Hiç bilenle bilmeyen bir olurmu?

  • Konbuyu başlatan zeynep_hearty
  • Başlangıç tarihi
Z

zeynep_hearty

Guest
Dinimiz, bilgi ve düşünmeyi üstünlük ve yücelik olarak değerlendirmekte; ALLAH' a gerçek kulluğun, dünya ve ahiret hayatında huzur ve mutluluğun bilgiden geçtiğini haber vermektedir. YÜCE ALLAH, KUR'AN-I KERİM'in 750 kadar Ayetinde insanları kendilerine diğer canlılardan farklı olarak lütfedilen aklı kullanmaya, düşünmeye çağırmaktadır. KUR'AN'ın ilme, bilgiye, öğrenmeye verdiği değeri anlamak için nazil olan ilk Ayetlerin "Yaratan Rabbinin adıyla oku" (Alak Suresi,1-2) olduğunu hatırlamak yeterlidir.

Dinimize göre bilgisizlikte, öğrenmemekte israrın hiçbir mazereti yoktur. Bizden istenen, bulunduğumuz hal ve şartlar içinde neyi öğrenebiliyorsak onu öğrenmemizdir.

"De ki : Rabbim ! İlmimi arttır." (Ta-Ha Suresi,114)

İlim ve ilim sahiplerine büyük değer veren İSLAM'da cehalet, bilgisizlik yüz karasıdır ve hiç hoş görülmez: "De ki : Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?" (Zümer Suresi,9)

İnsanlık tarihi boyunca ilim, sahipleri için bir artı değer olmuş; ilim sahibi fert ve topluluklar, daima diğer topluluklara üstün gelmiştir.

Öte taraftan iletişim araçlarının yayın politikaları istikametinde insanlara ulaştırdığı bilgilerin de düşünceleri berraklaştırma yerine genellikle zihinleri karıştırdığı bir vakıadır.

Bu itibarla dinimiz bize ulaşan bilgi ve haberleri tahkik edip, doğruluğunu araştırmadan kabul etmememiz gerektiğini emreder. Bu nedenle toplumda sorgulayıcı ve araştırıcı bir zihniyetin hakim olması için eğitim ve öğretimin kalitesinin yükseltilmesi, okullaşma oranının arttırılması, çeşitli alanlarda akademik çalışma yapanların çoğaltılması ve en önemlisi de sahip olduğu bilgiyi toplumun maddi ve manevi kalkınması için kullanan insanların yetiştirilmesi gerekir.

bireylerin aneneye bağlı olarak aldığı dini eğitim çoğu zaman yararlı olmak yerine zarar teşkil ettiğini görüyoruz .. bunun nedenlerini, sebeplerini nedendir, niçindir diye düşünecek analiz edecek olduğumuzda karşımızda bilgiye dayalı olmayan anenevi bir iman oluşumu tablosu çıkıyor ve işte eyvahh dediğimiz nokta burada kendini gösteriyor.. cehalete dayalı iman temeli olmayan bir iman, inanç ve işte ilahi emrin önemi oku yaradan rabbin adıyla oku...fakat ardından kim, neyi, nasıl ? sorusuyla karşılaşıyoruz kim? insan... neyi? kainatı... nasıl işte esas soru nasıl okuyacak?bilgiye ilime bilime dayalı bir imanla rabbin sonsuz kudretine kez kere şahit olarak şeksiz, şüphesiz gönlünde en ufak zerrece bir şaibe barındırmadan tüm benliğiyle amenna diyerek nasıl bir soruyla karşılaşırsa karşılaşsın zerre miktarı tereddüt etmeden imanını sekteye uğratmadan lailahe illallah diyerek okuyacak..kendisinde mevcut olan imanın bekası için oku emrine itaat ederek okuycak okuyacakki iman onda okunsun onu gören imanın vecibelerini, nurunu, kemalatını,erdemini, faziletini onda okusun..''deki hiç bilenle bilmeyen bir olurmu ''.zümer 9...selam ve dua ile...
 
Allah razı olsun
inşallah bunlar hiçbir kimsede söz de kalmaz uygulamaya geçirilir.
Allah'ı ancak okumakla anlayabiliriz.
 
rabbim cümlemizden razı olsun ...selam ve dua ile...
 
BİLENLE, BİLMEYEN BİR OLUR MU ?

Hayatımızda sık sık duyduğumuz bir söz “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”

Her eğitim yılı başlarken törenler düzenlenir,beyanatlar verilir “Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?”

Yada hayır severin biri bir okul, yurt vb eğitime hizmet edecek bir bina yaptıracaktır aynı söz hemen ağızlardan dökülüverir.

Okuma-yazma seferberliği başlatılır veya kız çocuklarının eğitimden nasiplenmesi(!) alicenaplığında bulunulur. Aynı söz “ Haydin başı açık kızlar okula, hiç bilenle bilmeyen bir olurmu?”

Bu arada örtünmek her ne kadar ilahi emirse de başı örtülü kızlar sizler ve imam hatipliler rejim için tehlike arz ediyorsunuz. Sizler eğitilmeseniz de olur. Oturun evlerinizde. Sakın yanılıp, şaşırıp da okul kapılarına gelmeyin. Coplanmak var,yerlerde sürüklenmek var,hatta-hatta okula gelmekte, bir şeyler öğrenmekte ısrar ederseniz hapse girmek bile var. Uyarmadı demeyin,günah bizden gitti!

Velhasıl en tepedeki idareci, yöneticiden eğitimden sorumlu vede sorunlu olanlar dahil herkesin ortak teranesi.

Terane diyorum çünkü ; onların zikrinden-fikrinden dökülenler terane mesabesinde. Kur’an’ın ayetlerini bir bütün olarak ele alıp anlamak,yaşamak şart iken adeta cımbızla çekerek kendi fikrimizi destekleyecek cümleyi ihtiva eden ayeti zikrederek insanları inandırmaya çalışırız. Bir çok kez başarılıda oluruz.

İşin birde gerçek olan, yani bu sözlerin kaynağı olan, yaşam kitabımız Kur’an’da ki boyutu var. Acaba Kelamullah’ta Rabbimizin buyurduğu bilgi nasıl bir bilgi?Bilenler, bilmeyenler kimler?Birini diğerinden ayrı kılan unsurlar neler?

Rabbimiz Zümer Sûresinde buyuruyor ki;

“İnsana bir zarar dokununca,Rabbine yönelerek ona dua eder. Sonra,kendisin-

den bir nimet değiştirilince daha önce dua ettiğini unutur da Allah’a ortaklar koşar.

Onun yolundan saptırsın diye. De ki;”İmkanlarla biraz yaşa, kuşkusuz sen ateş ehlindensin!

Yoksa gece saatlerini secde ederek ve kıyama durarak,itaatle geçiren;ahretten çekinip Rabbinin rahmetini uman (o inkarcı ile) bir midir?. De ki;”HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU? Ancak sağ duyu sahipleri düşünüp öğüt alır.”Zümer8.9

Evet ! Olaya sadece defter- kalemle,okuyup- okuyamamakla bakıp doğru sonuca varılabilir mi?Yada ayetin vermek istediği mesaj doğru algılanabilmişmidir?

Burada bilen ve bilmeyen ayırımını Rabbimiz neye göre yapmıştır birlikte bakalım;

-Namaz kılan, secde eden, Rabbine itaat edenle itaatini kendi belirlediği ilahlarına yönelten kimse bir olurmu?

-Allah yolunda yürüyenler,sıkıntısında, başarısında şükrünü eda edenlerle,sıkın-tısında hatırlayıp, rahat gününde Allah’ı unutup sapıtan Allah yolundan engellemek için uğraşanlar bir olurmu?

-Allah yolunda in fak edenle, Allah yolundan engellemek için harcayanlar bir olurmu?

-Ahret gününe inanan, hazırlık yapanla , ahret yokmuş gibi inanıp,yaşayıp, küfür de yok olan bir olurmu?

Şimdi...Meseleyi salt okur-yazarlık veya Allah’ın dışladığı bir eğitim sistemiyle diplomalar almak,akademik kariyerler edinmek şeklinde kabul edip, bilen bilmeyen ayırımını bu ölçülerde değerlendirebilirmiyiz? Bizim bu değerlerdirmemize,biliyor dediğimize, Rabbimizde “Evet. Bilenden bende bunu kastettim” diyor diyebilirmiyiz?

Allah’a kendi keyfi ve şartlarına göre inanıp, bu minval üzere eğitim sistemi oluşturup, hak ve hakikatları örtüp sonrada bilgi ve bilgiliyi belirleyenlere ithaf olunur.

Selam ve muhabbet ola..
 
Geri
Üst