İktisat; haddi asmamak, asıri gitmemek, gereginden az veya cok harcamaktan kacınmak, itidal ile hareket etmek ve orta yolu tutmak manalarına gelmektedir. Iktisadin zıddı israftir. Israf ise; luzumsuz yere harcamak, istihlâkta (tuketimde) asırı gitmek, gereginden fazla yiyip icmek ve Cenâb-i Hakk'in lutfettigi nimetleri bos yere sarf etmek demektir.
Iktisat, her seyden once manevî bir sükürdür; cunku muktesid insan, Mun'im-i Hakiki'ye ve dolayısıyla O'nun verdigi nimetlere karsi hurmet hisleriyle dolar, onların ardindaki rahmet-i Ilâhiyeyi daha iyi kavrar; Rezzak-i Hakiki'yi bilmenin hasil ettigi ulvî duygular sayesinde nimetlerden daha derin lezzet duyar; kendisine bahsedilen o kıymetli hediyeleri bosa harcamaktan kacınır, onları ihtiyac miktarinca kullanir. Boylece, hem bir manada bedenine kesintisiz perhiz yaptirdigi ve itidal uzere yasadigi icin hep sihhatli kalir, hem Cenâb-i Hakk'in verdiklerine kanaat ederek onlari dengeli kullandigindan baskalarinin eline bakma zilletinden kurtulup izzetini korur, hem de bu manevî sukrune bir mukafat olarak, hakkinda bir bereket vesilesine donusen iktisat sayesinde, devamli ziyade nimetlere kavusur.
Israf ise, nimetlere ve onlari gonderene karsi saygisizlik oldugu gibi, kanaatsizlik, hirs ve zillet misillu marazlarin da menseidir. Zira, musrif adam, ilahî takdire ve alin teriyle elde ettigine razi olmaz, surekli daha fazlasini ister; hic sukretmez, daima sekvâda bulunur; helal rizkini az bulur, gayr-i mesru olup olmadigina aldirmadan daha kulfetsiz ve daha cok kazancin pesine duser, hatta o yolda izzet ve haysiyetini dahi feda eder. Bu itibarla, iktisat, nimetlerin artarak devam etmesinin ve izzetle yasamanin onemli bir vesilesi oldugu gibi, israf da bereketin kesilmesinin ve zillete dusmenin muhim bir sebebidir.
seytana kardes olma tehlikesi var
Iktisat eden insan, Allah'in hosnutluguna ve Hak dostluguna yuruyen bahtiyar bir kuldur; musrif kimse ise, israf yolunda sadece iblisin arkadasligini bulur, seytanlara kardes olur. Nitekim, "Yakinlarina, yoksula, yolda kalmisa hakkini ver, ama sakin sacip savurma. Cunku savurganlar seytanlarin kardesleri olmuslardir. seytan ise Rabb'ine karsi pek nankordur."(Isrâ, 17/26-27) mealindeki ayet-i kerime bu hakikati ifade etmektedir.
Evet, Kur'an-i Kerim sacip savurmayi yasaklamakta ve savurganligi seytanî bir sifat olarak anlatmaktadir. Sacip-savurmanin az ya da cok harcama ile degil, harcamanin yapildigi yerle alâkasi vardir; bu acidan, sacip savurmadan maksat, "dogru olmayan yerlere harcamada bulunmak"tir. Islam âlimlerine gore, bir insan butun malini-mulkunu Allah yolunda infak etse de savurganlik yapmis sayilmaz; fakat gayr-i mesru bir is icin sadece birkac kurus da harcasa yine "sacip savurmus" kabul edilir.
Ozellikle icinde yasadigimiz zaman diliminde iktisat etmeyen kimselerin, zillete, manen dilencilige ve sefalete dusmeleri kacinilmazdir. Bugun israf, toplumun hemen her kesiminde buyuk bir felaket halini almistir. Cunku luks sayilabilecek pek cok esya artik zaruri ihtiyac maddesi telakki edilmektedir. Oyle ki medeniyet, bedeviyete nispeten adeta hayati birkac kat agirlastirmis, insani el emegi ve alin teriyle kazanip helal cizgide yasayamaz hale getirmistir. Buyuk sehirde meskûn bir insanin, orta halli bir gelirle iasesini karsilayabilmesine neredeyse imkân yoktur. Zira ihtiyac kabul edilen maddelerin listesi o kadar uzayip gitmektedir ki, iktisadi esas almayan, iffet ve izzetini koruma kararliliginda olmayan kimseler, coluk cocugu memnun edebilmek icin calip cirpmaktan, mesru olmayan isler yapmaktan ve ic ice fenaliklara girmekten baska carelerinin kalmadigina inanabilmektedirler.
Maalesef, simdilerde, reklam vasitasiyla iyice azginlastirilan tuketim hastaligi, dar gelirli kimselere de sirayet etmistir ve artik cesitli hirsizliklar, rusvetler, spekulasyonlar, igfaller, kacakciliklar ve aldatmalar ortaligi kasip kavurmaktadir. Dahasi, bu zamanda luks ve israfi besleyen para pek pahalidir. Birinci sinif hayata nâil olma dusuncesindeki kimseler, cogu zaman haksiz ve kulfetsiz cok kazanc elde etme mukabilinde izzet, haysiyet, namus ve iffetlerini rusvet olarak vermektedirler. Hatta dinin mukaddes saydigi nice degeri dunya menfaatlerine peskes cekmektedirler.
Hâlbuki Resûl-i Ekrem (sall