Biz gözyaşı satanlardanız, bizde gülücük arama.
Döktüğün gözyaşının bârân-ı rahmet olduğunu bil, zirâ gözünden dökülen her damla seni, ilâhî ihsâna vâsıl eder.
Kalbinin yegâne temizleyicisi ve gönlünün yegâne cilâsı hâlisâne akıttığın gözyaşlarındır.
Bezm-i Elest (ayrılışın başladığı ilk gün)’den beri fark âlemindesin. Sen’in aslî vatanın bezm-i elest’dir. Hadîs-i şerifde buyurulan
“Vatan sevgisi imandandır” sırrındaki “vatan” senin zâtın olan ve Sevgili’nin bulunduğu harem’dir ki, Sevgili ancak, ayrılığın hasreti içinde yanıp-yakılan ve kendisi için gözyaşı akıtan âşık’larını haremine dahil eder.
Sevgili için döktüğün gözyaşları, kandilin ateşine müessir yağ misâli mişkâtını parıldatır ve nûr’un zulmeti yokettiği gibi, gönlündeki karanlıkları aydınlığa tebdil eder. Bu hâl seni, gönül aynanda kendi vechi’ni müşahedeye kadar götürür ve bilirsin ki, âşık’la mâşuk, senin gönül aynanda beliren tek bir hakikattir.
Bu sırra ermek için vicdan sâhibi ol!
Vicdan, kul ile Rabbi arasına çekilen bir perdedir ki, kulun aczinin Rabb’e isnâd edilmemesini sağlar.
Diğer bir yüzü ile de, kul ile Rabb’ın ayrılmaması için ef’âl, sıfat ve zât’da olabilecek, Rabb’e karşı yapılması muhtemel gafletlerden Rabbi’nin kulunu koruması için mâsiva ile kulu arasına çektiği perdedir.
Takvâ sahibi ol!
Takvâ, Âlemlerin Rabbi’ne giden yolda kulun sadece Rabbi’nin aracılığını kabûl etmesi ve bunun gereği olarak da kendi Rabbi’nden başka her şeyden ilgisini kesmesi hâlidir.
Kurb-ân ol!
Kurb’ân, ân içinde beraberlik olup, alınıp verilen nefeslerle kâim olan ve devam eden hayâtın, arzû-yu ilâhî’ye uygun bir hayat olabilmesi için, koç şeklinde sembolleşen ve Cebrâil’in (A.S.) getirmiş olduğu kuvve-yi havânın tam bir rızâ-yı ilâhî içinde Allah adına kullanılmasıdır ki, neticesinde güzel beraberliği getirir.
Tarîk-ı aşk’a dâhil ol!
Aşk, Âlemlerin Rabbi’nin en büyük merhametlerinden biridir. Zirâ Âlemlerin Rabbi, cemâli’nin görünmesi için helâkten söz ederek kullarını dâvet etse idi, belki de kullarının birçoğu buna icâbet etmeyeceklerdi. Hâlbuki Rabb-ül Âlemîn tecelli ettiği mahalde helâk olurlar.
Aşk olmadan helâk olmayacağı gibi, helâk olmadan da Allah bilinemez.
Ey gönül sâhibi!
Öyle bir Mecnûn ol ki, aradığın Leylâ’nın da aslında kendi gönlünde olduğunu bulabilesin ve sana adını sorduklarında, benliğinden geçmiş olarak “Leylâ” diyebilesin.
Hiçbir şeyi kendi gönlün haricinde arama.
Âlem-i zuhur’da gördüğün her varlık, aslında bir hakikatın sembolünden başka bir şey değildir. Eşyanın hakikatı ise Allah’dır.
O halde, Kâbe’den Zemzem içme, Zemzem’i gönlündeki Kâbe’nde bulup içmeye bak. O zaman hakikat sana açılmış olmaz, sen açılan hakikatın kendisi olmuş olursun.
Doğru’nun mûcidi olan Cenâb-ı Allah, bizi kendi doğruluğunda, doğrulardan eylesin. Âmin
ey insan gercekten bir gönüle sahipsen hakikat kitabını anlamıştısın....