Ve işte bahar…
Bir üstadımız vardı; “insan” derdi “bir çiçeği istediği gibi koca bir baharı da ister…”
Şimdi ne o eski üstadlar kaldı ne de o eski baharlar.
Yaprak döker bir yanımız,
Bir yanımız bahar-bahçe.
Bahar bir garip insandır. İnsan capcanlı bir bahar ( en azından bir yanı!)
Baharın tomurcuklanmış badem ağaçlarıdır insan, insanın içinde ki koşmak, koşmak ve de koşmak arzusudur bahar. Kalbinin derinliklerinde coşan, volkan misali nehirlerdir bahar, - ki; coştukça umutlar hep taşardı sanki…-
İnsan üç-beş damla kan, ırmak üç beş damla su…
İnsan yalnızca kan değildir.
Ten değildir.
İnsan yalnızca kollarında taşıdığı bir gelecek değildir.
İnsan harcayabildiği paraların toplamı değildir.
Kredi kartlarının limiti değildir.
Gözlerinde ki lahuti mana, dudaklarında ki tebessüm değildir.
İnsan bütün olarak bir “hayat”tır…
Hayattır tabii ki…
Zıt’tı olmaksızın bilinebilen güzellik.
Saf güzellik.
Gerçek güzellik.
Her şeye rağmen
Bütün kozmos kaos ların ortasında parlayan güzellik.
Hayat.
Güzeldir.
Git vatan Kabe de siyaha bürün/ bir elin Ravza-i Nebiye uzat.
-Kur’an nedir anne?
-Kur’an hayat’tır yavrum!