Namaz - Muhammed ESED

chamdali

New member
NAMAZ _ MUHAMMED ESED

Zihnim, gerilere, bundan on yıl öncesine, Kudüs’te bir sonbahar gününe ve bana Allah’a teslimiyetten sözeden, yoksul ve yaşlı başka bir adama kayıp gidiyor; ona göre insanın Allah’la ve kendi kaderiyle barışık olmasını ancak Allah sağlayabilirdi.

1922 sonbaharında, dayım Dorian’ın Eski Kudüs’teki evinde yaşıyordum. Hemen hemen her gün yağmur yağıyordu ve ben dışarı çıkamıyor, evin arka tarafındaki geniş avluya bakan bir pencerenin önünde oturuyordum çoğu zaman. Sözü geçen avlu, Mekke’yi ziyaret ettiği için kendisine hacı denen yaşlı bir Arap’a aitti; binek ve taşıma işleri içinde kiraya verdiği eşekleri vardı yaşlı Arabın; bu nedenle avlu bir tür kervansaraya dönüşmüştü.

Her sabah şafakla birlikte, çevre köylerden develerle buraya getirilen meyve ve sebze yükleri, eşeklerin sırtında şehrin pazarına gönderiliyordu. Gündüzleri ağır gövdeleriyle develerin avluda toprağa uzanıp dinlendikleri görülürdü. Adamlar bardaktan boşalırcasına yağan yağmurdan kaçarak tavlalara sığınmak zorunda kalmadıkları sürece, develerin, eşeklerin çevresinde bağrışıp dururlardı. Bu deve sürücüleri, bu pejmürde kılıklı yoksul insanlar beyzadeler gibi davranırlardı. Birlikte yere çömelip, beyaz açık ekmek, bir parça peynir ve birkaç zeytin tanesinden ibaret yemeklerini yemeye oturdukları zaman, tavırlarındaki yalınlığa, soyluluğa ve içlerinden taşan huzura hayran olmamak elden gelmezdi. Kendilerine ve günlük hayatlarını dolduran şeylere karşı besledikleri saygıyı görürdünüz davranışlarında. Bir değneğe dayanarak aralarında topallaya topallaya dolaşan hacı –mafsal ağrılarından şikâyetçiydi ve bir dizi şişti- onların arasında bir kabile reisinin gördüğü saygıyı görüyordu. Hepsi, itirazsız ona itaat eder görünüyordu. Günde birkaç kez namaz için toplanıyorlar ve eğer hava yağmurlu değilse namazlarını açıkta kılıyorlardı. Uzun tek bir safta toplanıyorlar ve Hacı da önlerine geçip imamlık yapıyordu. Hareketlerindeki düzen ve uyumla askerlere benziyorlardı; hep birlikte Mekke yönüne döner, birlikte eğilir, sonra kalkar ve birlikte diz çökerek alınları üzerine yere kapanırlardı. İki secde arasında seccadesi üzerinde, yalın ayak, ellerinde önünde bağlı, dudakları sessizce kıpırdayan ve kapalı gözleriyle derin bir huşu içinde dalıp giden imamın, bütün kalbiyle dua ettiğini görürdünüz; ötekiler, imamın işitilmeyen sözlerini izliyor olmalıydılar.

Böylesine içten bir duanın bir takım mekanik bedeni hareketlerle birleştirilmesi beni nedense biraz tedirgin ediyordu; bir gün, biraz İngilizce bilen Hacı’ya bu konuyu sordum:

“Tanrı’nın sizden ona duyduğunuz saygıyı eğilerek, diz üstü oturarak ve yere kapanarak göstermenizi istediğine gerçekten inanıyor musunuz? İnsanın sadece kendi içine bakarak yüreğin sükûneti içinde dua etmesi daha uygun olmaz mı? Bütün bu bedeni hareketlerin hikmeti ne?”

Daha bunları söyler söylemez, pişmanlık duymaya başladım; yaşlı adamın dini duygularını incitmek istememiştim. Fakat hacı hiç de gücenmiş görünmüyordu. Dişsiz ağzıyla gülümsedi ve şöyle dedi:

“Başka nasıl ibadet edebiliriz ki Allah’a? O, bedeni de ruhu da birlikte yaratmadı mı? Böyle olunca da insanın ruhuyla olduğu kadar bedeniyle de dua etmesi gerekmez mi? Bakın, biz Müslümanlar duamızı niçin böyle yaparız anlatayım size. Yüzümüzü Kâbe’ye, Allah’ın Mekke’deki Beytü’l-Haremine çeviririz ve biliriz ki, o anda dünyanın neresinde olursa olsun, namaz kılan bütün müslümanlar hepsi yüzlerini Kâbe’ye çevirmişlerdir; bir tek vücut gibiyizdir ve düşüncelerimizin merkezi de O’dur. Önce ayakta durarak Kur’anı Kerim’den okuruz, bunu yaparken, okuduğumuz kelâmın, insana hayatta dimdik ayakta kalması, sebat etmesi için verilen Allah Kelâmı olduğu bilinci içindeyizdir. Sonra ‘Allahü Ekber’ (Allah en büyük!) deriz: bununla. Allah’tan başka kulluk etmeye değer başka hiç kimsenin, hiçbir şeyin olmadığını dile getirir ve bunun apaçık bir gerçek olduğunu bir daha duyar ve bu gerçeğe bir daha tanıklık ederiz. Sonra o her şeyden yüce olan Allah’a duyduğumuz saygıyı, bu yüceliğin önünde eğilerek gösterir, O’nun gücünü, celâl ve azametini övgüyle anarız. Ve O’nun önünde bir toz zerresinden, yokluktan hiçlikten başka bir şey olmadığımızı, O’nunsa bizim yüceler yücesi yaratıcımız ve Rabbimiz olduğunu duyarak alınlarımızın üzerine coşkuyla yerlere kapanırız. Sonra alınlarımızı yerden kaldırır ve oturup, günahlarımızı bağışlaması, bizi rahmetiyle yarlığaması, doğru yola yöneltmesi, bizi sağlık ve rızıkla nimetlendirmesi için dua ederiz. O’nun haberini bize ulaştıran Muhammed (s.a.v.)’e ondan önceki peygamberlere, bize, kendimize ve doğru yolu izleyen herkese Allah’ın selâm ve rahmetini dileriz. Bize de bu dünyada da öteki dünyada da iyilik ve güzellik ihsan etmesini niyaz ederiz Allah’tan. Ve sonunda da, başımızı sağa ve sola çevirerek namazdan çıkarız. Peygamberimiz böyle namaz kıldı, böyle dua etti ve kendisini izleyenlere de böyle yapmalarını öğretti, bu onların kendilerini isteyerek ve tâ yürekten Allah’a teslim edebilmelerini –ki İslâm’ın anlamı da budur- ve O’nunla da, kendi kaderiyle de barış içinde yaşayabilmelerini sağlamak içindir.”

Şüphesiz yaşlı adam anlatırken aynı sözcükleri kullanmadı, ama hatırlayabildiğim kadarıyla söylediklerin çıkarılabilecek anlam buna yakında. Yıllar sonra anladım ki, bu yalın açıklamalarıyla, benim İslâm’la ilk tanışıklığımı sağlayan kişi Hacı olmuştu. Ne var ki, İslâm’ı bir din olarak seçmek yolunda herhangi bir eğilim duymadığım o günlerde bile, bir camide ya da işlek caddenin kenarında ne zaman çıplak ayaklarıyla halı yâda hasır bir seccade üzerinde yâda toprakta, ayakta dikilip, elleri birbirine kenetli, başı öne eğik, çevresinde olup biteni unutarak bütünüyle kendi içine gömülmüş, kendi kendisiyle barış içinde namaz kılan bir adam görsem, alışılmadık bir alçak gönüllülük, tuhaf bir boyun eğme duygusu kıpırdanırdı içimde…

www.kimokur.com adlı siteden alınmıştır.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks