Nükteler...

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Lokman Hekim'e :
Bilgeliği kimsen öğrendin? diye sorduklarında ondan şu cevabı almışlar:
Körlerden öğrendim. Çünkü onlar elindeki değnekle tam araştırmadan adım atmazlar.
Basacakları yerin sağlam olduğundan emin olduktan sonra adım atarlar... Bundan dolayı ben de bir şey yapacağım zaman düşünür, faydalı ise konuşur, yararlı ise yaparım...
Faydasız ise bırakmayı ve susmayı tercih ederim.
 
Hz. Lokman'a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
 
Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
 
Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, bir gün Padişah Ahmed'in gönderdiği hediyeyi kabul etmeyip,
geri iade etmiş. Bunun üzerine Padişah da o hediyeyi bir başka alim olan Abdülmecid Sivasi'ye göndermiş. Abdülmecid Sivasi ise Padişahın gönderdiği hediyeyi kabul etmiş.
Bunun üzerine Padişah:
"Abdülmecid Efendi! Aziz Mahmud senin kabul ettiğin hediyeyi kabul etmemişti," dediğinde
Abdülmecid Efendi şöyle demiş:
"Aziz Mahmud, anka kuşu gibidir. O öyle şeylere itibar etmez ki..."
Sultan Ahmed, bu kez de Aziz Mahmud'a:
"Senin kabul etmemiş olduğun hediyeyi Abdülmecid Sivasi kabul etti," dediğinde,
Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri şöyle demiş:
"O deniz gibidir; içine bir damla necasetin düşmesiyle pislenmez."
 
İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri bir gün yolda giderken karşıdan gelen bir adamın yolunu
değiştirerek karşı tarafa geçtiğini görünce sormuş:
"Beni görünce neden yolunu değiştirdin?" Soruya muhatap olan şahıs utana sıkıla:
"Size olan borcumu hâlâ ödeyemediğim için sizden utanıyorum. Ben bu yüzden sizi görünce
yolumu değiştirmek için karşıya geçtim. Sizinle karşılaşmaktan uyanıyorum," demiş.
Bunun üzerine İmam-ı Azam Hazretleri şöyle demiş:
"Bundan sonra bana artık herhangi bir borcun yok. Şu andan itibaren bana olan borcunu siliyorum. Bu zamana kadar beni her gördüğünde seni huzursuz ettiğim için bana hakkını helâl et."
 
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani'ye:
- Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:
- Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı.
 
Nasreddin Hocanın kadılık yaptığı zamanlarda, bir adam tarafından bir köpek öldürülmüş.
Bu suçundan dolayı o şahsı mahkemeye vermişler. Gün gelince mahkeme salonu tıka-basa
dolmuş tabii. Salonu dolduranların gürültü yapmaları dolayısıyla rahatsız olan devrin kadısı
Nasreddin Hoca, sinirlenerek şöyle demiş:
"Bu kalabalık da neyin nesi? Yahu! Siz dışarı çıkın da ölenin akrabalarından kimler varsa
onlar gelsin içeri."
 
Bir arife günü Sadrazam Koca Ragıp Paşa ile şair Haşmet, Sadrazam Kuyucu Murat Paşa Türbesini ziyarete giderler. Koca Ragıp Paşa, türbedarı kızdırmak maksadıyla ona şöyle der:
"Efendi! Burada yatan kişi sıradan biri değildir. Bu kişi gazi ve savaşçı bir vezirdir. İşte bu yüzden sandukasına, kavuğuna, sarığına çok dikkat etmelisin." Türbedar:
"Baş üstüne Paşam," der Sadrazam devam eder:
"Kendisi büyük adamdır. Ona ilgi gösterip, hizmetinde kusur etmemelisin." Oruçlu türbedar iyice sinirlenir; ama susmaya devam eder. Sadrazam konuşmasını şöyle sürdürür:
"Türbedar efendi, anladın değil mi? Merhumun kavuğunda, sarığında toz toprak namına bir şey bulunmamalı." Türbedar bakmış ki sadrazamın sözleri bitecek gibi değil, daha fazla dayanamayarak şöyle der: "Efendim, bu adam bu gece yerinden kalkıp da yarın sabah, bayram namazına gidecek değil ya. Bu kadar çok bile."
 
Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, İstanbul'a gidecek olan Nedimi Şair Nihat Bey'den gelirken getirmesi için beyaz renkli, çok iyi bir eşek istemiş. Fakat Nihat Bey eşeği almayı unutmuş. Mısır'a geldiğinde ise Paşa haklı olarak hemen sormuş:
"Nihat Bey, bizim eşek nerede kaldı?" Şair şaşkınlıkla şöyle demiş:
"Vallahi unuttum Paşam, şimdi sizi gördüm de hatırıma geldi."
Paşa, aldığı cevaba memnun olmamış; ama yine de gülümseyerek şöyle demiş:
"Neyse, siz geldiniz ya, artık lüzumu kalmadı."
 
II. Abdülhamid zamanında Münasebetsiz Mehmed Efendi adıyla anılan biri varmış. Bu şahsın ünü Sultan Abdülhamid'e kadar ulaşmış. Padişah 'niye bu insana münasebetsiz diyorlar,' diye düşünmüş ve onu bir iftar yemeğine davet edip onunla tanışmak, sohbet etmek istemiş. "Böylelikle belki de ona niye münasebetsiz dediklerini öğrenebilirim," diye düşünmüş. Ve hemen adamlarından böyle bir organize yapmalarını istemiş. Emir derhal yerine getirilmiş.... İftar sofrası kurulmuş, davetliler gelip sofrada yerlerini almış. Münasebetsiz Mehmet Efendi denilen şahıs da davete icabet etmiş ve gösterilen yere oturmuş. Vakit girince hep birlikte oruçlarını açmışlar, namazlarını kılmışlar. Sonra da sohbet meclisi kurulmuş. Padişah da aralarında olduğu için bir ara özellikle herkes Osmanlılardan, Osmanlı Sultanlarından, onların başarılarından konuşmaya başlamış. Bu konu üzerine sohbet öylesine koyulaşmış ki, herkes öyle aşka şevke gelmiş ki; sohbetin tadına denilecek hiçbir şey yokmuş. Bu arada Münesebetsiz Mehmed Efendi, Sultan Hamit Hazretlerine: "Hamit Efendi! Sen zurna çalmasını bilir misin?" diye sormuş. Bu soruyu duyan herkes 'böyle bir sorunun konuyla ne alakası var' gibilerinden birbirlerini bakmışlar. derken Sultan Hamit Hazretleri sorulan bu
soruya: "Hayır, ben zurna çalmasını bilmem," diye cevap verince Mehmed Efendi az önce münasebetsiz söylenen sözü gölgede bırakacak şu sözü söylemiş: "Bizim çocuk da bilmez de onun için sordum."
 
19. yy. âlim ve şairlerinden Gaziantepli Hasırcızade Mehmet Ağa, devrinin en nüktedan kişilerinden biriymiş. Dönemin devlet adamlarından Fuat Paşa ile de tanışıklığı olan Hasırcızade Mehmet, Paşayla görüştüğü bir gün, gözü onun parmağındaki yüzüğe takılmış. Fuat paşa sormuş:
-Taşına mı bakıyorsunuz?
-Evet Paşam.
-Elmastır.
-Ne faydası var, yani ne getirir?
-Yüzük taşı ne getirecek Mehmet Ağa?
-Benim de babadan kalma iki taşım var, senede yüz altın getirirler.
-Yaa, ne taşı bunlar?
-Değirmen taşı paşam.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks