İmam-ı Azam Ebu Hanife:
“İnsanların ihdas ettikleri ve kendilerinden ortaya koydukları şey, onları hidayete ulaştırmaz. Aslolan Kur’an-ı Kerim’in getirdiği ve Hz.Peygamberin davet ettiği, insanlar arasında tefrika ortaya çıktığı devreye kadar Hz.Peygamberin ve ashabının yapmakta devam edegeldikleri şeylerdir. Bundan başkası ile amel edenler bid’atçi ve kendiliklerinden ihdas edicilerdir.”(İmam-ı Azam Ebu Hanife, el vasiyye)
İmam Ebu Hanife’nin Hadis Anlayışı ve Hanefi Mezhebinin Hadis Metodu, Prof.Dr. İsmail Hakkı Ünal, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 327, ilmi eserler 60, 2 baskı, Ankara 2001)
Ebu Hanife: “Eğer bir kimse, ‘Peygamber (sav)in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi (sav) haksız (cevren) konuşmaz ve Kur’an’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun, Peygamber (sav)’i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şeyet Peygamber (sav) Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala, “Eğer Muhammed, bize karşı ona (Kur’an’a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık, hiç biriniz de onu koruyamazdınız” (Hakka 44-47), kavline uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şahdamarını koparırdı. Allah’ın Resûlü (sav), Allah’ın kitabına muhalefet etmez. Allah’ın kitabına muhalefet eden de Allah’ın Resûlü olamaz... Nebi (sav)’den Kur’an’a aykırı olarak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber (sav)’i red ve onu yalanlama değildir. Bu, ancak, Peygamber (sav)’den batıl rivayette bulunan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber (sav)’e değil. Onun için Peygamber (sav)’in söylediği her şey, işitelim, işitmeyelim, başımız gözümüz üstünedir. Buna iman eder, ve Allah’ın Resûlünün söylediğine, olduğu gibi şehadet ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki O (sav), Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmez. Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın tavsif ettiği bir şeyi ona aykırı bir şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki O (sav) bütün işlerde Allah’la muvafıktır. Bidat olabilecek hiç bir şey yapmamış, Allah azze ve celle’nin söylediği söze hiç bir şey katmamış ve zorlayıcılardan olmamıştır. Onun için Allah Teala; “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” (Nisa 80), buyurmuştur. ( el-Alim 26-27)
Ebu Yusuf: “Rivayetler çoğaldıkça bunlar arasından, bilinmeyen, fıkıh ehlinin bilmediği, Kitab’a ve Sünnete uygun olmayan rivayetler ortaya çıkar. Şaz hadislerden sakın, hadisçilerin ve fukahanın bildikleri (kabul ettikleri) ile, Kitap ve Sünnete uygun olanları al, diğerlerini buna göre değerlendir. Çünkü Kur’an’a muhalif olan, Hz.Peygamber (sav)’den rivayet edilmiş dahi olsa ondan değildir.” (Ebu Yusuf, er-Redd,31)
Ebu Yusuf bu görüşünü, Hz..Peygamber (sav)’e isned ettiği şu hadisle de teyid eder: “Rasulullah (sav) ölüm döşeğinde şöyle dedi: “Ben yalnızca Kur’an’ın haram kıldıklarını haram kılarım. Allah’a yemin ederim ki benim adıma bir şeye (beni bahane ederek) sarılmasınlar.” (Ebu Yusuf er-Redd, 31), devamla şöyle der: Kur’an ve bildiğin (senin için maruf olan) sünneti kendine önder ve rehber yap. Buna tabi ol. Kur’an ve Sünnetten sana manası açık gelmeyen meseleleri buna kıyas et.
Ebu Yusuf bu konuda daha açık bir rivayeti, Evzâî’ye yönelttiği bir itiraz vesilesiyle yaptığı şu tavsiyeden sonra zikretmektedir: “herkesin bildiği (kabul ettiği) hadisi al, şazz olandan sakın. Bize İbn Ebi Kerime, Ebu Cafer’den, o da Rasulullah (sav)’tan şöyle rivayet etti: “Rasulullah (sav) yahudileri çağırarak onlara bazı şeyler sordu. Onlarda anlattılar ve Hz.İsa (as) konusunda yalan söylediler. Bunun üzerine Nebi (sav) minbere çıktı ve insanlara hitaben şöyle dedi: “Benden hadisler yayılacak, size gelenlerden Kur’an’a uygun olanlar bendendir. Kur’an’a aykırı olanlar benden değildir.” ( Ebu Yusuf er-Redd, 24-25)
HZ.ÖMER (RA)’İN TAVSİYESİ :“Hz.Ömer (ra), Kûfe’ye giden Ensardan bir grubu uğurlarken onlara şöyle der:... siz arı vızıltısı gibi Kur’an okuyan (çok olduklarından kinaye) bir kavme gidiyorsunuz. Peygamber (sav)’den rivayeti azaltın. Bu konuda bende sizinle beraberim. Bunun üzerine Karaza şöyle dedi: “Bundan sonra, Rasulullah (sav)’dan hadis rivayet etmeyeceğim.” (er-Redd, 30)
[ek: Sahabe’den Munakka’ b. Husayn: “ Kur’an ile örtüşen, sünnete uygun olan hadislerden başka hiç hadis rivayet etmedim. Çünkü Peygamber adına hayatında yalan isnad ediliyordu. Ölümümden sonra neler yapılmaz ki? (İbn Hacer, el-ısabe)]
Rasulullah (sav): “Benden sonra hadisler çoğalacak, benden bir hadis rivayet edilirse onu Allah’ın kitabına arzedin, uyuyorsa kabul edin, bilin ki o bendendir. Allah’ın kitabına uymuyorsa reddedin, bilin ki ben ondan berîim” (Serahsi, usul 1-365. Şafi’ı bu rivayeti er-risale’sinde tenkit eder,225-226)
Rasulullah (sav): “Allah’ın kitabında olmayan her şart batıldır ve Allah’ın kitabı en haklı olandır” (Serahsi, usul 1-364) Hz.Aişe’nin rivayet ettiği hadisin ilgili kısmı şöyledir:“ Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanlara ne oluyorda Allah’ın kitabında olmayan şartları, şart olarak ileri sürüyorlar. Kim Allah’ın kitabında olmayan bir şartı şart koşarsa bu batıldır. Böyle yüz şart ileri sürülse bile Allah’ın şartı en haklı ve en güvenilir olanıdır.” (Buharî, büyu,67) Serahsi, “Buradaki şarttan murad, Allah’ın kitabına muhalif olan her şarttır, yoksa şartın kendisinin Kur’an’da yer almaması değildir. Çünkü bu hadisin kendisi de kitapta yer almıyor... Bundan anlıyoruz ki, Allah’ın kitabına muhalif olan her hadis merduttur.” (Serahsi, usul I-365-364)
İMAM-AZAM EBU HANİFE’NİN HADİSİ KUR’AN’A ARZINA ÖRNEK:
İmam-ı Azam Ebu Hanife, “Mü’min zina ederse, imanı, başından gömleğinin çıkarıldığı gibi çıkarılır, sonra tevbe edince iman kendisine iade edilir” (E.davut, İ.Mace) hadisi hakkında görüşünü soran birisine, “bu haber Kur’an’a muhaliftir” diyerek şçyle devam eder: “Allah Teala Kur’an’da, ‘zina eden kadın ve erkek’ (Nur,2) şeklinde hitap etmiş, onlardan iman ismini kaldırmamıştır. Yine Allah Teala; ‘içinizden kötülük yapan (zina eden) iki kişiye eziyet edin (cezalandırın)’ (Nisa,16) buyurmuştur. Buradaki ‘sizden’ (minkum) kavli ile yahudileri veya hristiyanaları değil sadece müslümanları kastetmiştir” (E.Hanife, el-Alim,27)
Ebu Hanife, imanı, dil ile ikrar, kalb ile tasdik gödüğü için, ameli ondan bir parça saymamış ve bir müslümanın, şirk dışında işlediği amel ne kadar kötü olursa olsun, mü’min sıfatının devam edeceğini belirtmiştir. (Risale ilâ Osman el-Betti,69)
Hz. Ebu Humeyd hadisi:
Ebu Humeyd es-Sâidî rivayet eder:
Rasulullah (sav) şöyle dedi: “Benden rivayet edilen bir hadisi duyduğunuz zaman,
kalpleriniz onu tanır,
içiniz ona yumuşadığı,
ruhunuz onu içine sindirdiği,
onun size çok yakın olduğunu hissederseniz,
yani onun akla yakın olduğunu görürseniz,
ondan şüphe etmeyin.
Fakat hadisi duyduğunuz zaman,
kalpleriniz ondan nefret eder,
içiniz ondan ürperir,
havsalanız onu kabul etmez,
onu aklınızdan uzak görürseniz,
o söz benden değildir.” (İbn Hanbel 5/224)
Ahmed İbn Hanbel: “Hz. Ebu Humeyd’in rivayet ettiği bu hadis son derece dikkate şayandır. Ehadisi şerifeyi tanımak ve anlamak için bundan daha güzel, bundan daha mükemmel bir ölçü olamaz. Çünkü şari aleyhisselam’ın her sözü ya İslam’ın meselelerini izah eder, yahut kamu yararını irad eder, yahut insanların salah ve ıslahını temin etmek ister. Bu evsaftan hâli olan bir hadis musanna’ (yapay) veya mevzu (uydurma) bir hadistir.”
Ebu Hureyre Hadisi:
Ahmed ve Bezzâr, Ebu Hureyra (ra)’den leyyin bir isnadla...
“Size benden gelen, söylediğim veya söylemediğim hayırlı bir şey intikal ederse, anlayın ki ben onu söylemişimdir. Size benden bir şer (kötü söz) nakledilirse anlayın ki, ben onu dememişimdir. Çünkü ben kötü bir şey söylemem”
Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, cilt 1, sh-44, 130 no’lu hadis...
Kadın aleyhtarı bir hadis ve kritiği...
“...Havva’da olmasaydı bir kadın kocasına ihent etmezdi.” (Buhari, Müslim, Ahmed)
İbn Hacer bu hadisi şerh eder: “Burada, Havva’nın, Ademe yedirinceye kadar ağacın meyvesinden yemesini güzel gösterdiğine işaret vardır. Onun ihanetinin manası, İblisin onu kandırmasını kabullenip Adem’i de bu suça teşvik etmiş olmasıdır. Havva bütün kadın çizginin anası olunca, bütün kadınlar doğum ve soya çekimle ona benzemişlerdir. Hemen hemen hiç bir kadın kocasına fiiilen veya sözlü olarak ihanet etmekten kurtulamaz. Buradaki ihanetten maksat elbette fuhuş irtikabı şeklinde değildir.” (Fethu’l-Beri’den)
Kur’an, Adem ve Havva’nın yeryüzüne indirilişine yol açan cennetteki yasak meyveyi yeme suçunu işleyenin Adem’in kendisi olduğunu açıkca ifade etmektedir. Taha 121: “Adem, Rabbine asi oldu ve yolunu şaşırdı”. (Havva Rabbine asi oldu denilmemektedir)
Bakara 36: “...Şeytan onları kandırıp ayarttı...”
Sonuç olarak Kur’an’ın hiç bir yerinde Ademi ayartanın Havva olduğuna dair en küçük bir işarete dahi rastlamak mümkün değildir.
Yukardaki söz, önceki dinlerin kültürlerinden, bilhassa yahudi kültüründen (Tevrat, tekvin 3/1-21) gelen bir telakkinin, hadis haline sokulmuş şeklidir.
Hemmam b. Münebbih’in sahifesi gibi oldukça erken bir döneme ait bir hadis derlemesinde yer alsa da, Buhari ve Müslim buna sahih dese de, İbn Hacer bu konuyu desteklese de, Kur’an’ın açık beyanları bütün bunların geçersiz olduğunu, dolayısıyla HzçPeygamberin sözü olmayacağını acıkça gösterir.
-Havva hiç bir zaman kocasına ihanet etmemiştir.
-Kadınların kocasına ihanetleri, Havva’nın ömrü boyunca Adem’e yapmadığı türden bir şeydir.
-Allah’ın Rasulünün Havva’yı ihanetle ve bütün hain kadınlara bu hainliğiyle öncülük etmekle nitelendirildiği, ona nasıl nisbet ediliyor.
“Bu gerçeği Rasulullah Kur’an’dan öğrenmiş olmayacağına göre, nereden öğrenmiştir? İşin doğrusu ne böyle bir gerçek vardır, ne de Rasulullah böyle bir söz söylemiştir. Çünkü o, en nezih bir dil kullanan bir kimsedir. Bu hadis ise onun ve dinin düşmanı olanların İsrailiyet’larıdır. Bize düşen bunları reddetmektir.”
İbrahim Sarmış, Hz.Peygamberi Doğru Anlamak, Cilt 1, sh, 413-414)
“İnsanların ihdas ettikleri ve kendilerinden ortaya koydukları şey, onları hidayete ulaştırmaz. Aslolan Kur’an-ı Kerim’in getirdiği ve Hz.Peygamberin davet ettiği, insanlar arasında tefrika ortaya çıktığı devreye kadar Hz.Peygamberin ve ashabının yapmakta devam edegeldikleri şeylerdir. Bundan başkası ile amel edenler bid’atçi ve kendiliklerinden ihdas edicilerdir.”(İmam-ı Azam Ebu Hanife, el vasiyye)
Kur’an’a uygunluk ya da Kur’an’a arz:
Ebu Hanife: “Eğer bir kimse, ‘Peygamber (sav)in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi (sav) haksız (cevren) konuşmaz ve Kur’an’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun, Peygamber (sav)’i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kur’an’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şeyet Peygamber (sav) Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala, “Eğer Muhammed, bize karşı ona (Kur’an’a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık, hiç biriniz de onu koruyamazdınız” (Hakka 44-47), kavline uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şahdamarını koparırdı. Allah’ın Resûlü (sav), Allah’ın kitabına muhalefet etmez. Allah’ın kitabına muhalefet eden de Allah’ın Resûlü olamaz... Nebi (sav)’den Kur’an’a aykırı olarak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber (sav)’i red ve onu yalanlama değildir. Bu, ancak, Peygamber (sav)’den batıl rivayette bulunan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber (sav)’e değil. Onun için Peygamber (sav)’in söylediği her şey, işitelim, işitmeyelim, başımız gözümüz üstünedir. Buna iman eder, ve Allah’ın Resûlünün söylediğine, olduğu gibi şehadet ederiz. Ve yine şehadet ederiz ki O (sav), Allah’ın nehyettiği bir şeyi emretmez. Allah’ın bağladığı bir şeyi koparmaz. Allah’ın tavsif ettiği bir şeyi ona aykırı bir şekilde tavsif etmez. Şehadet ederiz ki O (sav) bütün işlerde Allah’la muvafıktır. Bidat olabilecek hiç bir şey yapmamış, Allah azze ve celle’nin söylediği söze hiç bir şey katmamış ve zorlayıcılardan olmamıştır. Onun için Allah Teala; “Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur” (Nisa 80), buyurmuştur. ( el-Alim 26-27)
Ebu Yusuf: “Rivayetler çoğaldıkça bunlar arasından, bilinmeyen, fıkıh ehlinin bilmediği, Kitab’a ve Sünnete uygun olmayan rivayetler ortaya çıkar. Şaz hadislerden sakın, hadisçilerin ve fukahanın bildikleri (kabul ettikleri) ile, Kitap ve Sünnete uygun olanları al, diğerlerini buna göre değerlendir. Çünkü Kur’an’a muhalif olan, Hz.Peygamber (sav)’den rivayet edilmiş dahi olsa ondan değildir.” (Ebu Yusuf, er-Redd,31)
Ebu Yusuf bu görüşünü, Hz..Peygamber (sav)’e isned ettiği şu hadisle de teyid eder: “Rasulullah (sav) ölüm döşeğinde şöyle dedi: “Ben yalnızca Kur’an’ın haram kıldıklarını haram kılarım. Allah’a yemin ederim ki benim adıma bir şeye (beni bahane ederek) sarılmasınlar.” (Ebu Yusuf er-Redd, 31), devamla şöyle der: Kur’an ve bildiğin (senin için maruf olan) sünneti kendine önder ve rehber yap. Buna tabi ol. Kur’an ve Sünnetten sana manası açık gelmeyen meseleleri buna kıyas et.
Ebu Yusuf bu konuda daha açık bir rivayeti, Evzâî’ye yönelttiği bir itiraz vesilesiyle yaptığı şu tavsiyeden sonra zikretmektedir: “herkesin bildiği (kabul ettiği) hadisi al, şazz olandan sakın. Bize İbn Ebi Kerime, Ebu Cafer’den, o da Rasulullah (sav)’tan şöyle rivayet etti: “Rasulullah (sav) yahudileri çağırarak onlara bazı şeyler sordu. Onlarda anlattılar ve Hz.İsa (as) konusunda yalan söylediler. Bunun üzerine Nebi (sav) minbere çıktı ve insanlara hitaben şöyle dedi: “Benden hadisler yayılacak, size gelenlerden Kur’an’a uygun olanlar bendendir. Kur’an’a aykırı olanlar benden değildir.” ( Ebu Yusuf er-Redd, 24-25)
HZ.ÖMER (RA)’İN TAVSİYESİ :“Hz.Ömer (ra), Kûfe’ye giden Ensardan bir grubu uğurlarken onlara şöyle der:... siz arı vızıltısı gibi Kur’an okuyan (çok olduklarından kinaye) bir kavme gidiyorsunuz. Peygamber (sav)’den rivayeti azaltın. Bu konuda bende sizinle beraberim. Bunun üzerine Karaza şöyle dedi: “Bundan sonra, Rasulullah (sav)’dan hadis rivayet etmeyeceğim.” (er-Redd, 30)
[ek: Sahabe’den Munakka’ b. Husayn: “ Kur’an ile örtüşen, sünnete uygun olan hadislerden başka hiç hadis rivayet etmedim. Çünkü Peygamber adına hayatında yalan isnad ediliyordu. Ölümümden sonra neler yapılmaz ki? (İbn Hacer, el-ısabe)]
Rasulullah (sav): “Benden sonra hadisler çoğalacak, benden bir hadis rivayet edilirse onu Allah’ın kitabına arzedin, uyuyorsa kabul edin, bilin ki o bendendir. Allah’ın kitabına uymuyorsa reddedin, bilin ki ben ondan berîim” (Serahsi, usul 1-365. Şafi’ı bu rivayeti er-risale’sinde tenkit eder,225-226)
Rasulullah (sav): “Allah’ın kitabında olmayan her şart batıldır ve Allah’ın kitabı en haklı olandır” (Serahsi, usul 1-364) Hz.Aişe’nin rivayet ettiği hadisin ilgili kısmı şöyledir:“ Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “İnsanlara ne oluyorda Allah’ın kitabında olmayan şartları, şart olarak ileri sürüyorlar. Kim Allah’ın kitabında olmayan bir şartı şart koşarsa bu batıldır. Böyle yüz şart ileri sürülse bile Allah’ın şartı en haklı ve en güvenilir olanıdır.” (Buharî, büyu,67) Serahsi, “Buradaki şarttan murad, Allah’ın kitabına muhalif olan her şarttır, yoksa şartın kendisinin Kur’an’da yer almaması değildir. Çünkü bu hadisin kendisi de kitapta yer almıyor... Bundan anlıyoruz ki, Allah’ın kitabına muhalif olan her hadis merduttur.” (Serahsi, usul I-365-364)
İMAM-AZAM EBU HANİFE’NİN HADİSİ KUR’AN’A ARZINA ÖRNEK:
İmam-ı Azam Ebu Hanife, “Mü’min zina ederse, imanı, başından gömleğinin çıkarıldığı gibi çıkarılır, sonra tevbe edince iman kendisine iade edilir” (E.davut, İ.Mace) hadisi hakkında görüşünü soran birisine, “bu haber Kur’an’a muhaliftir” diyerek şçyle devam eder: “Allah Teala Kur’an’da, ‘zina eden kadın ve erkek’ (Nur,2) şeklinde hitap etmiş, onlardan iman ismini kaldırmamıştır. Yine Allah Teala; ‘içinizden kötülük yapan (zina eden) iki kişiye eziyet edin (cezalandırın)’ (Nisa,16) buyurmuştur. Buradaki ‘sizden’ (minkum) kavli ile yahudileri veya hristiyanaları değil sadece müslümanları kastetmiştir” (E.Hanife, el-Alim,27)
Ebu Hanife, imanı, dil ile ikrar, kalb ile tasdik gödüğü için, ameli ondan bir parça saymamış ve bir müslümanın, şirk dışında işlediği amel ne kadar kötü olursa olsun, mü’min sıfatının devam edeceğini belirtmiştir. (Risale ilâ Osman el-Betti,69)
Hz. Ebu Humeyd hadisi:
Ebu Humeyd es-Sâidî rivayet eder:
Rasulullah (sav) şöyle dedi: “Benden rivayet edilen bir hadisi duyduğunuz zaman,
kalpleriniz onu tanır,
içiniz ona yumuşadığı,
ruhunuz onu içine sindirdiği,
onun size çok yakın olduğunu hissederseniz,
yani onun akla yakın olduğunu görürseniz,
ondan şüphe etmeyin.
Fakat hadisi duyduğunuz zaman,
kalpleriniz ondan nefret eder,
içiniz ondan ürperir,
havsalanız onu kabul etmez,
onu aklınızdan uzak görürseniz,
o söz benden değildir.” (İbn Hanbel 5/224)
Ahmed İbn Hanbel: “Hz. Ebu Humeyd’in rivayet ettiği bu hadis son derece dikkate şayandır. Ehadisi şerifeyi tanımak ve anlamak için bundan daha güzel, bundan daha mükemmel bir ölçü olamaz. Çünkü şari aleyhisselam’ın her sözü ya İslam’ın meselelerini izah eder, yahut kamu yararını irad eder, yahut insanların salah ve ıslahını temin etmek ister. Bu evsaftan hâli olan bir hadis musanna’ (yapay) veya mevzu (uydurma) bir hadistir.”
Ebu Hureyre Hadisi:
Ahmed ve Bezzâr, Ebu Hureyra (ra)’den leyyin bir isnadla...
“Size benden gelen, söylediğim veya söylemediğim hayırlı bir şey intikal ederse, anlayın ki ben onu söylemişimdir. Size benden bir şer (kötü söz) nakledilirse anlayın ki, ben onu dememişimdir. Çünkü ben kötü bir şey söylemem”
Büyük Hadis Külliyatı, Rudani, cilt 1, sh-44, 130 no’lu hadis...
Kadın aleyhtarı bir hadis ve kritiği...
“...Havva’da olmasaydı bir kadın kocasına ihent etmezdi.” (Buhari, Müslim, Ahmed)
İbn Hacer bu hadisi şerh eder: “Burada, Havva’nın, Ademe yedirinceye kadar ağacın meyvesinden yemesini güzel gösterdiğine işaret vardır. Onun ihanetinin manası, İblisin onu kandırmasını kabullenip Adem’i de bu suça teşvik etmiş olmasıdır. Havva bütün kadın çizginin anası olunca, bütün kadınlar doğum ve soya çekimle ona benzemişlerdir. Hemen hemen hiç bir kadın kocasına fiiilen veya sözlü olarak ihanet etmekten kurtulamaz. Buradaki ihanetten maksat elbette fuhuş irtikabı şeklinde değildir.” (Fethu’l-Beri’den)
Kur’an, Adem ve Havva’nın yeryüzüne indirilişine yol açan cennetteki yasak meyveyi yeme suçunu işleyenin Adem’in kendisi olduğunu açıkca ifade etmektedir. Taha 121: “Adem, Rabbine asi oldu ve yolunu şaşırdı”. (Havva Rabbine asi oldu denilmemektedir)
Bakara 36: “...Şeytan onları kandırıp ayarttı...”
Sonuç olarak Kur’an’ın hiç bir yerinde Ademi ayartanın Havva olduğuna dair en küçük bir işarete dahi rastlamak mümkün değildir.
Yukardaki söz, önceki dinlerin kültürlerinden, bilhassa yahudi kültüründen (Tevrat, tekvin 3/1-21) gelen bir telakkinin, hadis haline sokulmuş şeklidir.
Hemmam b. Münebbih’in sahifesi gibi oldukça erken bir döneme ait bir hadis derlemesinde yer alsa da, Buhari ve Müslim buna sahih dese de, İbn Hacer bu konuyu desteklese de, Kur’an’ın açık beyanları bütün bunların geçersiz olduğunu, dolayısıyla HzçPeygamberin sözü olmayacağını acıkça gösterir.
-Havva hiç bir zaman kocasına ihanet etmemiştir.
-Kadınların kocasına ihanetleri, Havva’nın ömrü boyunca Adem’e yapmadığı türden bir şeydir.
-Allah’ın Rasulünün Havva’yı ihanetle ve bütün hain kadınlara bu hainliğiyle öncülük etmekle nitelendirildiği, ona nasıl nisbet ediliyor.
“Bu gerçeği Rasulullah Kur’an’dan öğrenmiş olmayacağına göre, nereden öğrenmiştir? İşin doğrusu ne böyle bir gerçek vardır, ne de Rasulullah böyle bir söz söylemiştir. Çünkü o, en nezih bir dil kullanan bir kimsedir. Bu hadis ise onun ve dinin düşmanı olanların İsrailiyet’larıdır. Bize düşen bunları reddetmektir.”
İbrahim Sarmış, Hz.Peygamberi Doğru Anlamak, Cilt 1, sh, 413-414)