*HAYA*dan Hayat'a Yayılan Güzellik

ayyüzlü

New member
Sevda-yı dildârdan gönül usandı / Güzelim cefadan niçin usanmaz
Demek ki üftadem odlara yandı / Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz



Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir...
Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem...
Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar...
Haya, hayatın güzelliği...


''El-haya ve'l-edeb!'' der eskiler; hayasızca bir tavır gördüklerinde, edep dışı bir söz işittiklerinde.
Haya ki bir utanma duygusudur; ar ve namus perdesinden bestelenir zaman notalarında. Perde açıldı mı da bir kez; küser sahibine ve kaçar gider coğrafyamızdan bütün güzel nağmelerini toplayarak. Kişi ancak haya sermayesi kadar edîb olur çünki; ancak hayası ölçüsünde müeddeb sayılır. Yakışıksız işlerden alıkoyan da, kötüleri iyi kılan da odur hep.


Hayamızı yitirdik ve silinmiş boş kağıtlara döndü şimdi hayat. Lalezarlarımızda ayrıklar bitti hayasızlıktan; medeniyet birikimlerimiz ağıt sütunlarında kırıldı, yontulmuş mermerlerimiz damar damar çatladı. Zümrüdü ankanın kanatlarından kavruk baharlara döküldü safirler. İmkanın en dar kapısında oturup ruhumuzu şer ile şerh ettik; ve hayayı unuttuk.


Hayamızı yitirdik ve Leyla'lar leylî renklere bağlar oldu zülüflerini. Hayalî ahlâk bezirganları bir nane çöpüyle tarttılar hayalarımızı hayal terazilerinde; haya içinde yaşarken hayal içinde öldük.
''Hayalî'' tahallus eden şairler ''Haya-lı'' hayatlar sürerlerdi hani de, kirpiklerinin arasından eski zaman sevdalarını damıtırken
''Geçmiş zaman olur ki hayalı cihan değer'' derlerdi...
Heyhât!..
Hayal meyal şeylermiş...
Hayalî yükler bükmede şimdi belimizi.


Hayamızı yitirdik; ve tımarsız, kaşağısız, pusatsız bıraktık küheylanlarımızı; kılıçsız, kargısız, cevşensiz koyduk süvarileri. İkonlara gizlenmiş ruhbanlara çaldırdık ruhlarımızı.
Dönüş biletini giderken yırttık ahitleşmeye de, kutsal vadilerde nalınlarımızı ayağımızda unuttuk.

Parlayan yıldızlarımızdan astroitler düştü bahtımıza.
Filmin son karesiyle birlikte elif ve lam ve he de karardı. Kelamlarımızda yorulan harfler laf kılığında yağdı dünyamıza. Efsunlu sözlerle dolu hamayılların çörekotlarınca küçüldü ruhlarımız. Gizi çözen gecelerimiz, geceyi düğümleyen gizlerde gizlendi.


Hayamızı yitirdik; ve münzevi hayallerde eklemledik âhlarımızı birbirine, düşlere karışan hayatımızı zincir yaptık. Huzurun ak sayfalarına derunî sağanaklardan kan revan acılar gönderdik.
Gazeller ve kasideler hep yitik sevdalarda döndü mersiyeye...


Ağladık geceler ve gündüzler boyu, ağlayacağız aylar ve yıllar yılı...

Haya... Aaah, en eski yitiğimiz...

Hayadan ötesi hayal, aslı yok bir düşünce...

Hayadan öte hayat, esası bozuk günce...

 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks