bu konuda hadisler
sahih müslümden
Ebu’l-Esved ed-Dieliyy şöyle dedi:
İmran ibn Husayn radıya’llâhu anh bir gün bana şöyle sordu:
-İnsanların yapmakta oldukları ve emek çekip didindikleri şeye ne dersin?.. Kendilerine hüküm olunan ve sebkât etmiş bulunan kaderden, kendilerine gelip geçen bir şey midir?.. Yahut Nebî ve Rasûllerinin getirdiği şeylerden olup da kendilerini karşılayacak ve aleyhlerine delil sâbit oluveren şeylerden midir?..
-Hayır!.. (karşılaşacakları tesadüfî işler değil). Lâkin, geçmişte kendilerine yazılan ve kendilerine gelip çatan bir şeydir!.. dedim.
Bunun üzerine İmran bin Husayn sordu:
-Öyle ise bu insanlara ZULÜM olmuyor mu?..
Bu sözden şiddetle korktum ve şöyle dedim:
-Her şey, Allah'ın mahlûkudur ve elinin mülküdür!..
-O YAPTIKLARINDAN MES'ÛL OLMAZ; FAKAT ONLAR MES'ÛL OLURLAR!.." (Enbiya-23)
-Allah sana merhamet buyursun!.. Ben sana sorduğum şeylerle ancak senin aklını imtihan etmek istedim. Müzeyn kabîlesinden iki kişi Rasûlullah’ın yanına geldiler ve şöyle sordular:
-Yâ Rasûlullah!.. İnsanların bugün yapmakta oldukları ve emek çekip didine geldikleri şeye ne buyurursun?.. Bu üzerlerine hüküm edilen ve önceden yazılan bir kaderden olarak, kendilerine isâbet eden bir şey midir?.. Yahut, Nebî ve Rasûllerinin getirdiği ve üzerlerine hüccet sâbit olan şeylerden olarak, kendilerinin karşılayacakları şeyler içinde midir?..
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Hayır!.. Bu ikinci şekil değil!.. ÜZERLERİNE HÜKÜM OLUNAN VE KENDİLERİNE GELEN BİR ŞEYDİR (kaderdir). Azîz ve Celîl olan Allah’ın kitabında bunun tasdiki şu âyettir:
-HER BİR NEFSE VE ONU DÜZENLEYENE, SONRA DA ONA HEM KÖTÜLÜĞÜ, HEM KORUNMASINI İLHAM EDENE. (Şems-7/8)
-Câbir radıyallâhu anh şöyle dedi:
Surûkatubnu Mâlik ibn Cu'şûm geldi ve şöyle sordu:
-Yâ Rasûlullah!.. Bize DİNİMİZİN ASLINI BEYAN ET!.. Bugünkü amel neyin içindedir?.. Bunun bilgisine nisbetle, biz sanki şimdi yaratılmış gibiyiz. Bugünün ameli, kalemlerin yazıp da kuruduğu, takdirlerin cereyan ettiği işler içinde midir?.. Yoksa karşılaşacağımız işler içinde midir?
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:
-Hayır!.. Bugün ki iş, yeniden oluşacak işler içinde değildir!.. Fakat kalemlerin yazıp kuruduğu, takdirlerin cereyan etmiş olduğu işler içindedir!.. Buyurdu.
Surâka bu defa sordu:
-Öyle ise amel ne için?..
Züheyr dedi ki: Bundan sonra Ebu Zübeyr anlamadığım bir şey konuştu; ben ne dedi, diye sordum:
-Amel ediniz, çünkü herkese kolaylaştırılmıştır!." buyurdu.
-Abdullah ibn Mes’ud radıya’llâhu anh şöyle dedi:
Bize dâima doğru söyleyen ve kendisine de doğru bildirilen Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu.
Sizin birinizin ana-baba maddeleri 40 gün anasının karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde katı bir kan pıhtısı hâlini alır. Sonra yine o kadar zaman içerisinde bir çiğnem ete tahavvül eder. (120. günde) ona bir melek gönderilir de bu melek ona ruhu nefheder. Ve melek dört kelime ile yani rızkını, ecelini, âmelini, said ve şakî olduğunu yazmakla emrolunur.
Kendisinden başka Hak ilâh olmayan Allah’a yemin ederim ki: sizden biriniz cennet ehlinin ameliyle amel etmekte devam eder. Nihâyet kendisi ile Cennet arasında bir zirâ’dan başka mesafe kalmaz!.. Bu sırada yazı o kişinin önüne geçer!.. Bu defa o kişi cehennem ehlinin ameliyle amel etmeye devam eder.
Ve yine sizden biriniz Cehennem ehlinin ameliyle amel eder, nihâyet kendisiyle cehennem arasında ancak bir zirâ mesafe kalır. Bu sırada yazı önüne geçer!.. Bu defa da o kimse cennet ehlinin ameliyle amel eder ve cennete girer!.
Enes İbn Mâlik radıya’llâhu anh şu hadîs- Rasûlullah'a bağladı:
Rasûlullah şöyle buyurmuştur:
-Şüphesiz Azîz ve Celîl olan Allah rahime bir melek tevkil etmiştir.
Melek, "Ey rabbım bir nutfedir; ey rabbım bir kan pıhtısıdır; ey rabbım bir çiğnem ettir" der. Allah bir mahlûk hükmedip yaratmak istediğinde Melek,
"Ey Rabbım erkek midir yahut dişi midir; şâkî midir yahut saîd midir; rızkı nedir; ecelî nedir?" sorularını sorar. BUNLAR ANASININ KARNINDA İKEN BÖYLECE YAZILIR!.."
-Hazreti Âli Radıyallâhu anh şöyle anlattı:
Biz bir defasında Bâki-ül Garkad mezarlığında bir cenâzede bulunduk. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem yanımıza gelip oturdu. Biz de etrafına oturduk. Rasûlullah’ın beraberinde bir âsâ vardı. Rasûlullah başını eğdi ve düşünceli bir halde elindeki âsâ ile yere vurup dürtüştürmeye, çizgiler ve izler meydana getirmeye başladı. Sonra:
-Sizden hiçbir kişi ve yaratılmış hiçbir nefis müstesna olmamak üzere, muhakkak cennetteki ve cehennemdeki yerine Allah yazmıştır!.. Ve herkesin şakî veya saîd olduğu muhakkak yazılmıştır!..
Buyurdu. Bunun üzerine sahabîlerden bir kimse şöyle sordu:
-Ya Rasûlullah, öyle ise bizler âmeli terkedip, bu yazımız üzerine kalalım mı?..
Rasûlullah şöyle buyurdu:
-Saîd olan kimse, saadet ehlinin ameline ulaşacaktır. Şakî olan kimse de, şekâvet ehlinin ameline ulaşacaktır. Sizler amel edip çalışın!.. Çünkü herkese kolaylaştırılmıştır!.. Said olan Saadet ehlinin ameline KOLAYLAŞTIRILIR, şakî olan da şekâvet ehlinin AMELİNE KOLAYLAŞTIRILIR.
Sonra Rasûlullah şu âyetleri okudu:
-BUNDAN SONRA KİM VERİR VE SAKINIRSA, O en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız. Ama kim cimrilik eder, kendisini müstağni görür en güzeli olan sayarsa, biz de onu en güç olan için hazırlayacağız" (Leyl- 5/10)
İmran İbn Husayn radıya’llâhu anh şöyle dedi:
Bir kimse tarafından şöyle soruldu:
-Ya Rasûlullah, cennet ehli ateş ehlinden (ayırdedilip) bilindi mi?..
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem:
-Evet!..
Yine o zât tarafından:
-Öyle ise âmel edenler niye böyle çalışıp duruyorlar?.. denildi.
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem:
-Herkes niçin yaratıldı ise, onun yolları kendisine kolaylaştırılmıştır!..
Ebû Hüreyre radıya’llâhu anh, Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dedi:
-Hakikaten öyle adam vardır ki; uzun zaman cennet ehlinin âmelini işler; sonra onun bu yaptıkları, ateş ehlinin ameli ile son bulup, mühürlenir. Kezâ kişi uzun zaman ateş ehlinin amelini işler; sonra da onun bu ameli cennet ehlinin ameliyle son bulup, mühürlenir!..
Sehl İbn Sâ’d es Saidiyy radıya’llâhu anh der ki; Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- Hakikaten öyle adam vardır ki, insanlara zâhir olan hâlleri ile muhakkak cennet ehli ameli yapar!.. Halbuki kendisi ateş ehlindendir!.. Ve yine öyle adam vardır ki insanlara görünüşte mutlak ateş ehlinin amelini işler, halbuki kendisi cennet ehlindendir!..
Tâvûs şöyle dedi:
Ben Rasûlullahın sahabîlerinden birçok insanlara eriştim. Onlar "HER ŞEY KADER İLEDİR" diyorlardı. Ben Abdullah ibn Ömer radıyallâhu anh’dan şöyle işittim:
"Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
-HER ŞEY KADER İLEDİR!.. HATTA ÂCİZLİK İLE ZEKÂ VE BECERİKLİLİK BİLE!.. Yahut BECERİKLİLİK ve ZEKÂ İLE ÂCİZLİK BİLE.
İbn Abbas radıyallâhu anh şöyle anlatıyor:
Ebû Hureyre'nin, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, diyerek, rivayet ettiği şu hadîstekinden daha küçük, günâha benzer hiçbir şey görmedim!..
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
-Allah âdemoğluna zinâdan nasibini takdir etmiştir!.. Hiç şüphesiz âdemoğlu takdir edilmiş olan bu âkibete erişecektir!..
İmdî göz zinâsı bakmak, dil zinâsı konuşmaktır. Nefis temennî eder ve iştahlanır.
Tenâsül uzvu ise bu organların hepsinin arzularını ya gerçekleştirir, yahut yalanlar. (Buharî-Tecrid-2132)
Ubeyy ibn Kâ’b radıya’llâhu anh şöyle dedi:
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdu:
-Hızır’ın öldürmüş olduğu çocuk, KÂFİR OLARAK tabiâtlandırılmıştır! Eğer yaşasaydı, muhakkak ana ve babasını azgınlık, tecavüz ve kâfirlikle sarıp bürüyecekti!..
Mü’minlerin anası Hz. Aişe radıyallâhu anh’a şöyle dedi:
"Bir küçük çocuk vefat etti. Ben,
-Ne mutlu ona, o cennet serçelerinden bir serçe, deyiverdim. Bunun üzerine Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Sen bilmez misin ki, Allah Cenneti yaratmış, cehennemi de yaratmıştır!.. Sonra şunun için bir ehil yaratmış, bunun için de bir ehil yaratmıştır!.."
Mü’minlerin anası Hz. Aişe şöyle anlattı:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ensârdan küçük bir çocuk cenâzesine çağrıldı. Ben,
-Saadet ona!.. O cennet serçelerinden bir serçe kuşudur!.. Kötülük işlemedi!.. Kötülük yapacak bir çağa erişemedi!.. dedim.
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle dedi:
-Şundan başkası mı olacak Yâ Aişe!.. Allah cennet için bir halk yarattı ki; onlar daha babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allâh onları Cennet için yaratmıştır!.. Ve kezâ Allah, ateş için öyle bir ahâlî yaratmıştır ki, onlar henüz babalarının sulblerinde bulunurlarken, Allah onları ateş için yaratmıştır!..
Yezîd ibn Hürmüz ile Abdurrahman el A’râc dediler ki:
-Biz Ebû Hureyre'den işittik şöyle dedi, Rasûlullah salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Adem ile Musa Aleyhisselâm RABLARI KATINDA birbirlerine karşı delil getirecek tartıştılar. Neticede Adem, Musa'ya HÜCCETLE galebe etti.
Musa:
-Sen Allah'ın kendi eliyle yarattığı; kendi Rûh'undan ruh üflediği; meleklerini secde ettirdiği; cennetinde iskân edip oturttuğu; sonra da yapmış olduğun hatadan dolayı insanları arza indirten Adem misin, diye sordu.
Adem:
-Sen Allah’ın Rasûllükle ve kelâmıyla mümtaz kılıp seçtiği; içinde her şeyin beyânı bulunan levhaları verdiği; ve yavaşça konuşucu olarak seni kendisine yaklaştırdığı Musa'sın!.. Benim yaratılmamdan kaç sene önce Allah'ın Tevrat’ı yazdığını biliyorsun!.. dedi.
Musa:
-40 yıl önce!..
dedi. Adem:
-Peki, Tevratın içinde, "VE ADEM RABBİNE ÂSİ OLDU da ŞAŞIP KALDI". (Ta-ha:121) âyetini buldun mu?.. diye sordu. Musâ dedi:
- Evet buldum.
Adem:
-Öyle ise, Allah’ın beni yaratmasından 40 sene önce, benim yapmamı üzerime takdir ettiği işi yapmamdan dolayı beni azarlayıp, kınıyorsun!.. dedi.
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem:
- "Böylece Adem, Musâ'yı hüccet ile mağlub etmiştir."
Abdullah ibn Amr ibn As radıya’llâhu anh şöyle dedi:
Ben Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’den duydum, şöyle buyurdu:
-Allah mahlûkâtın KADERLERİNİ semâları ve arzı yaratmasından 50 BİN sene EVVEL YAZMIŞTIR!..
Ebû Hureyre radıya’llâhu anh, Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, dedi:
- Her birinde hayır olmakla beraber, Allah’a göre kuvvetli mü’min zâif mü’minden daha hayırlı ve sevimlidir. Sana yararlı şeyler üzerinde hırs ile çalış, Allah’dan yardım iste acze düşme.
EĞER SANA BİR ŞEY, BİR MÜSÎBET GELİP İSABET EDERSE, "KEŞKE ben böyle yapmasaydım, böyle olurdu" deme!.. Fakat,
-Allah BÖYLE TAKDİR ETMİŞ, O DİLEDİĞİNİ YAPAR!.." de. Zîrâ bu "KEŞKE"(...seydim) kelimesi şeytanın amelini açar!..
Bu bölümde de SÜNEN-İ TİRMÎZİ isimli Hadîs kitabından gene "Kader" konusundaki bir kısım Hadîs-i şerîfleri naklediyoruz:
Abdullah bin Ömer radıya’llâhu anh’den rivayet edilmiştir:
Ömer radıya’llâhu anh:
-Yâ Rasûlullah. Yapmakta olduğumuz işin, yeni oluşan bir iş, veya bir başlangıç mı olduğu; yoksa önceden tamamlanan bir işte mi çalıştığımız kanaatindesin?..
Rasûlullah salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
-Ey Hattaboğlu, önceden tamamlanan bir işte!.. Herkes kolaylıkla başaracaktır!.. Ne var ki saadet ehlinden olan saadet için çalışacak; şekâvet ehlinden olan da şekâvet için çalışacaktır!
Selman radıyallâhu anhdan rivayet olunmuştur:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
- Kazayı ancak dua önler; ve ömrü yalnız iyilik artırır!..
Ebû Hizâme radıya’llâhu anh rivayet edilmiştir:
Bir adam Rasûlullah’a gelerek sordu:
-Yaptırdığımız afsun (okunma)ların, tedavide kullandığımız ilaçların ve tuttuğumuz perhizlerin, Allah’ın kaderinden herhangi bir şeyi önleyeceği görüşünde misin?..
- ONLAR DA ALLAH’IN KADERİNDENDİR!.
-Ademoğlu, yanıbaşında 99 ölüm olduğu halde sûretlenmiştir!.. Şayet bu ölüm tehlikelerini atlatır ise, ihtiyarlığa düşer ve neticede ölür!..
eh bu kadar hadis aklı olana yeter. lütfen bundan sonra biride çıkıp varsa siz özgürsünüz diye bir hadis getirsin. bu konuda ayetlerde var. geçmiş alimlerde iyi icelenirse bu konu avama anlatılamayacak bir mesele olduğu için genelde cüzi irade denerek es geçilmiş.
bu hadislere inanıyormusunuz?