan
hayata dönüşür. Yani, hayat Ramazan olur.

Ramazanın sebebi vahiydir, vahyin sebebi insan. Ramazan vahiy hürmetine
inmiştir, vahiy insan hürmetine. Ramazan vahyin elbisesi, vahiy Ramazan
elbisesini sırtına geçiren bedendir. Bu bedenin ruhu nedir derseniz, o
insandır derim.

Vahyin indiği gece bir ömre bedel gecedir (1000 ay: 83 yıl). Vahyin
inmediği ömür bir geceye bedeldir, heba olmuş, harcanmış bir ömürdür. Bu
durumda, Ramazanlaşmış bir ömrün neye bedel olduğunu sormaya gerek var mı?
Elbette cennete bedeldir. Bayram, işte bunun bayramıdır. Bayram, yüreğin
burnuna, cennetten bir kokunun hafifçe
değmesidir.

Bugünlerde meleklerin duası şu olsa gerektir: Ömrünüz Ramazan,
âhiretiniz bayram olsun.
 
hoşgeldin

hoşgeldin

Sanki göklerden bir el uzanmış da, dünyanın yetimi en bol, öksüzü en kalabalık ailesinin başını okşuyor gibi, gözyaşını siliyor gibi, yaralarını sarıyor gibi...
Ramazan ikliminin şu topraklarda estirdiği havayı kokluyor musunuz?
Gül kokusu kenef kokusunu daha şimdiden bastırdı. Taşların bağlanıp köpeklerin salındığı şu ülkede, bir aylığına da olsa, şeytanlar bağlanacak, melekler rahat edecek. .
Kim bilir, nice garipler vardır ki kapıları Ramazan'dan Ramazan'a çalınır. Nice fakir fukara vardır ki, kursaklarından Ramazan'dan Ramazan'a doyası bir şeyler geçer. Nice kimsesizler vardır ki, Ramazan onların kimi kimsesi olur.
Söyleyin, Ramazan bir insan adı olsaydı ne kadar dua alır, ne kadar sevilirdi? Bu dualar ve sevgiler ona cennetin kapılarını açmaya yetmez miydi? O halde işte fırsat: Ramazan'la bütünleşip serapa Ramazan olmak sizin elinizde.
Ak bir sevdayı içinde bir bebek gibi büyütenler için Ramazan'ın ifade ettiği mana çok derin. Onlar Ramazan'ın kitleler üzerindeki etkisine bakar, Allah'ın dönüştürücü gücünü müşahede ederler. Bin tatlıya bedel acının üzerine bir kez daha ant içerler.
Aşkın modasının geçmediğini, geçmeyeceğini söyleme cesaretleri artar. Tüm âşık u sâdıklara seslenirler: Sevdanız, acınız ve aşkınız· mübarek olsun!

Yenişehirli Avni Bey, o ölümsüz mısralarında ne diyordu:
Sanman taleb-i devlet-i câh etmeğe geldik
Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik


Eyvallah üstadım! Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik, eyvallah!
Bu âleme "sahip olmak" için geldiğini sananlar gücün, paranın, karının, sarının, sapın, samanın ardında bir ömür koştursunlar. Biz "şâhid olmak" için geldiğimizi unutmayalım. Değil mi ki biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik? Bizi âh ederken görenler şekvacı olduğumuzu sanmasınlar. Varlık sebebimiz bu bizim. Cefa çektiğimizi sananlar da, safa sürdüğümüzü sananlar da yanılırlar. Hani, öyle demişti ya bu âleme bir yâr için âh etmeğe geldiğini bilen biri:
Gören sanır ki sefadan sema-ı râh ederim
Döner döner bakarım kûy-i yâre âh ederim


Ya dostum! Sen dönen herkesi raks ediyor mu sanırsın? Yanılırsın. Bazıları işin keyfinde olabilir. Ama bir yâr için ah edenler, yârin yoluna bakıp "âh" etmek için dönerler.
Bazı bedbahtlara Ramazan hiç gelmedi. Yazık. Bazılarının kapısına kadar geldi, içerinin manzarasını pencereden görünce kapıyı bile vurmadan dönüp gitti. Bazılarının kapısını vurdu, fakat açmadığı için kaybetti. Bazılarının yürek hanesine girdi, girdiğine gireceğine bin pişman oldu. Çünkü orayı Ramazan gibi bir gök misafirine hazır etmemişti. Gideceği günü iple çekiyor. Bazılarına ise bir geldi, pir geldi. Geldi ve bir daha hiç gitmek istemedi. Gitmedi. Bir aylığına gelmişti, ama geldiği yerde o kadar izzet ikram gördü ki, o kadar sevildi ve sevdi ki, ne hane sahibi konuğundan ayrılabildi, ne konuk hane sahibinden.

İşte bu sonuncuların hayatı Ramazan oldu. Şahid oldular, şahid buldular. Günah orucunu hiç bozmadılar. Harama karşı bir ömür sürecek bir oruca niyet ettiler. "Küfre ve şirke karşı tuttuğum orucumu bozarsam, kefaretim cehennem olsun!" dediler.
Onlar orucu tuttu, oruç onları tuttu. Sadece oruç tutmakla kalmadılar, kendilerini de tuttular. Yani kendilerini kaybetmediler, şahsiyetlerini kumara yatırmadılar, izzet ve şereflerini ütülmediler. Onlar orucun başını dik tuttu, oruç da onların başını.
Elhasıl, ömürlerini Ramazan ettiler. Şimdi söyleyin a dostlar:

Ömrü Ramazan olanın, ahireti bayram olmaz mı?
Hepinizin ömrü Ramazan, ahireti bayram olsun!


Tatlı suyun başı kalabalık olur
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks