Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kapitalizmin Kanunları

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Demokratik ve laik cumhuriyet sistemi benimsemiş bir memleketin kanunlarının, yasama denilen erk tarafından konulduğu ve konulan o hükümlerle yönetildiği zan edilir.

Yine, bir memleketin yönetiminde etkili unsurların evvela cari kanunlar sonra da o kanunlar ile yürütme yapanlar olduğu düşünülür. Hem de bu kriterlerde ki bir memleketin yöneticilerinin, var olan kanunlardan emir aldığı kuvvetle muhtemel bir hal olarak bilinir.

Hatta ve hatta halk bu sistemler içinde yönetimi de kendi reyleri ile seçtikleri kanısındadır.

Bunların hepsinin teoride böyle varsayılması, pratikte de çok az bir kısmen böyle olmasına rağmen gerçekte durum farklıdır. Gerçekte ise şudur ki, halkın egemen olduğu söylenen sistemlerin hepsinde egemenlik aslında bu günkü adı ile kapitalizmin baronlarınındır.

İstisnai durum ve zamanlarda eğer kapitalizmin hükmedemediği bir durum zuhur ederse de, derhal sistemin bağımsız(!) yargıçları tarafından allem edilir, gullem edilir, kapitalizmin hükmü yerine getirilir. Çünkü hükümler kul yapısıdır, lastik gibi uzar, kısalır.

Bu kapitalist baronlar kimdir diye merak edecek olursanız, bunlar en kısa tarifle bu günün bankalardır.

Böyle memleketlerde yasalar yapılırken, var olanlar düzenlenirken, ilk ve sürekli korunan, meclisi rey ile seçen halk değil, bu kapitalist baronlardır. Çünkü o makama gelmenin ve kalmanın yolu kapitalist baronların vizesinden geçmektedir…

Yani kapitalizm gerekli tüm operasyonları yaparak kendi için olmazsa olmaz yasaları çıkarttırır. Olmaz ise, kanunlara ek maddeler ve yargı yolu ile değişiklikler yaptırır, halkı dahi gerekli yönlendirme ile kendi isteği doğrultusunda rey verdirir. Tüm bunlara rağmen aradan-derenden kaçan bir şey olursa da o da icap eden yollardan hal edilir.

Tüm bunlar öyle sinsice yürür ki, en akıllı, tahsilli, zeki ve güngörmüş, tecrübeli bir adem dahi bu işlerin sırrına varamaz.

Hani o sistemin içinde kendine yer etmiş büyük-küçük tüm zevata sorsanız, hepsi kendini bir mihenk gibi görürse de, aslında istisnalar haricindekiler bu senaryonun masum parçalarıdır.

İşin en hazin kısmı ise, bu sistemlerin olmaması halinde, teknolojinin, bilimin ve benzeri müspet ilimlerin olamayacağını zan eden fukaraların çokluğudur.

İşte bu yüzden demokrasi denilen, laik cumhuriyet denilen sistemlerin hepsi birçok arızaya maruz sistemlerdir.

Ama tek ve bir olan Allah’ın kanununa bakınız. Arızasızdır. Hatasızdır. Hem zahire, hem batına hitap eder. Adildir. Tarafsızdır. Kul fikri değildir. Tüm zamanlar için geçerlidir. Eskimez ve yürürlülüğünü kaybetmez. İnsanlara saadet ve huzur verir ama kapitalist baronlara asla…
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
İki Sorum olacak abi:

1- Bir müslüman, günümüzde "Faiz" illetine bulaşmadan yaşayabilir mi?

2-Kapitalist sistem nasıl yok edilebilir?

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
İki Sorum olacak abi:

1- Bir müslüman, günümüzde "Faiz" illetine bulaşmadan yaşayabilir mi?

2-Kapitalist sistem nasıl yok edilebilir?

selametle..

Sağol Mehmed Kardeşim. Ne güzel iki soru. Hedef, tam onikiden...

Evet, yani faiz ve faizin kuluçkası bankacılığın insan hayatında bu denli derin yerleşiminin ardından Müslüman bu illete bulaşmadan yaşayabilir mi?

Yaşar...

Eğer imanı kuvvetli ise tabii yaşar. İmanı için ölüme katlanan insan için, faizden kaçmak zor olmasa gerek. Yeter ki derdi Allah olsun, allah'ın emri olsun...

Ve kapitalizm... Yok edilebilir mi?..

Bence bu insan yapısı ile asla, gelişerek devam eder gibi bir hali var. Ama faizde de tüm diğer müsibetler gibi Allah'ın bir emri var; insanları sınamak adına...
Bu sınavın süresini de Allah koymuş, yine O bitirecek ancak, sadece O...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
EyvaAllah abi..

Şimdi; faize bulaşmadan insan bana göre yaşayamaz gibi geliyor. Çünkü; eskiden çok bahsedilirdi.

Mesela: Herkes ekmek yiyor evinde. Bu ekmek undan yapılıyor, un buğdaydan. Buğdayı elde etmek isteyen bir çiftçi önce kredi alıyor (faizle) sonra tohum alıyor, sonra ekiyor buğdayı kaldırıyor ve değirmende un yapılıp, fırınlarda ekmek halinde çıkıyor ve bizim evimize giriyor. Burada insan faize direk bulaşmamıştır ama faizin tozuna bulaşıyor. Sanki; bir hadis hatırlıyorum "Ahir zamanda herkese faizin tozu dahi olsa bulaşacağı" mealinde. Yanlışım varsa düzelt abi, belki yanlış hatırlıyorum.

Bu bir örnektir. Mesela; faizle kredi veren bir bankadan memur maaşını çekiyor. İster istemez birinin faizini maaş olarak almış oluyor.

Burada kendisi gidip direk faiz almıyor, faiz vermiyor. Ama faizle yapılan para döngüsünün içinde bulunuyor. Bir bardak ayranın içinde düşen sinek ne hale getirir ayranı. Bunun gibi. Bu yüzden bu sistem içinde bana göre insan istesede faizden kurtulamaz gibi geliyor.

Bunu münazara edelim...
...

Kapitalist düzene gelince. İnş. en kısa zamanda abi. İnşaAllah..

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Faizin ne denli büyük br günah, ne denli umulmaz bir illet, ne denli yıkıcı bir bela olduğunu biliyoruz. Faiz alıp vermenin de kaidesini biliyoruz inşallah. Bu manada bakar isek:

Birinci örnekte verdiğin köylü-buğday-ekmek misali, ekmeği alan kişi için faizin oluşması ve bulaşması manasında yeterli kriterleri oluşturmaz. Zira ticaret çok dolambaçlı ve sırlı bir meslektir. Neyin, nerden, nasıl, hangi yolla bir yerlere ulaştığını bilmek ve anlamak hiç bir zaman çok açık ve net olarak bilinmeyebilir. Buna benzer bir misali asrı saadet için, asrı saadet yaşayanları için dahi yazabiliriz. Bu misalde ki gibi faize bulaşmak, faiz müessesesinin ürettiği buğdayı, unu, ekmeği almak ile olabilir ancak. Yoksa asrı saadette de belki senin dediğin ölçüde faiz bulaşmış bir tohumu, unu sahabe, hatta Rasulullah (sav) bir şekilde kullanmış olabilir. Faizin bu olmadığını biliyoruz.

İkinci örnekte de durum aynıdır. Yani bir zorlama ile maaşını banka yolu ile almak zorunda kalan kişinin, faize bulaşmış olduğunu düşünemeyiz. Burada banka ile muamelat yapmak hoş bir şey olmamakla beraber, faiz almak-vermek manası çıkmaz, hele ki ücreti verenin cebri varsa...

Şunu da düşünelim... Maaşını veren kişi-müessese-kurum, parasına/gelirine/işine, faiz katmış mı? Böyle parasına faiz katılan/kazanılan bir yerden maaş almak, faiz parasına bir şekilde bulaşmış olmak demekse de, yine de tam olarak faiz almış/yemiş olmak manası taşımaz.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Bu sence şüphe içerir mi abi? Yoksa, kesinlikle faize bulaşılmamış olur mu diyorsun?
Bunu, şüpheli ise uzak durmak daha ehvendir, manasında diyorum.

Aslında bu faizi Kapitalizm ile birleştirmeyi düşünüyordum ama sen olmaz dedin tıkandık kaldık :D

Neyse sen şüpheye göre bi yorum yazda devam edelim abi inş. :)

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Bu sence şüphe içerir mi abi? Yoksa, kesinlikle faize bulaşılmamış olur mu diyorsun?
Bunu, şüpheli ise uzak durmak daha ehvendir, manasında diyorum.

Aslında bu faizi Kapitalizm ile birleştirmeyi düşünüyordum ama sen olmaz dedin tıkandık kaldık :D

Neyse sen şüpheye göre bi yorum yazda devam edelim abi inş. :)

selametle..

"Şunu da düşünelim... Maaşını veren kişi-müessese-kurum, parasına/gelirine/işine, faiz katmış mı? Böyle parasına faiz katılan/kazanılan bir yerden maaş almak, faiz parasına bir şekilde bulaşmış olmak demekse de, yine de tam olarak faiz almış/yemiş olmak manası taşımaz. "

Yukarıda ki kısmı kasdeddin sanıyorum Mehmet? Evet, derin bir konu. En kısa zamanda derin olarak değerlendirelim inşallah...
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Örneği değiştiriyorum abi:

Bir çiftçi tohum almak için bankadan kredi ile faiz çekiyor. Bu faizi maliyete ekliyor ve üstüne karını koyuyor. Sonra, eklenen faizle birlikte çıkan maliyet, değirmene, fırına ve bizim ekmeğe verdiğimiz paraya kadar devrediyor. Yani, son noktada çiftçinin çektiği faiz borcunu biz ödemiş oluyoruz.

Bu örnekten gidersek ne dememiz lazım abi? Komple giriyor muyuz?

selametle..
 

bekir

sadece bir kul
Yönetici
Katılım
10 Eyl 2007
Mesajlar
8,131
Tepkime puanı
5,971
Puanları
113
Konum
Daðlardan, yaylalardan
Örneği değiştiriyorum abi:

Bir çiftçi tohum almak için bankadan kredi ile faiz çekiyor. Bu faizi maliyete ekliyor ve üstüne karını koyuyor. Sonra, eklenen faizle birlikte çıkan maliyet, değirmene, fırına ve bizim ekmeğe verdiğimiz paraya kadar devrediyor. Yani, son noktada çiftçinin çektiği faiz borcunu biz ödemiş oluyoruz.

Bu örnekten gidersek ne dememiz lazım abi? Komple giriyor muyuz?

selametle..

Çiftçi seleyi suya vermiş. Bu açık. Bu aşamadan sonra da iki durum var. Biz bu safahatı bilerek ekmeği alıyorsak, faize iştirak etmiş oluruz. Yok bilmeden bu ekmeği alıyorsak, fiazle bir ortaklığımız olmaz. Ancak bu ekmekten de karın doldurmaktan mada hayır beklememek lazım.
 

mhmt

New member
Katılım
7 Kas 2006
Mesajlar
2,965
Tepkime puanı
715
Puanları
0
Abi ben başka bişi diyorum, sen başka bişey.

İktisat yapsa, kanaat gösterse bile faize bulaşıyor diyorum. Yani, aç kalmış, rahatı görmüş, aşırıya gitmiş mesele değil. Sebep, insanların rahatı görüp sonra yokluk içinde yine rahat peşinde koşması değil. Sebep Kapitalizmin işleme sistemin, tüm insanları herkesi kendine köle yapacak düzeni kurmuş olması. Evinde istediği kadar namaz kılsın, oruç tutsun.. Düşünmedikten sonra bu oyunu nasıl görecek? Benim dediğim bu oyun. Oyun o kadar büyük ki, Dünyadaki -neredeyse- herkesin kazancından kendine pay alabikecek bir düzeni kurmuş olmaları. Asgari ücretlisini de, bisküvi alan bir çocuğu da, SABACIyıda kendine çalıştıran bir sistemden bahsediyorum.

Bunu nasıl yok edebilirize gelince; tabi iktisat ve kanaatle başlamak gerekir. Ama Kapitalizme alternatif bi sistem yanlış olur. O düzeni komple yıkıp, değiştirmeden tam manasıyla değişme olmaz, kısa vadeli rahatlamaların ötesine geçilmez.

Şimdi, bu faizci düzeni değiştirmek için halk hareketi yani bilinç lazım gelir. Senin halk için yazdıklarını eklemiş oluyorum :)

selametle..
 
Üst Alt