Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Müteşabih

sinang

New member
Katılım
10 Eyl 2006
Mesajlar
1,628
Tepkime puanı
276
Puanları
0
Konum
bezm-i ezelden
Birbirine benzeyen birey ve cüzleri bulunan şeyler, kendisinde karışıklık ve iltibas bulunan şey; Kur'an-ı Kerim'de manâsı kapalı, bir çok anlama gelebilen, tefsirinde güçlük çekilen ayet veya kelimeler. Bunlara müteşabihât denir. Bunların hangi manâya geldikleri yalnız kendilerinden anlaşılmaz. Başka harici bir delile ihtiyaç gösterirler.

Bu muazzam kitabı sana indiren O’dur. Onun âyetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır. Âyetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Halbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah’tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: “Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir” derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar ve şöyle yalvarırlar: “Ey bizim kerîm Rabbimiz, bize hidâyet verdikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla. Şüphesiz bağışı bol olan vehhab Sensin Sen!” (Al-i İmran Suresi, 7-8)

Müteşabih, şibh (benzerlik) kökünden gelip mânalar birbirine benzeyip içiçe girdiğinden şüpheye yani değişik ihtimallere yol açmayı ifade eder. İnsanın aklının, duyularının sınırlı olduğunu düşünürsek, bu konumda olan insana hitap eden ilahî kelamın müteşabihler ihtiva etmesinin kaçınılmaz olduğu açıkça ortaya çıkar.

Beşeriyetin konumu icabı, dünyada insan hayatında, mutlak hakikatlerden çok nisbî hakikatler daha fazladır. Bir kristal âvizeyi göz önüne alalım. Onun elektrik voltajı, ampullerinin gücü değişmediği halde, etrafında oturanlar, yerlerini hafifçe değiştirince, farklı renkler ve ışınlar alırlar. Bu, âvizenin taşlarının farklı açılar verecek şekilde tıraşlanmasından ileri gelir. İşte Allah Teâla, mahdut lafızlarla, tükenmek bilmeyen mânaları, farklı seviyelerde, kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa anlatmak, onları kitabı üzerinde düşündürmek için birçok müteşabih âyet göndermiştir.

Müteşâbihler ise, birden fazla anlama gelebilen veya manâsında kapalılık bulunan âyetlerdir.

Müteşâbihlik ya lafız yönünden, ya manâ yönünden ya da her ikisi yönünden olur.

Lafızda müteşâbihlik ya kelimede, ya da cümlede olur. Kelimenin garip bir kelime olması veya birden fazla anlama gelmesi onu müteşâbih kılar. Cümlede müteşâbihlik ise, cümlenin kuruluşunda takdim-tehir gibi cümlenin üslûbundan kaynaklanan durumdur.

Manâ yönünden müteşâbihlik; Allah'ın sıfatları, kıyamet ile ilgili hususlar gibi insan aklının künhüne varmaktan âciz olduğu hususlardır.

Selef: Allah'ı, müteşabihlerin imkansız olan zahiri manalarından tenzih ederek, onların gerçek manalarını Allah`a havale etme yolunu tutmuşlardır.

Halef:Müteşabih lafızları lügatte yeri olan ve Şer`an ve aklen Allah`a layık bulunan bir manaya hamletmek yolunu tutmuşlardır. Bunların delili şudur: İmkan nispetinde şer`i lafızları i`mal etmek, yani onlara işlerlik kazandırmak matluptur. Zira aksi yapılıp ihmal edilir, yani lafızlara işlerlik kazandırılmazsa hayrete, şaşırmaya ve onları tamamen anlamsız bırakmaya yol açar.

Bediüzzaman'ın anlayışına göre müteşâbihler, Kur'ân-ı Kerimde bir çoklarının zannettiklerinden daha fazla bir yekun tutmaktadır. Zira Kur’ân’ın hitap sahası çok geniştir. O kıyamete kadar gelecek bütün insanlığı irşad için gelmiştir. Ona göre Kur'ân'ın âyetlerinin sarih mânâlarının altında müteaddid mânâ tabakaları vardır. İşarı ve remzi mânâlar da bu tabakalardandır. İşarı mânâ da bir külli olup onun da her asırda cüz'iyâtı ve ferdleri vardır. Bu cüz'iyât bu mâsadaklar Kur'ân'ın mevkiine zarar vermek şöyle dursun bilakis onun icaz ve belâgatına hizmet ederler
 
Üst Alt