Hırs

İlkokulda bir arkadaşım vardı. Zayıf aldığı zaman ağlardı. Fakat işin garibi başkaları iyi aldığı zaman da ağlardı. Hırslıydı… kendi başarısızlığına tahammül edemediği gibi başkalarının başarılarına da katlanamazdı. Bu arkadaşım ile yıllar sonra karşılaştım. Bir şirkette üst düzey yönetici olarak görev yapıyordu. Onu ondan sonraki görüşümde ise amatem de tedavi olmaktaydı. Beklentisi gerçekleşmemiş, şirket sahibi genel müdürlük görevine ondan daha başarılı birini getirdiği için, bunalıma girmiş, kendini alkole vermiş ve tedavi görmekteydi.

İnsanlar vardır, başarısızlığı asla kabullenemez. İnsancıklar vardır, başkalarının başarılarını hazmedemez. Bazılarının sahip oldukları onları rahatsız eder. Bu kıskançlık onları her türlü kötülüğe ve iftiraya sürükler. Bulundukları makama hazmedemeden yükselen insanlar yönettiği kişilere karşı zulüm edici olurlar. Diğer yöneticilerin daha fazla sevilmesi onları çileden çıkartır.

Tarih boyunca en çok gıpta edilen lider Atatürk olmuştur. Onun imkânsız denebilecek şartlarda bir ülkeyi inşa etmiş olması, bazı kişi ve çevrelerde hazımsızlık yaratmıştır.
Hatta ondan övgü ile bahseden diğer liderler bile onun bu başarısını kıskanmışlardır.

Oysa onun başarısının sırrı kendisine inanan insanların korkusunu değil sevgisini kazanmış olmasıdır. Sessizce gelmiş fakat görkemli bir şekilde gitmiştir. Onun kadar uzun sevgi ve minnet ile hatırlanan bir lider daha yoktur. Birçok lider yönettiği toplumlar tarafından yaşarken alkışlanmış ölünce ise yuhalanmıştır. Hitler yaşarken etrafındakiler kendisine adeta tapıyorlardı. Şimdi ise Almanya da Hitler bir utanç kaynağı olarak simgeleşmiştir. Saddam Hüseyin yaşarken toplumu korkusundan ona adeta secde ediyordu. İktidardan düştükten sonra o halk heykelinin üstünde tepindi.

Hırslı olmak bir yere kadar insanı yükseltir. Ama fazlası insanı bitirir. Nerede duracağınızı iyi bilmeniz gerekir.

Eğer başarısızlığı hazmedemiyorsanız ve başkalarının başarılarından rahatsız oluyorsanız, dikkatli olun. Hırs iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Karşınızdakine zarar verdiği gibi sizi de yaralayabilir.

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap'ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında "İnandık!" derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: "Öfkenizle geberin!" Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.
Size bir iyilik dokunsa bu onları rahatsız eder. Size bir kötülük dokunsa bununla sevinir, ferahlarlar. Eğer sabreder, sakınır/korunursanız onların tuzakları size hiçbir şekilde zarar veremez. Allah Muhît'tir, yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.
ALİ İMRAN SURESİ (118-120)

ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN.

(Akın Örsmen 12.3.2008)
YOL GÖSTERİCİ
 
İlkokulda bir arkadaşım vardı. Zayıf aldığı zaman ağlardı. Fakat işin garibi başkaları iyi aldığı zaman da ağlardı. Hırslıydı… kendi başarısızlığına tahammül edemediği gibi başkalarının başarılarına da katlanamazdı. Bu arkadaşım ile yıllar sonra karşılaştım. Bir şirkette üst düzey yönetici olarak görev yapıyordu. Onu ondan sonraki görüşümde ise amatem de tedavi olmaktaydı. Beklentisi gerçekleşmemiş, şirket sahibi genel müdürlük görevine ondan daha başarılı birini getirdiği için, bunalıma girmiş, kendini alkole vermiş ve tedavi görmekteydi.

İnsanlar vardır, başarısızlığı asla kabullenemez. İnsancıklar vardır, başkalarının başarılarını hazmedemez. Bazılarının sahip oldukları onları rahatsız eder. Bu kıskançlık onları her türlü kötülüğe ve iftiraya sürükler. Bulundukları makama hazmedemeden yükselen insanlar yönettiği kişilere karşı zulüm edici olurlar. Diğer yöneticilerin daha fazla sevilmesi onları çileden çıkartır.

Tarih boyunca en çok gıpta edilen lider Atatürk olmuştur. Onun imkânsız denebilecek şartlarda bir ülkeyi inşa etmiş olması, bazı kişi ve çevrelerde hazımsızlık yaratmıştır.
Hatta ondan övgü ile bahseden diğer liderler bile onun bu başarısını kıskanmışlardır.

Oysa onun başarısının sırrı kendisine inanan insanların korkusunu değil sevgisini kazanmış olmasıdır. Sessizce gelmiş fakat görkemli bir şekilde gitmiştir. Onun kadar uzun sevgi ve minnet ile hatırlanan bir lider daha yoktur. Birçok lider yönettiği toplumlar tarafından yaşarken alkışlanmış ölünce ise yuhalanmıştır. Hitler yaşarken etrafındakiler kendisine adeta tapıyorlardı. Şimdi ise Almanya da Hitler bir utanç kaynağı olarak simgeleşmiştir. Saddam Hüseyin yaşarken toplumu korkusundan ona adeta secde ediyordu. İktidardan düştükten sonra o halk heykelinin üstünde tepindi.

Hırslı olmak bir yere kadar insanı yükseltir. Ama fazlası insanı bitirir. Nerede duracağınızı iyi bilmeniz gerekir.

Eğer başarısızlığı hazmedemiyorsanız ve başkalarının başarılarından rahatsız oluyorsanız, dikkatli olun. Hırs iki tarafı keskin bir kılıç gibidir. Karşınızdakine zarar verdiği gibi sizi de yaralayabilir.

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir. Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap'ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında "İnandık!" derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: "Öfkenizle geberin!" Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.
Size bir iyilik dokunsa bu onları rahatsız eder. Size bir kötülük dokunsa bununla sevinir, ferahlarlar. Eğer sabreder, sakınır/korunursanız onların tuzakları size hiçbir şekilde zarar veremez. Allah Muhît'tir, yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.
ALİ İMRAN SURESİ (118-120)

ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN.

(Akın Örsmen 12.3.2008)
YOL GÖSTERİCİ


Alınan son ayeti kerime.. Seviyenizin altındakilerden sırdaş edinmeyin diye bir ayet olamayacağını düşünerek bir kaç meale baktım.. Fakat hiç birisinde göremedim.. En son Öztürk mealine baktığımda gördüm..

Konu güzel, fakat insanlar kendi yazdıklarını ayetle kuvvetlendirmek isterler.. bunu da kendi kafasına konuyu oturttuktan sonra ayetlere yönelerek delil aramaya başlarlar. Buda bizi çelişkilere sürüklemektedir. Kendi düşüncelerine ayetlerden çok rahat delil bulabilirsin, ama okuduğun ayetten güzel bir delil çıkaramazsın kolay kolay.. Ayetin en sonunda olması zaten bunun delilidir. İlk önce konu yazılmış sonradan delil getirilmiş. Eskiler ilk önce ayet ve hadisi yazar ondan sonra kendi düşüncelerini, anladıklarını yazarlardı.
Yazarımız ilk önce konu anlatmış açıklamış, ondan sonra benim düşüncelerimi ifade eden bir ayet meali ( mealler çok öenmli). arapçasıyla hiç alakası olmayan bir meal aramaya koyulmuş ve sonunda öztürk mealini kendisine delil olarak almıştır.

Seviyenizin altındakilerden dost sırdaş edinmeyin ne demek ?
Kuranın muhtevasına, mütevazileğe tamamen ters bir ifade.. Eğer kendini bir kimseden üstün görüyorsan, onun seviyesi senden daha düşükse sakın onunla dost olma, arkadaşlık kurma, sırrını verme.. Kısacası kibirli ol gibi bir şey..
Bilgin varsa, makam mevki sahibiysen, bir müdürsen kesinlikle emrin altındakilerle dost olma, arkadaşlık etme..
Böyle bir ifade sizin yorumunuzdur. kesinlikle kuran mal edilemez. Öztürk parantesiz meal adı altında kendi yorumlarını katmış parantez yerine ' / ' işaretini kullanmıştır.

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin.Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. (öztürk )

118.Ey imân edenler! Sizden başka olanları dost ittihaz etmeyiniz. Size fesat eriştirmekte asla kusur etmezler. ( bilmen )

118 - Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, ( elmalılı )

3/118. Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, ( diyanet )

Ayeti kerimede 'seviyenizin altındakilerden' ifadesi kesinlikle yer almamaktadır. Sizden olmayandan kasıt inmayanlar, müminlerin dışındakilerdir diyebiliriz. Seviyenizin altındakiler dediğimiz zaman;
İlk önce kendini belli bir seviyede görerek kibirlenmek zorundasınız,
Sonra sizin altındaki insanları küçük görerek onlarla sırdaş/ arkadaş olmayacaksınız. Hoca talebesiyle, amir memuruyla dost olmayacak, onunla bir bağ bir ilişki kurmayacaktır. Bunlar İslama tamamen zıt şeylerdir. Fakat bunu meal adı altında kuranın emriymiş gibi göstermektedirler.

Öyle inanıyorum ki böyle bir meal yazanlar kendi seviyesi altındakilerden, öğrencilerinden uzak durmaktadırlar. Onlarla birebir ilgilenmemektedirler..
 
Alınan son ayeti kerime.. Seviyenizin altındakilerden sırdaş edinmeyin diye bir ayet olamayacağını düşünerek bir kaç meale baktım.. Fakat hiç birisinde göremedim.. En son Öztürk mealine baktığımda gördüm..

Konu güzel, fakat insanlar kendi yazdıklarını ayetle kuvvetlendirmek isterler.. bunu da kendi kafasına konuyu oturttuktan sonra ayetlere yönelerek delil aramaya başlarlar. Buda bizi çelişkilere sürüklemektedir. Kendi düşüncelerine ayetlerden çok rahat delil bulabilirsin, ama okuduğun ayetten güzel bir delil çıkaramazsın kolay kolay.. Ayetin en sonunda olması zaten bunun delilidir. İlk önce konu yazılmış sonradan delil getirilmiş. Eskiler ilk önce ayet ve hadisi yazar ondan sonra kendi düşüncelerini, anladıklarını yazarlardı.
Yazarımız ilk önce konu anlatmış açıklamış, ondan sonra benim düşüncelerimi ifade eden bir ayet meali ( mealler çok öenmli). arapçasıyla hiç alakası olmayan bir meal aramaya koyulmuş ve sonunda öztürk mealini kendisine delil olarak almıştır.

Seviyenizin altındakilerden dost sırdaş edinmeyin ne demek ?
Kuranın muhtevasına, mütevazileğe tamamen ters bir ifade.. Eğer kendini bir kimseden üstün görüyorsan, onun seviyesi senden daha düşükse sakın onunla dost olma, arkadaşlık kurma, sırrını verme.. Kısacası kibirli ol gibi bir şey..
Bilgin varsa, makam mevki sahibiysen, bir müdürsen kesinlikle emrin altındakilerle dost olma, arkadaşlık etme..
Böyle bir ifade sizin yorumunuzdur. kesinlikle kuran mal edilemez. Öztürk parantesiz meal adı altında kendi yorumlarını katmış parantez yerine ' / ' işaretini kullanmıştır.

Ey iman sahipleri! Kendi dışınızdakilerden/seviyenizin altındakilerden bir kimseyi sırdaş edinmeyin.Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı verecek şeyi pek severler. (öztürk )

118.Ey imân edenler! Sizden başka olanları dost ittihaz etmeyiniz. Size fesat eriştirmekte asla kusur etmezler. ( bilmen )

118 - Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, ( elmalılı )

3/118. Ey İnananlar! Sizden olmayanı sırdaş edinmeyin, onlar sizi şaşırtmaktan geri durmazlar, ( diyanet )

Ayeti kerimede 'seviyenizin altındakilerden' ifadesi kesinlikle yer almamaktadır. Sizden olmayandan kasıt inmayanlar, müminlerin dışındakilerdir diyebiliriz. Seviyenizin altındakiler dediğimiz zaman;
İlk önce kendini belli bir seviyede görerek kibirlenmek zorundasınız,
Sonra sizin altındaki insanları küçük görerek onlarla sırdaş/ arkadaş olmayacaksınız. Hoca talebesiyle, amir memuruyla dost olmayacak, onunla bir bağ bir ilişki kurmayacaktır. Bunlar İslama tamamen zıt şeylerdir. Fakat bunu meal adı altında kuranın emriymiş gibi göstermektedirler.

Öyle inanıyorum ki böyle bir meal yazanlar kendi seviyesi altındakilerden, öğrencilerinden uzak durmaktadırlar. Onlarla birebir ilgilenmemektedirler..

Sevgili ARZ_7,

Burada bahsedilen seviye tabirinden kasıt sanırım bilgi veya takva seviyesidir.

Esasen Zümer suresi 9. ayettede bu ifade edilmiştir.

Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." ZÜMER SURESİ 9.

Yoksa Cenab-ı Allah insanları mal mülk veya mevkiye göre seviyelendirmez.

Benzeri bir ifade incilde de kullanılmıştır;

MATTA: Mat.7: 6 "Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler."
 
Sevgili ARZ_7,

Burada bahsedilen seviye tabirinden kasıt sanırım bilgi veya takva seviyesidir.

Esasen Zümer suresi 9. ayettede bu ifade edilmiştir.

Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." ZÜMER SURESİ 9.

Yoksa Cenab-ı Allah insanları mal mülk veya mevkiye göre seviyelendirmez.

Benzeri bir ifade incilde de kullanılmıştır;

MATTA: Mat.7: 6 "Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler."


Yazı da tamamen makam mevki üstünlüğü anlatılmış ve ayette seviye geçmediği halde seviye kelimesi eklenilmiştir.

Burada bahsedilen seviye tabirinden kasıt

Ayette seviye kelimesi geçmiyor ki buradaki seviyeden kasıt bilgi ve takva seviyesi olsun? Bilgi veya takvayı kastedecek bir '' seviye'' kelimesi ayeti kerimede geçmemektedir. bunu belirtmek istedim.


Böyle birisi; gece saatlerinde secde ederek, ayakta durarak ibadet eden, ahiretten korkan, Rabbinin rahmetini uman biri gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır." ZÜMER SURESİ 9.

Bu ayette bilenlerle bilmeyenlerin eşit olamdığı vurgulanmıştır. Amenna.. Fakat bilgi yönünden sizin seviyeniz altında olanları dost/sırdaş edinmeyin gibi bir ifade yoktur, çıkarılamaz.
Sadece bir olmadığı vurgulanmıştır. Bilen insan kesinlikle kendisini bilmeyenden üstün görmez. Bilmeyeni kendi seviyesinin altında diye vasıflandırmaz.
 
Kardeşim,

Sen benim yazımı mı eleştiriyorsun yoksa meali mi eleştiriyorsun ? Yoksa sadece eleştirmiş olmak için mi eleştiriyorsun ?

Eğer meali eleştiriyorsan, bu eleştirinin muhatabı ben değilim, Yaşar Nuri'dir. Sadece bir şeyler karalamış olmak için eleştiriyorsan, ona bir diyeceğim yok.

Eğer o ulvi bilginiz ile daha doğru bir meal yazarsanız, bizde sizin bilginizden istifade etmiş oluruz vesselam.
 
Kardeşim,

Sen benim yazımı mı eleştiriyorsun yoksa meali mi eleştiriyorsun ? Yoksa sadece eleştirmiş olmak için mi eleştiriyorsun ?

Eğer meali eleştiriyorsan, bu eleştirinin muhatabı ben değilim, Yaşar Nuri'dir. Sadece bir şeyler karalamış olmak için eleştiriyorsan, ona bir diyeceğim yok.

Eğer o ulvi bilginiz ile daha doğru bir meal yazarsanız, bizde sizin bilginizden istifade etmiş oluruz vesselam.

Yazınızı eleştirmedim, yazınıza delil getirdiğiniz ayet mealini. Yazınız gayet güzel ve anlamlı..

Meali ve hiç ''eleştirmeden'' o meali aktaranı eleştiriyorum..
Meali eleştiriyorsam muhatabı siz değilsiniz doğru ama o meali buraya getiren sizsiniz sanırım.

Mealleri eleştirmek, daha doğru bir meal yazmaya hak kazanmak anlamına gelmez diye düşünüyorum.. Pİyasadaki mealcilerin bir çoğu ' meal yazma ' hakkını buradan almışlar heralde.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks