İSLAMI NASIL YOK EDELİM YA DA MÜSLÜMANLAR NASIL GERİLEDİ?
Hamper, İslam’ı nasıl yok edelim, Bir İngiliz ajanının hatıraları, 4. Baskı, Nehir Yayınları…
1) Nehir Yayınevi daha önce de Seyyid Kutub’a ait olmayan, ‘Son Sözler’ isimli kitabı bastı. Oysa o kitab Mısır’lı laik gazeteci Hasaneyn Heykel tarafından Mısır istihbaratının notlarından oluşturulmuştu.
2) HAMPER’İN MUKADDİMESİNDE NEHİR YAYINLARI, KİTABI İSPATLANAMAMIŞ VARSAYIMLAR OLARAK TANITMAKTADIR.
3) İhlas yayınları da kitabın oluşturduğu gündemden istifade etmek için İngilizceden bir çeviri yaptı..
4) İhsan Süreyya Sırma’da kapalı ifadelerle Hamper’in hatıraları üzerine bina ettiği “İngiliz Misyonerleri” adlı bir kitap yazdı. Ancak, oradaki şahsın Muhammed İbn Abdulvehhab olduğu açıkça belirtilmemişti.
5) Dr.Müeyyidi tarafından İran’da “Hatırat-ı Hamper” adı ile yayınlandığında söz konusu kitap büyük tepkilere yol açtı. Bütün ehl-i sünnet ulema ve bazı şii alimler bu kitaba ateş püskürdü. Çünkü, kitap Dr.Müeyyidi’nin şahsi fikirlerinden oluşuyordu. O bunları sanki ajan Hamper anlatıyormuş gibi naklediyor ancak hiçbir vesika da vermiyordu.
6) Kitabda baştan sona iki tema vardı. Biri ehl-i sünneti karalama, küçük düşürme, diğeri de Osmanlı düşmanlığı. O kitaba karşı çıkmak nisbeten kolay oldu. Bu ilk defa görülen bir hadise değildi ve olay kolayca geçiştirildi…Ehl-i Sünnet alimleri de bu mesnetsiz iddiaları kolaylıkla çürütebiliyordu.
7) Oysa burada Dr.Müeyyidi’nin değil direkt olarak Ajan Hamper’in kitabı ile karşı karşıyayız. (Nehir yayınlarının ki…) Bu iş yayıncının isteğiyle mi böyle oldu yoksa mütercim mi el çabukluğunu marifet sayarak bu işi kotardı bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey bu işin zulüm olduğudur.
8) Kitabın ilk sahifelerinden sonra uyanık bir okuyucu işin içinde bir iş olduğunu yine de hissedebilir.
9) 12. sahifede Şiilerin Hristiyanları tamamen kafir ve necis saydıkları ve bu nedenle onlardan nefret ettikleri anlatılırken Sünnilerden hiç bahs edilmiyor. Ne o, yoksa Ehl-i Sünnet Hristiyanları necis kabul etmiyor da onlara muhabbet mi besliyor?
10) 14. sahifede şii ve Sünni alimler karşılaştırılıyor, tabiî ki üstünlük şii alimlerin… Sünni alimler sünepe, dalkavuk ve idarecilerin keyfine göre fetva veriyor.
11) 23. sahifede müellif cin gibi ajan! Mantığı ile “mervan” isimli cami hademesini kullanıyor ve burada tongaya düşerek şia mantığını ele veriyor.
12) Aslında yazar 3. bölümün başında İngiliz Ajanına söylettirdiği ihtilaf ve ayaklanma ateşini tutuşturma görevine kendisi katkıda bulunuyor ve ileriki sahifelerde fırsat buldukça Şii ve Sünni mukayeseleri yapıyor.
13) 31. sahifenin ikinci paragrafının sonu ile üçüncü paragrafında sözü “Muhammed Peygamberliğinden şüphe etmeyenler hak imam Hz.Hüseyin soyundan gelen diğer dokuz imamı da kabul etmek zorundadırlar” demeye getiriyor.
14) Bu kitap ile yapılmak istenen açık ve nettir. İbn Teymiyye ve M.Abdulvehhab gibi alimlere iftira atmak. Bu kitap ve benzerlerindeki iddialar değil böyle bir alime iman sahibi hiçbir Müslüman yakıştırılamaz.
15) Muhammed İbn Abdulvehhab, hiçbir zaman kitabın 40. sahifesinde iddia edildiği gibi “kuran bize yeter” dememiştir.
16) İbn Abdulvehhab Kitabın 44 sahifesinde iddia edildiği gibi İslam alimlerine karşı düşmanlık beslememiştir.
17) Kitabın 46 sahifesinde muta nikahı vesilesiyle, 47 sahifesinden Beni Ümeyye ve Abbasilerin içki içmeleri sebebiyle yazar aynı mantığı işletiyor ve kendi uygulamalarının doğruluğunu ispatlamaya çalışıyor. Nasılsa karşısında kör okuyucular ve cevap vermekten aciz bir muhatap var! Ancak, “gaipten kitap, yakından hitap gibidir” kaidesince insaf sahipleri M.Abdulvehhab’ın kitaplarına müracaat ederek gerçek fikirlerini oradan öğrenebilirler.
Kaynak : İmza Dergisi, Abdullah Arif…
En başta sorduğum soruya tekrar dönelim, Müslümanlar nasıl geriledi???
Ne okuduğunu dahi bilmeyen, okuduğunu anlamayan, okuduğunu muhakeme edemeyen bir zihniyet nasıl gerilemesin ki…
Hamper, İslam’ı nasıl yok edelim, Bir İngiliz ajanının hatıraları, 4. Baskı, Nehir Yayınları…
1) Nehir Yayınevi daha önce de Seyyid Kutub’a ait olmayan, ‘Son Sözler’ isimli kitabı bastı. Oysa o kitab Mısır’lı laik gazeteci Hasaneyn Heykel tarafından Mısır istihbaratının notlarından oluşturulmuştu.
2) HAMPER’İN MUKADDİMESİNDE NEHİR YAYINLARI, KİTABI İSPATLANAMAMIŞ VARSAYIMLAR OLARAK TANITMAKTADIR.
3) İhlas yayınları da kitabın oluşturduğu gündemden istifade etmek için İngilizceden bir çeviri yaptı..
4) İhsan Süreyya Sırma’da kapalı ifadelerle Hamper’in hatıraları üzerine bina ettiği “İngiliz Misyonerleri” adlı bir kitap yazdı. Ancak, oradaki şahsın Muhammed İbn Abdulvehhab olduğu açıkça belirtilmemişti.
5) Dr.Müeyyidi tarafından İran’da “Hatırat-ı Hamper” adı ile yayınlandığında söz konusu kitap büyük tepkilere yol açtı. Bütün ehl-i sünnet ulema ve bazı şii alimler bu kitaba ateş püskürdü. Çünkü, kitap Dr.Müeyyidi’nin şahsi fikirlerinden oluşuyordu. O bunları sanki ajan Hamper anlatıyormuş gibi naklediyor ancak hiçbir vesika da vermiyordu.
6) Kitabda baştan sona iki tema vardı. Biri ehl-i sünneti karalama, küçük düşürme, diğeri de Osmanlı düşmanlığı. O kitaba karşı çıkmak nisbeten kolay oldu. Bu ilk defa görülen bir hadise değildi ve olay kolayca geçiştirildi…Ehl-i Sünnet alimleri de bu mesnetsiz iddiaları kolaylıkla çürütebiliyordu.
7) Oysa burada Dr.Müeyyidi’nin değil direkt olarak Ajan Hamper’in kitabı ile karşı karşıyayız. (Nehir yayınlarının ki…) Bu iş yayıncının isteğiyle mi böyle oldu yoksa mütercim mi el çabukluğunu marifet sayarak bu işi kotardı bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey bu işin zulüm olduğudur.
8) Kitabın ilk sahifelerinden sonra uyanık bir okuyucu işin içinde bir iş olduğunu yine de hissedebilir.
9) 12. sahifede Şiilerin Hristiyanları tamamen kafir ve necis saydıkları ve bu nedenle onlardan nefret ettikleri anlatılırken Sünnilerden hiç bahs edilmiyor. Ne o, yoksa Ehl-i Sünnet Hristiyanları necis kabul etmiyor da onlara muhabbet mi besliyor?
10) 14. sahifede şii ve Sünni alimler karşılaştırılıyor, tabiî ki üstünlük şii alimlerin… Sünni alimler sünepe, dalkavuk ve idarecilerin keyfine göre fetva veriyor.
11) 23. sahifede müellif cin gibi ajan! Mantığı ile “mervan” isimli cami hademesini kullanıyor ve burada tongaya düşerek şia mantığını ele veriyor.
12) Aslında yazar 3. bölümün başında İngiliz Ajanına söylettirdiği ihtilaf ve ayaklanma ateşini tutuşturma görevine kendisi katkıda bulunuyor ve ileriki sahifelerde fırsat buldukça Şii ve Sünni mukayeseleri yapıyor.
13) 31. sahifenin ikinci paragrafının sonu ile üçüncü paragrafında sözü “Muhammed Peygamberliğinden şüphe etmeyenler hak imam Hz.Hüseyin soyundan gelen diğer dokuz imamı da kabul etmek zorundadırlar” demeye getiriyor.
14) Bu kitap ile yapılmak istenen açık ve nettir. İbn Teymiyye ve M.Abdulvehhab gibi alimlere iftira atmak. Bu kitap ve benzerlerindeki iddialar değil böyle bir alime iman sahibi hiçbir Müslüman yakıştırılamaz.
15) Muhammed İbn Abdulvehhab, hiçbir zaman kitabın 40. sahifesinde iddia edildiği gibi “kuran bize yeter” dememiştir.
16) İbn Abdulvehhab Kitabın 44 sahifesinde iddia edildiği gibi İslam alimlerine karşı düşmanlık beslememiştir.
17) Kitabın 46 sahifesinde muta nikahı vesilesiyle, 47 sahifesinden Beni Ümeyye ve Abbasilerin içki içmeleri sebebiyle yazar aynı mantığı işletiyor ve kendi uygulamalarının doğruluğunu ispatlamaya çalışıyor. Nasılsa karşısında kör okuyucular ve cevap vermekten aciz bir muhatap var! Ancak, “gaipten kitap, yakından hitap gibidir” kaidesince insaf sahipleri M.Abdulvehhab’ın kitaplarına müracaat ederek gerçek fikirlerini oradan öğrenebilirler.
Kaynak : İmza Dergisi, Abdullah Arif…
En başta sorduğum soruya tekrar dönelim, Müslümanlar nasıl geriledi???
Ne okuduğunu dahi bilmeyen, okuduğunu anlamayan, okuduğunu muhakeme edemeyen bir zihniyet nasıl gerilemesin ki…