Sulhi annesini ve babasını trafik kazasında kaybettikten sonra iyice içine kapanmış, kendisini evde bilgisayar başına hapsetmişti..Üzüntüsünü sigara ve alkolle dindirmeye çalışıyor ve kendisini arkadaş çevresinden gitgide uzaklaştırıyordu..Sulhi'nin durumuna en çok liseden arkadaşları Yusuf ve Taha üzülüyordu..Onu bu durumdan kurtarmak için sık sık evden alıp, yeni arkadaş ortamına sokmaya ya da pikniğe götürüp kafasını dağıtmaya çalışıyorlardı..
Yusuf bir gün Sulhi'yi alıp mezarlığa götürmeye karar verdi..Çünkü onun için en iyi kurtuluş yolunun ölümünü düşünmek olduğunu biliyordu..Peki Sulhi'yi nasıl mezarlığa götürecekti..Anne ve babasını kaybettikten sonra inancını yitirdiğini biliyordu..Ama ne olursa olsundu..Taha'ya da haber verip Sulhi'yi mezarlığa götürdüler..
Sulhi kabristandan içeri girdiğinde bütün mezarlara nefretle bakıyor, ''ruhuna fatiha'' yazan taşları gördükçe kan beynine sıçrıyordu..Arabadan indiler ve eş, dost kim varsa hepsine dua ettiler..Sulhi ellerini arkaya almış, arkadaşlarına durumunu belli etmemek için yüzünü başka tarafa çevirmişti..
Bu durumu anlayan Yusuf sormadan edemedi..
-''Sulhi kardeşim inançsız olduğu biliyorum, anne ve babanı kaybettiğin için duyduğun derin üzüntüyü de anlıyorum ama neden isyan etmek yerine Allah'a inanmayı tercih etmiyorsun..
''Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar''.(Hac-14)
-Senin cennet vadettiğine inandığın Allah'ın benim anne ve babamı elimden aldı..Yapayalnız hayatın içinde tek başıma kaldım..Bütün bu olanlardan sonra bir de kalkıp Allah'a şükürmü edeyim?
-Kardeşim bak burası dünya hayatını yarım bırakmış, çocuğundan çoluğundan ayrılmış, kimi iman etmiş,kimi gününü git etmiş insanlarla dolu...Seninde sonun burası olacak..Gel en kısa zamanda Allah'a dua et..vazgeç bu yoldan..
-Yusuf Allah'tan korkmuyorum ve inanmıyorum..istersen sana bunu kanıtlayabilirim..Beni bu gece mezarlıkta yalnız bırakın..Yarın sabah gelin alın..burada kabristanın üzerinde yatıcam ve bir şişede şarap içecem..Bakalım sizin inandığınız Allah ne kadar kudretliymiş..
-Yusuf ve Taha beyninden vurulmuşa döner..Sulhi kesinlikle böyle birşey yapmana izin veremem..Hemen arabaya biniyoruz ve eve dönüyoruz..Bi daha böyle birşeyi duymak istiyorum..
-Hayır Yusuf..Bu benim kendi içimde olan bir savaş ve bunu size kanıtlıcam..
Ne yaptı ne ettilerse Sulhi'yi ikna edemediler..Sulhi sabaha kadar mezarın başında yattı ve bir şişe şarabı hem mezara döktü hem de kendisi içti..Saat 06:45 olmuştu ve Yusuf'un gelmesine 15 dakika kalmıştı..Hava iyiden iyiye aydınlanmıştı..Sulhi Allah'ın olmadığına kanaat getirmiş ve eğer olsaydı yaptığım bu kadar pisliğe karşılık verirdi diye düşünmeye başlamıştı..
Tam o esnada uzaktan Yusuf'un arabası gözüktü ve şarhoşluğununda verdiği keyifle kahkaya atmaya başladı...
-Yusuffffff boş yere inanıyosun koçum ben sana söylemiştimmmmmm!...
Yusuf ve Taha arabayla mezarlığın yanına yanaştılar ve Sulhi gülerek ayağa kalktı..Yavaş yavaş arabaya doğru gelerek;
-Beyler ben size söylemiştim Allah'ın var olmadığını!..Eğer olsaydı şimdiye kadar 5 defa çarpılmıştım..Hani nerde sizin Allah'ınız???
Sulhi bu sırada kabirden çıkarken ayağı demir parmaklara takıldı ve pantolunu boydan boya yırtıldı...Yüzünün rengi bir anda mosmor olan Sulhi yere düşüp kalp krizi geçirdi ve Hakkın rahmetine kavuştu...
'Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin şeyleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.' (Nahl, 16/90)
Yusuf bir gün Sulhi'yi alıp mezarlığa götürmeye karar verdi..Çünkü onun için en iyi kurtuluş yolunun ölümünü düşünmek olduğunu biliyordu..Peki Sulhi'yi nasıl mezarlığa götürecekti..Anne ve babasını kaybettikten sonra inancını yitirdiğini biliyordu..Ama ne olursa olsundu..Taha'ya da haber verip Sulhi'yi mezarlığa götürdüler..
Sulhi kabristandan içeri girdiğinde bütün mezarlara nefretle bakıyor, ''ruhuna fatiha'' yazan taşları gördükçe kan beynine sıçrıyordu..Arabadan indiler ve eş, dost kim varsa hepsine dua ettiler..Sulhi ellerini arkaya almış, arkadaşlarına durumunu belli etmemek için yüzünü başka tarafa çevirmişti..
Bu durumu anlayan Yusuf sormadan edemedi..
-''Sulhi kardeşim inançsız olduğu biliyorum, anne ve babanı kaybettiğin için duyduğun derin üzüntüyü de anlıyorum ama neden isyan etmek yerine Allah'a inanmayı tercih etmiyorsun..
''Muhakkak ki Allah, iman edip iyi davranışlarda bulunan kimseleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere kabul eder. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar''.(Hac-14)
-Senin cennet vadettiğine inandığın Allah'ın benim anne ve babamı elimden aldı..Yapayalnız hayatın içinde tek başıma kaldım..Bütün bu olanlardan sonra bir de kalkıp Allah'a şükürmü edeyim?
-Kardeşim bak burası dünya hayatını yarım bırakmış, çocuğundan çoluğundan ayrılmış, kimi iman etmiş,kimi gününü git etmiş insanlarla dolu...Seninde sonun burası olacak..Gel en kısa zamanda Allah'a dua et..vazgeç bu yoldan..
-Yusuf Allah'tan korkmuyorum ve inanmıyorum..istersen sana bunu kanıtlayabilirim..Beni bu gece mezarlıkta yalnız bırakın..Yarın sabah gelin alın..burada kabristanın üzerinde yatıcam ve bir şişede şarap içecem..Bakalım sizin inandığınız Allah ne kadar kudretliymiş..
-Yusuf ve Taha beyninden vurulmuşa döner..Sulhi kesinlikle böyle birşey yapmana izin veremem..Hemen arabaya biniyoruz ve eve dönüyoruz..Bi daha böyle birşeyi duymak istiyorum..
-Hayır Yusuf..Bu benim kendi içimde olan bir savaş ve bunu size kanıtlıcam..
Ne yaptı ne ettilerse Sulhi'yi ikna edemediler..Sulhi sabaha kadar mezarın başında yattı ve bir şişe şarabı hem mezara döktü hem de kendisi içti..Saat 06:45 olmuştu ve Yusuf'un gelmesine 15 dakika kalmıştı..Hava iyiden iyiye aydınlanmıştı..Sulhi Allah'ın olmadığına kanaat getirmiş ve eğer olsaydı yaptığım bu kadar pisliğe karşılık verirdi diye düşünmeye başlamıştı..
Tam o esnada uzaktan Yusuf'un arabası gözüktü ve şarhoşluğununda verdiği keyifle kahkaya atmaya başladı...
-Yusuffffff boş yere inanıyosun koçum ben sana söylemiştimmmmmm!...
Yusuf ve Taha arabayla mezarlığın yanına yanaştılar ve Sulhi gülerek ayağa kalktı..Yavaş yavaş arabaya doğru gelerek;
-Beyler ben size söylemiştim Allah'ın var olmadığını!..Eğer olsaydı şimdiye kadar 5 defa çarpılmıştım..Hani nerde sizin Allah'ınız???
Sulhi bu sırada kabirden çıkarken ayağı demir parmaklara takıldı ve pantolunu boydan boya yırtıldı...Yüzünün rengi bir anda mosmor olan Sulhi yere düşüp kalp krizi geçirdi ve Hakkın rahmetine kavuştu...
(bcetin811)
'Muhakkak ki Allah, adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder; çirkin şeyleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.' (Nahl, 16/90)