Mü’minin Niyeti Amelinden Hayırlıdır
Kâdı İyâz’ın Şifâ-i Şerîf’inde, şöyle bir kıssa anlatılır: Horasan emirlerinden bir zât, vefatından sonra rüyâda görülür. Kendisine, “Allah sana nasıl muâmelede bulundu?” diye sorulur.
O da, ‘Allah beni bağışladı. Bana bağışlama muamelesinde bulundu.’ diye cevap verir. Bunun üzerine, ‘Allah hangi amelinden ötürü seni bağışladı?’ diye sorulur. O da, ‘Amelimden ötürü değil; niyetimden ötürü Allah beni bağışladı.’ der ve bunun mânâsını şöyle anlatır: Bir gün başlarında bulunduğum ordumu teftiş etmek üzere bir tepenin üstüne çıkmıştım. Ordumun çokluğunu ve ne dersem yapacakları bir durumda olduklarını görünce kibirlenmek ve gururlanmak yerine içimden şunu geçirdim: ‘Keşke, bu ordumla birlikte Rasûlüllah sall
ü aleyhi ve sellem zamanında yaşasaydım da, Uhud gibi savaşlarda bu ordumla O’nu korusaydım ve O’na yardımcı olsaydım.’ İşte Allah, beni bu niyetimden ötürü bağışladı.” Bundan anlaşılıyor ki, hadîs-i şerîfin ifade ettiği “Mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır.” (Tirmizî, zühd, 17) hükmü, gerçekten çok parlak bir hakikattir. Bu hakikat elbetteki günümüzde de geçerliliğini devam ettirmektedir. Yeter ki, tevhid hakikatinin bütün gönülleri fethetmesi adına yüce bir himmete ve geniş bir niyete sahip olalım.
Kâdı İyâz’ın Şifâ-i Şerîf’inde, şöyle bir kıssa anlatılır: Horasan emirlerinden bir zât, vefatından sonra rüyâda görülür. Kendisine, “Allah sana nasıl muâmelede bulundu?” diye sorulur.
O da, ‘Allah beni bağışladı. Bana bağışlama muamelesinde bulundu.’ diye cevap verir. Bunun üzerine, ‘Allah hangi amelinden ötürü seni bağışladı?’ diye sorulur. O da, ‘Amelimden ötürü değil; niyetimden ötürü Allah beni bağışladı.’ der ve bunun mânâsını şöyle anlatır: Bir gün başlarında bulunduğum ordumu teftiş etmek üzere bir tepenin üstüne çıkmıştım. Ordumun çokluğunu ve ne dersem yapacakları bir durumda olduklarını görünce kibirlenmek ve gururlanmak yerine içimden şunu geçirdim: ‘Keşke, bu ordumla birlikte Rasûlüllah sall