Kerbela Faciası

azizdolu

New member
------------------- Kerbela Faciası[/size]
---------Bazı olaylar vardır ki, insanın yüreği dayanmaz. İçi burkulur. Kerbela da bu tür olayların en bariz misallerinden biridir. Bildiğiniz üzere, Peygam berimizin sevinç kay- nağı, oyun arkadaşı olan hatta bir keresinde ağabeyi Hasan’la ikisini gösterip çevre-sindekilere hitaben “Bu ikisi cennet gençle rinin efendileridir.” diyerek cennetle de müj-delediği Hz. Hüseyin efendimiz Muharremin onuncu gününde Kerbela olarak adlandı-rılan yerde iğrençliğin de ötesinde işkencelerle şehit edilmiştir. Karşısındaki sırtlan sü rüsünün yüz yirmi bin olduğu birçok kaynak tarafından ittifakla kabul edilmektedir. Bu-na karşılık Hz. Hüseyin Efendimizin yanında, çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan yetmiş iki masum bulunmaktadır. Zaman zaman, bazı safsalakların “İki ordu Kerbela’ da karşılaştı.” gibi söylemlerine tanık olsak da, Peygam berimizin “son emaneti” olan Hz. Hüseyin’in ordusu filan yoktur cancağızlar. Zaten onun kuru cihangirlikle bir alaka -sı da yoktur. Sadece ve sadece ka dere imanı vardır.

---------Kerbela toplu kıyımının (katliam) üzerinden asırlar geçmiştir. Geçen süreye rağmen, olay, hem Müslümanları hem de İslam’ı etkileyen en önemli öğelerden biri ol muş ve olmaya da devam etmektedir. Misal İslam dünya sındaki mezhepler olaydan çok sonraları ortaya çıkmaya başladığı halde; olay, Şiilerin ayinle ilgili (ritüel) temel uy gulamaları arasında yer almıştır. O dönemde, ne Hz. Hüseyin’e ihanet eden Kufeliler ne de onu hunharca şehit edenler Sünni’dir. Üstelik Sünni akımın en büyüğü olan Ha-nefiliğin kurucusu Hz. Numan (Ebu Hanife), Şii akımın ilk akla gelen temsilcisi İmamiy yenin (Caferilik) kurucusu sayılan Cafer-i Sadık Hazretlerinin talebesidir. Hz. Os man ile Hz. Ali’nin evlilik yoluyla yakın akraba oldukları da unutulmamalıdır. Bugün bir bu-çuk milyarlık İslam dünyasında nerede ise her evde bir Ali, bir Hüseyin adına rastlanır ken; Yezid adının neredeyse küfür addedilmesi ise Kerbela’nın, bütün Müslümanlar i-çin kanayan bir yara olduğunu göstermek tedir. Olaya Araplar açısından baktığımızda ise tam bir talihsizliktir. Zira siyasi çekişmelerle uğraşmaktan, Peygamberimizin vasi-yetine ve emane tine sahip çıkmamış ve/veya çıkamamışlardır.

[size=3[/FONT]
]---------Türkler açısından, Kerbela olayının siyasi yanı kayda değer değildir. Çünkü ola yın olduğu zamanlarda Türkler henüz İslam Dinine girmemişlerdir. Belki de bu, milleti- miz ve dinimiz açısından büyük bir lütuftur. Zira olayın yıkıcı etkileri Arapları parampa rça ederken, Türkler bundan yara almadan çıkmış ve hem Türklüğün hem de İslam’ın yükselişi sekteye uğramadan de vam etmiştir. Bunun sırrı belki de Arap kaynaklı (ori-jin) İslam yerine Türk kaynaklı İslam’ın benimsenmesidir. Zira İmam Muhammed Ma-turidi, İmam Numan Bin Sabit (Ebu Hanife), Hoca Ahmet Yesevi… diye giden şahsi-yetler Türk’tür. Kısacası Arapların Selefiyye ve Kelam ağırlıklı İslam inancı yerine; Ke lam ve Tasavvuf ağırlıklı bir uygulama tercih edilerek, arzulanan dini birlik ve bütünlük sağlanmıştır dersek yerinde olur. Türklerin en belirgin (karakteristik) özelliklerinden o-lan “ezilmişin yanında olmak “ düsturu da, Kerbela olayında topyekûn tek taraf olun-masını sağlamıştır. Emanete hıya net etmemek düsturunu da unutmamak gerekir ha-liyle… Türk insanı seyit ve şeriflere yani Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in soyundan ge-lenlere yüzyıllar ca gözü gibi bakmıştır. Ki bu milletin, bırakın Peygamberimizin nesli-ni; daha düne kadar nicelerine kucak açtığı da malumunuzdur.[/size]
[size=3[/FONT]
]--------- Kerbela olayı, bugün bile İslam toplumunun yumuşak karnı olmayı sürdürmek tedir. Misal Irak’ta mezhep çatışması başlatmak isteyen Batılılar ve işbirlikçisi İsrail, o -layların fitilini niçin Kerbela’da ateşlemiştir? Bu soru bile, bugün Ortadoğu olarak ad landırılan, gerçekte ise İslam’ın kalbinin attığı ve Türkiye’nin de bir parçası olduğu, ol-mak zorunda olduğu bölgede dönen dolapları görmemizi sağlamaktadır. Sözü uzat-manın gereği yoktur cancağızlar. Ben, amcası ve dayısı Ali adını taşıyan; -mekânları cennet olsun- babaannesi ile anneannesinin kimliğinde Fatma yazan; Caferiliğin gö-nül ikliminde yaşayan Ali Doğan’ı kardeş bilip, aynı sırada üç yıl birlikte mürekkep ya-layan Yesevi yolcusu bir Türk olarak; İranlıların 1979 ’da, -üstelik de siyasi kaygılarla- duvarlara yazdıkları “Her yer Kerbela, her gün aşure” sözünü yüreğime yazmışım. Na sıl ki, bir Türk bunu yazıyorsa; Arapların, Farisilerin, Hintlilerin, Malayların, Arnavutların, Boşnakların… bilumum Müslümanların da yazması ve özlenen, beklenen Türk-İslam Birliği’nin biran önce sağlanması dileği ile… Aşureniz mübarek olsun canlar![/size]

Aziz Dolu
Türk Eğitim Sen
Serik İlçe Yönetimi
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks