Hatalardan sonra...

berfut

New member
Bu yazı hepimiz için çok önemli. Günahları işlettikten sonra
>şeytanın verdiği ikinci vesvese: "artık sen battın. Düzelmezsin. Öyleyse
>nefsinin arzularına devam et. Hiç olmazsa hayatını yaşa" tarzında oluyor.
>Bu
>ise, günahlarımıza karşı imandan gelen savunma ve direnç mekanizmalarımızı
>felç ediyor. Asıl büyük zarar da burada başlıyor. Oysa tövbe kapısının açık
>olduğunu unutmamalıyız.
>
>
>
>
>Sürçmelerden sonra ümitsizliğe düşmek yanlış mı?
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>
>Soru: Vicdanen rahatsızlık duyduğum sürçmelerimden sonra aşırı üzülerek
>"Artık benden adam olmaz." deyip ümidimi kesme duygusuna kapılıyorum. Bu
>düşünce doğru mu? Sürçmelerden sonra nasıl doğru düşünebilir, ümitsizliğe
>kapılmadan yoluma nasıl devam edebilirim?
>Cevap: İnsanın bir sağı bir de solu vardır. Yaratılışta insan bu iki yanın
>ortasında dimdik durur. Bu duruş, insanın yaratılıştaki dengeli duruşudur.
>Bir yana meylederse dengesini bozmuş, normalini değiştirmiş demektir. Doğru
>bir yürüyüş beklenemez böyle dengesini bozmuş insandan. Onun için insanda
>esas olan duruş, iki yanın ortasındaki dimdik duruştur.
>
>Ancak böyle dengeli durmayı esas alan insanın bazen ayağı da kayabilir,
>dengesini bozabilir, hatta sürçüp düşebilir de. Böyle düşüşlerde mühim
>olan,
>"Ben düştüm, artık ayağa kalkamam, benden adam olmaz!" demeyip hemen
>toparlanıp ayağa kalkarak dengesini yine kurup yoluna devam etmektir. Bu
>takdirde düşmenin sonucunda fazla hasar yoktur. Kalkıp kıble istikametli
>yoluna yine devam etmek vardır çünkü. Tehlike nerede? Tehlike şuradadır:
>
>- Eyvah, ben yine dengemi kaybedip düştüm, ayağa kalkmam imkansız artık,
>hatta ben bu yola devam edemem, diyerek ümitsizliğe kapılıp hedefine doğru
>yürüme azim ve aşkını kaybetmek! İşte tehlike burada, düşüncede.
>
>Maalesef, böylesi sürçmelerden sonra ümitsizliğe kapılarak yoluna devam
>etme
>azim ve aşkını yitirenler de vardır.
>
>Halbuki Allah Resulü Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), zaman zaman
>sürçerek günah çukuruna düşenlerin tekrar kalkarak yollarına devam etmeleri
>için tembihte bulunduğu hadisinde fevkalade ümit verici hatırlatmada
>bulunarak buyuruyor ki:
>
>- Ademoğlunun hapsi de hata yapar. (Yani sürçüp düşebilir) Ancak hata
>yapanların hepsi de şerli insan değildir! Hata yapanların hayırlıları da
>vardır.
>
>- Kimdir hata yapanların hayırlısı? diye sorunca da:
>
>- Hatalarından sonra tövbe ederek yollarına devam edenler! cevabını
>veriyor.
>
>
>Demek ki, yapısındaki özellikten dolayı hata yapan ademoğlu, pişmanlık
>duyup
>da yoluna devam ederse, Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)'in
>ifadesiyle, hata yapanların hayırlılarından olur! Yeter ki, hatadan sonra
>üzüntü duyup pişmanlık hissetsin. Düştüğü yerde, benden adam olmaz artık,
>demeden kalkıp İslami hayatına ve hizmetine yine devam etsin. Anlaşılan
>odur
>ki, ademoğlunun ahiretini tehlikeye atan hata yapması değildir. Hatadan
>sonra benden adam olmaz, diyerek düştüğü yerde kalması, kalkıp da ümitle
>yoluna devam etme azmini kaybetmesidir. Düşünülmesi gereken konu budur.
>
>Nitekim yaptığı hatalarından dolayı ümitsizliğe kapılan bir adam Hazreti
>Ali
>(radıyallahu anh) efendimize gelir:
>
>- Ben yaptığım hatalarla mahvoldum, ne olacak halim? diye sorar.
>
>- Mahvolacak zamana daha gelmedik, tövbe kapısı henüz kapanmamıştır, tövbe
>et, yoluna devam et, der. Ümitsiz adam:
>
>- Benim günahım öylesine çok ki, tövbe ile affa uğrayacak gibi değildir,
>der. Hz. Ali (radıyallahu anh) efendimiz de:
>
>- Hiç düşündün mü, senin günahın mı çok, yoksa Rabb'imizin affı, merhameti
>mi? diye sorar. Adam duraklar, düşünür, 'Elbette Rabb'imin affı çok.'
>deyince, Hazreti Ali (radıyallahu anh) Efendimiz taşı gediğine koyar:
>
>- Öyle ise der, af ve merhameti senin günahından çok olan Rabb'imizin
>affından ümidini kesme de kıble istikametli yoluna yine tövbe ederek devam
>et! Adam:
>
>- Ne zamana kadar bu tövbe?. .diye sorunca da kitaplık çapta cevap gelir:
>
>- Tövbe ettiğin günahı terk edene kadar!
>
>Demek ki, bazen sürçüp düşmek insanlığımızın icabıdır. Ancak düştüğü yerde
>ümitsizliğe kapılıp kalmak insanlığımızın icabı değil, şeytanın verdiği
>vesvesenin gereğidir. Çünkü şeytan da sürçüp düştüğü yerde kalmayı tercih
>etti, iblis oldu. Ama Adem babamız yasak meyveden yeme yanlışından sonra
>ümidini kesmeden istikametli yoluna devam etti, Peygamberlik makamına
>yükseldi. Öyle ise günah sürçmelerinden sonra kalbimize gelen duygu ve
>düşünceleri kontrol etmemiz gerekir. Bakalım Rahmani ilham mı, şeytani
>vesvese mi, ona göre davranmamız icap eder. Rahmani ilham ise ümit
>kestirmez, yola devam duygusu verir, şeytani vesvese ise ümit kestirir,
>düştüğün yerde kal, senden adam olmaz, vehmini telkin eder.
>
>Halbuki, biz Adem oğluyuz, Adem babamızın yaptığını yapmalı, hata
>yapanların
>hayırlısı olmayı tercih ederek tövbe ile yine yolumuza devam etmeliyiz.
>
>Sürçmelerden sonraki doğru düşüncemiz bu olmalıdır
>
>
>
>07-11-2007
>Ahmed ŞAHİN
>ZAMAN
 
Geri
Üst
AdBlock Detected

We get it, advertisements are annoying!

Sure, ad-blocking software does a great job at blocking ads, but it also blocks useful features of our website. For the best site experience please disable your AdBlocker.

I've Disabled AdBlock    No Thanks