Selam,
Yüreği taş kesilmemiş herhangi bir İnsana sorulsa, Yüreğinin sevgi dolu olduğunu iddia eder.Heyhayt buna rağmen Sevgiyi yaşayamadığını da itiraf eder biraz dürüst olan.Bizler ,Yüreklerimiz Sevgi dolu lakin yaşanayamayan bilakis YÜK olmuş karşılıksız Sevgi mahkumuyuz.
Akleden kalp sahipleri bir an durup Yüreklerine baksa şunu görecekler;
BİZLER, SEVMEK İSTEDİĞİMİZİ DAHİ SEVEMEYEN ACİZ MAHLUKLARIZ.
İman etmiş her İnsan istisnasız olarak en çok Allahı sevmek ister lakin gerçek hiçte öyle değildir.
Biz İman edenler, acaba neden Allahı en çok sevemiyoruz?
Neden Allahı arzu ettiğimiz derecede sevemiyoruz?
Allaha olan sevgimiz ağızdan çıkmış sözden öte, Yüreğimizde ki HAL olamıyor?
Şu bir gerçektir ki; biz herhangi birşeyi ancak yüreğimize yaşattığı hoşnutluk, güzellik derecesinde sevebiliriz...
Allaha olan sevgimizi beliryen şey, Allahın yüreğimize yaşattığı hoşnutluk yada Güzellik ölçüsüdür.
Yani bizler ALLAHI YÜREĞİMİZDEKİ HOŞNUTLUK KADAR SEVEBİLİRİZ.
Siz bu yazıyı okuyanlar, kendinizden yola çıkın ve düşünün, hazetmediğiniz birisi sizi sevmek istese hatta aşıkınız olmak istese tavrınız ne olur? Onun sevgisi sizi memnun mu eder, yoksa sizi iter hatta hoşnutsuzluk derecesine göre sizi tiksindirirmi?
Ne olurdu tepkiniz?İlk yapacağınız iş onu kendinizden, yakınınızdan, hayatınızdan uzaklaştırmak olmazmıydı?.Elbette böyle olurdu ve dahi birçoğumuzda olmuştur, bu tecrübe yaşanmıştır.
Çok açık ki Allah, istememize rağmen onu sevmemize izin vermiyor.
Huzurundan uzaklaştırıyor, işte o yüzden Huzursuz ve sukünet içermeyen hayatlar yaşanıyor.
Oysa ki Allah bizleri okadar çok seviyor ki, biz yok iken var etti ve üstüne yaratılmışların en üstünü yaptı.
Soruyu tekrar edelim;
Biz İman etmiş olanlar, neden Allahı istediğimiz kadar sevemiyoruz, Allah neden kendisini arzu ettiğimiz derecede sevmemize izin vermiyor?
Derdi HAKİKAT olan kişi bu soruya tatmin edici cevap bulmadıkça diğer herşey olsa boş, onun payı daima HUZURSUZ VE SUKÜNET İÇERMEYEN VE YÜK OLAN BİR HAYATTIR.
..ve dahi onu payına düşecek hayatta, sadece başkalarının değersizliğinden avunup; kendini değerli görebilmek için başlarının değersizliğini ortaya çıkarma çabasından öte birşey olamaz...
Yüreği taş kesilmemiş herhangi bir İnsana sorulsa, Yüreğinin sevgi dolu olduğunu iddia eder.Heyhayt buna rağmen Sevgiyi yaşayamadığını da itiraf eder biraz dürüst olan.Bizler ,Yüreklerimiz Sevgi dolu lakin yaşanayamayan bilakis YÜK olmuş karşılıksız Sevgi mahkumuyuz.
Akleden kalp sahipleri bir an durup Yüreklerine baksa şunu görecekler;
BİZLER, SEVMEK İSTEDİĞİMİZİ DAHİ SEVEMEYEN ACİZ MAHLUKLARIZ.
İman etmiş her İnsan istisnasız olarak en çok Allahı sevmek ister lakin gerçek hiçte öyle değildir.
Biz İman edenler, acaba neden Allahı en çok sevemiyoruz?
Neden Allahı arzu ettiğimiz derecede sevemiyoruz?
Allaha olan sevgimiz ağızdan çıkmış sözden öte, Yüreğimizde ki HAL olamıyor?
Şu bir gerçektir ki; biz herhangi birşeyi ancak yüreğimize yaşattığı hoşnutluk, güzellik derecesinde sevebiliriz...
Allaha olan sevgimizi beliryen şey, Allahın yüreğimize yaşattığı hoşnutluk yada Güzellik ölçüsüdür.
Yani bizler ALLAHI YÜREĞİMİZDEKİ HOŞNUTLUK KADAR SEVEBİLİRİZ.
Siz bu yazıyı okuyanlar, kendinizden yola çıkın ve düşünün, hazetmediğiniz birisi sizi sevmek istese hatta aşıkınız olmak istese tavrınız ne olur? Onun sevgisi sizi memnun mu eder, yoksa sizi iter hatta hoşnutsuzluk derecesine göre sizi tiksindirirmi?
Ne olurdu tepkiniz?İlk yapacağınız iş onu kendinizden, yakınınızdan, hayatınızdan uzaklaştırmak olmazmıydı?.Elbette böyle olurdu ve dahi birçoğumuzda olmuştur, bu tecrübe yaşanmıştır.
Çok açık ki Allah, istememize rağmen onu sevmemize izin vermiyor.
Huzurundan uzaklaştırıyor, işte o yüzden Huzursuz ve sukünet içermeyen hayatlar yaşanıyor.
Oysa ki Allah bizleri okadar çok seviyor ki, biz yok iken var etti ve üstüne yaratılmışların en üstünü yaptı.
Soruyu tekrar edelim;
Biz İman etmiş olanlar, neden Allahı istediğimiz kadar sevemiyoruz, Allah neden kendisini arzu ettiğimiz derecede sevmemize izin vermiyor?
Derdi HAKİKAT olan kişi bu soruya tatmin edici cevap bulmadıkça diğer herşey olsa boş, onun payı daima HUZURSUZ VE SUKÜNET İÇERMEYEN VE YÜK OLAN BİR HAYATTIR.
..ve dahi onu payına düşecek hayatta, sadece başkalarının değersizliğinden avunup; kendini değerli görebilmek için başlarının değersizliğini ortaya çıkarma çabasından öte birşey olamaz...