Kuran'da Allah'ın varlığına dair delil var mı ?

ARZ_7

New member
Kuran-ı Kerimde Allahın varlığına dair delil olmadığını, konuşan bi Allah'ın ayrıca "ben varım" demeyeceğini okumuştum. Bildiğimiz delillerden kuranî olan yok mudur ?
 
Mesajı tam anlamakta zorluk çekiyorum, nasıl bir delil aranıyor ki?
 
Kuran'da Allah'ın varlığına dair delil var mı? Birliğine dair akli deliller getirmiş mesela? Varlığı içinde böyle bir delil var mı ?
 
cemil meric'in avatarı ile böyle anlamsız bir soru olmadı..Kuran allah denilen kavram konusunda insanlığı uyarır.MAhlukata dikkat çekerek düşünmeye sevk eder.kuran ,nasıl bir allah ?sorusunun tek kitabıdır.insan olarak görevimiz nedir ?sorusunun tek kayanağıdır..

Evrim teorisi bu gün insanı bu eko sistemin bir ferdi olarak görür.Fakat insana bakıldığında hiçde ekosistemin bir ferdi gibi değildir.Eko sistem içinde hiç bir canlı bu eko sisteme zarar vermez,tahrib etmez yok etmez..insan ise dünyada var olduğundan beri tahrib etmiş ,bozmuş yıkmıştır.Artık nehirler ,denizler ,çevremiz ,soluduğumuz hava kirlilik sinyalleri veriyor.bunun yegane sorumlusu insandır.
peki insan evrimcilerin düşündüğü gibi bu ekosistemin bir ferdimidir? HAYIR...

Kuranın dediği gibi,insanın sürgün yerimidir?evet......deliler bunu gösteriyor....
 
Kuran'da Allah'ın varlığına dair delil var mı? Birliğine dair akli deliller getirmiş mesela? Varlığı içinde böyle bir delil var mı ?

Mesela, dünya ile alakalı ve Kur'an ın nazil olduğu dönemlerde bilinemeyecek bilgilerin varlığı delil ayet olarak verilebilinir.

Mesela: Evrenin genişlemesi


Astronomi biliminin henüz gelişmemiş olduğu bir dönemde, 14 asır önce indirilen Kuran-ı Kerim'de evrenin genişlediğinden şöyle bahsedilir:

Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)

Yukarıdaki ayette geçen "sema (gök)" kelimesi Kuran'ın pek çok yerinde uzay ve evren anlamında kullanılır. Nitekim burada da bu anlamda kullanılmıştır ve evrenin genişleyici olduğu bildirilmiştir. Türkçeye "Şüphesiz Biz genişleticiyiz (genişleteniz/genişletmekte olanız)" olarak çevrilen Arapça "inna le musiune" ifadesindeki "musi'une" kelimesi, "genişletmek" anlamına gelen "evsea" fiilinden türemiştir. "Le" ön-eki de takip ettiği isim ya da sıfata vurgu ekleyerek "çok fazla" anlamı katmaktadır. Dolayısıyla bu ifade "Biz göğü veya evreni çok fazla genişletiyoruz" anlamı taşımaktadır. Bilimin bugün varmış olduğu sonuç da Kuran'da bize bildirilenle aynıdır.1


20. yüzyılın başlarına dek bilim dünyasında hakim olan tek görüş, "evrenin durağan bir yapıya sahip olduğu ve sonsuzdan beri süregeldiği" şeklindeydi. Ancak, günümüz teknolojisi sayesinde gerçekleştirilen araştırma, gözlem ve hesaplamalar evrenin bir başlangıcı olduğunu ve sürekli olarak "genişlediğini" ortaya koydu.

Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, 20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar.


Bu gerçek, 1929 yılında gözlemsel olarak da ispatlandı. Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla gökyüzünü incelerken, yıldızların ve galaksilerin sürekli olarak birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfetti. Bu buluş astronomi tarihinin en büyük keşiflerinden biri sayılmaktadır. Hubble bu incelemeler sırasında yıldızların, uzaklıklarına bağlı olarak kızıl renge doğru yaklaşan bir ışık yaydıklarını saptadı. Çünkü bilinen fizik kurallarına göre, gözlemin yapıldığı noktaya doğru hareket eden ışıkların tayfı mor yöne doğru, gözlemin yapıldığı noktadan uzaklaşan ışıkların tayfı da kızıl yöne doğru kayar. Hubble'ın gözlemleri sırasında ise yıldızların ışıklarında kızıla doğru bir kayma fark edilmişti. Kısacası yıldızlar sürekli olarak uzaklaşmaktaydılar. Yıldızlar ve galaksiler sadece bizden değil, birbirlerinden de uzaklaşıyorlardı. Herşeyin sürekli olarak birbirinden uzaklaştığı bir evren ise, sürekli "genişleyen" bir evren anlamına gelmekteydi. Evrenin genişlemekte olduğu, ilerleyen yıllardaki gözlemlerle de kesinlik kazandı.

Evren ilk patlamadan bu yana her an büyük bir süratle genişlemektedir. Bilim adamları genişleyen evreni şişen bir balonun yüzeyine benzetmektedirler.

Konuyu daha iyi anlamak için, evreni şişirilen bir balonun yüzeyi gibi düşünmek mümkündür. Balonun yüzeyindeki noktaların balon şiştikçe birbirlerinden uzaklaşmaları gibi, evrendeki cisimler de evren genişledikçe birbirlerinden uzaklaşmaktadırlar. Aslında bu gerçek 20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri sayılan Albert Einstein tarafından da teorik olarak keşfedilmişti. Fakat Einstein, o devrin genel kabul gören "durağan evren modeli" ile ters düşmemek için, bu buluşunu bir kenara bırakmıştı. Einstein bu davranışını daha sonra, "hayatının en büyük hatası" olarak adlandıracaktı.

Bu bilimsel gerçek, henüz hiçbir insan tarafından bilinmezken, Kuran'da asırlar önce açıklanmıştır. Çünkü Kuran, tüm evrenin yaratıcısı ve hakimi olan Allah'ın sözüdür.
 
Kısaca Allah'ın varlığının delilleri nelerdir ? Bu delillerden hangileri kurandan çıkarılmıştır?

Allahın varlığının delililleri,Allahın yarattıklarıdır(mahlukat).Hatta mülk süresinde insana meydan okur,

"O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun?" mülk sure 3.ayet


gayet emin bir ifade vardır..Tabiatta her şey mükemmeldir.en güzel şekilde yaratılmıştır.insan ondan daha mükemmelini yapamaz .hata bulamaz,eksik bulamaz..Bu ise asla halik'siz olamaz..

bu mükemmeliyetciği kabul edipde evrimci olanda çoktur.​
 
Kısaca Allah'ın varlığının delilleri nelerdir ? Bu delillerden hangileri kurandan çıkarılmıştır?

Aslında değerli ARZ_7 Allah'ın varlığından şüphe duyanlar delil arar, onlara da ne delil gösterseniz tatmin olmazlar. Ama yukarıda ki mesajda "evrenin genişlemesi" hususunu bir delil olarak vermeye çalıştım, yani Kur'an bir insan yazması değildir, ilahidir, bin dört yüz küsür sene evvel evrenin genişlemekte olduğunu bilebilecek hiç bir akıl ve bilgi olmaksızın onu yaradan tarafından insanlara bildirilmiştir, bunu bildiren tek ve bir olan esmaül hüsnanın sahibi Allah (cc) dır. Bu delili gören eğer ön yargılı/saplantılı değil ise inanır, aklı şeytanlıkta olmayan Allah'ın varlığını her yerde görür ama niyet O'nu (cc) reddetmek ise ne delil gösterirsen göster, faide yok.
 
Allah'ın varlığından şüphe duyanlar delil arar, onlara da ne delil gösterseniz tatmin olmazlar.

Bu yüzden Kuran, varlığına dair delil getirmiyor olabilir mi ? Bir "Varlığın" kendi varlığı için delil getirmesi boş bir meşgale değil midir ? Delil gösterildiği halde tatmin olmayacaklarsa niçin delil gösterelim ?

Ama yukarıda ki mesajda "evrenin genişlemesi" hususunu bir delil olarak vermeye çalıştım, yani Kur'an bir insan yazması değildir, ilahidir, bin dört yüz küsür sene evvel evrenin genişlemekte olduğunu bilebilecek hiç bir akıl ve bilgi olmaksızın onu yaradan tarafından insanlara bildirilmiştir, bunu bildiren tek ve bir olan esmaül hüsnanın sahibi Allah (cc) dır.


Verdiğiniz delil Kuran'ın insan sözü olmadığına dair bir delil olabilir. Ayrıca bu bizim içindir. 1400 sene önceki insanlar için delil olmamıştır. Yukarıda verilen ayetten sonra "Allaha ortak koşmayın"(zariyat 51) uyarısı geliyor. Allahın varlığını inkar eden birisine "ortak koşmayın" denmez. Varlığını kabul edenler için geçerlidir. Varlığına dair delil olmadığı ispatlandıktan sonra niçin yoktur sorusunu sormak istiyorum.
 
Kul Allah derse Allah da kulum diyecektir. Allah'ın varlığına dair en büyük
ispat budur.

Cennet anlatılır, cehennem anlatılır, hesap günü anlatılır. Kuşların mucizeyle
uçtuğu, güvercinlerin, kartalların uçuşunun bir mucize olduğu anlatılır.

Akletmiyormusunuz denir. Akıttığınızı siz mi yaratıyorsunuz, yoksa Allah'mı
denir. Sizleri yaratanlar babalarınız değil Allahtır denir.

Göğe bak denir. Bir düzensizlik, bir çatlak görebiliyormusunuz denir. Kuran
baştan sona Allah'ın varlığını anlatır.

Göklerdeki düzen anlatılır. Herşey bir düzen içindedir. Çünkü ona bir düzen
veren vardır denir. Birçok şeyin mucize olduğu anlatılır ki hemen hemen
her ayet Allah'ın varlığını, varım dediğini anlatır.
 
“Süphe yok ki göklerde ve yerde mü'minler için (Allah'ın varlığına dair) deliller vardır. “ (Câsiye : 3)
 
“Süphe yok ki göklerde ve yerde mü'minler için (Allah'ın varlığına dair) deliller vardır. “ (Câsiye : 3)

Parantez içindeki kelimeler öyle manasız bir hale getirmiş ki, bırakın ayet demeyi meal bile denmeyecek duruma gelmiş. Hem mümin (inanan) diyor hem de bu inanlar için Allahın varlığına dair deliller vardır diyor.

 
Başka yerdede kafirler için onlar kördür deniyor demek gören göz değil kalp kalp gözüyle bakanada mümin deniyor.bu ayetleri kalp gözüyle görmek gerekiyor belki.ne dersin.?yine başka yerde iman edeler imana davet ediliyor.imamlarını güncellemeleri isteniyor.acaba mümin için mi delil şimdi değil mi.?
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks