Neler yeni
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Imansiz Cihad, Cihadsiz Iman Imkansizdir

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Ebu Hureyre (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:

Bir kere Rasulullah (s.a.s)’e bir kişi geldi:

«Ya RasulALLAH ! Bana cihada eş bir ibadet gösterir misiniz?» dedi. Rasulullah (s.a.s):

«Cihad değerinde bir ibadet bulmuş değilim ki» buyurdu. Ve devam ederek:

«Sana sorarım,gücün yetişirmi ki,mücahid sefere çıktığı sıra sen de mescide girip, o dönünceye kadar namaz kılasın da hiç usanmayasın. Ve oruç tutasın da iftar etmeyesin» diye sordu. O kişi:

«Buna kimin gücü yeter ki?» diye cevab verdi.

(Buhari)

69 - Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

«ALLAH yolunda harb eden mücahidin benzeri —ALLAH kendi yolunda cihad eden kimseyi çok iyi bilir— gündüz oruç tutan, gece namaz kılan mü’minin benzeridir. Al lah kendi yolunda döğüşen mücahid için ya onun şehadeti suretiyle onu cennete koymayı, yahut onu sevabla ve ganimetle beraber salimen evine dönmeyi garantiledi.»,

(Buhari-Müslim)

70 - Enes b. Malik (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

«Sabahleyin ve akşamleyin herhangi bir zamanda ALLAH yolunda bir kere cihad için yürüyüş hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

(Buhari-Müslim)

71 - Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

«Cennette bir arşın kadar yer dünyada üzerine güneş doğup batan şeylerin hepsinden muhakkak hayırlıdır. Sabahleyin ve akşamleyin herhangi bir zamanda ALLAH yolunda bir kere cihad için yürüyüş hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

(Buhari-Müslim)

72 - Sehi b. Sa’d-i Saidi (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

«Bir gün ALLAH yolunda sınırda nöbet tutmanın sevabı, dünyadan ve dünya üstündeki her şeyden hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının, cennette işgal ettiği az bir yer de dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır. Şüphesiz, birinizin akşamleyin herhangi bir zamandaki yürüyüşü —ki kul bu yolu ALLAH yolunda yürür— yahud sabahleyin bu niyetle yürüyüşü de dünyadan ve üstündeki herşeyden hayırlıdır.»

(Buhari)

HADİSLERDEN NE İSTİFADE EDERİZ
— Cihad, ALLAH ’ın dinini hakim kılmak için savaşmaktır. Ne yüce bir ibadettir bu! Hiçbir dünyevi ve maddi bir niyet taşımaksızın, Alemlerin Rabbi olan ALLAH yolunda ölmek ve öldürmek... ALLAH ’a kul olmuş nefislerin, tüm varlıklarını bu dinin yoluna koymaları... Gıyaben iman ettikleri yüce varlığın, gıyaben iman ettikleri Rasulüne gönderdi yüce şeriatini, hayat pratiğinde yaşamak ve yaşatmak için verilen yüce bir mücadele... İmandan sonra en üstün, en güzel ibadettir bu. Çünkü, Rabbe teslimiyetin La ilahe illALLAH ’a yakinen imanın mutlak bir tezahürü, doğal bir sonucudur, ALLAH yolunda cihad. İman olmadan cihad, cihada niyet olmadan da iman düşünülemez. İşte bu nedenledir ki ALLAH kendi yolunda savaşanlara, öldürenlere cenneti, ebedi nimeti va’detmiştir. Bu nedenledir ki cihad için, ALLAH ’ın dinini hakim kılmak için yapılacak en ufak bir çalışma, bu yolda duyulacak en ufak bir eziyet, netice itibariyle dün,yadan ve dünya içindeki her şeyden daha değerli, daha üstündür. Çünkü mücahid için ALLAH ’ın rızası ve cennet vardır. Çünkü mücahid cihada, ALLAH ’ın dinini hakim kılmak için mücadeleye girişirken eziyetleri, ızdırapları, işkenceleri ve ölümü göze almıştır. Çünkü bu yolda ölüm, ölüm değildir. Bu yolda ölmek, yeni ve ebedi bir hayata geçiştir. Bu yolda ölmek şehadettir. ALLAH yolunda ölmek, ölmek değil dirilmektir. Çok ama çok karlı bir alışverişin yapılmasıdır, ALLAH yolunda ölüm. Hiçbir karşılık istemeden verdiği can ve malı, yüce Rabbin, cennet karşılığında kulundan satın alışıdır, şehadet. Hem karlıdır, hem de garantilidir, bu muamele. ALLAH garantilemiştir. Karşılığı; ya zafer-ganimet-cennet ya da şehadet-cennet-kurtuluş. Mü’min kul bilir ki cihad yolu ve şehadet yolu Rabbinin rızasını ka zanmada en emin, en sağlam yoldur. Mü’min kul bilir ki, cihada ve şehadete karşılık venlecekler çok hayırlıdır, ebedidir. Nasıl hayırlı olmasın ki o cennet? Ondaki bir karış yer, tüm dünyadan hayırlı ve daha güzel olduktan sonra...


73 - Ebu Musa el-Eşari (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir: Rasulullah (s.a.s)’e birisi gelip:

«Ya RasulALLAH ! ALLAH yolunda savaş ne demektir? Kimimiz öfkesine kapılarak, kimimiz utancından dolayı savaş ediyor. Buna ne dersin?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s) başını kaldırıp:

«Her kim Kelimetullah’ın (yani Kelime-i Tevhid’in) en yüce olması için savaşırsa işte ancak onun savaşı ALLAH yolundadır» buyurdu.

(Buhari-Müslim)

74 - Ebu Musa (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:

«Rasulullah (s.a.s)’e bir kişi geldi de:

«Ya RasulALLAH ! Bir kısım kimseler ganimet malı için savaşırlar. Bir kısım insanlar savaştı desinler diye savaşırlar. Bir kısım insanlar da kahramanlar arasında yer alsınlar diye savaşırlar. Şu halde ALLAH yolunda cihad eden kimdir?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s):

«Kim ki yalnız ALLAH ’ın şeriati hakim olsun diye cihad ederse o mücahidin cihadı ALLAH yolundadır» buyurdu.

(Buhari-Müslim)


HADİSLERDEN NE İSTİFADE EDERİZ
— İşte davaları hak dava, savaşları hak savaş yapan en önemli faktör... Tek amacı, ALLAH ’ın kelimesi olan «La ila he illALLAH »ın yüceltilmesini hedef kabul etmek... Bu kelimenin yücelmesi ancak ve ancak insanların yegane ilah olarak ALLAH ’ı kabul etmeleri yani ALLAH ’ın dininden kaynaklanmayan tüm beşeri sistem ve kanunları reddedip hayatlarını, ister sosyal, ister hukuki, ister iktisadi, ister ailevi, isterse şahsi açıdan olsun —her yönüyle ve sadece— ALLAH ’ın nizamı olan bu dinin, emir ve yasaklarına göre düzenlemeleriyle gerçekleşir. İşte, ancak bu gayeyi taşıyan hareketler İslami, ancak bu uğurda verilen savaşlar ALLAH yolundadır. Bunun dışında bir amaç güden hareketler boş ve eninde sonunda yıkılmaya mahkumdur.
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
Imansiz Cihad, Cihadsiz Iman Imkansizdir

İMANSIZ CİHAD, CİHADSIZ İMAN İMKANSIZDIR


Enes b. Malik (ra)’den gelen rivayete göre demiştir ki:

«Amcam Enes b. Nadr (r.a) Bedir harbinden uzakta bulunmuştu da:

«Ya RasulALLAH ! Müşriklerle savaş ettiğin ilk gazadan uzak bulundum. Eğer, ALLAH beni müşriklerle harb meydanında karşılaştırırsa oynayacağım oyunları ALLAH mutlaka gösterecektir» demişti. Uhud günü gelip de müslümanlar yenilgiye uğrayınca İbn-i Nadr:

«Ya Rabbi! Şunların (yani müslümanların) yaptıkları bozgunculuktan dolayı senden özür dilerim. Şunların da (yani müşriklerin) işledikleri cinayetten sana sığınırım» dedi. Sonra ilerledi. Bu sırada İbn-i Nadr’a Sa’d İbn-i Muaz rastgeldi. Ona:

«Ey Sa’d b. Muaz! Cennet istiyorum. Ve Nadr’ın Rabbine yemin ederim ki cennetin kokusunu Uhud’da buluyorum» dedi.

Sa’d b. Muaz, İbn-i Nadr’ın kahramanlıklarını özetleyerek Rasulullah’a:

«Ya RasulALLAH ! İbn Nadr düşmanlara karşı öyle cihad etti ki, benim onun gösterdiği harikaları anlatmaya gücüm yetmez» dedi.

Enes b. Malik, Sa’d b. Muaz’ı teyid ederek demiştir ki:

«Biz İbn-i Nadr’ı şehid olarak bulduğumuzda onun be deninde kılıç darbesi, mızrak vurması ve okun isabet etti ği ****en bu kadar yara bulduk. Müşrikler, bu mücahide burnunu, kulaklarını ve diğer organlarını birer birer kes mek suretiyle o kadar işkence etmişlerdi ki, bu şehidi hiç bir kimse tanıyamadı da yalnız kız kardeşi parmaklarının ucundan tanıyabildi.»

Enes b. Malik (r.a) demiştir ki: Zannedersem şu:

«Mü’minlerden bir kısım erler vardır ki onlar ALLAH ’a verdikleri söze bağlı kaldılar. Onlardan kimi şe hid olarak sözünde durdu, kimi de bekliyor. Ve onlar sözlerini hiçbir surette değiştirmediler.» (Ahzab: 23) ayeti sonuna kadar Enes b. Nadr ile benzerleri hakkında nazıl olmuştur.

Yine Enes b. Malik demıştır ki:

«İbn-i Nadr’ın kız kardeşi —ki o Rübeyyi adıyla anılır— bir kadının ön dişlerini kırmıştı. Rasulullah (s.a.s) kısas ile emretmişti. Bunun üzerine Enes b. Nadr dedi ki:

«Ya RasulALLAH ! Seni hak ile gönderen ALLAH ’a yemin ederim, Rübeyyi’nin dişi kırılmaz.» Hakikaten davacılar en sonunda diyete razı olup kısası bıraktılar. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):

«AlIah’ın kullarından öyleleri vardır ki o, ALLAH ’a yemin etse muhakkak ALLAH onun yeminini doğru çıkarır» buyurdu.»

(Buhari-Müslim)


HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ
1 - Canını ve malını bu dinin yoluna koymuş, kendisini Rabbine teslim etmiş olan kul cihad ve şehadet konusunda ancak şu iki halden birisi üzeredir. Rabbe teslimiyeti tüm benliğiyle hissetmiş olan bu kul ya canıyla ve kanıyla bu davanın hakikatine şehadet ederek, bu dava uğruna şehid olmuş ya da kalbten gelen coşkun bir arzuyla cihadı, şehadeti, davası yolunda ölmeyi beklemektedir. Üçüncü bir hal mümkün değildir, mü’min kul için. Çünkü iman onun kalbine yerleşmiştir ve bu iman onu ALLAH için çalışmaya, ALLAH için yorulmaya, ALLAH için mücadeleye, ALLAH için ALLAH yolunda ölmeye mutlaka sevkedecektir. işte gerçek iman budur. «La ilahe illALLAH » diyerek nefsinde ve şahsi hayatında sahte ilah ve tağutlara karşı kıyam eden ve onları devirerek, uluhiyyetin ve rububiyyetin gerektirdiği her mevkiyi yalnız ALLAH ’a veren kul, bu kıyama toplumların hayatında da gerçekleştirebilmek, toplumlar üzerinde ilahlaşanları devirmek, ALLAH ’ın uluhiyyetini sosyal hayatın her kademesinde tesis etmek için yer kalbiyle, yeri geldiğinde dili ve kalemiyle, yeri geldiğinde malıyla yeri geldiğinde silahıyla ve kanıyla cihad etmek, en azından bunu kalbten arzulamak zorundadır. Bu zorunluluk sadece ecir kazandırıcı bir emir şeklinde tezahür etmez ALLAH ’ın sisteminde. Bu zorunluluk, La ilahe illALLAH düsturundan kaynaklanan tevhid inancının mutlak bir sonucudur. Bu inanca sahip olduğunu iddia ettiği halde, dinin özür olarak gördüğü mazeretler dışında, ALLAH yolunda çalışmayı, mücadeleyi, malıyla ve canıyla cihadı terkeden, en azından buna dair hiçbir arzu ve istek bulamayan kimse bilmelidir ki kalbine yerleştiği ferdi, hemen harekete geçiren iman, henüz onun kalbine yerleşmemiştir. Çünkü mü’mim kul için iki halden başka üçüncü bir hal yoktur: Ya ALLAH yolunda mücadele vererek şehid olmak ya da bu şehadeti kalbten arzulayarak savaşını beklemek...

2 - Yukandaki hadisi incelerken Enes b. Nadr (r.a)nun:

«Rübeyyi’nin dişi kırılmaz» sözünün üzerinde durmamız faydalı olacaktır. Enes b. Nadr (r.a) bu sözüyle Rasulullah’ın hükmüne karşı çıkmayı kastetmemiştir şüphesiz. 0, bunu söylerken davacı tarafin sonunda fidyeyi kabul edip ALLAH ’ın yardımayla kardeşini kısastan kurtaracağını kastetmektedir. Nitekim, gerçekten faziletli bir kul olan Enes b. Nadr (r.a)’ın bu sözünden sonra ALLAH (c.c) davacı tarafın fidyeyi kabul edip kısastan vazgeçmelerini sağlamıştır.
 

Elifnisa

New member
Katılım
29 Eki 2007
Mesajlar
483
Tepkime puanı
241
Puanları
0
Yaş
43
Konum
istanbul
MAL İLE CİHAD


Ebu Hureyre (r.a) şöyle demiştir:

Rasulullah, (s.a.s)’e muhacirin fakirleri gelip dediler ki:

«Ya RasulALLAH ! Servet sahipleri en yüksek dereceleri kazanıp, Naim Cenneti mutluluğunu alıp gittiler. Hem bizim kıldığımız gibi onlar da namaz kılıyor, bizim tuttuğumuz gibi onlar da oruç tutuyorlar. Hem de malları var, onunla haccediyor, umre yapıyor, cihad ediyor, sadaka veriyorlar. » Rasulullah (s.a. s) buyurdu ki:

«Size bir şeye haber vereyim ki, siz onu yaptığınız takdirde hem bu hususlarda sizi geçmiş olanlara yetişesiniz, hem de sizden sonraya kalanlardan hiçbir kimse size yetişemesin ve içinde bulunduğunuz en hayırlı cemaat siz olasınız. Yalnız onların içinde, size tavsiye ettiğim amelin benzerini yapan biri bulunursa bu müstesnadır. Her namazdan sonra otuz üç kere tesbih, tahmid eder, tekbir alırsınız.» (Yani; SübhanALLAH , Elhamdulillah, ALLAH -u Ekber otuz üçer defa.)

(Buhari-Müslim)


HADİSTEN NE İSTİFADE EDERİZ
— ALLAH yolunda sarfetmenin gayesi, ALLAH ’ın rızasını kazanmak ve ALLAH ’ı anmaktır. Bu sebeple, ALLAH yolunda malla cihad etmek kişiye ALLAH katında üstün dereceler kazandırır. Müslümanlar arasında her konuda eşitliği ve adaleti esas kabul eden İslam dini, bu büyük ecirden fakirleri yada ALLAH yolunda harcama yapamayacak durumda olanları da mahrum bırakmamak için hadiste açıklanan hükmü bildirmiştir. Her namazdan sonra Otuz üçer tesbih, tahmid ve tekbir getirerek ALLAH ’ı anmak ve O’nun yüceliğini kalpte hissetmek... Bu, fakirlerin ecir kazanmalarına vesile olmak için bildirilen bir hükümdür. ALLAH yolunda malıyla cihad eden kişi, aynı zamanda bunu da yaparsa elbette ecri kat kat olacaktır.




7602SANCAGINALTINDA_55.JPG
 
Üst Alt