Kendi Aklımızın Müridi

chamdali

New member
Kendi Aklımızın Müridi


Benden çok daha yüksek bir kavrayışla hayata yönelmiş olan birilerinin ya da daima benimkilerden çok daha sağlam ve ince başka bakış açılarının olduğunu biliyorum. Onlar vardılar ve var olmaya devam edeceklerdi. Ve, biliyorsunuz onların bu dünyaya geliş amaçları, bu sefil bedbahtlığımız içerisinde herhangi bir rol oynamak değil, hayatın kendisi olmaya çalışmaktı. Bu yüzden de, hayata asla seyirci kalamadılar ve göğüslerinde tıpkı bir hançer gibi sakladıkları o onulmaz isyan duygusu ile, soluk soluğa oradan oraya koştular. Ve başka türlü yaşamaları da mümkün değildi zira ödünsüz ruhları ancak bu şekilde var olabilirdi.


Biz tüm engellemelere rağmen onları çok sevdik, seslerini işitmeyi başarabildik. Ancak bu bağlılığı ayrıcalıklı kılan bir şeyler olmalıydı. Çünkü, onlar farklıydılar. Ve onlarla olan ilişkimiz, İslam düşüncesinin tüm muhtevasını tepe taklak etmiş olan o koca koca adamların, üstün zekalı müritleri ile olan ilişkilerinden çok daha farklı bir düzeye tekabül etmeliydi. Diyorum ya; Biz onlardan farklıydık ve ilişkilerimizde de esas olan, hoca-mürit ilişkisi türünden bolca itaat soslu oyunlar değil, tecessüs dolu ruhlar eşliğinde edilen bir yol arkadaşlığı olacaktı.


Eğilip, bükülmeden…


Ayılıp, bayılmadan…


Yani abartmadan…


İşte bu yüzden, yani yapmam gerekenin, her ne olursa olsun kendi kapasitemin sınırlarını zorlamak olduğuna inandıktan sonra, belli bir hareket gücü ve irtifa kazandım. Bilmiyorum belki de hayata daha sıkı tutunuyorum artık. Zira anladım ki; Başkalarından ne öğrenirsek öğrenelim, aslında tek öğrendiğimiz kendi akıl süzgecimizden geçirmeyi başarabildiklerimiz olacaktı.

Biliyorsunuz; İnsan, akıl sahibi, düşünen, düşündüğünü yorumlayan, anlamlandıran, en önemlisi de tecrübe eden bir varlık. Akıl ve vicdan bazı insanları her ne kadar ortak bir zemine sürüklemişse de, her insan kendi hikayesinin kahramanı ve heybesinde farklı tecrübeler biriktirerek bu günlere geliyor. Pekala aslında her insan en derinlerde bir yerde, kendisini birinin düşüncelerinin sıcağına teslim etmek ister. Bu kimse hele de, teori ve pratikte, kendisini asla hayal kırıklığına uğratmamış biri ise, her insan abartmaya meyillidir.Ancak, bu en basitinden bir zaaf göstergesidir ve kaldı ki, kimse kimsenin derdine tam anlamıyla derman olamaz ancak dost olur ya da vesile olur hepsi bu kadar.


Oysa biz, Hz Peygamber’in vefatı ardından yavaş yavaş hasıl olmaya başlayan ve Kerbela ile kanlı bir darbe haline gelen o yıkıntılar arasından, kendimizi yeniden inşa etmeye çalışıyoruz. Yapmamız gereken akıl ve vicdanın birlikteliğinden yeniden doğabilme iradesini gösterebilmek ve bu uğurda en çok ihtiyacımız olan şey ise akıl zira Müslüman toplumlar aklı kaybetmeye başladıkları zaman uçuruma yuvarlandılar.


Ve biliyorsunuz ki; İşlevsel bir akıl, mevcut halin muhafaza edilmesini isteyen tiranların en büyük düşmanıdır. Bunların sizi fazla akılcı bulmalarının arkasında hep kendi korkuları gizlidir. Ve bunların, ister o evrim karşıtı meşhur zat olsun, rüyalarında Darwin “ Böö” diye karşısına çıkıp kendisini korkutuyor mu acaba, isterse bir başkası olsun, en büyük endişeleri özgür akıl sahibi Müslümanların çıkarak kendilerini tahtlarından edecek olma ihtimalidir.


İşte bu yüzden; “ Vallahi de ” diyorum kendi kendime…


Vallahi de isterse, allame-i cihan olsun, kimsenin vereceği cevaplar, kendi akıl gücümle sahip olduklarım kadar kıymetli olmayacaktır.


İsterse Şeriati olsun, İkbal olsun, Efgani olsun ya da göğüslerinde adeta bir hançer gibi sakladıkları o onulmaz isyan duyguları ile bizlere vesile olmuş olan kim olursa olsun, asıl önemli olan bizim kendi tecrübelerimiz ve aklımız ile edindiğimiz bilgiler olacaktır.


Bu yüzden, kolaycı olmayın ya da kimseye körü körüne bağlanmayın..Abartmayın Allah aşkına.. Zira, bu bağlılık zamanla teslimiyete dönüştüğü anda şüphesini de yitirir. İnanç olmaktan çıkar ve kör inanç halini alır. Düşünceyi teke indirger ve her ne kadar iyi niyetle yola çıkmış da olsanız, bu mürit psikolojisi ile kimseye bir faydası olmayan bir insan halini alırsınız.
Ve, eğer yanıt aradığınız o kilitli kapının önüne geldiyseniz, anahtarı kendi cebinizde arayın. Önce kendi akıl ve vicdanınıza güvenin. Bu yol en acılı ve sancılı olandır zira alışkanlıklarınıza ters düşse de, size çok büyük kayıplar verdirse veyahut yalnız kalmanıza neden olsa bile doğru bildiğinizi yapmak zorunda kalabilirsiniz. Hatta çok büyük acılar çekebilirsiniz de fakat unutmayın, gerçek o büyük acıların ardında gizlenmekte olan bir güneştir. Ve bu yolda, büyüklerin ya da liderlerin bir ayrıcalığı yoktur zira kendi kapasitesinin sınırlarını zorlayan herkes eşittir ve birbirlerinin arkasında veyahut önünde değil de, daima yan yana yol alırlar.


Siz, iyisi mi içinizdeki sese bir kulak verin… Aklınızda depremler yaratan, sizi var eden ve uykusuz bırakan o sesi dinleyin…


Ve unutmayın, başkalarının tahakkümü altındaki akıl köle aklıdır… İşte bu yüzden, siz en iyisi sadece ama sadece kendi aklınızın müridi ve kendi Leyla’nızın Mecnun’u olun….


Peren BİRSAYGILI
 
Sanat Sanat için yazılmış, şirk kokan, ne dediği -yazar dahil olmak üzere- anlaşılmayacak bir yazı.

...

Ey yazar, sen kendi aklının müridi ol. Biz Allah'ın Müridiyiz. Evet herkez hürdür, ama abdullahtır. Bize Allah'ın öğrettiklerinden başka bir ilmimiz yoktur. Aradaki farkı öğrenmeden yazı kaleme almaman iyi olur.

vesselam

Selam,

Yazının şirk koktuğu fikrine katılmıyorum. Ben şahsen yazarın ne demek istediğini anladığımı düşünüyorum.

...

Yazar, yazıda kendini /aklı(nı) Allah'ın karşısında bir yere oturtmamıştır ki "Ey yazar, sen kendi aklının müridi ol. Biz Allah'ın Müridiyiz" şeklinde bir hitaba layık görülmüş. Yazarın alttaki satırlarına bakılabilir:

İnsan, akıl sahibi, düşünen, düşündüğünü yorumlayan, anlamlandıran, en önemlisi de tecrübe eden bir varlık. Akıl ve vicdan bazı insanları her ne kadar ortak bir zemine sürüklemişse de, her insan kendi hikayesinin kahramanı ve heybesinde farklı tecrübeler biriktirerek bu günlere geliyor. Pekala aslında her insan en derinlerde bir yerde, kendisini birinin düşüncelerinin sıcağına teslim etmek ister. Bu kimse hele de, teori ve pratikte, kendisini asla hayal kırıklığına uğratmamış biri ise, her insan abartmaya meyillidir.

Yazının hiçbir yerinde insanın Allahtan gelen bilgiye ihtitacı olmadığına dair bir ize rastlamak mümkün değil kanaatimce.

Yine de yorumunu esirgemeyen Duha kardeşe teşekkür ederim.
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks