Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kur'an Ayetleriyle Konuşan Kadın

ibrahimonur

New member
Katılım
26 Nis 2006
Mesajlar
364
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah ibn Mübarek hazretleri anlatıyor:

Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım.


Selâm verdim; selâmımı

"Söz olarak Rahîm bir rabden selâm sözüdür onların duyacağı" (Yâ-Sîn:58 )
âyetiyle aldı.

"Buralarda ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Allah kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur" (A'râf: 186) âyetini okudu.
Anladım ki, yolunu kaybetmiş.
Nereye gittiği soruma
"Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksâ'ya götüren
Allah'ı tesbih ederim" (İsrâ: 1)
âyetiyle karşılık verdi.
Anladım ki, geçtiğimiz hacc mevsiminde haccını tamamlamış, Kudüs'e gidiyor.
"Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?" dedim.
"Tam üç gece (yani üç gündür)" (Meryem: 10) dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
"Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara:187) âyetini okudu.
"İyi de Ramazan'da değiliz" dedim.
"Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa, Allah her hayrın karşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara: 158) âyetiyle cevap verdi.

"Yolculukta oruç açılabilir" dedim.
"Ama orucu tutarsanız, bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara: 184) âyetini okudu.
Niye benim gibi konuşmadığını sordum.

"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun" (kâf: 18 ) dedi.

"Kimlerdensin?" diye sordum.
"Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra göz de, kalb de (görmeden, kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur" (İsrâ: 36) âyetiyle cevap verdi.
"Hata ettim, hakkını helâl et!" dedim.

"Bugün size kınama yok. Allah, sizi bağışlasın" (Yusuf: 92) dedi.
Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
"Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir" (Bakara: 215) âyetiyle mukabele etti.
Devemi yanına getirdim. Binecekken,
"Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar" (Nûr: 30) âyetini okudu.
Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı, bu arada elbisesi az yırtıldı.

"Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu hak etmeniz sebebiyledir" (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı.
"Sabret, deveyi bağlayayım!" dedim.
"Bu hususta Süleyman'ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık" (Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu kasdetti.
Deveye bindi ve "Bunu bize baş eğdiren Allah'ı tesbih ederim; yoksa bunu biz başaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!" (Zuhruf: 13-14) âyetlerini okudu.

"Haydi!"diye deveyi hızlandırdım.
"Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme. Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!" (Lokman: 19) mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.
"Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil: 20) dedi.
"Şiir okumak haram değil ki!" dedim.
"Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüp anlar!"(Bakara: 269) cevabını verdi.
Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum.
"Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!" (Mâide: 101) âyetini okudu.
Derken kafilesine ulaştık ve "Kafile içinde kimsen var mı?" dedim.
"Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!" (Kehf: 46) dedi. Anladım ki, evlâdı var. İsimlerini sordum.

"Allah İbrahim'i dost edindi; Allah Musa ile konuştu; Ey Yahya, Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisâ: 125, 164; Meryem: 12) âyetlerini okudu.
"Ey İbrahim, ey Musa, ey İsa!" diye kafileye seslendim.
Nur yüzlü üç genç "Buyur!" diye çıkageldi.Onlara para verip,
"Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatli davransın!" (Kehf: 19) dedi. Yiyecek gelince bana,
"Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!" (Hâqqa: 24) dedi.
Çocuklara,
"Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!" dedim.
"Annemiz" dediler, "Ağzından Cenab-ı Allah'ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur'an'la konuşur."

İbn Mübarek, bu hadiseyi Kur'an'da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı
 

yýldýz

New member
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,359
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Abi Bunlari Insanlar Bi Uygulasa Var Ya, Ben Bu Kadar Uğraşmazdim.
 
Z

zeynep_hearty

Guest
Rabbim razı olsun.. gerçekten enteresan .... selam ve dua ile....
 

nakkad

New member
Katılım
23 Ağu 2006
Mesajlar
97
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
"Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o sözü kaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun" (kâf: 18 )

"Evet, geçen baharın defter-i a'mâlinin sayfaları ve hidemâtının sandukçaları olan tohumları, çekirdekleri muhafaza eden ve ikinci baharda gayet şâşaalı, belki yüz derece aslından daha bereketli bir tarzda muhafaza eden, neşreden Kadîr-i Zülcelâl, elbette sizin de netâic-i hayatınızı öyle muhafaza ediyor ve hizmetinize pek kesretli bir surette mükâfat verecektir"

ayetteki şuurla yaşamayı c hak asip etsin..her halimiz, her kelimemiz kaydediliyor..gafillerden değil agahlardan kılsın.
allah razı olsun
 

alem-i ervah

New member
Katılım
20 Ocak 2006
Mesajlar
463
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Bu yazıyı evvelden okumuştum gerçektende etkilemişti beni...
Ve öz. bu cümle..

”Ey iman edenler!Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!”(Maide :101)

Fetih paylaştıgın ve yeniden hatırlattıgın için teşekürler

Allah razı olsun inşallah....

V'esSelam
 

Enver Ýstek

metin mete
Katılım
27 Ara 2005
Mesajlar
3,935
Tepkime puanı
1,023
Puanları
0
Yaş
60
Konum
Gurbet,daimi gurbetin icinde gurbet
Abdullah ibni mübarek anlatıyor;

‘’Bir gün hacca gidiyordum,Irak;Suriye topraklarından geçerken yalnız bir kadına rastladım.Selam verdim;
Selamımı ‘’Söz olarak Rahim bir Rab’den selam sözüdür onların duyacağı’’(Ya-sin:58) ayetiyle aldı
.’’Buralarda ne yapıyorsun?’ diye sordum.
”Allah kimi yoldan çıkarmışsa,ona yol bulduracak yoktur”(A’raf :186) ayetini okudu...
.Anladım ki ,yolunu kaybetmiş.Nereye gittiği soruma ;
“Bir gece kulunu Mescid-i Haram’dan alıp Mesci-i Aksaya götüren Allah’ı tesbih ederim”(İsra:1) ayetiyle karşılık verdi.
Anladım ki,geçtiğimiz hac mevsiminde haccını tamamlamış,kudüs’e gidiyor.
“Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?” dedim.
”Tam üç gece (yani üç gündür)”(Meryem:10”) dedi.
Yiyecek verme teklifinde bulundum.
”Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın”( Bakara:187) ayetini okudu.
”iyide Ramazan da değiliz” dedim.
”Kim Allah için nafile bir hayır yaparsa,Allah her hayrın karşılığını verendir ,her şeyi hakkıyla bilendir”(Bakara:158) ayetiyle cevap verdi.
”Yolculukta oruç açılabilir”dedim.”Ama orucu tutarsanız,bu hakkınızda daha hayırlıdır”(Bakara :184) ayetini okudu.
Niye benim gibi konuşmadığını sordum.
”Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki,yanında onu gözleyen ve o sözükaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun”(Kaf:18)dedi.
”kimlerdensin?”diye sordum.”Bu konuda kesin bilgin yok(ailemi söylesem de tanımazsın).Sonra göz de kalp de(görmeden,kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden) sorumludur.”(İsra:36)ayetiyle cevap verdi.
”Hata ettim,hakkını helal et” dedim
.”Bugün size kınama yok.Allah sizi bağışlasın”(Yusuf :92) dedi.
Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum.
”Hayır adına ne işlerseniz Allah onu bilir”(Bakara:215) ayetiyle mukabele etti.
Devemi yanına getirdim,binecekken.”Mü’min erkeklere söyle ,bakışlarını sakınsınlar”(Nur:30)ayetini okudu.
Gözlerimi çevirdim;binecekken deve ürküp kaçtı,bu arada elbisesi az yırtıldı.
”Başınıza musibet olarak ne gelirse,bu bizzat işleyip,onu hak etmeniz sebebiyledir”(Şura:30)ayetini mırıldandı.
”Sabret,deveyi bağlayayım!”dedim.”Bu hususta Süleyman’ı anlayışlı ve daha isabetli davranır kıldık”(Enbiya :79)ayetini okuyarak,devemi yönlendirme konusunda benim daha başarılı olduğumu kasdetti.

Deveye bindi ve “Bunu bize baş eğdiren Allah’ı tesbih ederim;yoksa bunu biz başaramazdık.Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!”(Zuhruf:13-14)ayetlerini okudu
.”Haydi!” diye deveyi hızlandırdım.
”Yürüyüşünde (ve davranışlarında)vakur ol ve sesini yükseltme.seslerin en çirkini eşeğin sesidir!”(Lokman :19) mukabelesinde bulundu.
Yürürken şiir okumaya başladım.”Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun!”(Müzzemmil:20) dedi.
”Şiir okumak haram değil ki !”dedim.
”Bu hususu ancak idrak ve basiret sahipleri düşünür anlar!” (Bakara :269) cevabını verdi.
Bir süre gittik;sonra evli olup olmadığını sordum.
”Ey iman edenler!Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerden sormayın!”(Maide :101)ayetini okudu.
Derken kafilesine ulaştık ve “kafile içerisinde kimsen var mı?” dedim
“Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür!”(Kehf:46) dedi.
Anladım ki ,evladı var.İsimlerini sordum.”Allah İbrahim’i dost edindi;Allah Musa ile konuştu;Ey Yahya ,Kitab’a kuvvetle tutun!”(Nisa :125,164;Meryem:12) Ayetlerini okudu.
.”Ey İbrahim,ey Musa ,ey İsa! “diye kafileye seslendim.Nur yüzlü üç genç”Buyur!” diye çıkageldi.
Onlara para verip,”Bununla içinizden birini şehre yollayın!Yemeklerin helal ve temiz olanına baksın ve size bir yiyecek getirsin.Dikkatli davransın!”(Kehf:19) dedi.
Yiyecek gelince bana “Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyip için!”(Hakka:24)dedi.
Çocuklara,”Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemekten yemem!”dedim.”Annemiz”dediler.”Ağzından Cenab-ı Allah’ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkar korkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur’an’la konuşur.
İbn Mübarek,bu hadiseyi Kur’an’da her şeyin bulunduğuna delil olarak anlatırdı.


Selam,Bakilip ibret alinacak bir olay iste hic disariya bakmadan sadece Vahy le konusmus (yani Kitabullahta her sey tamam ve eksiksiz oldugunu teyit ediyor)Allahim yerini Cennet eylesin..
 

z_e_y_n_e_p

New member
Katılım
9 Şub 2007
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
çok ilginç bir yazı paylaşandan Allah razı olsun..
 
Üst Alt