Kâmil mü’min; her işinde, her sözünde Allah(c.c.)’ın isteğini ve rızâsını gözeten kişidir.Bu duruma gelmeyi başarabilen kullar için yaşanmakta olan, artık büyük günahlardan ve küçük günahlardan uzak durmaya çalışmak değildir.Onlar bunu zâten aşmış ve geçmişlerdir. Onlar artık unun içinden kepeği ayırır gibi, kaba günahlardan kurtulmuş durumdadırlar.Bu duruma gelebilenler, unun içindeki tuzu ayırma durumunda bulunan insanlar gibidir.Onlar, hayırla şerri ayırt etme durumunu geçmiş, hayrın içindeki daha üstün hayrı, onun da ötesinde saf hayrı arar olmuşlardır.
Onlar o durumdadırlar ki, îmânları o seviyeye gelmiştir ki artık hiç günah işleyemezler.Hacı Bektâş-ı Velî’nin “Eğer insanlar gerçekten meleklere îmân etmiş olsalardı, hiç günah işleyemezlerdi.” sözünün canlı örneği olmuşlardır.Zîrâ gerçekten meleklere îmân etmiş olanlar, kirâmen kâtibin meleklerine de inanacaklar ve sürekli onların gözetiminde olduklarını hiçbir zaman unutmayacakları için, hiçbir kötü iş yapamayacaklardır.Ulaştıkları yerde kalamayacaklarına göre de daha yukarıya ulaşmanın yolunu arayacaklardır.
O zaman da hayatlarının tek amacı, Allah(c.c.)’ın rızâsını ve yakınlığını aramak olacaktır.Onlar artık her şeyde; ağaçta taşta, çiçekte böcekte, zerrede kürrede, kuşta balıkta Zât-ı İlâhî(c.c.)’nin tecellilerini müşahade eder hâle ulaşacaklardır.
.
Bu konuda rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır :
HADÎS-İ ŞERİF : “İhsan, senin Rabbini görüyormuş gibi Allah(c.c.)’a kulluk etmendir.Sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.”
İşte yukarıdan beri anlattıklarımızın en özlü, en kapsamlı açıklaması Hazret-i Peygamber(a.s.)’in bu sözüdür.
İşte Allah(c.c.)’ın, kendi varlıklarından geçerek kendi rızâsını kazanmaya çalışan bu kullarına nîmeti, yukarıdaki hadîs-i şerifte anlatılan “ihsan” olgusudur.
Peki; ihsan dediğimiz, ne olduğunu anlatmakta kelimelerin ve sözlerin yetersiz kaldığı bu nîmetin ötesi var mıdır?
Elbette vardır.Zîrâ gayret de, nîmet de bir sınırlamaya tâbî tutulmuş değildir.İhsana nâil olarak, bu şekilde kulluk edenlerin göreceği karşılık nedir?
RAHMÂN SÛRESİ / 60 : “İhsanın karşılığı, ihsandan başka bir şey midir?”
Âyet-i kerîmesi, ihsanın karşılığının yine ihsan olduğunu ifâde etmektedir.Ancak bunun daha
fazlasının da olduğu ,
YÛNÛS SÛRESİ / 26 : “Güzel davrananlara daha güzel karşılık, birde fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir).İşte onlar cennet ehlidirler.ve onlar orada ebedî kalacaklardır.”
Ayet-i kerîmesiyle müjdelenmiştir.Yâni her hareketinde, her sözünde, her düşüncesinde ihsan duygusu, ihsan rûhu egemen olanlar için daha güzel ihsan, üstelik bir de ne olduğunu ancak Cenâb-ı Rabbil Âlemîn’in bildiği bir fazla bulunmaktadır.
Allah(c.c.), cümleyi ihsan ile kulluk edenler zümresine dâhil eylesin.
Onlar o durumdadırlar ki, îmânları o seviyeye gelmiştir ki artık hiç günah işleyemezler.Hacı Bektâş-ı Velî’nin “Eğer insanlar gerçekten meleklere îmân etmiş olsalardı, hiç günah işleyemezlerdi.” sözünün canlı örneği olmuşlardır.Zîrâ gerçekten meleklere îmân etmiş olanlar, kirâmen kâtibin meleklerine de inanacaklar ve sürekli onların gözetiminde olduklarını hiçbir zaman unutmayacakları için, hiçbir kötü iş yapamayacaklardır.Ulaştıkları yerde kalamayacaklarına göre de daha yukarıya ulaşmanın yolunu arayacaklardır.
O zaman da hayatlarının tek amacı, Allah(c.c.)’ın rızâsını ve yakınlığını aramak olacaktır.Onlar artık her şeyde; ağaçta taşta, çiçekte böcekte, zerrede kürrede, kuşta balıkta Zât-ı İlâhî(c.c.)’nin tecellilerini müşahade eder hâle ulaşacaklardır.
.
Bu konuda rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır :
HADÎS-İ ŞERİF : “İhsan, senin Rabbini görüyormuş gibi Allah(c.c.)’a kulluk etmendir.Sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.”
İşte yukarıdan beri anlattıklarımızın en özlü, en kapsamlı açıklaması Hazret-i Peygamber(a.s.)’in bu sözüdür.
İşte Allah(c.c.)’ın, kendi varlıklarından geçerek kendi rızâsını kazanmaya çalışan bu kullarına nîmeti, yukarıdaki hadîs-i şerifte anlatılan “ihsan” olgusudur.
Peki; ihsan dediğimiz, ne olduğunu anlatmakta kelimelerin ve sözlerin yetersiz kaldığı bu nîmetin ötesi var mıdır?
Elbette vardır.Zîrâ gayret de, nîmet de bir sınırlamaya tâbî tutulmuş değildir.İhsana nâil olarak, bu şekilde kulluk edenlerin göreceği karşılık nedir?
RAHMÂN SÛRESİ / 60 : “İhsanın karşılığı, ihsandan başka bir şey midir?”
Âyet-i kerîmesi, ihsanın karşılığının yine ihsan olduğunu ifâde etmektedir.Ancak bunun daha
fazlasının da olduğu ,
YÛNÛS SÛRESİ / 26 : “Güzel davrananlara daha güzel karşılık, birde fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulaşır, ne de bir horluk (gelir).İşte onlar cennet ehlidirler.ve onlar orada ebedî kalacaklardır.”
Ayet-i kerîmesiyle müjdelenmiştir.Yâni her hareketinde, her sözünde, her düşüncesinde ihsan duygusu, ihsan rûhu egemen olanlar için daha güzel ihsan, üstelik bir de ne olduğunu ancak Cenâb-ı Rabbil Âlemîn’in bildiği bir fazla bulunmaktadır.
Allah(c.c.), cümleyi ihsan ile kulluk edenler zümresine dâhil eylesin.